Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2010/433 E. 2010/1605 K. 01.03.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/433
KARAR NO : 2010/1605
KARAR TARİHİ : 01.03.2010

MAHKEMESİ :AĞIR CEZA MAHKEMESİ

Ödeme şartını ihlâl suçundan sanık …’in 2004 sayılı İcra ve iflâs Kanunu’nun 340. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsi cezası ile cezalandırılmasına dair, Ödemiş İcra Mahkemesinin 17/04/2009 tarihli ve 2008/2922 esas, 2009/946 sayılı kararına yapılan itirazın kabulü ile itiraza konu kararın kaldırılmasına, dosyanın gereği yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine ilişkin Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesinin 17/06/2009 tarihli ve 2009/481 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Tebliğname ile;
1- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 271/2. maddesinde “İtiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir.” hükmü gereğince mercii mahkemesinin itirazı kabul etmesi karşısında itiraz konusu hakkında da bir karar vermesi gerekirken dosyanın gereğinin yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine şeklinde karar verilmesinde,
2- Sanığın taahhüdünü içeren 05/03/2008 tarihli tutanakta ödenmesi gerekli toplam borç miktarı, tüm fer’ileri ile birlikte hesaplanıp açıkça gösterilmek suretiyle usulüne uygun tanzim edildiği, dolayısıyla suçun oluştuğu cihetle, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde, isabet görülmemekle anılan kararın 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 17/12/2009 gün ve B.03.0.CIG.0.00.00.04.105-35-8315-
2009/13966/68493 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C. Başsavcılığının 11.1.2010 gün ve K.Y.B.2009/296845 sayılı tebliğnamesiyle talep edilmiş olmakla,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Borçlu aleyhine Ödemiş 1.İcra Müdürlüğünün 2008/2084 esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde 5.3.2008 tarihinde düzenlenen tutanakta borcun tamamını 15.11.2008 tarihinde ödemeyi taahhüt ettiği, belirlenen tarihte borcu ödememesi nedeniyle şikayetçi vekili tarafından 24.12.2008 havale tarihli dilekçe ile İİK’nun 340.maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle şikayette bulunulduğu, Ödemiş İcra Mahkemesince yapılan yargılama sonunda 17.4.2009 tarih, 2008/2922 esas ve 2009/946 sayılı kararla borçlunun üç aya kadar tazyik hapsi cezası ile cezalandırılmasına dair kararın sanığın itirazı üzerine mercii Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesince “…ödeme gücü olduğu halde borcu yerine getirmeyen ve taahhüdü ihlal edenlerin cezalandırılması zorunludur. Taahhüdü yerine getirememe nedeni, düzenlenen ödeme taahhüdüne göre belirlenememiştir. Sanığın, kararlaştırılan taahhütte geçim kaynağına ilişkin taahhütte bulunma gerekçesi düzenlenen tutanakta belirtilmediği gibi ödeme yapmasının da koşula bağlandığı anlaşılmıştır. Anayasanın 38.maddesinin 8.fıkrası gereği sanığın taahhüdü yerine getirmeme amacının ve borcu ödeme gücünün icra dosyasında araştırılması gerekmiştir…” gerekçesi ile itirazın kabulüne, İcra Mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve müteakip işlemlerin mahkemesince yapılmasına karar verilmiştir.
Borçluya isnat edilen eylem 2004 sayılı İİK’nun 340. maddesinde, “111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez.” şeklinde düzenlenmiştir. Maddede “makbul bir sebep olmaksızın” ödeme şartını ihlal eden borçlunun cezalandırılacağı öngörülmekte olup, postaya gününden önce verilen taksidin icra dosyasına gecikerek girmesi, hastalık, yangın, su baskını ve deprem gibi olağanüstü olaylar makbul sebep olarak kabul edilmelidir.
Anayasa’ya 03.10.2001 gün ve 4709/15 sayılı Kanun’la eklenen “Hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz” hükmünün de olayımızda geçerliliği bulunmamaktadır. Zira 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 5358 sayılı Yasa’nın 11.maddesi ile değiştirilen 340. maddesinin Anayasa’nın 2, 10, 11, 13 ve 38. maddelerine aykırılığı iddiasıyla itiraz yoluyla yapılan başvuru hakkında Anayasa Mahkemesi’nin 10 Nisan 2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 28.2.2008 gün 2006/96 esas, 2008/65 kararı ile özetle, “…itiraz konusu kuralda düzenlenen yaptırım Anayasa’nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasında sözü edilen doğrudan sözleşme yükümlülüğünün yerine getirilememesi olmayıp, kanunla getirilen ve kamu otoritesince yürütülen cebri icranın etkinliğini sağlama amacını taşıdığı…” gerekçesiyle bu kural Anayasa’nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırı bulunmamış ve itirazı reddetmiştir.
Tazyik hapsinde amaç yükümlülüğün yerine getirtilmesini sağlamaktır. Borçlu, ödeyebileceği bir borç için taahhütte bulunmalıdır. Borçlu tarafından borcun makbul sebep nedeniyle yerine getirilemediği ileri sürülmediğine göre, mahkemeden re’sen bu konunun araştırılması da beklenmemelidir. Ayrıca, 05.03.2008 tarihli tutanakta borçlunun “…kestanelerimden elde edeceğim kazanacağım para ile ödeyeceğim” şeklindeki beyanı şarta bağlı ödeme koşulunu içermeyip, kazancının kaynağını göstermeye yönelik bir beyan olarak kabul edilmelidir. Hal böyle olunca, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Bozma kararının niteliği gereği tebliğnamedeki diğer bozma nedenini tartışmakta hukuki yarar görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesinin 17.6.2009 tarih ve 2009/481 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nun 309/4-c maddesi uyarınca BOZULMASINA, “yargılamanın yenilenmesi yasağı” nedeniyle bozma kararı doğrultusunda yeniden karar verilmesinin gerekmediğine, 01.03.2010 gününde karar verildi.