Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2010/3169 E. 2010/3492 K. 03.05.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/3169
KARAR NO : 2010/3492
KARAR TARİHİ : 03.05.2010

MAHKEMESİ :AĞIR CEZA MAHKEMESİ

Ödeme şartını ihlal eyleminden borçlu …’nun beraatine dair, Bursa 2.İcra Mahkemesinin 22.10.2009 tarihli ve 2009/353-2580 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Bursa 4.Ağır Ceza Mahkemesinin 08.12.2009 tarihli ve 2009/918 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya aleyhine Adalet Bakanlığından verilen 29.3.2010 gün ve 19270 sayılı kanun yararına bozma talebini içeren Yargıtay C.Başsavcılığının 14.4.2010 gün ve K.Y.B. 2010/81515 sayılı tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi,
Tebliğname ile, mahkemece borçlu hakkında icra kefaletine dayalı başlatılan takip kesinleşmeden yapılan ödeme taahhüdünün geçerli kabul edilemeyeceğinden bahisle sanığın beraatine dair karara yapılan itirazın reddine karar verilmiş ise de; Bursa 13.İcra Müdürlüğünün 2008/13922 sayılı dosyasında icra kefili olan borçlu sanığın icra emrinin kalemde kendisine tebliğ edilmesini müteakip, ödeme taahhüdünde bulunduğu sırada takiple ilgili tüm sürelerden açıkça feragat etmesi karşısında taahhüdün geçerli olduğunun gözetilmeksizin yazılı gerekçeyle itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmemekle, anılan hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca bozulması gereğine işaret edilmiştir. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
“Borçlunun ödeme şartını ihlali halinde ceza” başlıklı İİK’nun 5358 sayılı Yasa ile değişik 340. maddesinin birinci cümlesi “111. madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını ihlal eden borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir.” hükmünü içerdiği dikkate alındığında, ödeme şartını ihlal eyleminden dolayı cezalandırabilmek için öncelikle ihlalde bulunanın borçlu olması gerekmektedir. Somut olayda mahkemece icra kefili olan sanığın borçlu sıfatını kazanmadığından bahisle beraatine karar verilmiş ise de, 02.12.2008 tarihli taahhüt tutanağındaki icra kefili sanığın “…İcra kefili söz alarak, tebligatı aldım. Herhangi bir itirazım yoktur. Tüm sürelerden feragat ediyorum. Kefilliğime kesinlik kazandırılsın dedi. İcra kefilliğinin kesinlik kazandığı ihtaratla kendisine bildirildi” şeklindeki beyanından sonra taahhütte bulunduğu ve sürelerden feragat nedeniyle icra takibinin takibin kesinleştiğinin,eş anlatımla borçlu sıfatını kazandığının kabulünün gerekmesi karşısında, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle Bursa 4.Ağır Ceza Mahkemesinin 8.12.2009 tarih ve 2009/918 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nun 309/4-c maddesi uyarınca BOZULMASINA, “yargılamanın yenilenmesi yasağı” nedeniyle bozma kararı kapsamı doğrultusunda yeniden yargılama yapılmasının gerekmediğine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine 03.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.