Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2010/26 E. 2010/421 K. 01.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/26
KARAR NO : 2010/421
KARAR TARİHİ : 01.02.2010

MAHKEMESİ :AĞIR CEZA MAHKEMESİ

Ödeme şartını ihlal eyleminden borçlu …’nin, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 340. maddesi uyarınca 3 ayı geçmemek üzere tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair, … 3. İcra Mahkemesinin 14/10/2008 tarihli ve 2008/2314-2153 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin … 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/06/2009 tarihli ve 2009/548 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Tebliğname ile;
Sanığın taahhüdünü içeren tutanakta ödenmesi gerekli toplam borç miktarı, tüm ferileri ile birlikte hesaplanıp açıkça gösterilmedigi gibi, alacaklı vekilinin kabulünün şarta bağlandığı cihetle, ödeme taahhüdününün hukuken geçersiz bulundugu gözetilmeden itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan anılan hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca bozulması,Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 09.12.2009 gün ve 64870 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 28.12.2009 gün ve K.Y.B 2009/289729 sayılı tebliğnamesi ile talep edilmiş olmakla; GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Dosya kapsamına göre, borçlu hakkında … 4.İcra Müdürlüğünün 2007/1023 esas sayılı dosyasında yapılan takip sırasında 14.12.2007 tarihinde icra memuru huzurunda alacaklı vekilinin kabulüyle düzenlenen taahhüt tutanağında toplam borç miktarının bütün fer’ileriyle birlikte hesaplanıp gösterilmediği, borçlunun 15.1.2008 tarihinden 15.10.2008 tarihine kadar takip eden her ay 10.000.00 TL ödemeyi taahhüt ettiği, alacaklı vekilinin ise “… borçlunun ödeme taahhüdünü, ödeme gücüne göre yapılacak hesaplamalara göre (kur farkından doğabilecek haklarımız saklı kalmak kaydıyla) kabul ediyorum” şeklinde kabul beyanında bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 20.2.2001 tarih, 2001/8-19 esas ve 2001/26 sayılı kararında da belirtildiği üzere, taahhüdü ihlal suçunun oluşabilmesi için ödenecek toplam miktarın rakamsal olarak belirlenmesi, tarafların belirlenen bu miktar üzerinde icap ve kabulde bulunması zorunludur. Ceza sorumluluğunun doğabilmesi için taahhüt esnasında ödenecek miktarın hiç bir kuşkuya yer vermeksizin belirlenmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Bu miktar belirlenmediğinde hangi miktar için taahhütte bulunulduğu, kabulün de hangi miktar nazara alınarak yapıldığı saptanamayacağından, ödeme koşulunun ihlali halinde cezai sorumluluk doğmayacaktır.
Dosya içerisindeki taahhütnamenin incelenmesinden de görüleceği üzere, alacaklı tarafın kabul beyanından, hangi bedel üzerinden taahhüdün kabul edildiği net olarak saptanamamaktadır. Taahhüdün miktarının hiç bir kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlendiğinden söz edilmesi mümkün değildir. Hal böyle olunca itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle … 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 9.6.2009 tarih ve 2009/548 değişik iş sayılı kararının BOZULMASINA,
Bozma kararı üzerine 5271 sayılı CMK’ nun 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden;
Borçlu …’nin taahhüdü ihlal eyleminden dolayı tazyik hapsi cezası ile cezalandırılmasına yer olmadığına, hakkındaki mahkumiyet hükmünün çektirilmemesine, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine 01.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.