YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/1190
KARAR NO : 2010/988
KARAR TARİHİ : 15.02.2010
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 121 ada 42 parsel sayılı 73.753,34 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro komisyonu kararı ve kadim kullanım nedeniyle mera olarak tespit edilmiştir. Davacı … Delikanlı, yasal süresi içinde tapu kaydı harici satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın tamamının adına tescili istemi ile dava açmıştır. Yargılama sırasında …ve …, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine, …, kendisinin de hakkı olduğu iddiasına dayanarak davaya katılmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının davasının kısmen kabulüne, müdahillerin davasının kabulüne ve çekişmeli parselin eşit paylarla davacı … Delikanlı ile müdahiller …, …ve … adlarına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davacı … Delikanlı’nın dayanağını oluşturan Nisan 89 Y. Tarih 22 numaralı tapu kaydının çekişmeli taşınmaza uyduğu ve taşınmaz üzerinde davacı ile müdahillerin zilyetliklerinin olduğu, davacı … Delikanlı’nın, müdahillerin de taşınmazda haklarının olduğunu kabul ettiği gerekçesi ile taşınmazın eşit paylarla davacı ile müdahiller adına tesciline karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmaz meraya komşu olduğu ve ziraatçi bilirkişi taşınmaz üzerinde mera bitkileri ile yabancı otların bulunduğunu, taşınmaz üzerinde en az on yıldır herhangi bir tarımsal faaliyet bulunmadığını belirttiği halde, tespit bilirkişileri dinlenilmeden ayrıca davacı taraf dayanağı tapu kaydı mahalline yeterli şekilde uygulanıp kapsamı belirlenmeden yerel bilirkişilerin tapu kaydı hudutları ile ilgili soyut beyanları ile yetinilerek karar verilmiştir. Doğru sonuca varılabilmesi için mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, komşu köylerde ikamet edip davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişi kurulu ve aynı yöntemle belirlenecek taraf tanıkları ve uzman jeolog ile üç kişiden oluşacak ziraatçı bilirkişi kurulu da hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında davacı taraf dayanağı olan tapu kaydı okunup, yazılı hudutlar yerel bilirkişilere zeminde göstertilmeli, yerel bilirkişilerin zeminde gösterdiği hudutlar teknik bilirkişiye harita üzerinde işaretlettirilmelidir. Kayıtta yazılı olup yerel bilirkişiler tarafından zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı ve bu suretle kaydın kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmelidir.
Davacı taraf dayanağı olan tapu kaydının “Tarik, bayır ve kendisi” gibi hudutlar okumakta olup bu hali ile gayri sabit hudutlu olduğu ve miktarı ile geçerli olduğu düşünülmeli, keşif sırasında yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıklarından tapu kaydı miktar fazlasının meradan kazanılıp kazanılmadığı, geçmişte kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı hususunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalıdır. Uzman jeolog ve ziraat mühendisi kurulundan arazinin niteliği, toprak yapısı, öncesinin dere yatağı olup olmadığı, komşu mera parseli ile arada ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı konusunda ayrıntılı ve gerekçeli bilgi alınmalı, taşınmazın niteliği kesin olarak saptanmalı, çekişmeli taşınmazın niteliği değerlendirilirken komşu parsellerin nitelikleri üzerinde durulması gerektiği de düşünülmeli, mahkemenin bu konuya ilişkin gözlemi de keşif tutanağına geçirilmelidir. Yargılama sırasında toplanan delillerin tutanağın edinme sebebi sütunundaki beyanlara aykırı düşmesi halinde tesbit bilirkişilerinin tamamı tanık sıfatıyla dinlenilip aykırılığın giderilmesine çalışılmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 15.02.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.