YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/9167
KARAR NO : 2009/8674
KARAR TARİHİ : 16.12.2009
MAHKEMESİ :AĞIR CEZA MAHKEMESİ
Ödeme şartını ihlal eyleminden borçlular … ve …’ın beraatlerine dair, İstanbul 7.İcra Mahkemesinin 21.6.2007 tarihli ve 2007/1615-2706 sayılı kararına yönelik itirazın, taahhüt usulüne uygun olup yerine getirilmediğinden kabulü ile itiraza konu kararın iptaline, dosyanın gereğinin yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine ilişkin, İstanbul 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 9.8.2007 tarihli ve 2007/1228 müteferrik sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Tebliğname ile; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 271/2.maddesinde “itiraz yerinde görülürse merci,aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir” hükmü gereğince mercii mahkemesinin itirazı kabul etmesi karşısında itiraz konusu hakkında da bir karar vermesi gerekirken dosyanın gereğinin yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine şeklinde karar verilmesinde isabet görülmemekle anılan kararın 5271 sayılı CMK’nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 23.10.2009 … ve 59922 sayılı Kanun Yararına Bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 20.11.2009 … ve K.Y.B.2009/248735 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,
GEREGİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.11.2006 tarih ve 2006/220-231 sayılı kararında da açıklandığı üzere “1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK.nun “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının (L) bendinde disiplin hapsinin tanımı; “kısmi bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla verilen, seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, ön ödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan, şartlı salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adli sicil kayıtlarına geçirilemeyen hapsi ifade eder.” olarak yapılmıştır. “Disiplin hapsi ve hapsen tazyik yaptırımı 5237 sayılı TCK.nunda düzenlenen yaptırımlardan farklı niteliktedir. Bu nedenle de, duruşma açılarak yapılan bir yargılama sonunda verilmelerine karşılık, 2004 sayılı İİK.nun 353/1.maddesinde yasa yolu olarak itiraz yasa yolu öngörülmüştür. Anılan hükümler gözetildiğinde, gerek disiplin hapsi gerekse hapsen tazyik yaptırımı tayin edilen kararlar, CMK.nun 223. maddesinde belirtilen “hüküm” niteliğinde değildirler ve bunlar hakkında hükümler için öngörülen yargılama kuralları uygulanamaz.” şeklinde yapılan değerlendirmeden de anlaşılacağı üzere, İcra ve İflas Kanununda müeyyidesi disiplin hapsi ve tazyik hapsi olarak saptanan eylemlerin kabahat olduğu belirtilmiştir.
Ceza Muhakemesi Kanunu anlamında itirazın, kural olarak itiraz olunan kararı veren mahkemeye yapılacağı ve ilk inceleme kararı veren mahkemece gerçekleştirilip, kararın düzeltilebileceği, yerinde görmezse en çok üç … içinde itirazı inceleyecek mercie göndermesi gerektiği (CMK.md. 268/1-2), buna karşılık İcra ve İflas Kanununda İcra Mahkemesinin itiraza tabi verdiği kararlara itiraz 5358 sayılı Yasa ile değişik İİK.nun 353/1. maddesi uyarınca yedi … içerisinde yargı çevresinde bulunduğu Ağır Ceza Mahkemesine yapılması gerekmekte olup, bu anlamda Ceza Muhakemesi Kanundaki sistemden ayrıldığı, Ceza Muhakemesi Kanunundaki itiraz kanun yolu bir suç muhakemesi sonucunda verilen yargı kararları için olduğu, nitekim anılan kanunun “İtiraz usulü ve inceleme mercileri” başlıklı 268. maddesinde kararına itiraz edilecek ve itirazı inceleyecek mahkemeler Sulh Ceza, Asliye Ceza, Ağır Ceza ve Bölge Adliye Mahkemesi olarak belirlendiği, buna karşılık İcra ve İflas Kanununda, İcra Mahkemesinin itiraza tabi verdiği disiplin hapsi ve tazyik hapsine ilişkin kararlar, dar ve teknik anlamda “suç” karşılığı verilen kararlar olmadığı, 5271 sayılı CMK.nun 268. maddesinde kararına itiraz edilecek mahkemeler arasında icra mahkemesinin gösterilmediği cihetle, İcra ve İflas Kanunu’nun 353/1. maddesi uyarınca icra mahkemesince verilen itiraza tabi kararlara itirazın yedi … içerisinde doğrudan Ağır Ceza Mahkemesine yapılması gerektiği, anılan maddede ilk incelemenin icra mahkemesince yerine getirileceğine dair bir düzenlemenin de bulunmadığı gözetildiğinde, itiraz hakkında Ağır Ceza Mahkemesince bir karar verilmesi gerekmekte ise de, bu durum yargılaması tamamlanmış, herhangi bir delil ya da sair araştırma ihtiyacı bulunmayan haller içindir.
Konunun bir kez de Kabahatler Kanunu yönünden irdelenmesinde ise, anılan Kanunun “itiraz yolu” başlıklı 29. maddesinde, ” (1) Mahkemenin verdiği son karara karşı, yargı çevresinde yer aldığı Ağır Ceza Mahkemesine itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın tebliği tarihinden itibaren en geç yedi … içinde yapılır. (2) İtirazla ilgili karar, dosya üzerinden inceleme yapılarak verilir. (3) Mahkeme, her bir itirazla ilgili olarak “itirazın kabulüne” veya “itirazın reddine” karar verir…” hükmü getirilmiştir. Görüldüğü üzere Kabahatler Kanununda da itirazı inceleyecek ağır ceza mahkemesinin “itirazın kabulüne” veya “itirazın reddine,” karar verir şeklinde düzenleme getirilmiştir. Ancak itirazın kabulüne karar vermesi halinde itirazın konusu hakkında da bir karar vermesi gerektiği hususunda bir düzenleme yok ise de, itirazı kabul eden Ağır Ceza Mahkemesinin bu yönde hüküm oluşturması gerektiği de kuşkusuzdur. Dosya içerisinde araştırılması gereken bir husus ve toplanması gereken bir delil de bulunmadığına göre, itirazın kabulü ile icra mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar veren Ağır Ceza Mahkemesinin itirazın esası hakkında da bir karar vermesi gerekirken, bu konuda karar verilmek üzere dosyanın İcra Mahkemesine gönderilmesine karar vermesi isabetsizdir.
Açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle, İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 9.8.2007 tarih ve 2007/1228 müteferrik sayılı kararının BOZULMASINA, sair işlemlerin mahallinde ifasına, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 16.12.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.