YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/8265
KARAR NO : 2010/450
KARAR TARİHİ : 01.02.2010
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 244 ada 1, 4 ve 316 ada 9, 335 ada 1 parsel sayılı 1860.70, 6063.40, 8152.44 ve 40886.39 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, irsen ve taksimen intikal ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı … adına tespit edilmiştir. Davacılar, yasal süresi içinde taşınmazların ortak muris …’dan intikal ettiği ve mirasçıları arasında geçerli bir rızai taksim yapılmadığı iddiasına dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 36.maddesi gereğince reddine ve çekişme konusu 316 ada 9, 244 ada 1, 4 ve 335 ada 1 sayılı parsellerin tespit gibi tescillerine karar verilmiş; hüküm davacılar … ve … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacıların verilen kesin süre içinde keşif giderini yatırmamaları nedeniyle davanın ispat edilemediği gerekçesi ile reddine karar verilmiş ise de; mahkemenin kabulü dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmazlar muristen kaldığı ve mirasçılar arasında paylaşma yapıldığı gerekçesiyle davalı Hüseyin oğlu … adına tespit edilmiştir. Davacılar, çekişmeli taşınmazların ortak muris …’dan kaldığını ancak tüm mirasçılarının katılımı ile paylaşma yapılmadığını iddia etmişlerdir. Kural olarak paylaşmaya dayanan tarafın paylaşma olgusunu ispat etmesi gerekmektedir. Buna göre somut olayda, davada ispat külfeti davacı tarafa düşmediğinden davacı tarafın keşif giderini yatırma mecburiyeti de bulunmamaktadır. İspat külfeti bulunmayan tarafa kesin sürede masraf yatırması için süre verilip, yatırılmaması nedeniyle ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de; davacılar mahkemece tespit edilen keşif giderini yatırmış ve mahkemece keşfe gidilmiş, keşif mahallinde mahalli bilirkişilik yapacak kimsenin bulunmaması nedeniyle yapılamamış, teknik bilirkişiler için takdir edilen ücretin yarısı ödenmiştir. Davacı tarafın yatırdığı keşif ücretinden 150 TL artmıştır. Bu durumda keşif giderinin hiç yatırılmadığından söz edilemez. Ayrıca 22.6.2009 tarihli oturumda mahallinde 28.7.2009 tarihinde keşif yapılabilmesi için, toplam 793 YTL keşif giderinden ilk keşiften artan 150 YTL’nin mahsubu ile eksik kalan 643 YTL nin keşif gününe kadar yatırılması için davacı tarafa kesin süre verilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 36.maddesinin mahkemece verilen süreye riayet etmeyen taraf aleyhine uygulanabilmesi için ara kararında hakim, katip, mübaşir, yerel bilirkişi adayı, tanık ve teknik bilirkişiye verilecek ücretlerle, vasıta parasının, yapılacak tebligatlarla ilgili
masrafların kalemler halinde gösterilip, bu ücretlerin temini ve yatırılması için ilgiliye makul bir süre tanınması, ilgiliye tanınacak süre ile keşif günü arasında da bilirkişi adayları ve tanıklara davetiye tebliğ edilip arazi başında hazır olmalarının bildirilebilmesi için uygun bir sürenin bulunmasına azami özen gösterilmesi gerekmektedir. Hükme dayanak yapılan ara kararında mahalli bilirkişiler ve tanıklara davetiye çıkartılmasına, masrafın mahalli bilirkişiler için davacı taraftan, tanıklar için taraflardan alınmasına karar verilmiş, yerel bilirkişiler ve tanıklar için ücret takdir edilmemiş ve tebliğ masrafı gösterilmemiş, bu masrafların yatırılması için makul bir kesin süre verilmemiştir. Bu durumda mahalli bilirkişilere keşif mahallinde hazır bulunmaları için tebligat çıkartılması ve tebliğ edilmesi imkansızdır.Yeterli olmadığı açıkça belli olan ara kararına dayanılarak da keşif delilinden vazgeçilmiş sayılmasına karar verilmiş olması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 01.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.