YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/5627
KARAR NO : 2009/6585
KARAR TARİHİ : 15.10.2009
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 316 ada 14 parsel sayılı 2308.85 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle İbrahim oğlu … adına tespit edilmiştir. Davacı … … vekili, yasal süresi içinde çekişmeli taşınmazın öncesinde davacının kayınpederi …’a aitken davacı …’nün eşi …’in gayrı resmi evliliğine rıza göstermesi karşılığında davacıya bağışlandığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine ve çekişmeli 316 ada 14 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı … … tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazın öncesinin davalının kayınbabası olan …’a ait olduğu noktasında taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Yine dinlenen bilirkişi ve tanık beyanlarına göre, …’ın bu taşınmazını, oğlu ve davacının eşi olan …’in … adlı kadınla gayri resmi olarak evliliğine rıza göstermesi karşılığında, düzenlenen ve taraf iradelerini yansıtan 25.10.1990 tarihli senetle davacıya bağışladığı hususu da tartışmasızdır. Mahkemece 25.10.1990 tarihli senetle … tarafından yapılan bağışın hukuken geçersiz olduğu kabul edilmiştir. Mahkemenin değerlendirmesinde genel olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, çekişmeli taşınmaz tapuya kayıtlı bir taşınmaz olmadığından menkul mal hükümlerine tabidir ve … ile davacı arasındaki bağış veya şarta bağlı bağış sözleşmesinin konusu, sebebi ve saiki ne olursa olsun, sözleşmenin ardından zilyetliğinin devredilmesiyle taşınmazın mülkiyetinin davacıya geçeceği tartışmasızdır. 25.10.1990 tarihli senet içeriğinde çekişmeli taşınmazın zilyetliğinin davacıya devredildiğine ilişkin bir açıklık bulunmamakla birlikte hayatın olağan akışı ile, dinlenen bilirkişi ve tanıkların ağırlık kazanan beyanlarından çekişmeli taşınmazın sözleşme tarihinden sonraki 5-6 yıl içinde davacı ile eşi … tarafından kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu süre içinde aynı evde resmi nikahlı karı-koca olarak birlikte yaşayan davacı ile …’in taşınmazı birlikte kullanmış olmalarının “davacıya ait olan taşınmazın birlikte kullanılması” olarak kabulü zorunludur. Çekişmeli taşınmaz daha sonra, 15.06.1999 tarihli senetle … tarafından davalıya satılmış ise de çekişmeli taşınmazın maliki olmayan …’in davalıya satışı geçersiz olup, satış tarihi ile, kadastro tespit tarihi arasında davalının taşınmaz üzerinde sürdürdüğü bağımsız zilyetliğin süresi, zilyetlikle kazanmanın kurallarından olan 20 yıllık süreye de uluşmamıştır. …’ın davalıya satışının geçerli kabul edilebilmesi, davacının bu satışa muvafakatı olduğunun ya da bu satış tarihinden önce davacının çekişmeli taşınmazı … …’a devrettiğinin kanıtlanması ile mümkündür. Bu hususlarda mahkemece yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, Mahkemece davacı ile … arasında açılıp görüldüğü bildirilen derdest veya sonuçlanmış boşanma davası ile ve varsa diğer dava dosyaları dosya içine getirtildikten sonra mahallinde yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte hazır bulunacak yerel bilirkişi, taraf tanıkları ile 25.10.1990 ve 15.06.1999 tarihli senet tanıkları ve tespit bilirkişilerinden, taşınmazın önceki maliki …’ın çekişmeli taşınmazın mülkiyetini davacıya devretmesinden sonra, davacının taşınmazı …’a herhangi bir yolla devredip, devretmediği, devir işlemi bulunmuyor ise davacının … tarafından davalıya yapılan 15.06.1999 tarihli satışa muvafakat gösterip göstermediği tek tek ve olaylara dayalı olarak sorulup saptanmaya çalışılmalı, beyanlar arasında doğabilecek çelişkiler yöntemince ve gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmelidir. Bu hususları açıklığa kavuşturmada taraflar arasında görülmüş veya görülmekte olan boşanma ve diğer dava dosyalarında bildirilen sebep ve olaylardan da yararlanılmalı, gerektiğinde, davacı ile … arasında görülmüş olan davalarda dinlenilen tanıkların beyanlarına da başvurulmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Davacı … … vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 15.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.