YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/5207
KARAR NO : 2009/6710
KARAR TARİHİ : 19.10.2009
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 105 ada 4, 10 ve 13 parsel sayılı 7.427,14 m2, 5.789,27 m2 ve 8.775,04 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine, yasal süresi içinde çekişmeli taşınmazların meradan açıldığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine ve çekişmeli parsellerin tespit gibi davalılar adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli 105 ada 4, 10 ve 13 sayılı parsellerin çayır olarak kullanılan tarım arazisi olduğu ve davalılar lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile kazanma koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan değerlendirme dosya kapsamına uygun bulunmadığı gibi araştırma, inceleme ve uygulama da karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazların dört tarafı 105 ada 147, 150 ve 101 ada 260 nolu mera parselleri ile çevrili olup keşif sonucu düzenlenen uzman ziraatçı bilirkişi raporunda “4 nolu parselin ortalama % 4 eğimli, mera parselinin ise % 5,6 ortalama eğimli olması nedeniyle meradan ayrıldığı, %2,35 eğimli olan 10 nolu parselin çanak şeklinde olduğu mer’anın bu çanağın etrafını sardığı, 13 nolu parselin % 5 ila % 8,3 eğimli olduğu, kuzey sınırının mera dan bir sırt ile ayrıldığı” belirtilerek, çekişmeli taşınmazların çayır niteliğinde tarım arazisi olduğu ifade edilmiştir. Zirai bilirkişi raporu hükme elverişli olmadığı gibi taşınmazlar üzerinde tarımsal faaliyetin ne şekilde sürdürüldüğü de araştırılmadan soyut nitelikteki yerel bilirkişiler ve tespit bilirkişisi ve davalı tanığı beyanlarına itibar edilerek, mahkemenin gözlemi de keşif tutanağına yazılmaksızın hüküm kurulmuştur. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için; mahallinde yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen komşu köyden seçilecek yerel bilirkişi kurulu ile yine aynı yöntemle belirlenecek tanıklar yardımı ve üç kişilik zirai bilirkişi kurulu beraberinde yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi kurulu, tespit bilirkişileri ve taraf tanıklarından taşınmazların geçmişte kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı hususunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı,
eylemli durumda çekişmeli taşınmazların dört tarafını çevreleyen mera parsellerinin kadim mera olup olmadığı ve tespitlerinin kesinleşip kesinleşmediği üzerinde durulmalı, uzman ziraat mühendisi kurulundan arazinin niteliği, toprak yapısı, komşu mera parseli ile arada ayırıcı doğal ya da yapay unsur bulunup bulunmadığı konusunda önceki raporu da irdeleyen ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, rapora, taşınmazların keşif sırasında çektirilecek fotoğrafları da eklenmeli, tespit bilirkişilerinin tümü tanık sıfatıyla dinlenilmeli, taşınmazların nitelikleri kesin olarak saptanmalı ve mahkeme gözlemi de keşif tutanağına geçirilmelidir. Çekişmeli taşınmazların niteliği değerlendirilirken komşu parsellerin niteliklerinin de gözönüne alınması dört tarafı mera ile çevrili taşınmazların mera bütünlüğünü bozucu nitelikte olduğunun kabulü gerekeceği de düşünülmeli bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 19.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.