YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/3854
KARAR NO : 2009/3650
KARAR TARİHİ : 25.05.2009
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan, dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi süresinde duruşmalı olarak istenmiştir. Yargıtay duruşması için gerekli tebligat giderlerinin ödenmemesi nedeniyle duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildi. İnceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 108 ada 11 parsel sayılı 578,14 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle, 109 ada 4 parsel sayılı 6.747,60 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz maliki belirlenemediğinden davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı …, yasal süresi içerisinde tapu kaydına ve zilyetliğe dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın 3402 sayılı Yasa’nın 36.maddesi gereğince reddine ve çekişmeli parsellerin tespit gibi tesciline karar verilmiş hüküm, davacı … tarafından temyiz edilmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 36. maddesinin verilen süreye riayet etmeyen taraf aleyhine uygulanabilmesi için ara kararında hakim, katip, mübaşir, yerel bilirkişi adayı, tanık, teknik bilirkişiye verilecek ücretlerle vasıta parasının, yapılacak tebligatlarla ilgili masrafların kalemler halinde gösterilip, bu ücretlerin temini ve yatırılması için ilgiliye makul bir süre tanınması, ilgiliye tanınacak sürenin keşif günü ile bilirkişi adayları ve tanıklara davetiye tebliğ edilip, arazi başında hazır olmalarının bildirilebilmesi için uygun bulunmasına özen gösterilmesi gerekmektedir. Mahkemece 26.10.2007 tarihli ara kararında kalemler halinde keşif giderleri belirtilerek “keşiften 3 gün önce“ masrafı yatırması için davacı tarafın yokluğunda süre verilmiş, yatırılmadığı takdirde keşif delilinden vazgeçmiş sayılacağının da ihtarına karar verilmiştir. Bu ara karar gereği keşif masrafını yatırması için çıkartılan davetiyenin davacıya tebliğ edilememesi üzerine; Mahkemece hükme dayanak yapılan 25.1.2008 tarihli ara kararda keşif günü belirtilmeksizin “keşif masraflarını tebliğden itibaren 15 gün içinde yatırması“ hususunda 15 günlük süre ihtarında bulunulmuş, bu ara kararı davacı tarafa 14.2.2008 tarihinde tebliğ edilmiştir. 26.10.2007 tarihli ara kararda keşif günü 26.11.2007 olarak belirlendiğine göre keşif günü geçtikten sonra keşfin yapılamayacağı çok açıktır. Yapılamayacağı önceden belli olan keşif için taraflara külfet yüklenmesinde isabet bulunmadığı gibi, 25.1.2008 tarihli ara kararı da yasal unsurları taşımamaktadır. Ara kararda kimin için ne miktarda ücret yatırılacağı belli olmadığı gibi, yapılan tebligat ile davacıdan ne istendiği de belli değildir. Zira tebliğin üzerinde ihtar içeriği olmadığı gibi ara kararın bir örneğinin de zarfın içine konulmadığı anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 36/1. maddesinin ara kararı gereğini yerine getirmekle yükümlü taraf aleyhine uygulanabilmesi için dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra yapılacak oturumda keşif gününün belirlenip keşif için gerekli hakim, katip, mübaşir, taraf tanıkları, yerel bilirkişi adayları, teknik ve uzman bilirkişi ücreti, tanık ve bilirkişilere çıkarılacak davetiye masrafları ve araç gideri kalemler halinde saptanıp bu giderin ne kadar süre içerisinde mahkeme veznesine depo edileceği açıkça belirtilip ara kararı gereğini yerine getirmemenin sonuçları hazır olan tarafa ihtar edilmeli, hazır olmayan ve ara kararı gereğini yerine getirmek zorunda bulunan tarafa ise, bu ara kararı bu karara uyulmamasının sonuçlarını açıklayıcı bir ihtarnameyle birlikte usulüne uygun olarak tebliğ edilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözardı edilerek, yanlış değerlendirme sonucu yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 25.05.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.