Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2008/9916 E. 2008/7894 K. 15.12.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/9916
KARAR NO : 2008/7894
KARAR TARİHİ : 15.12.2008

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan davası sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 123 ada 22 parsel sayılı 2.465,47 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz mera vasfıyla orta malı olarak sınırlandırılarak tespit edilmiştir. Davacı …, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tespitinin iptali ile davacı … adına çayır vasfıyla tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın yasa gereğince devlete intikal eden yerlerden olmadığı, çayır niteliğinde tarım arazisi olduğu, zilyetlikle mülk edinme şartlarının davacı yararına gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Çekişmeli taşınmaza komşu olan 123 ada 16 parsel sayılı taşınmazın tesbiti mera olarak kesinleşmiştir. Mahkemenin keşifteki gözleminde de, çekişmeli taşınmaz ile komşu mera parseli arasında doğal yada yapay her hangi bir ayırıcı unsurun olmadığı belirtilmiştir. Ziraatçı bilirkişi ise çekişmeli taşınmazın mera parseline % 30-40 civarında bir eğimle yükseldiğini, komşu mera sınırından itibaren de % 60-80 civarında keskin bir eğime sahip, yabani yonca, korunga ve fiğ bitkileri, çayır üçgülü türevleri, yabani arpa türevleri, kelp kuyruğu gibi otları bulunan çayır vasfında bulunduğunu bildirmiştir. Taşınmazın konumu, toprak yapısı ve bitki örtüsü, kesinleşen 123 ada 16 parsel sayılı mera vasfındaki taşınmaza komşu olması hususları nazara alındığında, çekişmeli parselin mera olduğunun kabulü zorunludur. Meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Her ne kadar yerel bilirkişiler ve ziraatçı bilirkişi tarafından çekişmeli taşınmazın davacı tarafça kullanıldığı ve tarım arazisi olduğu bildirilmiş ise de, kadastro tespit tutanağına ve eylemli duruma aykırı düşen beyanlara değer verilmesi mümükün bulunmamaktadır. Kabule göre de, davacı lehine aynı çalışma alanı içinde belgesizden 99.614,35 metrekare yüzölçümünde kuru toprak vasfında arazi tespit edilmiş olduğu anlaşılmış olmasına rağmen mahkemece 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde belirtilen sınırlama göz önüne alınmadan yazılı şekilde davalı lehine hüküm kurulmasında da isabet bulunmamaktadır. Hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı … vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 15.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.