YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/9718
KARAR NO : 2008/8456
KARAR TARİHİ : 25.12.2008
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 184 ada 36 parsel sayılı 25020,41 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, ham toprak niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı …, yasal süresi içinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın krokide “A” harfi ile gösterilen kısmına ilişkin kadastro tespitinin iptali ile muris … mirasçıları adına miras payları oranında tesciline, kalan kısmın ise Hazine adına tesciline, yargılama giderlerinin davalı Hazine’den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre sair temyiz itirazlarının reddine, Mahkemece, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ise de, verilen karar dosya kapsamına ve usule uygun değildir. Davacı 04.10.2007 havale tarihli dava dilekçesinde çekişmeli 184 ada 36 parsel sayılı taşınmazın 30-40 yıldır kendi zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu, Hazinenin bu yerde hakkı olmadığını ileri sürerek kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın adına tescilini istemiş, taşınmaz başında 10.04.2008 tarihinde yapılan keşifte mahkeme heyetine ve bilirkişilere dava ettiği yeri göstermiş ve bilirkişilerce davacının dava ettiği yer kroki üzerinde gösterilmiştir. Mahkemece de bilirkişi rapor ve krokisi esas alınarak davanın keşifte davacı tarafından gösterilen ve krokide “A” harfi ile belirtilen kısma yönelik açtığı kabul edilmek sureti ile hüküm kurulmuştur. Ancak, davacı davasını taşınmazın bir kısmına yönelik olarak değil tamamına yönelik olarak açmış olup bu husus dava dilekçesinden açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verdiği sonucuna ulaşılmaktadır. Davacı davada kısmen haklı kısmen haksız çıkmıştır. HUMK. nun 417. maddesinde “davada her iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa mahkeme her birini masrafla ilzam veya bu masrafı aralarında taksim eder” hükmü yer almaktadır. Bu maddede tarafların kusuru değil, davada haklı çıktıkları oran esas alınmıştır. Davacı davada kısmen haklı ve kısmen haksız çıktığına göre tarafların haksız çıktığı oranda vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin paylaştırılması gerekir. Hal böyle olunca mahkemece davada kabul ve ret oranı gözetilmek suretiyle taraflar yararına yargılama gideri ve avukatlık parasına hükmedilmesi gerekirken giderlerin tamamının davalı üzerinde bırakılması ve kendisini vekille temsil ettiren davalı Hazine yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru değildir. Davalı Hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 25.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.