Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2008/9191 E. 2008/7535 K. 24.11.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/9191
KARAR NO : 2008/7535
KARAR TARİHİ : 24.11.2008

MAHKEMESİ : ŞİŞLİ 2. İCRA MAHKEMESİ

Ödeme şartını ihlal eyleminden borçlu …’nun 2004 sayılı İİK’nun 340.maddesi gereğince “…taahhüdü ihlal borcunu ödeyinceye kadar 1 ay hafif hapis cezası ile cezalandırılmasına” dair Şişli 2.İcra Mahkemesinin 19.04.2007 tarihli ve 2007/1430-1978 sayılı kararını kapsayan dosya aleyhine Adalet Bakanlığından verilen 13.10.2008 gün ve 51200 sayılı kanun yararına bozma talebini içeren Yargıtay C.Başsavcılığının 31.10.2008 gün ve 2008/218643 sayılı tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi,
Tebliğname ile;
1- Sanığın taahhüdünü içeren tutanakta ödenmesi gerekli toplam borç miktarının, tüm ferileri ile birlikte hesaplanıp açıkça gösterilmesi gerektiği, bu hususlara uyulmadan yapılan taahhüt hukuken geçersiz olup, atılı suç oluşamayacağından, yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Suç tarihi itibarıyla kanunda öngörülen ceza “üç aya kadar tazyik hapsi” olduğu halde, yazılı şekilde 1 ay hafif hapis cezasına hükmedilmesi,
İsabetsiz olduğundan anılan hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca bozulması gereğine işaret edilmiştir.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dosya kapsamına göre, 16.166.86 YTL.’nin tahsili amacıyla Şişli 4.İcra Müdürlüğünün 2006/23722 esas sayılı dosyasında yapılan takip sırasında 18.10.2006 tarihinde icra memuru huzurunda alacaklı vekilinin kabulüyle düzenlenen taahhüt tutanağında borç miktarının 19.400.50 YTL olarak belirlendiği, 15.11.2006 tarihinde 5.000.00YTL, 25.11.2006 tarihi içinse “kalan borcun tamamını 25.11.2006 tarihinde ödemeyi taahhüt ederim.” şeklinde taahhüte bulunduğu, taahhüt tutanağında toplam borç miktarı 19.400,50 YTL olarak belirlenip, birinci taksit bedeli olarak 5.000,00 YTL ödenmesi kararlaştırıldıktan sonra “kalan borcun tamamı” ifadesinin de 14.400,50 YTL olduğu konusunda herhangi bir duraksamanın bulunmaması karşısında 25.11.2006 tarihinde ödenecek meblağın belli olmadığı, bir başka anlatımla geçersiz taahhütten söz edilemeyeceğinden, bir no’lu bentde talep edilen kanun yararına bozma talebi yerinde görülmediğinden reddi gerekmiştir.
Ancak;
İİK’nun 340.maddesindeki “111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile İcra Dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez.” Hükmü karşısında borçlunun 3 aya kadar tazyik hapsi cezası yerine 1 ay hafif hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsizdir. Ancak Mahkemece verilen hafif hapis cezası ve 1 aylık süre kazanılmış hak olarak kabul edilmesi gerektiğinden ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama şekli Hakkında Kanun’un 5349 sayılı Yasanın 3.maddesiyle değişik 7/1.maddesi uyarınca “….kanunlardaki hafif hapis veya hafif para cezaları idari para cezasına….” Dönüştürüldüğünden yeniden takdir edilecek cezanın idari para cezasına çevrilmesi cihetine gidilmiştir.
Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname kısmen yerinde görülmekle Şişli 2.İcra Mahkemesinin 19.04.2007 tarihli ve 2007/1430-1978 sayılı kararının BOZULMASINA,
Bozma üzerine 5271 sayılı CMK’nun 309/ 4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden;
Borçlu …’nun 5349 sayılı yasa ile değişik 5252 sayılı Kanun’un 7.,5237 sayılı TCK’nun 52/2.maddeleri dikkate alınarak 1 ay karşılığı idari para cezasıyla cezalandırılmasına, borçluya verilen cezanın günlüğü takdiren 20,00 YTL’den hesaplanarak sonuç olarak 600,00 YTL. idari para cezası ile cezalandırılmasına, infazın bu miktar üzerinden yapılmasına hükmün diğer kısımlarının aynen bırakılmasına,
Sair işlemlerin mahallinde ifasına, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.