YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/7669
KARAR NO : 2008/7303
KARAR TARİHİ : 17.11.2008
MAHKEMESİ :AĞIR CEZA MAHKEMESİ
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 333/a maddesine aykırılık suçundan şüpheli Halit İpek hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Rize Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 12.12.2007 tarihli ve 2007/2595 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın kabulüne dair Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığının 23.01.2008 tarihli ve 2008/62 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, sanığa isnat olunan suçun 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 333/a maddesinde düzenlenmiş olup, aynı maddenin 1.fıkrasında “…bu işlem ve eylemlerin başka bir suç oluşturmaması halinde, alacaklının şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır” hükmünün yer aldığı, yine anılan Kanun’un 349.maddesinde muhakeme usulüne yer verilmiş olup, buna göre şikayetin dilekçe ile veya şifahi beyanla icra mahkemesine yapılacağı, öte yandan 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Kanun’un 18.maddesiyle değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 346.maddesinin son fıkrasında yer alan “Bu bapta yer alan suçlarla ilgili davalara, İcra Mahkemesince bakılır” hükmü karşısında, sanığa yöneltilen suç hakkında iddianame ile dava açılmasının gerekmediği, icra mahkemesine verilecek dilekçe ile yargılamaya başlanması gerekeceği, diğer yandan 5271 sayılı CMK’nun 173.maddesinin 4.fıkrasındaki “Başkan istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet Savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir” hükmü karşısında itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK’nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 28.08.2008 gün ve 10937/45193 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 05.09.2008 gün ve K.Y.B.2008/178450 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dosya kapsamına göre, şüpheliye isnat edilen suç, 2004 sayılı İİK’nun 333/a.maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, Ticaret şirketlerinde hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olanların alacaklıları zarara uğratmak kastıyla ticarî işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödemeyerek alacaklıları zarara soktukları takdirde, bu işlem ve eylemlerin başka bir suç oluşturmaması halinde, alacaklının şikâyeti üzerine
cezalandırılacağının düzenlenmiş olması, yine anılan Kanun’un 349.maddesinde muhakeme usulüne yer
verilmiş olup, buna göre şikayetin dilekçe ile veya şifahi beyanla İcra Mahkemesine yapılacağı,öte yandan 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Kanun’un 18.maddesiyle değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 346.maddesinin son fıkrasına göre de “Bu bapta yer alan suçlarla ilgili davalara İcra Mahkemesinde bakılır” hükümleri karşısında, şüpheliye yöneltilen suç hakkında iddianame ile dava açılmasının gerekmediği, İcra Mahkemesince verilecek dilekçe ile veya şifahi beyanla yargılamaya başlanacağı hususu gözönüne alındığında ,yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığının 23.01.2008 tarihli ve 2008/62 değişik iş sayılı kararının BOZULMASINA, sair işlemlerin mahallinde ifasına, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.