Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2008/7613 E. 2008/5983 K. 09.10.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/7613
KARAR NO : 2008/5983
KARAR TARİHİ : 09.10.2008

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ

Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 377 ada 6 parsel sayılı 1652.68 metrekare, 7 parsel sayılı 2041.41 metrekare, 8 parsel sayılı 2038.99 metrekare, 9 parsel sayılı 2447.02 metrekare ve 12 parsel sayılı 1994.81 metrekare, 308 ada 23 parsel sayılı 1691.85 metrekare, 26 parsel sayılı 5846.43 metrekare, 32 parsel sayılı 2056.07 metrekare, 44 parsel sayılı 2170.70 metrekare, 275 ada 14 parsel sayılı 3379.30 metrekare, 15 parsel sayılı 3166.45 metrekare, 18 parsel sayılı 5453.98 metrekare, 291 ada 2 parsel sayılı 4534.07 metrekare, 288 ada 1 parsel sayılı 1494.02 metrekare, 289 ada 6 parsel sayılı 1934.61 metrekare ve 280 ada 2 parsel sayılı 9983.49 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar adına tespit edilmiştir. Davacılar, yasal süresi içinde taşınmazların anneleri …’e ait olduğunu ve O’nun adına tespit yapılması gerektiği iddiası ile dava açmıştır. Davalıların annesi …, davaya müdahale talebinde bulunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine, çekişmeli taşınmazların tespit gibi tescillerine karar verilmiş; hüküm, davacılar ve müdahil davacı sıfatıyla … tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya kapsamına, toplanan delillere, mahkemenin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve davada aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığının anlaşılmasına göre davacılar … ve …’in temyiz itirazlarının REDDİNE,
2- Müdahil davacı …’in temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece davacıların davasının reddine karar verilmiş ancak gerekçeli karar başlığında “müdahil davacı” olarak adlandırılan … vekilinin 05.03.2007 havale tarihli dilekçesi hakkında olumlu olumsuz bir hüküm kurulmamıştır. Hukukumuzda davaya müdahale asli ve fer’i müdahale olarak iki şekilde yer almaktadır. Fer’i müdahale Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 53 ila 58. maddelerinde düzenlenmiştir. Asli müdahale ise Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenmemiş ancak dava ekonomisi bakımından Yargıtay içtihatlarında ve öğretide benimsenmiştir. Asli müdahale, dava konusu üzerinde, derdest davadan bağımsız olarak hak talebini içeren ikinci bir davadır. Bu nedenle asli müdahalenin bir dilekçe ile yapılması, bu dilekçenin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 179. ./…

2008/7613-5983 SH.2

maddesinde yazılı unsurları içermesi ve harçlandırılması gerekmektedir. Müdahale talebinde bulunan kişinin kendisini “müdahil” olarak değil de “davacı” sıfatı ile vasıflandırması mümkün bulunduğu gibi, müdahillik sıfatının kazanılması için mahkemenin kabulüne de ihtiyaç bulunmamaktadır. Müdahale talebini içeren dilekçenin harçlandırılması ile asli müdahale tamamlanmış ve dava açılmasının bütün sonuçları doğmuş olur. Diğer taraftan dava dilekçesinin işleme alınabilmesi için Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 179. maddesinde yazılı unsurları içermesi yanında Harçlar Kanunu ve eki olan tarifeler uyarınca peşin yargı harçlarının da ödenmesi zorunludur. Harcın ödenmemesi halinde müteakip işlemlerin yapılamayacağı Harçlar Kanunu’nun 32. maddesinin amir hükmüdür. Somut olayda, … vekilinin mahkemeye sunduğu 05.03.2007 havale tarihli dilekçe Hukuk Usulü Muhakemesi Kanunu’nun 179. maddesinde yazılı zorunlu unsurları içeriyor ve dilekçede … “davacı” sıfatıyla adlandırılıyor olmakla dilekçenin, müdahale dilekçesi vasfında bulunduğu açıktır. Nitekim mahkemece de … “müdahil davacı” sıfatıyla adlandırılmıştır. Ancak 05.03.2007 tarihli müdahale dilekçesi gereğince işlem yapılabilmesi için harçlandırılması gerektiği halde peşin yargı harçları yatırılmamış ve bu konuda müdahil tarafa harçları yatırması için imkan tanınmamıştır. Müdahale talebinde bulunan tarafa Harçlar Kanunu uyarınca peşin yargı harçlarını yatırması için uygun bir önel verilmeden yargılamaya devam edilerek esas hakkında hüküm kurulması ve 05.03.2007 havale tarihli dilekçe hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemesi doğru değildir. Hal böyle olunca, müdahale talebinde bulunan temyiz eden tarafa Harçlar Kanunu uyarınca gerekli peşin yargı harçlarını yatırması için uygun kesin önel verilmeli, verilen önel içinde yargı harçlarının yatırılmaması halinde müdahale talebi reddedilmeli, yatırılması durumunda iddia ve savunma doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Yukarıda yazılı usuli gerekler yerine getirilmeden karar verilmesi isabetsiz temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 09.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.