Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2008/2076 E. 2008/2613 K. 15.04.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/2076
KARAR NO : 2008/2613
KARAR TARİHİ : 15.04.2008

MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. İCRA MAHKEMESİ

Mal beyanında bulunmamak eyleminden borçlu …’un 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 5358 sayılı Yasa ile değişik 337/1.maddesi gereğince 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına, bu cezanın 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 5485 sayılı Kanun’la değişik 110/2-a maddesi uyarınca konutunda çektirilmesine dair Kocaeli 2.İcra Mahkemesinin 02.07.2007 tarihli ve 2006/1930-2007/2688 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Tebliğname ile, 5485 sayılı Kanun’la değişik 5275 sayılı Kanun’un 110/2.maddesinde, “Kadın veya altmışbeş yaşını bitirmiş kişilerin mahkum oldukları altı ay, veya daha az süreli hapis cezasının konutunda çektirilmesine hükmü veren mahkemece veya hükümlü başka bir yerde bulunuyorsa o yerde bulunan aynı derecedeki mahkemece karar verilebilir” şeklindeki düzenlemeye yer verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 2.maddesinde yer alan” Disiplin hapsi: Kısmi bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla verilen, seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, ön ödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan, şartlı salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adli sicil kayıtlarına geçirilemeyen hapsi ifade eder.” olarak yapılmıştır. “Disiplin hapsi” veya “hapsen tazyik yaptırımı” 5237 sayılı TCK’nda düzenlenen yaptırımlardan farklı bir niteliktedir. Gerek disiplin hapsi gerekse hapsen tazyik yaptırımında amaç bir yükümlülüğün yerine getirilmesini sağlamak olduğundan, yükümlülüğüne uygun davranması için kişinin zorlanması söz konusu olmaktadır. Disiplin hapsinin tanımından da anlaşılacağı üzere, seçenek yaptırımlara çevrilmesi mümkün olmadığından, 5275 sayılı Kanun’un 110/2-a maddesinin hükümlüler hakkında uygulanıp 10 gün disiplin hapsi cezalarının konutta çektirilmesine karar verilmesinde isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK’nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 06.02.2008 gün ve 7382 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 03.03.2008 gün ve K.Y.B.2008/35108 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
5485 sayılı Kanun’la değişik 5275 sayılı Kanun’un 110/2.maddesinde, kadın veya altmışbeş yaşını bitirmiş kişilerin mahkum oldukları altı ay veya daha az süreli hapis cezasının konutunda çektirilmesine, hükmü veren mahkemece veya hükümlü başka yerde bulunuyorsa o yerde bulunan aynı derecedeki mahkemece kararın verilebileceği şeklinde düzenlemeye yer verilmiş ise de; “1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK.nun “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının (L) bendinde disiplin hapsinin tanımı; “kısmi bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla verilen, seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, ön ödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan, şartlı salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adli sicil kayıtlarına geçirilemeyen hapsi ifade eder.” olarak yapılmıştır. Disiplin hapsi ve hapsen tazyik yaptırımı 5237 sayılı TCK.nunda düzenlenen yaptırımlardan farklı niteliktedir. Bu durumda disiplin hapsinin özel nitelikte ceza olması ve kendine özgü bir yaptırım içermesi karşısında, 5275 sayılı Kanun’un 110/2-a maddesinin hükümlü hakkında uygulanıp, hakkında verilen 10 gün disiplin hapsi cezasının konutta çektirilmesine karar verilmesi isabetsizdir.
Bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin kabulü ile, Kocaeli 2.İcra Mahkemesinin 02.07.2007 tarihli ve 2006/1930-2007/2688 sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nun 309/4-c maddesi gereğince aleyhe sonuç doğurmayacak şekilde BOZULMASINA, “Tekriri muhakeme” yasağı nedeniyle bozma kapsamı doğrultusunda yeniden yargılama yapılmasına yer olmadığına, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.