YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/955
KARAR NO : 2007/962
KARAR TARİHİ : 27.03.2007
MAHKEMESİ : … 10. İcra Mahkemesi
Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık …’ın 5358 sayılı Kanun’la değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 337. maddesi uyarınca 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına dair, … 10.İcra Mahkemesinin 1/6/2006 tarihli ve 2006/973-1260 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi,
Dosya kapsamına göre, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Kanun’la değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 337.maddesindeki yaptırım, disiplin hapsi olarak belirlenmiş ise de, aynı tarihte yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 5349 sayılı Kanun’la değişik 7.maddesi 1.fıkrasında, “Kanunlarda hafif hapis veya hafif para cezası olarak öngörülen yaptırımlar idari para cezasına dönüştürülmüştür” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiş olması karşısında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7.maddesi nazara alındığında 5252 sayılı Kanun’un 7.maddesi 1.fıkrasındaki hükmün sanık lehine olduğu cihetle, sanık hakkında idari para cezasına hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK.nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 13/02/2007 gün ve 7066 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 05/03/2007 gün ve K.Y.B.2007/31433 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dosya kapsamına göre, her ne kadar tebliğname ile borçlu sanık hakkında idari para cezasına hükmedilmesi gerekirken, on gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmesinin isabetsizliği nedeniyle bozma isteminde bulunulmuş ise de, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun benzer bir konuda verdiği 24.10.1988 tarih, 8/310-390 sayılı kararında “…. işin başlangıcına ve esasına gidilip eylemin suç olup olmadığı belirlenmeden sonuç kararda kanuna muhalefet hallerini araştırıp tartışmak temelsiz ve anlamsız bir çalışmadır. Bu itibarla kanuna muhalefet nedenleri açıkça ifade olunmasa dahi eylemin suç olup olmadığını araştırmak gerekli ve zorunludur.” şeklinde yapılan değerlendirme ve özellikle “zamanaşımı, genel af ve davadan vazgeçme gibi düşme sebeplerinden birine dayanılarak verilen ve Yargıtay’dan geçmeksizin kesinleşen mahkeme kararları davanın esasını çözümleyen ve suçlular hakkında kazanılmış hak sağlayan kararlardandır.” şeklinde kabul edilen 3.6.1936 gün ve 129/11 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı birlikte göz önünde bulundurulduğunda, şikayet hakkının süresinde yapılıp yapılmadığının saptanmasında zorunluluk vardır.
Somut olayda; borçlu sanık hakkında … 26.İcra Müdürlüğünün 2005/1653 esas sayılı dosyası ile yapılan takipte, ödeme emrinin 07.03.2005 tarihinde bizzat tebliğine rağmen borçlu sanığın süresi içerisinde mal beyanında bulunmadığı, suçun 14.3.2005 tarihinde oluştuğu, alacaklının 22.3.2006 tarihinde şikayette bulunduğu gözetildiğinde, şikayetin 2004 sayılı İİK.nun 347. maddesinde belirtilen fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde bir yıl içerisinde yapılmadığı, bu durumda İİK.nun 347.maddesi uyarınca şikayet hakkının düşürülmesine karar vermek gerekirken on gün disiplin hapsi cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
Açıklanan sebeplerden dolayı Yargıtay C.Başsavcılığının tebliğnamesinde belirtilen konuyu tartışmakta hukuki yarar görülmemiştir.
Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığınca kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname değişik gerekçe ile yerinde görüldüğünden, … 10. İcra Mahkemesinin 01/06/2006 tarih ve 2006/973-1260 sayılı kararının BOZULMASINA,
Bozma üzerine 5271 sayılı CMK’nun 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden;
Borçlu sanık … hakkında mal beyanında bulunmamak suçundan dolayı şikayet hakkının İİK.nun 347.maddesi uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, hükümlü hakkındaki cezanın çektirilmemesine, 27.3.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.