YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/858
KARAR NO : 2007/828
KARAR TARİHİ : 21.03.2007
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık …’un yargılama sonucunda, beraatine dair, … İcra Mahkemesinin 21.9.2006 tarihli ve 2006/1364-1628 sayılı kararına yönelik itiraz üzerine, itirazın öncelikle hükmü veren mahkemece incelendikten ve itirazla ilgili bir karar verildikten sonra gönderilmesi gerektiğinden bahisle iadesine ilişkin, … 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.11.2006 tarihli ve 2006/756 müteferrik sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Tüm dosya kapsamına göre, 2004 sayılı Kanun’un itiraz başlıklı 353. maddesinde “icra mahkemesinin bu bap hükümlerine göre verdiği tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlara karşı, tefhim ve tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde, yargı çevresinde bulunduğu ağır ceza mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İcra Mahkemesinin bu bapta yer alan suçlardan dolayı verdiği hükümlerle ilgili olarak 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun kanun yollarına ilişkin hükümlerine uygulanır.” Maddesinden de anlaşıldığı cihetle, icra mahkemesince hükmolunan tazyik ve disiplin hapsi kararlarına karşı itiraz olunabileceği,
Ceza Muhakemesi Kanunu anlamında itirazın, kural olarak itiraz olunan kararı veren mahkemeye yapılacağı ve ilk inceleme kararı veren mahkemece incelenip, kararın düzeltilebileceği yerinde görmezse itirazı inceleyecek mercie göndermesi gerektiği,
İcra ve İflas Kanunu’ndaki usule göre ise, itirazın icra mahkemesine değil Ağır Ceza Mahkemesine yapılıp bu anlamda Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki sistemden ayrıldığı, Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki itiraz kanun yolu, bir suç muhakemesi sonucunda verilen yargı kararları için olduğu, dolayısıyla sistem Sulh Ceza, Asliye Ceza, Ağır Ceza Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi olarak belirlendiği, buna karşılık İcra ve İflas Kanunu’nda, icra mahkemesinin itiraza tabi verdiği kararlar dar ve teknik anlamda “suç” karşılığı olan yaptırım olmadığı cihetle itirazın konusu hakkında bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK.nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 26.1.2007 gün ve 4012 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 21.2.2007 gün ve K.Y.B.2007/23473 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.11.2006 tarih ve 2006/220-231 sayılı kararında; “1.6.2005 gün ve 25832 sayılı mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren, 31.05.2005 gün ve 5358 sayılı Yasa ile İcra ve İflas Yasasında yer alan eylemler ve yaptırımları yeniden düzenlenmiş, bu kapsamda İcra ve İflas Kanunu’nun 337, 338/2, 339, 340, 341, 343 ve 344. maddelerindeki eylemler kabahat olarak düzenlenip disiplin hapsi veya tazyik hapsi şeklinde yaptırımlara bağlanmış, 331, 332, 333, 333/a, 334, 335, 336, 337/a, 338/1, 342, 345/a, 345/b maddelerindeki eylemler ise suç olarak düzenlenip, hapis cezası veya adli para cezası biçiminde yaptırımlara bağlanmıştır. Aynı tarihte yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nun “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının (L) bendinde disiplin hapsinin tanımı; “kısmi bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla verilen, seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, ön ödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan, şartlı salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adli sicil kayıtlarına geçirilemeyen hapsi ifade eder” şeklinde yapılmıştır. Disiplin hapsi için yapılan bu tanım, hapsen tazyik yaptırımını da kapsar niteliktedir. Bu tanım nazara alındığında, hapsen tazyik yaptırımı 5237 sayılı TCY’da düzenlenen yaptırımlardan farklı niteliktedir. Bu nedenle de, duruşma açılarak yapılan bir yargılama sonunda verilmelerine karşılık, 2004 sayılı İİY.nın 353/1. maddesinde yasa yolu olarak itiraz yasa yolu öngörülmüştür. Anılan hükümler gözetildiğinde, gerek disiplin hapsi gerekse hapsen tazyik yaptırımı tayin edilen kararlar, CMY.nın 223. maddesinde belirtilen “hüküm” niteliğinde değildirler ve bunlar hakkında hükümler için öngörülen yargılama kuralları uygulanamaz.” şeklinde yapılan değerlendirmeden de anlaşılacağı üzere, İcra ve İflas Kanununda müeyyidesi disiplin hapsi ve tazyik hapsi olarak saptanan eylemlerin kabahat olduğu belirtilmiştir.
Ceza Muhakemesi Kanunu anlamında itirazın, kural olarak itiraz olunan kararı veren mahkemeye yapılacağı ve ilk inceleme kararı veren mahkemece gerçekleştirilip, kararın düzeltilebileceği, yerinde görmezse en çok üç gün içinde itirazı inceleyecek mercie göndermesi gerektiği (CMK.md.268/1-2), buna karşılık İcra ve İflas Kanununda icra mahkemesinin itiraza tabi verdiği kararlara itirazın 5358 sayılı Yasa ile değişik İİK.nun 353/1. maddesi uyarınca yedi gün içerisinde yargı çevresinde bulunduğu ağır ceza mahkemesine yapılması gerekmekte olup, bu anlamda Ceza Muhakemesi Kanunundaki sistemden ayrıldığı, Ceza Muhakemesi Kanunundaki itiraz kanun yolu bir suç muhakemesi sonucunda verilen yargı kararları için olduğu, dolayısıyla sistem Sulh Ceza, Asliye Ceza, Ağır Ceza Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi olarak belirlendiği, buna karşılık İcra ve İflas Kanununda İcra Mahkemesinin itiraza tabi verdiği disiplin hapsi ve tazyik hapsine ilişkin kararlar, dar ve teknik anlamda “suç” karşılığı verilen kararlar olmadığı, nitekim 5271 sayılı CMK.nun “itiraz usulü ve inceleme mercileri” başlıklı 268. maddesinde kararına itiraz edilecek mahkemeler arasında icra mahkemesinin gösterilmediği cihetle İcra ve İflas Kanunu’nun 353/1. maddesi uyarınca, icra mahkemesince verilen itiraza tabi kararlara itirazın yedi gün içerisinde doğrudan ağır ceza mahkemesine yapılması gerektiği, anılan maddede ilk incelemenin icra mahkemesince yerine getirileceğine ilişkin bir düzenlemenin de bulunmadığı gözetildiğinde, itiraz hakkında ağır ceza mahkemesince bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname bu nedenle yerinde görüldüğünden … 5.Ağır Ceza Mahkemesinin 28.11.2006 gün ve 2006/756 müteferrik sayılı kararının BOZULMASINA, sair işlemlerin mahallinde ifasına, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.3.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.