YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/579
KARAR NO : 2007/490
KARAR TARİHİ : 02.03.2007
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 108 ada 83 parsel sayılı 2.435.02 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar adına tesbit edilmiştir. Davacı Hazine, yasal süresi içinde taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup mer’adan açıldığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ve çekişmeli parselin tesbitinin iptali ile mer’a olarak sınırlandırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece dava konusu taşınmazın konumu gereği mer’adan kazanıldığı ve öncesinin mer’a olduğu gerekçesiyle keşif yapmaksızın Hazine’nin davasının kabulüyle taşınmazın mer’a olarak sınırlandırılmasına karar verilmiş ise de; yapılan değerlendirme usul ve yasaya aykırı bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazın tutanağı 3402 sayılı Kadastro Kanunu’na göre düzenlenmiş olup tutanağın incelenmesinden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine istinaden tarla vasfıyla davalılar adına tesbit yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece taşınmazın kesinleşmiş mer’a parseli içerisinde kaldığı ve mer’a bütünlüğünü bozduğu gerekçesiyle keşif yapılmadan hüküm kurulmuştur. Gerek Hazine’nin mer’a iddiasının tahkiki, gerekse davalı tarafın zilyetlikle iktisap koşullarının lehlerine gerçekleştiği savunmasının incelenmesi yönünden keşif yapılması zorunludur. Sadece taşınmazın konumu gözetilerek gayri menkul davasında hüküm kurulmasında isabet bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık çekişmeli taşınmazın mer’a olup olmadığına ilişkindir. Mer’alara ilişkin uyuşmazlıklarda yerel bilirkişilerin komşu köylerden seçilmesi, taraf tanıklarının da aynı yönteme uygun olarak bildirilmesi gerektiğinin düşünülmesi, bilirkişi ve tanıkların taşınmaz başında dinlenmesi, uygulamada civar parsellere ilişkin kayıt ve belgelerden yararlanılması, taşınmazın niteliği konusunda bilirkişi ve tanıklar ile uzman ziraatçi bilirkişiden ayrıntılı ve gerekçeli bilgi alınması, çekişmeli parselin kadimden beri mer’a olarak kullanılıp kullanılmadığının mer’a ile arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığının etraflıca sorulması, tasarruf durumunun kesin ve maddi vakalara dayalı olarak açıklattırılması, tesbite aykırı sonuca varıldığı takdirde tesbit bilirkişilerinin tanık sıfatıyla dinlenilmesi suretiyle aykırılığın giderilmesine çalışılması, taşınmazın mer’a olduğu sonucuna varıldığı takdirde 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 18/2. maddesi gereğince zilyetlikle mülk edinilemeyeceğinin gözönünde tutulması mer’a olmadığı belirlendiği takdirde aynı kanunun 14. maddesi uyarınca araştırma ve inceleme yapılarak ve tüm delillerle birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.3.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.