YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/4592
KARAR NO : 2007/4049
KARAR TARİHİ : 30.10.2007
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 1043 ada 30 parsel sayılı 84848.30 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı … adına tesbit edilmiştir. Davacı Hazine temsilcisi, yasal süresi içerisinde, tapu kaydına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine, ve çekişmeli parselin davalı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın davalıya ait tapu kaydı kapsamında kaldığı, Hazineye ait tapu kaydının ise taşınmazın bir kısmına uyduğu, tapu tesisinden itibaren geriye doğru davalı lehine 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle iktisap süresinin gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma ve inceleme yetersiz, değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Çekişmeli taşınmaz Toprak Tevzi Komisyonunca yapılan çalışmalarda 1320 nolu belirtmelik parseli olarak belirlenmiş ve 1320 parsele 18.12.1952 tarih 56 numaralı tapu kaydı uygulanmıştır. Bu kayıt gayri sabit kabul edilerek 1320 nolu belirtmelik parseli 2927 ve 2928 nolu parsellere ifraz edilmiş, 2927 parsel uygulanan tapu kaydı miktarı olarak … adına ayrılmış, 2928 parsel de miktar fazlası olarak 2.1.1964 tarih ve 28 sıra numaralı tapu kaydı ile Hazine adına tapuya bağlanmıştır. Davacı Hazinenin dayanağını oluşturan tapu kaydı 2928 nolu tevzi parseli için oluşturulan 2.1.1964 tarih 28 sıra nolu tapu kaydıdır. Davalı tarafın dayanağını oluşturan 29.8.1997 Tarih ve 48 sıra numaralı tapu kaydının tesis kaydı olan 18.12.1952 tarih 56 nolu tapu kaydı Ahlat Sulh Hukuk Mahkemesinin 27.8.1952 tarih 1952/77-74 sayılı ilamı ile hükmen oluştuğu halde mahkemece tapu dayanağı tescil ilamı ve krokisi getirtilmemiş Hazinenin dayanağı olan tapu kaydının kapsamı da tevzi haritalarından yararlanılmak suretiyle saptanmamıştır. Bu tür eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için; öncelikle davalı tapusunun dayanağını oluşturan tescil ilamı dosya içine getirtilmeli, tescil davasında Hazinenin taraf olup olmadığı, ilamın taraflar açısından kesin hüküm oluşturup oluşturmadığı tespit edilmeli, Hazine tapusunun dayanağı belirtmelik tutanağı ve haritası ile davalı tapusunun dayanağı tescil ilamı ile haritası getirtilerek dosya ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen yerel bilirkişi ve teknik bilirkişi huzuru ile yapılacak keşif sırasında tarafların dayandığı tapu kayıtları ve haritaları uygulanıp kapsamları 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 20/A maddesi gereğince haritalarına göre belirlenmelidir. Celbedilen tescil ilamında Hazinenin taraf olduğunun anlaşılması halinde bu ilam taraflar arasında kesin hüküm teşkil edip Hazineyi bağlayacağından bu durumda öncelikle tescil krokisi uygulanarak kapsamı belirlenmeli ve bu bölümün davalı adına tesciline karar verilmelidir. Tescil krokisinin uygulama kabiliyetinin bulunmaması durumunda ise kaydın sınırında okunan “kayalık” sınırının kadimden beri yön değiştirmeyen sabit bir sınır olup olmadığı araştırılmalı, bu sınırın gayri sabit hudutlu olduğunun anlaşılması halinde kaydın miktarı ile geçerli olduğu düşünülmeli, davalı şahıs tapusunun miktar fazlası olan ve Hazine tapusu kapsamında bulunan bölüm hakkında ise tescil tapusunun ihdas tarihi ile Hazine tapusunun tesis tarihi arasında 20 yıllık zilyetlik süresi dolmadığından Hazine adına tescile karar verilmelidir.Tescil ilamında Hazinenin taraf olmadığının anlaşılması halinde ise Hazine tapusunun kapsamında kalan yer için tapunun oluştuğu tarihe kadar, Hazine tapusunun kapsamı dışında kalan yer için ise kadastro tespit tarihine kadar zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 30.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.