Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2007/4478 E. 2007/4013 K. 30.10.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/4478
KARAR NO : 2007/4013
KARAR TARİHİ : 30.10.2007

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ

Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 975 ada 7 parsel sayılı 18519.99 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı nedeniyle davalı … adına tesbit edilmiştir. Davacı Hazine temsilcisi, yasal süresi içerisinde, tapu kaydına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine, çekişmeli parselin davalı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın, davalı dayanağı tapu kaydının kapsamında kaldığı, miktar fazlası yönünden davalı taraf lehine Hazine tapusunun ihdas tarihine kadar zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Davalı iskanen oluşmuş 31.8.1949 tarih 197, davacı Hazine ise toprak tevzii çalışmaları sonucu oluşan 02.01.1964 tarih 167 nolu tapu kaydına dayanmışlardır. Mahkemece tapu kayıtları getirtildiği halde mahalline yeterli şekilde uygulanıp kapsamları belirlenmemiş, iskanen oluşan davalı dayanağı tapu kaydının haritasının bulunup bulunmadığı araştırılmamış, uygulamada komşu parsel tutanak ve dayanaklarından yararlanılmamıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesine göre kayıt ve belgelerin harita, plan ve krokiye dayanması halinde bu kaydın kapsamı dayanılan harita, plan ve krokiye itibar edilmek suretiyle belirlenir. Kaydın haritası yok veya uygulama imkanı bulunamıyor ise hudutlara değer verilir. Mahkemece tarafların dayanağını oluşturan tapu kayıtlarının ve varsa haritasının getirilip kadastro paftası ile çakıştırılarak mahalline uygulanmadan karar verilmesi doğru değildir. Sağlıklı sonuca varılabilmesi için öncelikle dayanılan tapu kayıtları ve varsa haritası ile tüm komşu parsellerin onaylı tutanak suretleri ile dayanağı olan belgeler, belirtmelik tutanak ve haritaları, dağıtım cetvelleri getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yerel bilirkişi, taraf tanıkları ve uzman bilirkişiler huzuruyla keşif icra edilmelidir. Taşınmazın başında icra edilecek keşif sırasında tarafların dayandığı tapu kayıtlarının ihdasından itibaren tüm tedavülleriyle birlikte okunup hudutlar mahalli bilirkişilere zeminde tek tek göstertilmeli, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tesbiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, teknik bilirkişiye yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği hudutlar haritasında işaret ettirilmeli, dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan davaya konu edilen taşınmazların niteliği, intikali ve tasarrufu hususunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, uzman ziraat mühendisinden veya mühendisler kurulundan arazinin niteliğiyle ilgili ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, yargılama sırasında toplanan delillerin tutanakların edinme sebebi sütunundaki beyanlara aykırı düşmesi halinde tesbit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilip aykırılığın giderilmesine çalışılmalı, beraberde götürülecek teknik bilirkişiye uygulanan tapu kayıtlarının ve varsa haritasının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, davalı dayanağı tapu kaydının taşınmazın bir bölümünü kapsadığı belirlendiği takdirde kaydın gayri sabit hudutlu olması nedeniyle miktarı ile geçerli olacağı nazara alınıp kayıt miktar fazlası üzerinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14.maddesinde yazılı zilyetlikle iktisap şartlarının oluşup oluşmadığı araştırılmalı, iskan haritası, toprak komisyonu haritası, kadastro paftası ölçekleri eşitlenip çakıştırılarak yapılacak uygulama sonunda, davalıya ait tapu kaydı miktar fazlası Hazine’ye ait tapu kaydı kapsamında ise davalı tarafın zilyedliğinin ancak iskan tarihinden sonra başlayabileceği nazara alınarak Hazine tapusu tesisine kadar zilyedlikle iktisap süresinin dolmadığı gözetilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 30.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.