YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/4247
KARAR NO : 2007/3823
KARAR TARİHİ : 18.10.2007
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
MÜDAHİLLER : …, …
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 108 ada 17 parsel sayılı 6.783,44 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı … adına tesbit edilmiştir. Davacı …, yasal süresi içinde irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın muris … veya mirasçıları adına tescili için dava açmıştır. Yargılama sırasında … ve … irsen intikal, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanak fen bilirkişisi raporunda (B) ile gösterilen kısmın adlarına tescili için davaya katılmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne ve çekişmeli parselin 11.4.2006 tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) ile gösterilen 3.391,723 metrekarelik kısmının … mirasçıları adlarına, (B) ile gösterilen 3.391,72 metrekarelik kısmının müdahil davacılar murisi Hacı Peker mirasçıları adlarına tesciline karar verilmiş; hüküm, müdahil davacılar … ve … tarafından temyiz edilmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 36. maddesinin mahkemece verilen süreye riayet etmeyen taraf aleyhine uygulanabilmesi için ara kararında hakim, katip, mübaşir, yerel bilirkişi adayı, tanık, teknik bilirkişiye verilecek ücretlerle vasıta parasının, yapılacak tebligatlarla ilgili masrafların kalemler halinde gösterilip, bu ücretlerin temini ve yatırılması için ilgiliye makul bir süre tanınmalı, ilgiliye tanınacak süre ile keşif günü arasında da bilirkişi adayları ve tanıklara davetiye tebliğ edilip, arazi başında hazır olmalarının bildirilebilmesi için yine uygun bir sürenin bulunmasına özen gösterilmesi gerekmektedir. Mahkemece hükme dayanak yapılan ara kararda yapılacak tebligatlarla ilgili masraflar kalemler halinde gösterilmediği gibi 01.06.2007 tarihinde yapılacak keşif için verilen kesin süre ihtaratı müdahil davacılara en son 15 Mayıs 2007 tarihinde tebliğ edilmiş olup masrafın yatırılacağı 10 günlük süreye göre bilirkişi adayı ve tanıklara çıkarılacak davetiyeler için ayrılan süre yeterli bulunmamaktadır. Bilirkişi adayı ve tanıklar adına çıkarılacak davetiyeler için verilen sürenin yeterli olmadığı açıkça belli olan bu ara kararına dayanılarak keşif delilinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilemez. Süreler tayin edilirken Tebligat Tüzüğü’nün 12. maddesinin mutlaka gözönünde bulundurulması gerekir. Tüzüğün anılan maddesine göre “Tüzüğün 8. maddesinde sayılan vasıtalarla yapılanlar dışındaki her nev’i tebliğ evrakı ve davetiyelerin alakalılara ulaşması ve alakalıların tebliğin veya davetiyenin icaplarını yerine getirebilmesi için bu evrakı çıkaran merci tarafından tayin edilecek müddetin hesabında evrakın gönderileceği mahallin yakınlık veya uzaklığı, mevsimin yaz veya kış olması, nakil vasıtalarının durumu gibi hususlar nazara alınır. Bu suretle tayin edilecek müddet, tebliği çıkaran merciin bulunduğu köy veya belediye hududu dahilinde tebligat yapılacaksa 3 günden, köyde veya aynı vilayetin diğer bir kazasında tebligat yapılacaksa 15 günden, diğer bir vilayet içinde tebligat yapılacaksa 1 aydan az olamaz” hükmü yer almış bulunmaktadır. Tebligat Tüzüğü’nün anılan hükmü nazara alınarak mahkemenin hükme dayanak yaptığı ara kararının sürelerle ilgili bölümü irdelendiğinde müdahil davacılara ara kararının tebliği, kendilerine verilen keşif gününe kadar olan sürede masrafı temin edip yatırması ve bundan sonra mahkemece yerel bilirkişi adayı ve tanıklara çıkarılacak davetiye için kalan sürenin yeterli bulunmadığı çok açıktır. Yapılamayacağı önceden belli olacak keşif için taraflara külfet yüklenmesinde isabet bulunmamaktadır. Müdahil davacılara keşif masrafını yatırması için makul süre verilip, masraf yatırıldığında arazi başında keşif icra edilip, tarafların tüm delilleri değerlendirilip sonucuna göre karar verilmelidir. Yanlış değerlendirme sonucu yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan müdahil davacıların hükümde (B) ile gösterilen kısma ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 18.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.