Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2007/3427 E. 2007/2952 K. 17.09.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/3427
KARAR NO : 2007/2952
KARAR TARİHİ : 17.09.2007

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 196 ada 7 parsel sayılı 19062,36 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz öncesinde … kızı …’ya ait bulunduğu, tespit sırasında ibraz edilen ölünceye kadar bakma akdi ile … tarafından oğlu …’ya hibe edildiği anlaşılmakta ise de sözleşmenin tarihinde düzeltme olduğu, sözleşmede yazılı olan 5.9.1999 tarihinde …’nın ölü bulunduğundan bu sözleşmeye itibar edilmediği, taşınmazın halen … mirasçılarının zilyetliğinde bulunup zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleştiği belirtilerek … mirasçıları adına tespit edilmiştir. Davacı …, yasal süresi içinde ölünceye kadar bakma akdi ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın açılmamış sayılmasına ve çekişmeli parselin tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davacının dava dilekçesi ile birlikte ibraz ettiği “zilyetliğin devri ve ölünceye kadar bakma akdi” başlıklı belgedeki tarih üzerinde tahrifat olduğu, senedin geçerliliği konusunda genel hukuk mahkemesinde dava açılabileceği, bu senedin görülmekte olan tespite itiraz davasında delil olarak kabul edilemeyeceği, meşruhatlı tebligata rağmen ilk celseye katılmayan davacının başkaca delil de bildirmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de mahkemenin değerlendirmesi hukuka uygun değildir. Davacının ibraz ettiği belge ile kadastro öncesi tapu kaydı bulunmayan çekişmeli taşınmazın, murisi tarafından kendisine ölünceye kadar bakma koşuluyla hibe ve zilyetliğinin devredildiğini iddia etmesi ve belgede bazı kişilerin tanık olarak imzalarının bulunması karşısında, davacının ilk celseye kadar delillerini bildirme yükümlülüğüne uyduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca davanın esasına girilerek tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda bildirdikleri ve bildirecekleri tüm deliller toplanmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Davacının temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 17.9.2007 gününde oy birliği ile karar verildi.