YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/2218
KARAR NO : 2007/2279
KARAR TARİHİ : 14.06.2007
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 111 ada 1 ve 112 ada 42 parsel sayılı 1863.85 ve 33451.85 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduklarından söz edilerek malikhaneleri açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacı tarafından davalılar aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan elatmanın önlenmesi ve tescil davası davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde çekişmeli parsel tutanakları ile dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne ve çekişmeli 111 ada 1 parsel ile 112 ada 42 parselin 12.6.2006 tarihli bilirkişiler raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümünün hisseleri oranında davacı … mirasçıları, 112 ada 42 parselin (A) harfi ile gösterilen bölümünün Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı … mirasçıları …, …, … ve … vekili ile davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; davacılar dayanağı tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazlara uymadığı, çekişmeli 112 ada 42 parselin kısmen sit alanı ve kısmen Kaymakamlık men kararı içinde kaldığı kabul edilerek ve 28.5.1986 tarihli Kaymakamlık men kararı uygulaması esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş isede yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Davacı …, 17.8.1989 tarihli dava dilekçesinde 2.5.1967 tarih (3) ve (4) sayılı tapu kayıtları ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanmış; 1990 yılında yapılan kadastro tespitinde dava konusu 111 ada 1 parsele 20.11.1965 tarih (34), dava konusu 112 ada 42 parsele 2.5.1967 tarih (3) ve (4) nolu tapu kayıtları uygulanmıştır. Dava konusu taşınmazların Hisarardı Köyü ile Gürgücami Mahallesi sınırında bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahallinde icra edilmiş iki keşfe katılan bilirkişi ve tanıklar, davacı taraf dayanağı tapu kayıtlarının bazı sınırlarını göstermişler, bazı sınırları bilemediklerini bildirmişlerdir. Keşfe katılan uzman bilirkişilerden keşif, uygulama ile mahalli bilirkişi ve tanık sözlerini izlemeye olanak verir rapor alınmamıştır. Bu haliyle tapu kaydı uygulamaları yetersiz olduğu gibi davanın kabulü ve reddi hususunda karara 28.5.1986 tarihli Kaymakamlık men kararının esas alınmasında da isabet bulunmamaktadır. Eksik araştırma, inceleme ve uygulama ile hüküm kurulamaz. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için, usulen belirlenecek mahalli bilirkişiler ve usulen bildirilecek taraf tanıkları ile uzman bilirkişiler hazır olduğu halde mahallinde yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak bu keşifte, tespit ve davacılar dayanağı tapu kayıtları, köyü, mahallesi, mevki ve sınırları tek tek okunmak suretiyle mahalline uygulanmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler usulen giderilmeli, çekişmeli taşınmazların kime ait olduğu, kimden nasıl ve hangi sınırlarla intikal ettiği, geçmişten bu güne bir bütün olarak kullanılıp kullanılmadığı, bazı bölümlerinin sonradan açılıp açılmadığı ile açılmışsa hangi tarihte ve kimin tarafından açıldığı, bu bölümlerin öncesinin ne olduğu, olaylara dayalı olarak sorulup saptanmalı, uzman bilirkişiden tapu uygulaması ve zilyetlik hususundaki bilirkişi ve tanık beyanlarını denetlemeye olanak verir rapor ve kroki, uzman ziraatçi bilirkişiden taşınmazların niteliklerini bildirir rapor alınmalıdır. Ayrıca, çekişmeli taşınmazların bazı bölümlerinin sit alanı içinde kalabileceği anlaşılmakla birlikte, mahkemece bu yönde yapılan araştırma yetersiz, birinci ve ikinci keşfe katılan uzman bilirkişi raporları çelişkilidir. Mahallinde yapılacak keşifte Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün 30.5.2006 tarihli yazısı ekindeki harita ve kararlar usulen mahalline uygulanmalı, çekişmeli taşınmazların hangi bölümlerinin ve kaçıncı derece arkeolojik sit alanı içinde kaldığı belirlenmelidir. Bu konuda 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’ndaki düzenlemelere değişiklik getiren 5663 sayılı Kanun hükümleri de nazara alınmalıdır. Açıklanan şekilde toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA 14.6.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.