YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/1381
KARAR NO : 2007/1226
KARAR TARİHİ : 10.04.2007
MAHKEMESİ :AĞIR CEZA MAHKEMESİ
Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık … hakkında yapılan yargılama sonucunda, takip olunan alacağın 814.73 Yeni Türk Lirasından ibaret olduğu, bu suretle haksızlık içeriğinin az olarak değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle sanık hakkında ceza tertibine yer olmadığna dair, Nevşehir İcra Mahkemesinin 19.09.2006 tarihli ve 2006/585-828 sayılı kararına yönelik itirazın reddine dair, Nevşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 8.11.2006 tarihli ve 2006/743 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya aleyhine Adalet Bakanlığından verilen 5.3.2007 gün ve 11466 sayılı kanun yararına bozma talebini içeren Yargıtay C.Başsavcılığının 27.3.2007 gün ve 2007/50759 sayılı tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi,
Tebliğnamede, dosya kapsamına göre, sanık hakkında Nevşehir 1.İcra Müdürlüğünün 2006/941 sayılı dosyası üzerinden icra takibinde bulunulduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilip, takibin kesinleştiği, ancak borçlunun borcunu ödemediği ve İcra ve İflas Kanunu’nun 74.maddesine göre mal beyanında bulunmadığı ve alacağı karşılayacak miktarda malın da haczedilmediğinin anlaşılması karşısında, 14.04.2006 olan suç tarihine göre mal beyanında bulunmayan borçlunun eyleminin 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Kanun ile değişik İcra ve İflas Kanunu’nun 337.maddesine göre suç teşkil edip, anılan madde de öngörülen 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, 5358 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki hükmün öngördüğü şekilde, takibe konu alacağın, günün ekonomik koşulları ve paranın satın alma gücü karşısında, haksızlık içeriğinin az olarak değerlendirildiği gerekçesiyle, ceza tertibine yer olmadığına karar verilmesinde isabet görülmediğinden bozulması gereğine işaret edilmiştir.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dosya kapsamına göre, mal beyanında bulunmamak eylemi 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 337.maddesinin 1.fıkrasında, “müddeti içinde beyanda bulunmak üzere mazereti olmaksızın icra dairesine gelmeyen veya yazılı beyanda bulunmayan borçlular, alacaklının şikayeti üzerine, icra mahkemesi tarafından on günden bir aya kadar hafif hapis cezasıyla cezalandırılırlar. Borçlunun haczi kabil mallarını alacaklının bildiği veya bilmesi lazım geldiği takdirde yahut borcu karşılayacak miktarda malın haczedilmesi halinde borçluya ceza verilmez.” şeklindeki düzenleme ile yaptırım altına alınmış iken, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Kanun’un 7.maddesiyle değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 337.maddesinin 1.fıkrası, “müddeti içinde beyanda bulunmak üzere mazereti olmaksızın icra dairesine gelmeyen veya yazılı beyanda bulunmayan borçlu, alacaklının şikayeti üzerine, on gün disiplin hapsi cezası ile cezalandırılır. Alacaklının alacağını karşılayacak miktarda malın haczedilmesi veya borcun ödenmesi halinde, bu ceza düşer.” ifadesi ile müeyyide altına alınmak suretiyle değiştirilmiştir.
./..
2007/1381-1226 SH:2
Görüleceği üzere önceki düzenlemede bulunan “Borçlunun haczi kabil mallarını alacaklının bildiği veya bilmesi lazım geldiği takdirde” ifadesine, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Yasa ile değişik İcra ve İflas Kanunu’nun 337.maddesinde yer verilmemiştir.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 2.maddesinin 1.fıkrasının (L) bendinde disiplin hapsinin tanımı; “Kısmi bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla verilen, seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, ön ödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan, şartlı salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adli sicil kayıtlarına geçirilmeyen hapsi ifade eder.” şeklinde yapılmıştır. Disiplin hapsi için yapılan bu tanım, hapsen tazyik yaptırımını da kapsar niteliktedir.
Konu öğretide ele alınmış ve disiplin hapsinin niteliği şu şekilde açıklanmıştır. “Kişinin yükümlülüğe aykırı davranmamak konusunda mecburiyeti bulunmamaktadır. Ancak, kişi bazı durumlarda bir yükümlülüğe uygun davranmaya belli ölçüde icbar edilebilmektedir. Başka bir deyişle kişi, bazı durumlarda yükümlülüklerinin gereğini yerine getirmesini sağlamak için belli ölçüde icbar edilebilmekte ve bu amaçla bir süreye kadar hürriyetinden yoksun bırakılabilmektedir. Bu hürriyetten yoksun bırakma olgusu, bir disiplin hapsi niteliği taşımaktadır. Ancak, yükümlülüğün yerine getirilmesi halinde, bu yaptırımın uygulanmasına derhal son verilmektedir. Bu bakımdan söz konusu disiplin hapsine ilişkin olarak kanunda sadece azami bir süre belirlenmektedir. Kişi kendisine terettüp eden yükümlülüğün gereğini yerine getirmeye zorlamak amacıyla ancak belli bir süreye kadar hürriyetinden yoksun bırakılabilecektir. Bu sürenin dolması halinde; kişi, yükümlülüğünün gereğini yerine getirmemiş olsa bile hürriyetinden yoksun bırakılmasına ilişkin yaptırım uygulanmasına son verilerek serbest bırakılacaktır. Bu nedenle söz konusu disiplin hapsine, kanunda tazyik hapsi denilmiştir. (Doç.Dr.İzzet Özgenç, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 3.Bası, Sh.623)
Bu çerçevede, 1.6.2005 tarihinden sonra mal beyanında bulunmamak fiilini işleyen borçlu sanıklar hakkında; önceki düzenlemede bulunan “borçlunun haczi kabil mallarını alacaklının bildiği veya bilmesi lazım geldiği takdirde” ifadesine 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı yasa ile değişik İİK.nun 337.maddesinde yer verilmediği gözetildiğinde, kişinin yükümlülüğünü yerine getirmesini sağlamak için belli ölçüde icbar edilebileceğinin, bu amaçla bir süreye kadar hürriyetinden yoksun bırakılabileceğinin kabulü gerekir.
Somut olayımızda, Nevşehir İcra Mahkemesinin 2006/585-828 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü yerine, reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle Nevşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 8.11.2006 tarih ve 2006/743 değişik iş sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.04.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
…