Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2006/5575 E. 2006/8394 K. 28.12.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/5575
KARAR NO : 2006/8394
KARAR TARİHİ : 28.12.2006

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi

İlam hükmüne muhalefet etmek suçundan sanık … ve arkadaşları hakkında yapılan yargılama sonucunda sanıkların beraatine, şirket yetkilileri … ve … haklarında dava açmakta şikayetçi vekilinin muhtariyetine dair … İcra Mahkemesinin 20.03.2006 tarihli ve 2006/17-73 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına, sanıkların 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 5358 sayılı Kanun’la değişik 343. maddesi uyarınca ayrı ayrı 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmalarına ilişkin … 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 27.04.2006 tarihli ve 2006/183 müteferrik sayılı kararını kapsayan dosya incelendi
Dosya kapsamına göre, İcra ve İflas Kanunu’nun 30/2. maddesinde yer alan “Borçlu muayyen müddetlerde işe başlamaz veya bitirmez ve iş diğer bir kimse tarafından yapılabilecek şeylerden olur ve alacaklıda isterse yapılması için lazım gelen masraf icra tarafından ehlivukufa takdir ettirilir. Bu masrafın ilerde hükme hacet kalmadan borçlunun kafi miktarda malı haciz ile paraya çevirilerek o iş yaptırılır.” Hükmü ile aynı kanunun 5358 sayılı Kanun’la değişik 343. maddesindeki “Yalnız kendisi tarafından yapılacak olan bir işin yapılması veya bir işin yapılmaması yahut bir irtifak hakkının tesisi veya kaldırılması hakkındaki ilam hükümlerine makbul mazerete müstenit olmayarak muhalefet eden borçluların, lehine hüküm verilmiş kimsenin şikayeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra ilamın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir” hükmü nazara alındığında, borçlu İGDAŞ yetkilileri olan sanıkların eyleminin … İcra Müdürlüğünün 2004/2569 sayılı dosyasında usulüne uygun icra emri tebliğ edilmesine rağmen, müştekinin arsasından geçen doğalgaz borularını kaldırmamak şeklinde belirlendiği ve İcra ve İflas Kanunu’nun 343. maddesinin uygulanabilmesi için icra emrinde belirtilen işin yalnızca borçlu tarafından yapılabilecek olması şartının arandığı, söz konusu iş başkası tarafından da yapılabilecek ise alacaklı muvafakat ederse işin yapılması için lazım gelen masraf icra memuru tarafından bilirkişiye takdir ettirilerek, hükme hacet kalmaksızın borçludan tahsil olunup, işin ifa edilebileceği hususu dikkate alınmadan mahkumiyet hükmü kurulmasında,
Kabule göre de, İcra Mahkemesince Ticaret Sicil Memurluğuna yazılan 24.07.2005 tarihli yazıda sanıkların 18.02.2005 olan suç tarihi itibarıyla borçlu şirketi idare ve temsile yetkili olup olmadıkları hususunun belirtilmediğinin anlaşılması karşısında, bahsi geçen husus araştırmaksızın karar verilmesinde,
Sanıkların eyleminden dolayı 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmalarına karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar” başlıklı 232. maddesinin 6. fıkrasında “hüküm gerekçesi ve hüküm içereceği hususlar başlıklı fıkrasında, 223. maddeye göre verilen… ceza miktarının… tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir” şeklindeki düzenleme karşısında, mahkemesince infazda tereddüt oluşturacak şekilde mahkumiyete esas sürenin net olarak belirtilmemesinde isabet görülmemekle, kararın 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 25.08.2006 gün ve 38897 sayılı yazılı emirlerine atfen Yargıtay C.Başsavcılığın 04.10.2006 gün ve 2006/201352 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanıklara isnat olunan suç, … İcra Müdürlüğünün 2004/2569 sayılı dosyasında icra emrinin 17.01.2005 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen, müştekinin arsasından geçen doğalgaz borularını kaldırmamak suretiyle İcra ve İflas Kanunu’nun 343. maddesine muhalefette bulunmak fiiline ilişkindir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 30. maddesinde yazılı olduğu üzere, bir işin yapılmasına veya yapılmamasına ilişkin ilamlara aykırılık halinde yaptırım öngörülen aynı yasanın 343. maddesi, bir işin yapılmasın dair ilamlara bir ayrıcalık getirerek, yalnız kendisi tarafından yapılacak bir işin yapılması hakkındaki ilama makbul mazereti olmaksızın muhalefet eden borçlular hakkında bu madde gereğince uygulama yapılacağını öngörmüştür.
Söz konusu iş bir sanatın icrası şeklinde olmayıp, başkası tarafından da yapılacak işlerdendir. Dolayısıyla İcra ve İflas Kanunu’nun 30.maddesinde de açıklandığı üzere, alacaklı da isterse yapılması için lazım gelen masraf icra memuru tarafından bilirkişiye takdir ettirilerek, ilerde hükme hacet kalmaksızın borçludan tahsil olunup kendisine verilmek üzere işin ifası, muvafakat etmezse ayrıca hükme hacet kalmadan borçlunun kafi miktarda malının haczedilip paraya çevrilerek işin yaptırılacağı hususu dikkate alındığında, sanıklara atılı eylemin unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden itirazın reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Ceza Genel Kurulu’nun 13.06.2006 gün ve 2006/10-151-157 sayılı kararında da belirtildiği üzere öğretici ve yol gösterici niteliği gereği temyiz denetimi sırasında uygulanan “kabule göre bozma” yöntemine, istisnai ve olağanüstü bir yol olan yasa yararına bozma istemi üzerine uygulanması mümkün görülmediğinden, tebliğnamedeki bu düşünceyle gösterilen kanuna aykırılıkları tartışmada hukuki yarar görülmemiştir.
Bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yazılı emre atfen düzenlediği tebliğname yerinde görüldüğünden … 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.04.2006 gün ve 2006/183 müteferrik sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Bozma üzerine 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309/4-d maddesi uyarınca yeniden uygulama yapılması gerektiğinden;
Sanıklar …, …, …, …, …, …, …, … …, …, …, … ve … …’in ayrı ayrı BERAATLERİNE, hükümlüler hakkındaki cezanın ÇEKTİRİLMEMESİNE 28.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.