Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2006/4878 E. 2006/6130 K. 29.09.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/4878
KARAR NO : 2006/6130
KARAR TARİHİ : 29.09.2006

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 916 parsel sayılı 3600 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 766 sayılı Yasa’nın 33. maddesi uyarınca 733 parselin 20 dönüm miktar fazlası olması nedeniyle Hazine adına tespit edilmiştir. Davalının itirazı Kadastro Komisyonunca kabul edilerek taşınmazın davalı adına tesciline karar verilmiştir. Davacı Hazine’yi temsilen Mal Müdürü, taşınmazın Devletin hüküm tasarrufu altında bulunan yerlerden olup zilyetlikle iktisap edilemeyeceğine, itirazı Kadastro Komisyonunca reddedilen davacı …, irsen intikal ve tapu kaydına dayanarak dava açmıştır. Yargılama sırasında … ve müşterekleri vekili, davacı … yanında aynı nedenlere dayanarak davaya katılmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacı … ve müdahillerin davasının feragat nedeniyle, Hazine’nin davasının ise esastan reddine ve çekişmeli parselin davalı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın tarım arazisi niteliğinde bulunduğu, kamu yararına tahsis edilen, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan veya yasalar gereğince Devlete intikal eden yerlerle ilgisinin olmadığı, 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle mülk edinme koşullarının adına tescil kararı verilen yararına gerçekleştiği kabul edilmek sureti ile hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır.
Çekişmeli taşınmaz kadastro sırasında davalı adına tespit edilen 733 sayılı parselin 20 dönüm fazlası olduğundan bahisle Hazine adına tespit edilmiştir. Davalının itirazını inceleyen Kadastro Komisyonu tespitin iptaline, taşınmazın muteriz (davalı) adına tapuya tesciline karar vermiştir. Hazine, adına yapılan tespitin komisyonca iptali üzerine, çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu, davalı yararına iktisap şartlarının gerçekleşmediği nedenlerine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece, davalı adına tespit edilen 20 dönüm tutarındaki 733 sayılı parsel üzerinde davalı yararına mülk edinme koşullarının gerçekleştiğinin kadastro tespit heyeti ve komisyonca belirlendiği, davaya konu taşınmaz da bu parselin bir parçası olduğuna göre, bu taşınmaz üzerinde de davalı yararına mülk edinme şartlarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuştur. Taraflardan iddia ve savunmaları ile ilgili delilleri istenilip mahallinde keşif yapılmak suretiyle herhangi bir değerlendirme yapılmamış, tutanağın edinme sebebi sütunundaki bilgiler esas alınmak suretiyle karar verilmiştir. Davacı Hazine, taşınmazın niteliği ve tasarrufu hususunda itirazda bulunup dava açtığına göre, taraflarca ibraz edilecek delillerin mahallinde keşif yapılmak suretiyle değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Hiçbir işlem yapılmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Doğru sonuca varılabilmesi için; öncelikle kadastro komisyonu kararının ilgililere tebliğ edilip edilmediğinin mercilerine sorulup, bu konuda eksiklik varsa tamamlattırılmalı, kadastro tespiti sırasında davalı adına tespit edilen 733 sayılı parselle davaya konu parseli kenardan çevreleyen tüm taşınmazların onaylı tutanak suretleri ve dayanağı olan belgelerle, taraflarca ibraz edilecek deliller celbedilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, taraf tanıkları, teknik ve uzman bilirkişiler huzuru ile keşif icra edilmelidir. Keşif sırasında tarafların dayandıkları kayıtlar yerel bilirkişiler yardımı ile uygulanıp kapsamları belirlenmeli, dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, kamu yararına tahsis edilen, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan veya yasalar gereğince Devlete intikal eden yerlerden olup olmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, tespite aykırı sonuca varıldığı takdirde tespit bilirkişileri tanık sıfatı ile dinlenilip aykırılığın giderilmesine çalışılmalı, beraberde götürülecek teknik bilirkişiye uygulanan kayıtların kapsamını belirtir ve keşfi izlemeye imkan verir kroki düzenlettirilmeli, aynı çalışma alanında davalı adına zilyetliğe dayanılarak tespit edilmiş taşınmaz bulunup bulunmadığı Tapu Sicil, Kadastro ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüklerinden sorulmalı, bundan sonra tüm delillerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik ve yetersiz incelemeye dayanılarak hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 29.9.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.