Yargıtay Kararı 16. Ceza Dairesi 2020/7715 E. 2021/1080 K. 11.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/7715
KARAR NO : 2021/1080
KARAR TARİHİ : 11.02.2021

I-TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.11.2020 tarih ve 2020/100941 sayılı yazısı ile; Cumhurbaşkanına hakaret suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanun’un 299/1, 299/2, 43/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 2 ay 17 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231.maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul Anadolu 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/11/2019 tarihli ve 2019/104 esas, 2019/534 sayılı kararına karşı katılan vekili tarafından vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden bahisle yapılan itirazın reddine ilişkin İstanbul Anadolu 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/01/2020 tarihli ve 2020/189 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324/1. maddesinde yer alan “(1) Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleridir.” şeklindeki düzenleme ve anılan Kanun’un 325. maddesinde yer alan “(1) Cezaya veya güvenlik tedbirine mahkûm edilmesi hâlinde, bütün yargılama giderleri sanığa yüklenir.(2) (Değişik fıkra: 06/12/2006 – 5560 S.K.27.md) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve cezanın ertelenmesi hallerinde de birinci fıkra hükmü uygulanır.” biçimindeki düzenlemeler nazara alınarak,
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 07/10/2016 tarihli ve 2016/5539 esas, 2016/13189 karar sayılı ilâmında yer alan “…katılanın kendisini vekil ile temsil ettirdiği ve sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinin anlaşılması karşısında, katılan lehine sanık aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden anılan karara yönelik itirazın bu yönden kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden…BOZULMASINA” şeklindeki açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, somut olayda katılanın kendisini vekil ile temsil ettirdiği ve sanığın atılı suçtan cezalandırılmasına karar verildiği dikkate alındığında, kendisini vekille temsil ettiren katılan lehine sanıktan alınmak suretiyle vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan

kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 20/10/2020 gün ve 94660652-105-34-11058-2020-Kyb sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
II-OLAY ;
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/58864 sayılı soruşturma dosyası ile sanık … hakkında; 22.06.2017 tarihinde Bimer’e yapılan ihbar kapsamında yürütülen tahkikat neticesinde tanzim olunan 04.10.2016 tarihli araştırma raporu ile, kullanıcısı olduğu belirlenen “hozan.yoldaş.1” url uzantılı Facebook adlı sosyal medya sitesinde yer alan hesabında herkese açık şekilde yaptığı tespit edilen paylaşımlarıyla Cumhurbaşkanına Hakaret suçunu işlediği, iddiası ile soruşturma başlatılmıştır.
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 11.04.2018 tarih 2017/58864 soruşturma, 2018/2538 sayılı yetkisizlik kararı ile sanığın ikamet ettiği ve sosyal paylaşım sitesine bağlandığı yere nazaran soruşturma dosyasının, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmiştir.
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 28.01.2019 tarih 2018/84982 soruşturma, 2019/5704 numaralı iddianamesi ile süreçte paylaşımları kendisinin yaptığını ikrar eden, adli sicil kayıtlarında sabıkası bulunmayan ve atılı suçtan hakkında kovuşturma izni verilen sanığın, 5237 sayılı TCK’nın 299/1-2, 43/1,53 maddeleri uyarınca Cumhurbaşkanına Hakaret suçunu işlediğinden cezalandırılması istenilmiştir.
İstanbul Anadolu 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.02.2019 tarih 2019/101 iddianame değerlendirme numaralı kararı ile iddianamenin kabulüne karar verilmesine müteakip 2018/104 esasa kayden yapılan kovuşturmada, 14.02.2019 tarihli tensip kararı ile iddianame ekli duruşma gün ve saatini bildirir çağrı kağıdının müşteki vekiline tebliğine karar verildiği, sanık müdafii ve müşteki vekilince süreçte vekaletname ibraz edildiği, 21.03.2019 tarihli ve 17.06.2019 tarihli dilekçeleri ile müşteki vekilinin davaya katılan sıfatı ile kabulüne karar verilmesini talep ettiği, 18.06.2019 tarihli duruşmada suçtan zarar görme ihtimaline binaen müştekinin katılan ve vekilininde katılan vekili sıfatı ile dava duruşmalara kabulüne karar verildiği görülmüştür.
Kovuşturma aşamasında, müdafii yardımından yararlanmak sureti ile yaptığı savunmasında özetle, bahse konu hesabın kendisine ait olduğunu, başkaları tarafından yazılan ve paylaşılan yazı ve resimleri herkese açık surette “komik olsun” diye paylaştığını, beraatine karar verilmesini ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul ettiğini beyan eden sanık hakkında yapılan yargılama sonunda, katılan vekilinin yokluğunda, sanık ve müdafiinin huzurunda 14.11.2019 tarihinde tefhim olunan hükümle; Cumhurbaşkanına Hakaret suçunu işlediğinden 5237 sayılı TCK’nın 299/1-2, 43/1, 62/1 maddelerinden 1 yıl 2 ay 17 gün hapis cezası ile mahkumiyetine dair hükmün 5271 sayılı CMK’nın 231/5 maddesi uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına, itiraz kanun yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
Yargılama giderlerine yönelik tefhim olunan hüküm ile İstanbul Anadolu 33

Asliye Ceza Mahkemesinin 14.11.2019 tarih 2019/104 esas, 2019/534 sayılı gerekçeli kararında “Sanığın sarfına neden olduğu…TL yargılama gideri ile kararın kesinleşmesi aşamasına kadar yapılacak olan yargılama giderleri toplamının (CMK nun 324/4 maddesine göre belirlenen miktarın (terkin sınırının) üzerinde olması halinde) sanıktan alınarak hazineye irat kaydına,” şeklinde hüküm tesis edilmiş, katılan lehine vekalet ücretine ise hükmedilmemiştir.
08.12.2019 tarihinde gerekçeli karar katılan vekiline tebliğ edilmiştir.
Katılan vekili, 09.12.2019 tarihli dilekçesi ile özetle, 04.12.2019 tarihinde tebliğ alınan ve davaya katılmalarına karar verilmesine rağmen yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 2.725,00-TL vekalet ücretine hükmedilmeyen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın, 5271 sayılı CMK’nın 234 maddesine aykırı olduğu, vekalet ücreti yönünden yapılan itirazın Yargıtay’ın emsal içtihatları uyarınca mercii tarafından yapılacak olan denetim kapsamında incelenmesi gerektiği belirtilerek, katılan vekili yararına ücreti vekalete hükmedilmesi hususunda Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazda bulunulmuştur.
İstanbul 33 Ağır Ceza Mahkemesinin 08.01.2020 tarih 2019/104 esas sayılı kararı ile, itiraz kapsamında yapılan inceleme neticesinde usul ve yasaya uygun bulunan kararda değişiklik yapılmasına yer olmadığına karar verilerek, 5271 sayılı CMK’nın 268 maddesi gereğince itirazın incelenmek üzere dosyanın Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Cumhuriyet savcısının İstanbul 11 Ağır Ceza Mahkemesine sunduğu 13.01.2020 tarihli mütalaasında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından itirazın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
İstanbul 11 Ağır Ceza Mahkemesinin 13.01.2020 tarih 2020/189 değişik iş sayılı kararı ile belirtildiği şekilde, “Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 20.02.2013 tarih, 2012/19877 esas – 2013/2800 karar sayılı kararında belirtildiği üzere açıklanması geri bırakılmış olması nedeniyle hukuken varlık kazanmayan hükmün esasına dahil hukuka aykırılıkların itiraz yolu ile denetlenmesine olanak bulunmadığı, katılan lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırılık teşkil ettiği ancak bu durumun itiraz yolu ile denetlenme imkanının bulunmadığı anlaşılmakla katılan vekilinin itirazının reddine”, oy birliği ile kesin olarak karar verilmiştir.
Katılan vekili 31.01.2020 tarihli dilekçesi ile özetle, yargılama giderlerinden olan vekalet ücretine hükmedilmemesinin 5271 sayılı CMK’nın 324 maddesine aykırılık oluşturduğu, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 tarih 2012/10-354 esas ve 2013/15 sayılı kararı kapsamında itirazı inceleyen merciin esasa ve usule yönelik inceleme yaparak itirazın kabulüne karar vermesi gerektiği, benzer bir uyuşmazlık kapsamında verilen Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 28.06.2016 tarih 2016/3623 esas ve 2016/12276 sayılı kararı ile de hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararda vekalet ücretine hükmedilmemesinin kanun yararına bozma nedeni yapıldığı belirtilerek, kesin kararın kanun yararına bozulması hususunda Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne istem ve ihbarda bulunmuştur.

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 30.06.2020 tarihli yazısı ile özetle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar kapsamında yapılan itirazlarda merciinin inceleme yetkisinin hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesinin koşulları ile sınırlı olduğu, her ne kadar vekalet ücretine hükmedilmemesi hukuka aykırı olsa da açıklanmayan ve hukuken varlık kazanmamış bulunan hükmün içeriğine dahil bulunan hukuka aykırılıkların itiraz yolu ile inceleme olanağının bulunmadığından kesin karara yönelik kanun yararına bozmaya gidilmemesi hususunda Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne görüşte bulunulmuştur.
III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Cumhurbaşkanına hakaret suçundan cezalandırılmasına ve hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararda katılan vekiline ücreti vekalet hükmedilmemesinde hukuki isabet bulunup bulunmadığına ilişkindir.
IV-HUKUKİ DEĞERLENDİRME;
Konu ile ilgili yasal düzenlemeler şöyledir;
5271 sayılı Kanun;
Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması;
Madde 231 –…
(5) (Ek: 6.12.2006-5560/23 md.) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl (2) veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder.
(6) (Ek: 6.12.2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. (Ek cümle: 22.7.2010 – 6008/7 md.) Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
(12) (Ek: 6.12.2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.
Yargılama Giderleri
Madde 324. (1) Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleridir.

(2) Hüküm ve kararda yargılama giderlerinin kimlere yükletileceği gösterilir.
Sanığın yükümlülüğü
Madde 325…(2) (Değişik fıkra: 06.12.2006 – 5560 S.K.27.md) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve cezanın ertelenmesi hallerinde de birinci fıkra hükmü uygulanır…
1136 sayılı Kanun;
“Avukatlık ücreti” başlıklı 164/1. maddesi;
Avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder.
“Avukatlık ücret tarifesinin hazırlanması” başlıklı 168. maddesi;
Baronun yönetim kurulları, her yıl Eylül ayı içerisinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgarî hadlerini gösteren birer tarife hazırlayarak Türkiye Barolar Birliğine gönderirler.
Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca, baro yönetim kurullarının teklifleri de göz önüne alınmak suretiyle uygulanacak tarife o yılın Ekim ayı sonuna kadar hazırlanarak Adalet Bakanlığına gönderilir. (Ek cümle: 16.6.2009-5904/35 md.) Şu kadar ki hazırlanan tarifede; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir. Bu tarife Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya tarife onaylandığı takdirde kesinleşir. Ancak Adalet Bakanlığı uygun bulmadığı tarifeyi bir daha görüşülmek üzere, gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri gönderir. Geri gönderilen bu tarife, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış, aksi halde onaylanmamış sayılır; sonuç Türkiye Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirilir. 8 inci maddenin altıncı fıkrası hükümleri kıyasen uygulanır.
Avukatlık ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır
“Yargı mercilerine karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin miktarı” başlıklı 169. maddesi;
Yargı mercilerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücreti, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamaz.
02 Ocak 2019 tarih ve 30643 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi;
” Ceza davalarında ücret” başlıklı 14. maddesi;
(1) Kamu davasına katılma üzerine, mahkumiyete ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise vekili bulunan katılan lehine Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde belirlenen avukatlık ücreti sanığa yükletilir
2. kısım 2. bölüm “Yargı Yerleri ile İcra ve İflas Dairelerinde Yapılan ve Konusu Para Olmayan veya Para ile Değerlendirilemeyen Hukuki Yardımlara Ödenecek Ücret” başlığı altındaki 9. maddesi;

…Asliye Mahkemelerinde takip edilen davalar için 2.725,00 TL. ödenmesini öngörmektedir… şeklindedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.09.2011 tarih ve 2011/3-167 esas, 2011/194 karar sayılı kararında açıklandığı üzere; Avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan avukatlık ücreti ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre karşı tarafa yüklenen avukatlık ücreti olarak ikiye ayrılan avukatlık ücreti, 1136 sayılı Avukatlık Yasasının 164. maddenin 1. fıkrasında; “avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır.
5271 sayılı CMK’nın 325. maddesinin birinci fıkrası gereğince cezaya veya güvenlik tedbirlerine mahkum edilmesi halinde yargılama giderlerinin sanığa yüklenmesi gereklidir. 5560 sayılı Kanunun 27. maddesiyle CMK’nın 325 maddesi ikinci fıkrasında yapılan düzenleme ile de hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve cezanın ertelenmesi hallerinde birinci fıkra hükmünün uygulanacağı belirtilmiştir. CMK’nın 324. maddesi birinci fıkrası uyarınca yargılama masraflarına vekalet ücreti de dahildir. Dolayısı ile hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen sanığın yargılama giderleri olarak avukatlık ücretinden sorumlu tutulacağı açıktır.
26.05.1935 gün ve 111-7 sayılı İçtihadi Birleştirme Kararında da; “Ceza davalarındaki yargılama giderlerinin hükmün tamamlayıcı bir parçası (mütemmim cüzü) olduğu, bu sebeple ilamlarda açıklanması ve kime yükletileceğinin belirtilmesi gerektiği, yargılama giderleriyle ilgili kararların da Yargıtay incelemesine tabi olup kendiliğinden temyiz yeteneğinin bulunduğu” sonucuna ulaşılmıştır.
Hükmün tamamlayıcı parçası olan yargılama giderleri hüküm ve kararlarda gösterilmeli ve giderlerin kim tarafından karşılanacağı da tereddüte yer vermeyecek biçimde belirtilmelidir. Bu kapsamda mahkemece yargılama giderlerinden olan avukatlık ücretlerinin de kararda gösterilmesi ve ücretlerin hangi tarafça karşılanacağının belirtilmesi gerekmekte olup, aksine bir uygulama 5271 sayılı CMK’nın 324. maddesine aykırılık oluşturacaktır.
Ancak bu durum, Ceza Genel Kurulunun 07.06.1971 gün ve 497-209, 07.02.1972 gün ve 447-72, 24.02.1975 gün ve 37-32, 14.06.2005 gün ve 66-65, 07.02.2006 gün ve 172-10 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere, vekâlet ücretinin şahsi hak olma niteliğini değiştirmeyecektir. Nitekim CMK’nın 234. maddesinin 4. fıkrasındaki; “Devlete ait yargılama giderlerine ilişkin kararlar, Harçlar Kanunu hükümlerine göre; kişisel haklara ilişkin kararlar, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu hükümlerine göre yerine getirilir” biçimindeki düzenlemede de belirtildiği üzere, hükümde belirtilen ve kamuyu ilgilendiren yargılama giderlerinin tahsili Harçlar Kanunu, kişisel hakka ilişkin bulunan avukatlık ücretinin tahsili ise İcra ve İflâs Kanunu hükümlerine göre yapılmaktadır.
İnceleme konusu somut olayda; müştekinin suçtan zarar gören sıfatı ile davaya katılan ve vekaletname ibraz eden vekilininde katılan vekili olarak davaya kabulüne karar verilmesine rağmen, İstanbul Anadolu 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.11.2019 tarih 2019/104 esas, 2019/534 karar sayılı ilamı ile Cumhurbaşkanına

hakaret suçunu işlediği sabit görüldüğünden cezalandırılarak hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olan sanıktan alınmak suretiyle kendisini vekille temsil ettiren katılan lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, mercii tarafından itirazın kabulü yerine, reddine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
V-SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.11.2020 tarih ve 2020/100941 sayılı kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, İstanbul Anadolu 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.01.2020 tarihli ve 2020/189 değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309/4-a maddesi uyarınca kanun yararına BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahkemesince yerine getirilmesine, dosyanın mahalli mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.