Yargıtay Kararı 16. Ceza Dairesi 2020/6747 E. 2020/5737 K. 13.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/6747
KARAR NO : 2020/5737
KARAR TARİHİ : 13.11.2020

I-TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02.10.2020 tarih ve 2020/81950 sayılı yazısı ile Terör örgütü propagandası yapmak suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 06/09/2019 tarihli ve 2019/27918 soruşturma, 2019/23966 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Kayseri 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 27/09/2019 tarihli ve 2019/563 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, ihbar edenin 12/06/2019 tarihli dilekçesinde yer alan, şüphelinin kullanmış olduğu facebook hesabından yaptığı paylaşımlarda FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne destek verdiği, söz konusu örgütün propagandasını yaptığı, devlet büyüklerine ve Cumhurbaşkanına hakaret ettiği hususlarını kapsayan iddialar üzerine, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma neticesinde;
Adı geçen şüpheli hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeliği kapsamında Kayseri KOM Şube Müdürlüğü tarafından yapılan araştırmalarda Bylock kullanıcı kaydına, Asya Katılım Bankası AŞ’de hesabına, KHK kapsamında kapatılan sendika veya dernek üyeliğine ve tepe yöneticileri ile irtibatına rastlanmadığı gibi mal varlığında yer alan işlemlere ilişkin düzenlenen MASAK raporunda da şüphelinin örgüte müzahir şahıs, dernek ya da kurumlarla arasında herhangi bir para transferinin tespit edilemediği ve herhangi bir suç unsuru içeren işleme rastlanılmadığı, ayrıca şüphelinin örgüt üyesi olduğuna dair dosya kapsamında başkaca beyan, ihbar ve delilin de bulunmadığı, şüpheli hakkında kamu davası açmayı gerektirir yasal ve yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilemediği, ayrıca “Cumhurbaşkanına Hakaret” suçu kapsamında değerlendirilen paylaşımlar ile ilgili Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/37946 sırasında kayıtlı derdest soruşturma dosyasının olduğu, şüphelinin “Halkı Din ve Düşmanlığa Alanen Tahrik Etme” suçunu oluşturduğu değerlendirilen paylaşımları sebebiyle yine Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/28774 sırasında kayıtlı soruşturma yürütüldüğü, “Kamu Görevlisine (Başbakana) Hakaret” suçu kapsamında değerlendirilen paylaşımları ile alakalı olarak da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/4286 sırasında kayıtlı soruşturma dosyası üzerinden Ankara 25. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığının anlaşılması sebebiyle aynı eylemler nedeniyle mükerrer soruşturma yürütülemeyeceği belirtilmek suretiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğinin anlaşıldığı,
Öte yandan ise; adı geçen şüphelinin söz konusu paylaşımlarının içeriği itibarıyla 3713 sayılı Kanun’un 7/2. maddesinde düzenlenen “Terör Örgütü Propagandası Yapma” suçunun “terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapma” şeklindeki unsurları içermediği, anılan suçun oluşabilmesi için eylemin, terör örgütü ile ilgili bir öğreti, düşünce veya inancı başkalarına tanıtma, benimsetme ya da yayma amacıyla yapılmasının yanı sıra terör örgütünün “cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini” meşru göstermesi veya bu yöntemleri övmesi ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek nitelikte olması gerektiği, şüpheliye ait paylaşımların bu kapsamda değerlendirilemeyeceği gibi söz konusu paylaşımların anılan örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerinin toplum nezdinde kesin ve net olarak ortaya çıktığı 15 Temmuz 2016 darbe girişimi öncesine ait (2013-2016 yıllarına ait) paylaşımlar olduğu gerekçesi ile “Terör Örgütü Propagandası Yapma” suçunun yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığında dair karar verilmiş ise de;
3713 sayılı Kanun’un 7. maddesinin 2. fıkrasında “Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenlemenin yer aldığı,
Somut olayda; Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma kapsamında, Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce tanzim edilen Web-Servis Sağlayıcı tespit raporunda, şikayete konu sosyal medya hesapları facebook, ınstagram ve twitter üzerinden yapılan şüphelinin üzerine atılı suça dayanak paylaşımların yer aldığının tespit edilmesi ve şüphelinin sosyal medya hesaplarından farklı tarihlerde “Cemaat Erdoğan’ın tam kalbine saldırdı.”, “Hoca efendi bu boynu altında kalasıcalara boşuna beddua etmemiş.”, “Cemaat Erdoğan’ı bu sözleriyle vurdu.”, “Bu son yaşanan olaylar gösteriyor ki; Türkiye’de devlet içinde devlet şart(!) Demeye dilim varmıyor ancak, denetim ve kontrol mekanizması hırsızlar, arsızlar, pişkinler ve yüzsüzler tarafından tarumar edilmiş bir yapı için başka bir seçenek de kalmamış sanki. Ne dersiniz?”, “Son gülen iyi güler!” ve benzeri içeriklerin yer aldığı paylaşımlar yaptığının anlaşılması karşısında, bu paylaşımların terör örgütü propagandası yapma suçu kapsamında değerlendirilebileceği cihetle, mevcut delillerin şüpheliye atılı terör örgütü propagandası yapmak suçundan kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu, bu delillere ve suçun unsurlarına yönelik takdir ve değerlendirmenin ise mahkemesince yapılması gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 17/09/2020
gün ve 94660652-105-38-6533-2020-Kyb sayılı yazısı ile; yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
II- OLAY;
Dilekçelerinden TMSF’ye devredilen ATP Koza Seyahat Turizm Anonim Şirketine ait Angel’s Marmaris/Angel’s Penninsula Otelinde bir dönem yönetim
kurulu başkanı/ kayyım olarak görev yaptığı anlaşılan … tarafından şikayetçi olduğunu belirttiği, süreçte Marmaris Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu şikayet dilekçesi ile birlikte şüphelinin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlara dair ekran görüntülerini içerir sayfaları da dilekçe ekinde sunmak sureti ile Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına 12.06.2018 tarihinde ibraz ettiği ve TCK’nın 125/1, 314/1 ve 3713 sayılı TMK’nın 7/2 maddelerinden 12.06.2018 tarihinde soruşturma defterine kayden havalesinin yapıldığı görülen dilekçesi ile;
Şüpheli …’ın Facebook sosyal medya sitesinde yer alan hesabında yaptığı paylaşımlarla FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne destek verdiği, Cumhurbaşkanına Başbakan olduğu dönemde hakaret ettiği, örgüt liderine hoca efendi demek sureti ile ayrıca Zaman gazetesi gibi yayın organlarının da paylaşımlarını yaparak örgüt ve yayın organlarının propagandasını yaptığı, 17-25 Aralık sürecinde hükumet aleyhine paylaşımlarda bulunduğu, MİT tırlarının durdurulması olayına yönelik paylaşımlarda bulunarak casusluk suçunu işleyen…’ın eylemine iştirak ettiği, Ermeni lobisinin tezlerini savunan sitelerin propagandasını yaptığı, Tuskon Genel Kurulunda hükumetin tehdit edilmesinin haberini yaptığı, …ve… ile ilgili paylaşımları yayımladığı, örgütün medya yapılanmasına destek verdiği, gezi parkı eylemlerini desteklediği, iktidar partisini hedef gösterdiği, suç ve suçluyu övdüğü, şüphelinin Ankara ve Kayseri Cumhuriyet Başsavcılıklarında başkaca soruşturma dosyalarının bulunmasına rağmen hakkında işlem yapılmadığı, delilleri karartma ve kaçma şüphesi bulunduğundan gözaltına alınması gerektiği, şüphelinin gelirinin olmamasına rağmen lüks bir hayat sürdüğü, bu kapsamda gelir kaynaklarının ve haberleri kimin talimatı ile yaptığının araştırılarak hakkında kamu davası açılması hususunda şikayette bulunmuştur.
…’un dilekçesi ekinde Marmaris Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/7475 soruşturmasına sunduğu şüpheliler…,…. hakkındaki dilekçesinde ise özetle; Oda TV yazarı …’ın 17 Aralık 2016 tarihinde Sözcü gazetesinin “Akın İpek’in Marmaris’teki otelinin arazisinde 96 ton gömülü altın var” haberini Facebook sayfasında paylaştığı, haberin…’ün otelde altın olduğuna dair iddiasını içerdiği, haberi yazanın Sözcü gazetesi yazarı Veli Toprak olduğu, bahse konu haberin kasıtlı olarak örgütsel gaye ile hazırlandığı, zira anılan haberlerle şahsının otele kayyım olarak atanmasından önce otelin satış ve kiralanmasını engellenmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Devleti 96 ton altına hükmettirilmesi amacıyla…, Oda tv’den … ve Sözcü gazetesinden Veli Toprak’ın konuyu gündeme taşıdıklarını, bu haberlerden bir müddet sonra otele kayyım olarak atandığını, …’ın bu durumu haber yapıp şahsını FETÖ mensubu olarak lanse etmesinin akabinde görevden alınması sonrasında göreve dönmemesi ve bu kapsamda kamuoyunda algıyı güçlendirmek adına da 23 Temmuz 2017 tarihinde Sözcü gazetesinde Veli Toprak’ın görevden alındığına dair haberi yaptığını, … tarafından yapılan haberde staj dosyasından bir belgenin hukuka aykırı şekilde ele geçirilerek yayımlandığını,
istihbarat toplama ve operasyon yapma nosyonuna sahip kişi veya kişilerden destek aldıklarını, bu haberle ilgili kendisi ile görüştüğünde belgenin gerçek olduğunu söylediğini, …’ın gazeteci kimliği dikkate alındığında belli bir hedef ve amaç uğruna Facebook hesabında paylaşımlarda bulunduğunu, şüphelinin sosyal medya hesabından 17/25 Aralık sürecinde 19 Aralık 2013-02 Ağustos 2014 tarihleri arasında aralarında örgütün yayın organlarına ait yayımlarında bulunduğu paylaşımları, 30 Haziran 2014-01 Haziran 2015 tarihleri arasında MİT tırlarının durdurulması olayı ile ilgili paylaşımları, 13 Haziran 2015 tarihli “fuatavni” adlı hesabın, 23 Mayıs 2015 tarihli Zaman gazetesine ait paylaşımları, 23 Eylül 2014- 04 Şubat 2015 tarihleri arasında Boydak’lara yönelik yaptığı paylaşımları, Ermeni Taşnak-ASALA örgütüne bağlı sitelerin paylaşımları yayımladığını, …’ın kendisi ile ilgili staj dosyasından alınan belge ile ilgili yayımladığı haberde 17-25 Aralık’tan önce Mehmet Rasim Kuseyri’nin yanında çalıştığı dönemde şahsın Ak Parti Hukuk Müşaviri olduğu, Ak Parti Genel Merkezinde odası olduğunun bilerek belirtilmediğini, staj süresi dahil toplam 2 yılı bulmayan çalışma süresinde şahısla bir diyaloğunun bulunmadığını, 2012 yılında ayrıldığını, belirtilen haberin kendisini görevden aldırtmak için kasıtlı olarak yapıldığını, yine süreçte başkaca kişilerin de tehdit ve sair yöntemlere maruz kaldığını, şüphelilerin belli bir organizasyon dahilinde kendisinin görev yaptığı tarihlerde örgütle mücadelesini engellemek amacı ile görevden alınmasına müteakip ise belirtilen otelde altın bulunduğu iddiası kapsamında güdülen örgütsel gaye kapsamında hareket ettiklerini, Akın İpek ile irtibatlı olduklarını ve delil kararttıklarını, otelde hard diskleri imha ettiklerini, FETÖ/PDY mensubu olduklarını, kendisinin görevden alınmasından sonra da bahse konu şirkette FETÖ/PDY mensuplarının yeniden yapılanmaya başladıklarını, rüşvet iddiasını da örgütsel gaye ile gündeme getirilerek örgütün altınların çalındığına dair tezine zemin hazırladıklarını, FETÖ/PDY medya yapılanmasına yönelik davanın gerekçeli kararında örgütün medya yapılanmasının tavır ve stratejisine yönelik yapılan tespitler de dikkate alındığında süreçte yaşadıklarının belirtilenler ile benzerlikler gösterdiğini, kendisinin asılsız haberler yapılmak sureti ile itibarsızlaştırılmasına müteakip oluşturulan algı ile görevden alınmasına sebebiyet verildiğini, şahsı hakkında yapılan haberle örgütle mücadele edilmediği kanaati oluşturularak halkı kin ve nefrete tahrike ayrıca hükumeti yıpratmayı amaçladıklarını belirterek, şahıslar hakkında kamu davası açılması hususunda şikayetçi olduğunu belirttiği anlaşılmıştır.
Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı yapılan şikayet kapsamında başlatılan 2019/27918 sayılı soruşturma kapsamında özetle;
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından 2019/37913 soruşturma sayılı “hakaret” suçundan şüpheli hakkında yürütülen soruşturmanın akibetinin sorulduğu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 24.06.2019 tarihli müzekkeresi ile şüpheli hakkında Cumhurbaşkanına hakaret suçundan yapılan soruşturma neticesinde 17.06.2019 tarihinde kamu davasının açıldığının, dosyanın Ankara 25 Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/628 esas numarasına kaydedildiğinin, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/4286 soruşturma numaralı 17.06.2019 tarihli iddianamesi ile Kayseri Haber Genel Yayın Yönetmeni olan şüphelinin Facebook sosyal paylaşım sitesinde yer alan
hesabından 25 Şubat 2014, 25 Mart 2014, 30 Mart 2014, 30 Haziran 2014, 4 Temmuz 2014 ve 19 Temmuz 2014 tarihlerinde yapmış olduğu paylaşımlara istinaden, süreçte alınan ifadesinde 2014 yılında Facebook hesabının çalındığını, paylaşımların bu şekilde yapılmış olabileceğini ayrıca soruşturma konusu paylaşımların suç oluşturmayacağını beyan eden şüpheli hakkında, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına zincirleme şekilde yazılı bir iletiyle kamu görevlisine karşı alenen hakaret suçundan cezalandırılması istemi ile iddianame tanzim edildiğinin bildirildiği,
Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığından 2019/28774 sayılı “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçundan şüpheli hakkında yürütülen soruşturma kapsamında, eylem ve suç tarihlerinin varsa sosyal medya paylaşımlarının ne olduğunun bildirilmesinin istenildiği, 21.06.2019 tarihli müzekkere ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisizlik kararı ile gönderilen soruşturma dosyasının derdest olduğunun bildirildiği, bu kapsamda suç tarihi 31.03.2014 olan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 11.06.2019 tarih 2019/8694 Basın soruşturma, 2019/1002 Karar sayılı yetkisizlik kararı ile müşteki …’un şüpheli … hakkında Facebook hesabından 17/25 Aralık, MİT tırları, Cumhurbaşkanına hakaret, Zaman ve Samanyolu yayınları gibi programlara yönelik örgüt propagandası niteliğinde paylaşımlarda bulunduğu iddiası ile “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme, kamu görevlisine görevi nedeniyle hakaret” suçlarından başlatılan soruşturmada yetkisizlik kararının verildiği,
Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığından 2018/37946 sayılı “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan şüpheli hakkında yürütülen soruşturmada eylem ve suç tarihlerinin ve varsa sosyal medya paylaşımlarının ne olduğunun bildirilmesinin istenildiği, 26.06.2019 tarihli müzekkere ile suç tarihinin 06.07.2018 olduğu belirtilerek, şüpheli sıfatı ile 13.08.2018 tarihinde kollukta verdiği ifadesinde müdafii istemediğini beyanla Facebook sayfasının kendisine ait olduğunu, paylaşımların bir kısmını kendisinin yaptığını, bir kısmının ise başkalarınca yapıldığını, kim tarafından yapıldığını bilmediğini, gazeteci olduğunu, Cumhurbaşkanına hakaretin suç olduğunu bildiğinden hakaret etmesinin mümkün olmadığını beyan ettiğine dair ifadesinin, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 19.07.2018 tarih 2018/6916 soruşturma, 2018/575 karar sayılı yetkisizlik kararı ile 06.07.2018 tarihinde CİMER’e yapılan ihbar üzerine başlatılan soruşturma kapsamında yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, CİMER başvurusuna dair ihbar evrakının ve 01.08.2018 tarihli “facebook.com/haberci5n1k” uzantılı URL adresinde yer alan şüphelinin ad ve soyadı ile irtibat numaralarının yer aldığı, “yerel haber” adı ile tespiti yapılan kapak fotoğrafının bulunduğu hesabında yer alan paylaşımların ve kullanıcının tespitine dair raporun gönderildiği,
Marmaris Cumhuriyet Başsavcılığından 2018/7475 sayılı soruşturma dosyası kapsamında şüpheli ile ilgili hangi suçtan işlemlerin yapıldığının ve bu kapsamda yapılan araştırmaların da belirtilmesi istenilerek soruşturmanın akibetinin sorulduğu, 05.08.2019 tarihli müzekkere ile 2018/7475 soruşturma kapsamında 2018/190 numaralı fezlekenin şüpheliler…, . ….yönünden silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan
hazırlanarak Muğla Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiğinin bildirildiği,
Kolluktan, şüphelinin örgütle irtibat ve iltisakının ve sosyal medya hesaplarındaki paylaşımlarının araştırılmasının istenildiği, 21.06.2019 tarihli wep servis sağlayıcı tespit raporuyla “haberci5nlk” uzantılı “facebook” ve “twitter” ile “instagram.com/aliturkaslan” adreslerinden herkese açık olarak yapılan paylaşımların tespitinin yapıldığı,
Şüpheli hakkında MASAK raporunun alındığı, POLNET sisteminden telefon kayıtlarının sorgulandığı ayrıca süreçte FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile ilgili veri havuzunda kaydına, örgütün tepe kadrosunda bulunan 72 şahısla HTS kaydına, Bylock kaydına rastlanmadığını da belirtir sorgulama sonuçlarını ve şüphelinin örgütle iltisakına dair kayıtlarına rastlanılmadığına dair araştırma tutanaklarının celp edildiği,
17.06.2019 tarihli dilekçesi ile …’un Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/45966 sayılı soruşturma dosyası kapsamında şüphelinin hesabının çalındığına dair savunmasının kabul edilmemesi gerektiği, bu konuda resmi bir müracaatının olmadığı, internet gazetesinde yapılan paylaşımlardan haberinin olmamasının mümkün olmadığı, şüphelinin FETÖ/PDY medya yapılanması içerisinde yer aldığı, bu kapsamda “aydınlık com.tr” adlı sitede yer alan bir yazıyı sunduğu dilekçesinin bulunduğu,
Görülmüştür.
Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 06.09.2019 tarih, 2019/27918 soruşturma, 2019/23966 karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı ile özetle, “…Terör Örgütü Propagandası Yapmak, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak suçlarından şüpheli hakkında yapılan soruşturma neticesinde,;
“FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü üyeliği” kapsamında Kayseri KOM Şube Müdürlüğü tarafından yapılan araştırmalarda şüphelinin Bylock kullanıcı kaydına, Asya Katılım Bankası hesabına, KHK kapsamında kapatılan sendika veya dernek üyeliğine ve örgütün tepe yöneticileri ile irtibatına rastlanmadığının, malvarlığında yer alan işlemlere ilişkin düzenlenen MASAK raporunda da örgüte müzahir şahıs, dernek ya da kurumlarla her hangi bir para transferinin tespit edilemediği ve her hangi bir suç unsuru içeren işlemine rastlanılmadığının anlaşıldığı, şüphelinin örgüt üyesi olduğuna dair dosya kapsamında hakkında başkaca beyan, ihbar ve delilin de bulunmadığı, dolayısıyla FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olduğuna, örgütün amaç ve stratejisini benimseyerek örgüt hiyerarşisine girerek örgüt içerisinde faaliyet gösterdiğine ve silahlı terör örgütü üyeliği suçunu işlediğine dair hakkında kamu davası açmayı gerektirir yasal ve yeterli şüphe oluşturacak delillerin elde edilemediği,
“Cumhurbaşkanına Hakaret” suçunu oluşturduğu değerlendirilen paylaşımları ile alakalı olarak Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/37946 sırasında derdest soruşturmanın yürütülmekte olduğu,
“Halkı Din ve Düşmanlığa Alanen Tahrik Etme” suçunu oluşturduğu değerlendirilen paylaşımları ile alakalı olarak Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/28774 sırasında soruşturma yürütüldüğünün UYAP kayıtlarından anlaşıldığı,
“Kamu Görevlisine (Başbakana) Hakaret” suçunu oluşturduğu değerlendirilen
paylaşımları ile alakalı olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/4286 sırasında kayıtlı soruşturma dosyası üzerinden Ankara 25.Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığının tespit edildiği,
Dolayısıyla müştekinin şikayet dilekçesinde belirttiği şekilde şüphelinin suç oluşturduğu değerlendirilen söz konusu paylaşımlarına ilişkin olarak ayrı soruşturmaların yürütüldüğü veya yürütülmekte olduğu anlaşıldığından bu paylaşımlara ilişkin olarak yeniden mükerrer soruşturma yürütülemeyeceği, söz konusu paylaşımların aleyhine başkaca delil elde edilemeyen şüphelinin tek başına FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğunu göstermeye yeterli delil teşkil etmediği, paylaşımların içeriği nazara alındığında “Terör Örgütü Propagandası Yapma” suçunun unsurları olarak belirtilen “terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapma” şeklindeki unsurlarını içermediğinin anlaşıldığı, somut olayda şüpheliye ait paylaşımların FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösteren veya bu yöntemleri öven yada bu yöntemlere başvurmayı teşvik eden her hangi bir açıklama içermediği gibi söz konusu paylaşımların söz konusu örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerinin toplum nezdinde kesin ve net olarak ortaya çıktığı 15 Temmuz 2016 darbe girişimi öncesine ait 2013-2016 yıllarına ait paylaşımlar olduğunun anlaşıldığından suç unsurlarının gerçekleşmediği,
Şüphelinin “FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü Üyeliği” suçunu işlediğine ve bu suça ilişkin çeşitlilik, süreklilik ve yoğunluk gösteren eylemlerin varlığına dair hakkında kamu davası açmak için yeterli şüphe oluşturan delillerin elde edilemediği ve “Terör Örgütü Propagandası Yapma” suçunun ise yasal unsurlarının oluşmadığı gibi şüphelinin sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımlar ile ilgili olarak suç vasfı farklı olacak şekilde ilgili savcılıklar tarafından soruşturmaların yürütüldüğü ve mükerrer soruşturma yürütülemeyeceğinden..” şüpheli hakkında atılı “FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü Üyeliği” ve “Terör Örgütü Propagandası Yapma” suçlarından kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
Müştekiye tebliğine de karar verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik 18.09.2019 ve 24.09.2019 tarihli dilekçeleri ile özetle …’un, 17-25 aralık süreci akabinde MGK tarafından PDY adı ile örgütün milli güvenlik siyaset belgesinde adının geçmesine rağmen kararda miladın 2016 yılı olarak belirtilmesinin kabul edilemeyeceği, şüphelinin paylaşımlarına yönelik hakaret suçundan hakkında açılan kamu davasının bulunduğu ile örgüt liderinin beddua videosunu yorumla paylaştığının ayrıca…’a benzer durumu nedeni ile dava açıldığının dikkate alınması gerektiği, kararda atıf yapılan Cumhurbaşkanına hakaret suçundan yürütülen soruşturma kapsamında ise dava açıldığı ve iddianamesinde 2016 yılının milat olarak kabul edilmediği nazara alındığında takipsizlik kararının bu yönü ile de çeliştiği, şüphelinin dava konusu yapılmayan çok sayıda paylaşımının olduğu ve bunların soruşturulmasında zorunluluk bulunduğu, kararda belirtilen devam eden başkaca soruşturma dosyaları ile dosyanın birleştirilmesi, tarafına bilgi verilip itiraz hakkının da tanınması gerektiği, ayrıca şüpheli hakkında ankesör aramaları, mahrem imam
HTS kaydı sorgulaması, ikametinde arama yapılması, dijital materyallerde arama yapılması gibi delillendirmelerin de soruşturma kapsamında yapılmadığı gerekçeleri ile takipsizlik kararına itirazda bulunmuştur.
Kayseri 4 Sulh Ceza Hakimliğinin 27.09.2019 tarih 2019/563 değişik iş sayılı kararı ile özetle, Cumhuriyet Başsavcılığının kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında gösterilen sebeplere göre müştekinin mezkur itirazının yerinde görülmediği, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının usul ve yasaya uygun olduğu ayrıca 12.06.2019 tarihli dilekçesi incelendiğinde, şüphelinin müştekiye yönelik doğrudan bir eyleminin olduğuna ilişkin her hangi bir şikayetine rastlanılmadığı, dilekçenin genel itibariyle suçun ihbarı niteliğinde ifadeler taşıdığı ve bunlarla ilgili daha önce Kayseri ve Ankara illerinde şüpheli hakkında çeşitli soruşturmaların yürütüldüğü, bir kısım soruşturmalar neticesinde hakkında dava açıldığı bir kısmı hakkında ise soruşturmaların halen devam ettiği, dolayısıyla müştekinin 18.09.2019 havale tarihli itirazının reddine, itiraz masraflarının CMK’nın 173/3 maddesi gereğince itirazda bulunandan alınmasına, evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda kesin olarak karar verilmiştir.
04.11.2019 tarihli dilekçesi ile … özetle, Adalet Bakanlığı Ceza İşler Genel Müdürlüğünden, 17-25 Aralık süreci akabinde MGK tarafından PDY adı ile örgütün milli güvenlik siyaset belgesinde adının geçmesine rağmen kararda miladın 2016 yılı olarak belirtilmesinin kabul edilemeyeceği, örgüt liderinin beddua videosunu yorumla paylaşan şüphelinin paylaşım tarihleri dikkate alındığında hakkında kamu davasının açılması gerektiği, Can Dündar’ın da benzeri eylemlerde bulunduğu ve hakkında takipsizlik kararı verilmediği, bu yönü ile kararın doğru olduğunun kabulü halinde… hakkında yapılan yargılama ile de kararın çelişeceği, kaldı ki Ankara 25 Asliye Ceza Mahkemesinde şüpheli hakkında Cumhurbaşkanına hakareti nedeni açılan davasının bulunduğunun nazara alınması gerektiği, kararda atıf yapılarak dayanak alınan bu davanın iddianamesinde 17-25 Aralık milat kabul edilmediği için takipsizlik kararının bu yönden de çeliştiği, şüphelinin süreklilik gösteren kamuoyunda algı oluşturmaya yönelik paylaşımlarının olduğu, bu kapsamda yayımladığı MİT tırları, 17-25 Aralık süreci, Ermeni lobisi, Zaman ve Samanyolu ile ilgili paylaşımlarına yönelik olarak dava açılmasının zorunlu olduğu, dava açılmayan paylaşımları nedeni ile örgütün propagandasını yapan şüphelinin aklandığı, her ne kadar kararda devam eden diğer soruşturma dosyalarına yönelik bilgiler verilmiş ise de bu dosyalara re’sen bakılması ve şikayetinin bu dosyalar yönünden bulunduğunun incelenmesi gerekir iken şikayeti olmadığının kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek kararların kanun yararına bozulması için başvuruda bulunmuştur.
31.12.2019 tarihli Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü yazısı ile başvuruya istinaden yapılan inceleme neticesinde dosya kapsamına, dayandığı gerekçeye ve mahkemenin takdirine nazaran Kayseri 4 Sulh Ceza Hakimliğinin 27.09.2019 tarih 2019/563 değişik iş sayılı kararı aleyhine kanun yararına bozma yoluna gidilmediği Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilmiş ve sonucun müştekiye tebliğ edilmesi istenilmiştir.

09.03.2020 tarihli dilekçesi ile … özetle, Oda TV’nin 05.03.2020 tarihinde kapatıldığı, internet sitesine de erişim engeli konulduğu, paylaşım tarihleri dikkate alındığında, MİT tırları ile ilgili haberi yapan… ile şüphelinin durumunun farklı olmadığı da belirtilmek sureti ile süreçte daha önceden karara yönelik yaptığı itirazlarını da tekrarla, ayrıca paylaşımlar kapsamında IŞİD/DEAŞ bayrağını da paylaştığı belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile merci kararının kaldırılmasına dair Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünden kanun yararına bozma talebinde bulunmuştur.
Ayrıca 29.05.2020 tarihli dilekçesi ile de … özetle, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünden, 28.05.2020 tarihinde şüpheli hakkında bir internet sitesinde “Odatv yazarı kendisini Ak Partiye oy verdim diyerek savundu!” başlığı ile yayımlanan haber içeriğine istinaden şüpheli hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile bu karara yönelik itirazının reddine dair merci kararının kanun yararına bozulması isteminde bulunmuştur.
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne sunulan 18.03.2020 tarihli Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının görüşünde ise özetle; müştekinin şikayeti üzerine yürütülen soruşturma neticesinde şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiği ve müştekinin süreçte yapmış olduğu itirazın da reddine itiraz merciince kesin olarak karar verildiği, müştekinin kanun yararına bozma başvurusuna yönelik olarak ise Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 31.12.2019 tarihli yazısı ile kanun yararına bozma yoluna gidilmediğinin bildirildiği, müştekinin bu kez 09.03.2020 tarihli kanun yararına bozma talepli dilekçesi ile ortaya çıkan yeni deliller uyarınca tekrar kanun yararına bozma talebinde bulunduğu, talep içeriği incelendiğinde şüphelinin muhabiri olduğu ODA TV’nin sonradan kapatıldığını ve ODA TV internet sitesinin BTK tarafından erişiminin engellendiğini, ayrıca MİT tırları ile ilgili olayda operasyonel habercilik yaptığı gerekçesiyle…’ın da yargılandığını belirterek bu durumların göz önüne alınarak şüpheli hakkındaki kovuşturmaya yer olmadığına dair karara ilişkin daha önceden yaptığı itirazın reddine ilişkin mercii kararının kanun yararına bozma yoluyla kaldırılmasını talep ettiği, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın içeriği, bu karara karşı müşteki tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin karar, daha önce kanun yararına bozma yoluna gidilmesine gerek olmadığına ilişkin Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün yazısı, müştekinin 09.03.2020 tarihli dilekçesi ve tüm dosya kapsamı incelendiğinde, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın ve itirazın reddine ilişkin mercii kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, karar aleyhine kanun yararına bozma yoluna gidilmesine gerek olmadığı belirtilmiştir.
III- KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Terör örgütü propagandası yapmak ve silahlı terör örgütüne üye olmak suçlarından yürütülen soruşturma neticesinde verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile bu karara yönelik müşteki/ihbar eden tarafından yapılan itirazın reddine dair verilen merci kararında isabet bulunup bulunmadığı hususundadır.
IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Konuyla ilgili yasal düzenlemeler şöyledir:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi
Madde 160 – (1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
(2) Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.
Cumhuriyet savcısının görev ve yetkileri
Madde 161 – (1) Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adlî kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir; yukarıdaki maddede yazılı sonuçlara varmak için bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir. Cumhuriyet savcısı, adli görevi gereğince nezdinde görev yaptığı mahkemenin yargı çevresi dışında bir işlem yapmak ihtiyacı ortaya çıkınca, bu hususta o yer Cumhuriyet savcısından söz konusu işlemi yapmasını ister.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar;
Madde 172 – (1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.
(2) (Değişik: 2.1.2017-KHK-680/10 md.; Aynen kabul: 1.2.2018-7072/9 md.) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.
(3) (Ek: 11.4.2013-6459/19 md.) Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi veya bu karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi üzerine, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi halinde yeniden soruşturma açılır.
Cumhuriyet savcısının kararına itiraz;
Madde 173 – (1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
(3) (Değişik: 18.6.2014-6545/71 md.) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet Başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere
mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) (Değişik: 25.5.2005 – 5353/26 md.) Sulh ceza hakimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
(5) Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hallerde bu madde hükmü uygulanmaz.
(6) (Değişik: 2.1.2017-KHK-680/11 md.; Aynen kabul: 1.2.2018-7072/10 md.) İtirazın reddedilmesi halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için 172’nci maddenin ikinci fıkrası uygulanır.
“Suçtan zarar gören” kavramı: Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara itiraz edebilmek için suçtan zarar görmek gereklidir. Suçtan zarar görme kavramı yasada açık olarak tanımlanmamış ise de, mağdur ve şikayetçi ile suçtan zarar görenin hakları CMK’nın 234. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdur suçtan bizzat zarar gören kişidir. Bazı hallerde doğrudan suçtan zarar görmemekle birlikte dolaylı olarak da zarar söz konusu olabilir. Bu kişiler suçtan zarar gören olarak ifade edilmektedir. Mağdurdan daha geniş bir alanı kapsamaktadır. Yerleşik uygulamalara göre suçtan ancak doğrudan zarar gören kişiler davaya katılma hakkını haizdirler.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; her ne kadar incelenen dosya kapsamı itibari ile şüpheli tarafından yapılan paylaşımların 3713 sayılı Kanuna 7/2 maddesi kapsamında değerlendirilmesi için dava açılmasını gerektirir yeterli şüphenin varlığının kabulü gerekmekte ve şüpheli hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın yeni delil elde edilmesi durumunda 5271 sayılı Kanunun 172 ve 173 maddeleri uyarınca kaldırılmasının mümkün olduğu görülmekte ise de, müsnet silahlı terör örgütüne üye olma ve terör örgütü propagandası yapmak suçlarından doğrudan zarar görmeyen müştekinin verilen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara CMK’nın 173/1. maddesi kapsamında itiraz hakkı bulunmadığından reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek farklı gerekçe ile yazılı şekilde verilen kararda sonuç itibari ile hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
V-SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02.10.2020 tarih 2020/81950 sayılı tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.