YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/5022
KARAR NO : 2020/4894
KARAR TARİHİ : 24.09.2020
I-TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13.05.2020 tarih ve 2020/46806 sayılı yazısı ile; Cumhurbaşkanına hakaret ve hakaret suçlarından şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Orhangazi Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 07/01/2020 tarihli ve 2019/111 soruşturma, 2020/8 esas, 2020/8 sayılı iddianamenin iadesine dair Orhangazi 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/01/2020 tarihli ve 2020/2 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/02/2020 tarihli ve 2020/189 değişik iş sayılı kararı
nı kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamını göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verilmesi gerektiğinin belirtildiği, anılan Kanun’un 170/2. maddesi “ Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü gereğince soruşturma evresi sonunda toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması durumunda Cumhuriyet savcısının kamu davası açması gerekeceği,
Somut olayda da, her ne kadar Orhangazi 2. Asliye Ceza Mahkemesince, şüphelinin kolluk tarafından alınan beyanında, sosyal paylaşım sitesi … hesabının çalınarak başkaları tarafından suça konu paylaşımların yapıldığını belirtmesi karşısında, söz konusu paylaşımların yapıldığı tarihin öncelikle belirlenmesi ve erişim sağlanması sırasında kullanılan IP bilgilerinin tespit edilmesinin gerektiği gözetilmeksizin, iddianame düzenlendiğinden bahisle, iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de; atılı suçu içeren … internet paylaşımlarını yapan ”sinasi.aydin.581″ isimli kullanıcının kimlik bilgilerinin kolluk araştırmaları ile tespit edildiği, şüphelinin kolluk tarafından alınan 03/01/2019 tarihli ifadesinde, belirtilen hesabın kendisine ait olduğunu kabul ettiği ancak hesabın başkaları tarafından ele geçirildiğini ve hesabından kendisinden habersiz paylaşımların yapıldığını öğrendiğini, ilgili sosyal medya hesabı yetkilileri ile irtibata geçerek hesabını dondurduğunu, buna rağmen suça konu paylaşımlarının başkaları tarafından yapıldığını belirtmesine karşılık, hukuki ve cezai yönden bir müracaatının bulunmadığının anlaşıldığı, bu halde şüphelinin eylemi nedeniyle hakkında kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunduğu, yine şüpheli ve eylemi yönünden 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 299/1. maddesi uyarınca inceleme yapılmak üzere anılan Kanun’un 299/3. maddesi gereğince kovuşturma izni istendiği ve Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 03/07/2019 tarihli ve 75723908-106-03-3630-2019-E.23660 sayılı oluru ile kovuşturma izni verildiği, Cumhuriyet savcısı tarafından toplanan delillerin kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturduğu kanaatiyle iddianame düzenlenmiş olduğu, dava açmaya yeter şüphenin valığı hâlinde Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, iddianame düzenlenmesi için kovuşturma izni ve yeterli şüphe olduğu gözetilmeksizin, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarıca Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/02/2020 tarihli ve 2020/189 değişik iş sayılı kararının bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 25/03/2020 gün ve 94660652-105-16-5097-2020-Kyb sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
II-OLAY;
Emniyet Genel Müdürlüğünün “[email protected]” adresine 18.06.2018 tarihinde açık mail adresi belirtilerek yapılan ihbar kapsamında, içeriğinde hangi sosyal medya hesabı olduğunun açıkça yazılı olmadığı ancak ihbarın gönderilmesine dair mail yazışmalarında “sinasi.aydin.581” şeklinde … uzantılı url adresine yönelik olduğu belirtilen, “…” adının ve mail künye bilgilerinde “Bursa Orhangazi Lisesinde okudu”, “Bursa da yaşıyor”, “memleketi Dadas, Erzurum, Turkey” bilgilerinin yer aldığı, fotoğraflar kısmında suça konu paylaşımlar haricinde başkaca paylaşımların ve süreçte kendisine ait olduğu belirtilen arkadaşları ile çekilmiş bir fotoğrafın bulunduğu görülen, cep telefonundan temin edilmiş ekran görüntüsünü içerir ve paylaşımların yapıldığı tarihlerin bulunmadığı görülen evrakta;
Cumhurbaşkanı ile birlikte süreçte tespitleri de yapılan aralarında bir dönem başbakan yardımcılığı, bakanlık ve milletvekilliği yapmış kişilerin de bulunduğu ve içeriğinde “Bunlar mı devlet büyüğü? Silah kaçakçılığı yapan rüşvet yiyen hırsızlar…Yasalara, kendi pisliklerini örtbas etmek için ayar çeken kirli mahlukatlar, Bunlar devletin çakalları” şeklinde yazı bulunan fotoğrafın,
Cumhurbaşkanı ile birlikte süreçte tespitleri de yapılan aralarında bir dönem başbakan yardımcılığı, bakanlık ve milletvekilliği yapmış kişilerin de bulunduğu ve içeriğinde Cumhurbaşkanının resminin yer aldığı kısımlarda “… Fetullah Gülen’e seslendi Bitsin bu hasret”, “Arınç: Başbakan selamlarını gönderdi bir emirleri olur mu öğren dedi”, “Ne istediler de vermedik ki” şeklindeki fotoğrafın herkese açık olarak paylaştığı ihbar edilmiştir.
Sonucundan başvuru sahibine de bilgi verilmesi belirtilmek sureti ile ihbar evrakı, gereği için Bursa ve Erzurum İl Emniyet Müdürlüklerine gönderilmiştir.
Bursa İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlar ile Şube Müdürlüğünce hazırlanan ve internette yapılan açık kaynak araştırması sonucunda elde edilen açık kaynak bilgilerinin internetin doğası gereği teyide muhtaç bilgiler olduğunun belirtildiği görülen 11.12.2018 tarihli “araştırma raporu” ile ihbara konu “url” adresinde bulunan hesabın kullanıcı adının “sinasi.aydin.581”, görünen isminin “…” ve … “id” numarasını içerir hesap bilgilerinin tespiti yapılarak, ekran görüntülerinin de sunulması sureti ile künye bilgileri ve yapılan paylaşımlara istinaden hesabın kullanıcısı olabilecek kişinin tespitine yönelik yapılan araştırmada “…” adı ile “…Partisinde çalışıyor”, “Bursa’da yaşıyor”, “Memleketi Dadas Erzurum, Turkey” şeklinde künye bilgilerinin, kapak fotoğrafı, fotoğraf ve paylaşımlarının bulunduğu ekran görüntüsünün, hesaba tanımlı telefon numarasının görünen son iki rakamının, 17 Ocak tarihinde paylaşılan fotoğrafın tespitinin yapılarak polnet sisteminde yapılan sorgulama neticesinde memleketi “Erzurum”, telefon numarasının son iki rakamının “53” ve ekran görüntüsünde tespiti yapılan fotoğraf ile pol-net ekip projesinde yer alan fotoğrafla benzerlik gösteren fotoğrafının bulunduğunun belirlenmesi üzerine bahse konu hesabın kullanıcısı olabileceğinin değerlendirildiği ancak profil sahinin tespit edilebilmesi için gerekli olan ip adresi ve trafik bilgilerinin yurt dışında bulunan “… Inc” şirketinden temin edilmesi gerektiği, şirketin Türkiye’de vekilliğini yapan hukuk bürosu ile yapılan yazışmalarda bu konulardaki taleplerin adli istinabe yolu ile yapılmasının belirtildiği, internetin yapısı gereği veriler/paylaşımlar üzerinde ekleme, çıkarma, değiştirme yetkisi bulunan kullanıcı/kullanıcıların tercihlerine göre verilerin değiştirilebilir nitelikte olduğu, çalışma yapılan sosyal medya hesabının ilgiliye ait olabileceği gibi sahte hesap olabileceği, başkaları tarafından ele geçirilmiş veya ilgilinin rızası dışında kullanılmış olabileceğinin de göz önünde bulundurulması belirtilmiştir.
İhbara konu ekran görüntüsü içerir evrakın künye bilgilerinde Bursa Orhangazi lisesinde okuduğunun ve fotoğraflar sekmesinde de suça konu paylaşımların yer aldığı görülen hesaba yönelik hazırlanan araştırma raporunda belirlenen ekran görüntülerinde, künye bilgisinde “Bursa Orhangazi Lisesi’de okudu” bilgisinin yer almadığı ancak ihbara konu ekran görüntüsünde yer alan şüpheliye ait olduğu ve arkadaşları ile birlikte bulunduğu fotoğrafın belirtildiği, suça konu paylaşımların hesapta bulunduğuna veya suç oluşturabilecek bir paylaşım yapıldığına dair bir tespitte bulunulmadığı görülmüştür.
03.01.2019 tarihinde yakalan şüphelinin müdafii talep etmediğini beyanla kollukta verdiği ifadesinde özetle, “… …” ve “…” adları ile iki adet … hesabının olduğunu, bunlardan 6 ay kadar önce “…” adı ile belirttiği hesabı kullanmayı bıraktığını ancak kapatmadığını, yaklaşık 1 ay sonra arkadaşlarının bu hesapta yapılan paylaşımları beğendiklerini fark etmesi üzerine hesaba giriş yapamadığını, çalındığını anlaması nedeni ile de … ile irtibata geçerek kimlik doğrulama yolu ile yeni şifre alarak hesabını kurtardığını ve akabinde dondurduğunu, paylaşımları kendisinin yapmadığını ve kesinlikle bu tür paylaşımlarda bulunmayacağını, suçlamayı kabul etmediğini beyan etmiştir.
İlçe Emniyet Müdürlüğünün 04.01.2019 tarihli fezlekesi kapsamında gönderilen tahkikat evrakları Orhangazi Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/111 sayılı soruşturmasına kaydedilmiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığının, Cumhurbaşkanına hakaret teşkil eden paylaşımın hangi tarihte yapıldığı ve kamu görevlisine hakaret teşkil eden paylaşımlardaki kamu görevlilerinin kim olduklarının tespit edilmesine dair 29.01.2019 tarihli müzekkeresi kapsamında yapılan araştırma neticesinde tanzim olunan 04.02.2019 tarihli araştırma tutanağında, paylaşımların hangi tarihte yapıldığının araştırma tutanağında belirtilmediği, yapılan profil sorgulamasında ise hesaba ulaşılamadığı, dosya muhteviyatı incelendiğinde paylaşım tarihleri belirtilmemekle fotoğraflar kısmında künye bilgisinin altında paylaşımların yer aldığının ve paylaşımda resimleri yer alan kişilerin görevleri de belirtilerek isimlerinin sosyal medya üzerinden tespit edilmek sureti ile bildirilmiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığının 28.02.2019 tarihli, şüphelinin … hesabı üzerinden tespit edilemeyen ve tespiti mümkün olmayan tarihte yaptığı, üzerinde Cumhurbaşkanının da fotoğrafının bulunduğu “Bunlar mı devlet büyüğü ? Silah kaçakçılığı yapan rüşvet yiyen hırsızlar…Yasalara, kendi pisliklerini örtbas etmek için ayar çeken kirli mahlukatlar Bunlar devletin çakalları” yazılı paylaşımı ile Cumhurbaşkanına hakaret suçunu işlediğinden kovuşturma izni verilmesine yönelik fezlekesine istinaden 03.02.2019 tarihinde alınan olur ile kovuşturma izni verilmiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığının, fotoğraflarda bulunan kişilerin 18.06.2018 tarihinde kamu görevlisi olup olmadıklarının bildirilmesine yönelik 25.10.2019 tarihli müzekkeresine istinaden Türkiye Büyük Millet Meclisinin 08.11.2019 tarihli cevabi yazısı ile ekleri görülmüştür.
Cumhuriyet Başsavcılığının 06.01.2020 tarih 2019/111 soruşturma ve 2020/11 karar sayılı tefrik kararı ile şüphelinin üç mağdura yönelik eyleminin uzlaşma hükümlerine tabi olması nedeni ile tefrik edilerek 2020/141 soruşturmaya kaydedilmesine karar verilmiştir.
Üzerinde 24.01.2020 tarihli “iade” yazılı havalenin bulunduğu görülen, Orhangazi Cumhuriyet Başsavcılığının 07.01.2020 tarih 2019/111 soruşturma, 2020/8 iddianame numaralı, Cumhurbaşkanına hakaret ve hakaret suçlarından, mağdurların …, …, …, …, …, …, …, …, …, suç tarihinin 11.12.2018 ve suç yerinin Bursa, delillerin ise ihbar evrakı, şüpheli savunması, araştırma raporu ile tüm soruşturma dosyası kapsamı olduğu belirtilen iddianamesi ile özetle şüphelinin; Asayiş Dairesi Başkanlığına …[email protected] adresinden gönderilen e-posta ile … profil isimli … kulanıcısı tarafından Cumhurbaşkanına hakaret içerikli yorum olduğunun ihbar edilmesi üzerine soruşturma işlemlerine başlanıldığı, şüphelinin … hesabı üzerinden 11.12.2018 tarihinde “Bunlar mı devlet büyüğü? Silah kaçakçılığı yapan rüşvet yiyen Hırsızlar… Yasalara, kendi pisliklerini örtbas etmek için ayar çeken kirli mahlukatlar Bunlar devletin çakalları” yazılı ve üzerinde Cumhurbaşkanın da fotoğrafının bulunduğu paylaşımı yapmak suretiyle Cumhurbaşkanına alenen hakaret ettiği, kovuşturma izninin alındığı ayrıca söz konusu paylaşımda diğer mağdurların fotoğraflarının da bulunduğu, hakaret içerikli sosyal medya paylaşımı ile Cumhurbaşkanına Hakaret ve tek fiille birden fazla mağdura karşı zincirleme şekilde Kamu Görevlisine Görevinden Dolayı Hakaret suçlarını işlediği hususunda yeterli şüpheye ulaşıldığından 5237 sayılı TCK’nın 299/1, 53/1 ve 125/1, 125/3-a, 43/2, 53/1 maddeleri uyarınca cezalandırılması istenilmiştir. Şüpheli ifadesine yönelik bir anlatım iddianamede yer almamaktadır.
Orhangazi 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.01.2020 tarih 2020/2 iddianame değerlendirme numaralı kararı ile belirtildiği şekilde; “şüpheliye ait … hesabından yapıldığı iddia edilen paylaşımlara ilişkin söz konusu paylaşımları şüphelinin kendisinin yapmadığını, hesabının çalındığını iddia ettiği, hesabına daha sonra girdikten sonra bilgisi dışında paylaşımların yapıldığını beyan ettiği, 04.02.2019 tarihli tutanak içeriğinde söz konusu paylaşımların hangi tarihte yapıldığının tespit edilemediğinin belirtildiği, 11.12.2018 tarihli araştırma tutanağında da belirtldiği üzere herhangi bir … hesabın sahibi gerçek kişinin tespit edilebilmesi için öncelikle ilgili hesabın oluşturulması ve erişim sağlanması sırasında kullanılan IP , zaman ve üyelik bilgilerini içeren trafik bilgilerinin tespit edilmesi gerektiğinin belirtildiği, bu kapsamda şüphelinin paylaşımları yapmadığına ilişkin savunması da dikkate alındığında dosya içerisinde iddianameye konu paylaşımların yapıldığı zaman diliminde kullanılan IP adresinin tespit edilmesinin suçun sübutuna doğrudan etki eden mutlak delil niteliğinde bulunduğu” nedeni ile 5271 sayılı CMK’nın 174/1-b maddesi gereğince iddianamenin iadesine karar verilmiştir.
UYAP sisteminde yapılan incelemede; 24.01.2020 tarihinde karar dokümanının oluşturulduğu, 31.01.2020 tarihinde zabıt katibi ve hakim tarafından elektronik ortamda imzalandığı, aynı tarihte Cumhuriyet savcısınca “doküman okuma” işleminin yapıldığı ayrıca fiziki belgede de 31.01.2014 tarihinde zabıt katibince teslim alındığına dair şerhin iade kararında bulunduğu görülmüştür.
31.01.2014 tarihinde Cumhuriyet savcısınca belirtildiği şekilde özetle; “…11/12/2018 tarihinde şüpheliye ait olan … isimli sosyal medya hesabından paylaşılması üzerine soruşturma işlemlerine başlanıldığı, … sosyal medya sitesinin tabi olduğu kanunlardan kaynaklı olarak suç soruşturması ve kovuşturması açısından fiili imkansızlıklar neticesinde açıktan araştırma tutanakları ile faillerin tespitine çalışıldığı, şüphelinin alınan savunmasında … sosyal medya hesabının kendisine ait olduğunu ancak başka kişiler tarafından hesabına erişilmiş olabileceğini beyan ettiği ancak şüphelinin savunmasına suç tarihi ve ifade tarihi olan 03/01/2019 arasındaki makul süre içerisinde yasal herhangi bir yola başvuruda bulunmaması beyan etmesi karşısında savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu, soruşturmaya konu eylem hakkında 03/07/2019 tarihinde Adalet Bakanlığı tarafından kovuşturma izni verildiği, şüpheli hakkında tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilidiğinde atılı suçu işlediği hususunda suçun sübutuna etki edecek doğrudan etki edecek mutlak delillerle yeterli şüpheye ulaşılmakla iddianamenin tanzimi yoluna gidildiği ve bununla beraber şüpheli hakkında kovuşturma evresi neticesinde mahkeme tarafından suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması sebebiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 223/2-e maddesine göre beraat kararı verilebileceği,” gerekçesi ile itirazda bulunulmuştur.
Mahkemenin 04.02.2020 tarihli yerinde görülmeyen itirazın değerlendirmek üzere itiraz merciine gönderilmesine dair kararı üzerine, Cumhuriyet savcısının itirazın reddine karar verilmesine dair 10.02.2020 tarihli mütalaasının teminine müteakip, Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.02.2020 tarih, 2020/189 değişik iş sayılı kararı ile usul ve kanuna uygun bulunan iddianamenin iadesi kararına karşı Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen itirazının reddine kesin olarak oybirliği ile karar verilmiştir.
Ceza kanunlarının tatbiki hususunda delillerin toplanmasının kimi zaman fiili imkansızlıklar neticesinde sekteye uğrayabildiği, dosya kapsamında sosyal medya şirketinin tabi olduğu yasalar gereği IP bilgilerinin paylaşılmaması neticesinde “Açıktan Araştırma Tutanakları” ile faillerin tespitine çalışıldığı, 5271 sayılı CMK’nın 174/1-b maddesinde düzenlenen suçun sübutuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen iade gerekçesinin doğru anlaşılması gerektiği, Kanunun 170. maddesinde Cumhuriyet savcısına verilen yeterli şüphenin bulunup bulunmadığına yönelik takdir yetkisinin iddianamenin iadesi kurumu ile mahkemelere devredilemeyecek bir yetki olduğunu, şüphelinin savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olduğundan itibar edilmeyerek mevcut deliller kapsamında yeterli şüpheye ulaşıldığını, IP trafik bilgisinin olmamasının yeterli şüphe kanaatine etki etmeyeceğinden kesin kararın kanun yararına bozulmasına dair Cumhuriyet savcısının 02.03.2020 tarihli görüş ve istemine müteakip Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 25.03.2020 tarihli yazısı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından kesin kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulması istenilmiştir.
III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Şüpheli hakkında düzenlenen iddianamenin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 174/1 maddesi gereğince iade edilmesinde ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair verilen kararda hukuka aykırılık bulunup bulunmadığına ilişkindir.
IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME;
Yasal düzenlemeler şu şekildedir;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
Kamu davasını açma görevi
Madde 170
(1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
(3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
a) Şüphelinin kimliği,
b) Müdafii,
c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e) Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g) Şikâyetin yapıldığı tarih,
h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j) Suçun delilleri,
k)Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
Gösterilir.
(4) İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.
(5) İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.
(6) İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.
İddianamenin iadesi
Madde 174 – (Değişik: 25/5/2005 – 5353/27 md.)
(1) Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) (Değişik:17/10/2019-7188/20 md.) Suçun sübutuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) (Değişik:17/10/2019-7188/20 md.) Önödemeye veya uzlaştırmaya ya da seri muhakeme usulüne tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaştırma ya da seri muhakeme usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
d) (Ek:17/10/2019-7188/20 md.) Soruşturma veya kovuşturma yapılması izne veya talebe bağlı olan suçlarda izin alınmaksızın veya talep olmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(4) Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden
iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.
(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.
Ceza muhakemesinin amacı, maddi gerçeğin insan onuruna yaraşır biçimde araştırılıp bulunmasıdır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
CMK’nın 160/1 maddesinde yer alan “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hal” ifadesinden de anlaşılacağı üzere belli bir suç şüphesine karşı soruşturmaya başlanılabilmesinin maddi koşulu, o suça ilişkin başlangıç şüphesinin var olmasıdır. Başlangıç şüphesi, soyut bir izlenimle değil; suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıalar ile oluşur. Cumhuriyet savcısı, başlangıç şüphesinin olup olmadığını yani, suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıaların bulunup bulunmadığını değerlendirerek soruşturmaya başlayacaktır. Kısaca, başlangıç şüphesinin bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi, Cumhuriyet savcısına aittir (…, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınlar, Ankara, 2011, sayfa 186 ve devamı).
Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler. “Yeterli şüphe”, şüphelinin müsnet suçtan yargılanması için gerekli ve yeterli olan şüphe derecesini ifade eder. Bu şüphenin, hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delile dayanması gerektiğinde kuşku yoktur. Cumhuriyet savcısı topladığı delillerin iddianame düzenlemek için yeterli olup olmadığını takdir edecek, delilleri olaylarla ilişkilendirerek yeterli şüpheyi ortaya koyacaktır. Kamu davasının açılmasında yeterli şüpheden bahsedebilmede önemli olan, suçun işlendiğine yönelik tartışılabilirlik ve mahkûmiyetin ne derecede mümkün olabilirliğidir.
5271 sayılı CMK’da düzenlenen iddianamenin iadesi kurumu, uzun süren yargılama süreçlerinin önüne geçilebilmesi ve davaların “tek celse”de bitirilebilmesini temin amacıyla getirilen yeniliklerden biridir. Bunun gerçekleştirilebilmesi, soruşturma safhasında mevcut tüm delillerin toplanmış olması ile mümkündür.
İddianemenin iadesi kurumu şüpheli/sanıkların lekelenmeme haklarını etkin şekilde koruma altına almaktadır. Bu nedenle Anayasanın 36-38. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinin teminatı mahiyetindedir. İddianamedeki şekle ilişkin eksiklikler her zaman giderilebilir ancak eksik soruşturma sonucu yeterli suç şüphesi oluşturmayan delillerle kişilere sanık sıfatı yüklenmesi, yargılama sonucunda beraat etmiş olsalar dahi hak ihlaline sebebiyet vereceği göz önünde bulundurulmalıdır. Aksi takdirde kanun koyucu suçun subutuna etkili olan bir delil toplanmadan dava açılmasını iade nedeni olarak kabul etmeyeceği aşikardır.
Ayrıca CMK’nın 170/5. fıkrasında “İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.” hükmüne yer verilmiştir.
Soruşturma aşamasında toplanan deliller sonucunda yeterli şüphenin oluşmaması durumunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, yargılama aşamasında hakim veya mahkemece verilen kararlar ile kanun yolu aşamalarında delillerin hukuka uygunluk denetiminin yapılacağına dair düzenlemelerin yanı sıra; iddianamenin iadesi müessesesinin de delilin denetimine olanak tanıdığının kabulü gereklidir. Ancak Anayasanın 38, 5271 sayılı CMK’nın 206/2. maddelerindeki düzenlemeler kapsamında, bu olanağın çok geniş yorumlanmaması gerektiği CMK’nın 172/1. maddesinin doğal sonucudur.
Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere;
“Kamu davasının tek veya zorunlu olduğunda birbirini izleyen oturumlarda ve mümkünse bir günde sonuçlandırılmasını gerçekleştirebilmek amacıyla; iddianamenin, hukuken geçerli ve yeterli delillerin toplanmasından ve dava açma koşullarının gerçekleşmesinden sonra, tüm yönleriyle doğru ve eksiksiz olarak mahkemeye verilmesi gerekmektedir. Yeterli delil bulunmadan veya toplanmadan âdeta delilsiz davanın açılmış olması ve bunun sonucu olarak mahkemenin soruşturma yapmak zorunluluğunda kalacağının anlaşılması halinde iddianame iade edilecektir… Deliller kamu davası açmak için yeterli olsa bile, iddianamede bulunması gerekli diğer ve bir bakıma şekli sayılabilecek hususların yer almaması halinde de iade mümkündür…”
7188 sayılı Kanunla yapılan değişiklik gerekçesinde ise;
“Maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen iddianamenin iadesine karar verileceği hüküm altına alınmıştır. Söz konusu düzenleme uygulamada hâkimler ve savcılar tarafından farklı yorumlanmaktadır. “Mutlak sayılan mevcut bir delil” ibaresi dikkate alındığında mahkemelerin iade yetkisinin çok sınırlı olduğu ve mutlak olmamakla birlikte suçun sübutuna etki edebilecek deliller toplanmadan açılan iddianamelerin iade edilemediği görülmektedir. Yargıtay içtihatları da bu yönde gelişmiştir. Bu itibarla, maddeyle yapılan değişiklikle suçun sübutuna doğrudan etki edecek delillerin toplanması sağlanmaktadır. Suçun sübutuna doğrudan etki edecek delil, olayın oluş şekline göre ceza muhakemesi hukuku çerçevesinde belirlenecektir.
Yeterli delil bulunmadan veya toplanmadan adeta delilsiz davanın açılmış olması ve bunun sonucu olarak mahkemenin soruşturma yapmak zorunluluğunda kalacağının anlaşılması halinde iddianame iade edilecektir…
Deliller kamu davası açmak için yeterli olsa bile, iddianamede bulunması gerekli diğer ve bir bakıma şekli sayılabilecek hususların yer almaması halinde de iade mümkündür…”
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
İddianame kapsamına göre suç ettiği ileri sürülen paylaşımların yapıldığı sosyal medya hesabının kendisine ait olduğunu kabul eden şüphelinin hesabının başkaları tarafından çalındığını savunmakla birlikte bu konuda yasal her hangi bir başvuruda bulunmaması da nazara alındığında şüpheli hakkında kamu davası açılması için CMK’nın 170/2. maddesinde öngörülen yeterli şüphe oluşturacak delilin bulunduğu yönündeki değerlendirme hukuka uygun olduğundan yasal olmayan gerekçeye dayanan iade kararı ile bu karara yönelen itirazın reddine dair verilen mercii kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
V-SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.02.2020 tarihli ve 2020/189 değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309/4-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin icrasını teminen dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.09.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.