Yargıtay Kararı 16. Ceza Dairesi 2020/5021 E. 2020/4895 K. 24.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/5021
KARAR NO : 2020/4895
KARAR TARİHİ : 24.09.2020

I-TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.05.2020 tarih ve 2020/47316 sayılı yazısı ile; Cumhurbaşkanına hakaret suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma sonunda 2019/94 soruşturma, 2019/128 esas, 2019/100 sayılı iddianamenin iadesine dair Hizan Asliye Ceza Mahkemesinin 10/09/2019 tarihli ve 2019/111 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Bitlis 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/12/2019 tarihli ve 2019/696 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 31/10/2016 tarihli ve 2016/15416 esas, 2016/16813 karar sayılı ilâmında, “… 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 170/2. maddesine göre soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı bir iddianame düzenleyerek kamu davası açar. Aynı yasa maddesinin 3. fıkrasında ise iddianamede gösterilmesi ve bulunması gereken unsurlar sayılmıştır. Şüphelinin ifadesinin veya savunmasının alınmasında belirtilen madde açısından bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Ceza Muhakemesi Hukukunun temel amacı olan maddi gerçeğe ulaşılmasıdır. İddianamede belirtilen suç vasfı değerlendirildiğinde, suçun takibinin şikayete bağlı olmadığı ve uzlaşma ile önödeme hükümlerinin uygulanma imkanının bulunmadığı, dosya kapsamında müşteki beyanlarını doğrular nitelikte iki tanığın ifadesine yer verildiği, bu kanıtların kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturduğu tartışmasızdır. Şüphelinin ifadesi veya savunması dosya içerisindeki bu deliller karşısında suçun sübutuna mutlak etki eden bir kanıt niteliği de taşımamaktadır. Dolayısıyla şüphelinin ifadesinin alınmasında bu fıkra açısından da bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, şüphelinin ifadesinin alınmaması sebebiyle iddianamenin iadesine karar verildiği, bu hususun ikmali amacıyla yapıldığı anlaşılan iddianamenin iadesi ve bu karara yapılan itiraz üzerine verilen kabul kararı yerinde görülmekle, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir…” şeklinde açıklandığı üzere,
Somut olayda, Hizan Asliye Ceza Mahkemesince, şüphelinin ifadesi alınmadan dosyaya etkili tüm deliller toplanmadan dava açıldığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesinde yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, şüphelinin tüm aramalara rağmen bulunamadığı, 27/12/2018 tarihinde şüpheli hakkında yakalama emri düzenlenmesine karar verildiği, iddianamenin iadesi sebepleri arasında şüphelinin savunmasının alınmamış olmasının sayılmadığı cihetle, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca Bitlis 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/12/2019 tarihli ve 2019/696 değişik iş sayılı kararının bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 30/04/2020 gün ve …-Kyb sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
II-OLAY;
Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı Önleme Şube Müdürlüğü bünyesinde internet üzerinde yer alan ve herkese açık olan kaynaklar ile sosyal medya platformlarında yapılan umuma açık paylaşımlar üzerinde yürütülen sanal devriye faaliyeti sırasında Cumhurbaşkanına hakaret ettiğine dair paylaşımlarda bulunulduğunun tespiti üzerine hazırlanan 10.09.2018 tarihli araştırma raporunun Bitlis İl Emniyet Müdürlüğüne gönderilmesine müteakip yapılan tahkikat evrakına istinaden şüpheli hakkında Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/4457 sayılı soruşturmasına başlanılmıştır.
Bu kapsamda 10.09.2018 tarihli araştırma raporu ile “…/….ates.77″adlı … kullanıcısının herkese açık şekilde yaptığı paylaşımlarında;
22.06.2018 tarihinde, “…….com/Sorgulayann/photos/…” şeklinde belirtilen url adresinde Cumhurbaşkanının resminin bulunduğu ve yorumların yapıldığı paylaşıma “Din simsarı, asrın hırsızı, avanelerinle birlikte ülkeyi batirdigin için yargılanacaksın.” şeklinde,
24.06.2018 tarihinde, “…….com/Sorgulayann/photos/…” şeklinde belirtilen url adresinde “Cumhuriyet Gazetesi, …: Maletepe’yi teröristler yönetiyor” şeklinde, Cumhurbaşkanının resminin bulunduğu ve yorumların yapıldığı paylaşıma, “Kudurmuş asrın hırsızı kime nasıl catacagini bilemez hale geldi gebersede kurtulsak bıktık sesini işitmekten suratını görmekten.” şeklinde,
21.06.2018 tarihli “…….com/karikateist/photos/…” şeklinde belirtilen url adresinde “… ses kaydıyla oy istemeye başladı” şeklinde yazının ve Cumhurbaşkanın resminin bulunduğu, yorumların yapıldığı paylaşıma “Yargılanacaksın asrın hırsızı” şeklinde yorumlarda bulunulduğunun, hesabın künye bilgilerinde “Donaueschingen’de yaşıyor” olduğunun, “11.09.2015” tarihinde İbrahim Yılmaz isimli … kullanıcısının doğum gününü kutladığına dair bir gönderinin bulunduğunun, 19.12.2011 tarihinde “Hizan, Bitlis” ibarelerinin bulunduğu bir paylaşımı yaptığının, ilk harfinin “c” ve son harfinin “0” olarak tespit edildiğinin belirtildiği e- posta adresi ile tanımlı telefon numarasının son iki rakamının “03” olduğunun, hesabın ID’sinin ve görünen adının “…” olduğunun ekran görüntüleri alınarak ve bahse konu açık kaynak bilgilerinin teyide muhtaç olduğu da belirtilmek sureti ile tespitinin yapıldığı, POL-NET sisteminde “…”, “Hizan/Bitlis”, “Donaueschingen” bilgilerine istinaden filtreleme yapılarak yapılan sorgulama neticesinde 11.09.1984 doğumlu, Bitlis nüfusuna kayıtlı, yurt dışında Baden/Württemberg’de adres kaydı bulunan ve cep telefonu numarası tespit edilen şüphelinin kimlik bilgilerinin tespitinin yapılarak, hesabın gerçek sahibinin tespit edilebilmesi için trafik bilgilerinin “… ınc” şirketinden temin edilmesi gerektiği, benzer konularda yapılan yazışmalarda bu yöndeki taleplerin adli istinabe yolu yapılmasının bildirildiği ve açık kaynak bilgilerinin doğruluğu taahhüt edilemeyen teyide muhtaç bilgiler olduğundan kesinlik arzetmediğinin belirtilerek, “…@….ates.77” isimli/rumuzlu … kullanıcısı hakkında muhtemel ilin Almanya, muhtemel kişinin ise … olduğunun re’sen tespit edildiği belirtilmiştir.
Raporun Bitlis İl Emniyet Müdürlüğüne bildirilmesine müteakip düzenlenen 08.10.2018 tarihli tutanaktan anlaşılacağı üzere şüphelinin … kayıtlarında adresinin Almanya/Donaueshingen olduğu, açık kaynak araştırma raporunda belirtilen ve … ekip bilgilerinde de şüpheliye ait olduğu belirtilen cep telefonu numarasının ise kullanımda olmadığı, şüphelinin il dahilinde olmaması nedeni ile ifadesinin alınamadığı belirlenmiştir. Durumunun “firar” olarak belirtildiği 09.10.2018 tarihli fezleke kapsamında tahkikat evrakları Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
Kendisine ulaşılamadığı ve çağrı yapılamadığı belirtilen şüpheli hakkında, Cumhuriyet Başsavcılığının 27.12.2018 tarihinde yaptığı talebe istinaden, Bitlis Sulh Ceza Hakimliğinin 27.12.2018 tarih 2018/3610 değişik iş sayılı kararı ile Cumhurbaşkanına hakaret suçundan ifadesinin alınarak serbest bırakılmasına yönelik 5271 sayılı CMK’nın 98/1 maddesi uyarınca yakalama kararı çıkartılmıştır.
Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığının 06.02.2019 tarih, 2018/4457 soruşturma, 2019/110 karar sayılı yetkisizlik kararı ile dosyanın şüphelinin ikamet adresinin bulunduğu Hizan Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmiştir.
Hizan Cumhuriyet Başsavcılığınca 2019/94 soruşturma sayısına kaydı yapılan evrak kapsamında yürütülen soruşturmada, 28.02.2019 tarihli tutanaktan anlaşılacağı üzere şüphelinin kardeşi olan … ‘in, kardeşi …’in 6 yıldır Almanya’da kaldığını, 5 yıldır Hizan ilçesine gelmediğini beyan ettiği ve şüphelinin tespit edilemediğinden ifadesinin alınamadığı belirtilmiştir. 14.03.2019 tarihinde … Ateş’in kollukta alınan ifadesinde ise …’in kardeşi olduğunu, … üzerinden Cumhurbaşkanına hakaret ettiği ile ilgili bilgiyi polis memurlarının bilgi verip tutanak tanzim etmesi üzerine öğrendiğini, durum hakkında
babasına bilgi verdiğini, babasının kardeşine internet üzerinden görüşmek sureti ile …’a durumu söylediğini, …’ın bilerek ve isteyerek herhangi bir şeyin olmadığını, herhangi bir paylaşım yaptıysa bunları sileceğini babasına söylemiş olduğunu, kardeşi ile iş zamanlarının uyuşmaması ve evinde internet hattının bulunmaması nedeni ile 5-6 aydır görüşemediğini, Almanya’da açık adresini bilmediğini, babasının da bildiğini düşünmediğini, …’ın son 5 yıldır ülkeye gelmediğini, en son 2018 yılı Ağustosunda gelip 1 ay kaldığını, ne zaman geleceği konusunda bir fikrinin ve bilgisinin olmadığını beyan etmiştir.
Adalet Bakanlığının 10.06.2019 tarihli oluru ile de 21.06.2018, 24.06.2018 ve 22.06.2018 tarihlerinde yapılan paylaşımlara yönelik kovuşturma izni verilmiştir.
Hizan Cumhuriyet Başsavcılığının 26.08.2019 tarih 2019/94 soruşturma, 2019/128 esas ve 2019/100 numaralı, suçtan zarar görenin …, şüphelinin …, suç tarihinin 10.09.2018, suç yerinin ise Bitlis/Hizan olarak belirtildiği iddianamesi ile özetle; “Şüphelinin, …@….ates.77” adı ile kullanmakta olduğu herkese açık … hesabından 21.06.2018, 24.06.2018 ve 22.06.2018 tarihli paylaşımları ile Cumhurbaşkanına hakaret suçunu işlediği, kolluk tutanakları ile şüphelinin ağabeyi … Ateş’in beyanında şüphelinin yıllardır Almanya’da bulunduğu, Türkiye’de yaşamadığının anlaşıldığı, hakkında Bitlis Sulh Ceza Hakimliğinin 2018/3610 D.iş. kararı ile ifade almaya yönelik karar çıkartıldığı, halen ifadesine başvuralamadığı ancak mevcut deliller ile isnat edilen suçu işlediği yönünde kamu davası açmaya yeterli delil elde edildiği, şüphelinin ifadesinin alınmamış olmasının iddianamenin iadesi gerekçeleri arasında sayılmadığı, Yargıtayın bu yönde içtihatlarının bulunduğu, soruşturma izninin verildiği belirtilerek şüphelinin TCK’nın 299/1-2, 53 maddelerinden cezalandırılması istenilmiştir.
26.08.2019 tarihinde havalesi yapılan iddianame, Hizan Asliye Ceza Mahkemesinin 10.09.2019 tarih 2019/111 iddianame değerlendirme numaralı kararı ile özetle, “iddianamede şüpheliye isnat edilen suçla ilgili tek delilin … sosyal medya sitesindeki paylaşımlar olduğu, şüphelinin bu paylaşımları yapıp yapmadığına yönelik bir araştırma yapılmadığı, sosyal medya hesabının şüpheliye ait olduğunu gösterir yeterli bulguların dosyasa yer almadığı, sitenin kullanım detaylarını soruşturma merciine göndermediğinin görülmesine nazaran savunması alınmayan şüphelinin savunması alınarak inceleme tutanağındaki … adresinin kendisine ait olup olmadığı ve paylaşımları bizzat yapıp yapmadığının sorularak tespit edilmediği, kural olarak kamu davası açabilmek için savunma alınması zorunlu değil ise de savunmanın suçun sübutu veya vasıflandırılması açısından önem arz ettiği durumlarda maddi gerçeği araştırmak, şüphelinin lehine ve aleyhine delil toplamakla yükümlü olan Cumhuriyet savcısının savunma almasının zorunlu olduğu, somut olayda olduğu gibi yakalama kararı sonrası adresi tespit edilen ve hakkında “kaçaklık” kararı verilmemiş şüpheli hakkında kamu davası açılmasının isabetli olmadığı, deliller dikkate alındığında şüphelinin savunması doğrultusunda işlemin kim tarafından yapıldığı, işlemi kendisinin yapıp yapmadığı gibi hususlarının aydınlığa kavuşturulması açısından, savunma suçun sübutuna etki edeceği muhakkak olan bir delil niteliğinde olduğundan savunma alınmadan düzenlenen” iddianamenin CMK’nın
170/5 maddesi delaletiyle 174/1-a ve 174/1-b maddelerince iadesine karar verilmiştir.
12.09.2019 tarihinde iade kararı Cumhuriyet savcısınca tebliğ alınmıştır. UYAP sisteminden kararın 10.09.2019 tarihinde oluşturulduğu, 11.09.2019 tarihinde hakim ve katip tarafından imzalandığı, 11.09.2019 tarihinde Cumhuriyet savcısınca okunduğu görülmüştür. Süresinde iade kararına itirazda bulunulmamıştır.
İade kararı üzerine 2019/422 sayılı soruşturmaya kayden yürütülen soruşturma kapsamında ise dosya evrakına Yargıtay 15 Ceza Dairesinin 2016/3882 esas ve 2016/8000 karar sayılı 26.10.2016 tarihli ilamının eklendiği görülmüştür.
03.10.2019 tarihli havalenin bulunduğu görülen, Hizan Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/422 soruşturma, 2019/137 esas ve 2019/109 iddianame numaralı 03.10.2019 tarihli iddianame ile şüpheli hakkında yeniden iddianame tanzim edilmiştir. İade edilen iddianame kapsamında yapılan olay anlatımının belirtildiği anlaşılan iddianamede özetle şüphelinin, Cumhurbaşkanına hakaret suçunu işlediği, kolluk tutanakları ile şüphelinin ağabeyi … ‘in beyanından şüphelinin yıllardır Almanya’da bulunduğu ve Türkiye’de yaşamadığının anlaşıldığı, şüpheli hakkında ifade almaya yönelik yakalama kararının çıkartıldığı, halen bulunamaması sebebiyle ifadesine başvuralamadığı ancak isnat edilen suçu işlediği yönünde kamu davası açmaya yeterli delil elde edildiği, şüphelinin ifadesinin alınmamış olmasının iddianamenin iadesi gerekçeleri arasında sayılmadığı, Yargıtayın da bu yönde içtihatlarının bulunduğu, Adalet Bakanlığınca kovuşturma izninin verildiği, Hizan Asliye Ceza Mahkemesine hitaben hazırlanan iddianamenin şüphelinin ifadesinin alınmaması gerekçe gösterilerek iadesine karar verildiği, 27.12.2018 tarihinde verilen yakalama kararına rağmen şüphelinin halen ifadesinin alınamadığı, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 2016/3882 Esas, 2016/8000 Karar numaralı 26.10.2016 tarihli kararında hakkında yakalama kararı çıkartılan ve tüm delillerin toplanmasına rağmen şüphelinin ifadesinin alınmamış olmasının iddianamenin iade sebepleri arasında sayılamayacağının belirtildiği, bu kapsamda düzenlenen iddianamenin Yargıtay 15 Ceza Dairesinin kararı da dikkate alındığında usul ve kanuna uygun olduğundan TCK’nın 299/1-2, 53 maddelerinden cezalandırılması istenilmiştir.
Hizan Asliye Ceza Mahkemesinin 10.10.2019 tarih, 2019/120 iddianame değerlendirme numaralı kararı ile özetle, Hizan Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/128 esas sayılı iddianamesinin suçun sübutuna etki edecek delil olan şüphelinin savunması alınmadan dolayısıyla CMK’nın 170/5 maddesine uygun olmayarak şüphelinin lehine olan deliller toplanmadan düzenlendiği gerekçesiyle CMK’nın 174/1-a ve 174/1-b uyarınca iadesine karar verildiği, itiraz edilmemesi üzerine de iade kararının kesinleştiği, kararın kesinleşmesine rağmen Cumhuriyet Başsavcılığının belirtilen eksiklikleri tamamlamadan aynı iddianameye iddianamenin neden iade edilemeyeceği hususlarını ve dosya arasına Yargıtay kararını ekleyerek 2019/137 esas sayılı iddianame ile tekrar kamu davası açtığı, iddianamenin iadesi kararı kesinleşmişse CMK’nın 174/4 maddesince Cumhuriyet savcısının kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye göndermesi gerektiği, iade kararında belirtilen eksiklikler giderilmeden düzenlenen 2019/137 esas sayılı iddianamenin CMK’nın 174/4, 174/1-a ve 174/1-b. maddeleri gereğince iadesine karar verilmiştir.
10.10.2019 tarihinde Cumhuriyet savcısınca, şüphelinin ifadesinin alınmadığından daha önce iddianamenin iadesinde gösterilen eksikliğin giderilmediği gerekçesi ile iddianamenin iadesine karar verildiği, şüpheli hakkında 27.12.2018 tarihinde yakalama kararı çıkartıldığı ve uzun süre geçmesine rağmen, yurt dışında bulunması sebebiyle yakalanamadığı, ifadesinin alınamadığı, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin kararında yakalaması infaz edilemediğinden ifadesi alınamayan şüpheli hakkında diğer tüm delillerin toplanması halinde, şüphelinin savunmasının alınmamış olmasının iddianamenin iadesi nedenleri arasında sayılmadığının belirtildiği, kovuşturma izninin alındığı, sübuta etkili tüm delillerin toplandığı, yakalama kararının halen infaz edilemediği, böylelikle ifadesi alınamamış şüpheli hakkında iddianame düzenlenmesinin usul ve yasalara uygun olduğu, iade sebebinin CMK’nın 174 maddesine aykırı olduğu nedenleri ile iade kararının kaldırılmasına yönelik itirazda bulunmuştur.
Hizan Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/120 iddianame değerlendirme numaralı 11.10.2019 tarihli kararı ile itiraz yerinde görülmediğinden dosya incelenmek üzere itiraz merciine gönderilmiştir.
Cumhuriyet savcısınca 28.10.2019 tarihli mütalaada iddianamenin iadesi şartları oluşmadığından itirazın kabulüne karar verilmesi mütalaa edilmiştir.
Bitlis 1 Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/969 değişik iş sayılı 23.12.2019 tarihli karar ile Hizan Asliye Ceza Mahkemesinin iddianamenin iadesi kararında belirtilen sebeplerin yerinde olduğu, kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu gerekçesi ile itirazın reddine mütalaaya aykırı olarak oybirliği ile kesin nitelikte karar verilmiştir.
09.01.2020 tarihinde Cumhuriyet savcısınca, şüpheli hakkında çıkartılan yakalama kararının üzerinden uzun bir süre geçmesine rağmen yurt dışında bulunması sebebiyle yakalanamadığı ve ifadesinin alınamadığı, benzer bir konuda Yargıtay 15.Ceza Dairesinin hakkında yakalama kararı çıkartılan şüpheliye ulaşılamadığı, diğer tüm delillerin toplandığı, iddianamenin iadesi sebepleri arasında sanığın savunmasının alınmamış olmasının sayılmadığı cihetle iddianamenin iadesine itiraz kararına ilişkin hükmün bozulmasına karar verildiği, açıklanan gerekçelerle, içtihatlar ışığında yasa, usul ve hukuka aykırı olduğundan Bitlis 1 Ağır Ceza Mahkemesinin 23.12.2019 tarih 2019/696 değişik iş sayılı kesin kararının kanun yararına bozulmasına yönelik istem ve mütalaada bulunulması üzerine Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 30.04.2020 tarihli yazısı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından kesin kararın Kanun yararına bozulmasına yönelik istemde bulunulmuştur.
III-
KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
İtiraz edilmeden kesinleşen iddianamenin iadesi kararı üzerine yeniden tanzim edilen iddianamenin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 174/1. maddesi gereğince iade edilmesinde ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair verilen kararda hukuka aykırılık bulunup bulunmadığına ilişkindir
IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME;
Konu ile ilgili yasal düzenlemeler şu şekildedir;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
İddianamenin iadesi
Madde 174 – (Değişik: 25.5.2005 – 5353/27 md.)
(1) Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) (Değişik:17.10.2019-7188/20 md.) Suçun sübutuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) (Değişik:17.10.2019-7188/20 md.) Önödemeye veya uzlaştırmaya ya da seri muhakeme usulüne tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaştırma ya da seri muhakeme usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
d) (Ek:17.10.2019-7188/20 md.) Soruşturma veya kovuşturma yapılması izne veya talebe bağlı olan suçlarda izin alınmaksızın veya talep olmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(4) Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.
(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.
5271 sayılı CMK’nın 174 madde gerekçesinde belirtildiği üzere “… İddianamenin iadesini düzenleyen bu maddeye göre, davaya bakacak olan mahkeme kamu davasının açılması için delillerin yeterli şüpheyi ortaya koymasına karşın, iddianamede bazı fazla önemli olmayan noksanlık saptarsa, örneğin şüphelinin açık kimliğinin belirtilmemesi, uygulanması gereken kanun maddesinin gösterilmemesi, bütün delillerin mahkemeye verilmemiş olması ve benzeri gibi, iddianameyi tamamlaması için Cumhuriyet savcılığına geri verilmesine karar verecektir. Geri verilme nedenleri maddede dokuz ayrı bentte gösterilmiştir. Bunun üzerine Cumhuriyet savcısı eksikleri tamamlayarak aynı iddianameyi veya gerekiyorsa yeniden düzenleyeceği iddianameyi mahkemeye sunacaktır. Amaç, davanın bir duruşmada sonuçlanmasını sağlayacak alt yapıyı oluşturmaktır…”
Bu kapsamda iddianamenin iadesi üzerine Cumhuriyet savcısının izleyebileceği iki yol bulunmaktadır. İlki, iade kararında belirtilen eksiklikleri giderdikten, hatalı noktaları düzelttikten sonra yeniden iddianame düzenlemektir. Eksiklik ve yanlışlıklar giderildikten sonra artık mahkeme yeni ve başka sebeplere dayanarak yeniden iade edemez. İkinci yol ise iade kararına karşı itiraz kanun yoludur. İtiraz merciinin kararı kesin olduğundan, Cumhuriyet savcısını da mahkemeyi de bağlayacaktır. İddianameyi iade için öngörülen süre, kesin bir süredir. Bu süre içinde iade edilmeyen iddianame artık kabul edilmiş sayılır.
İddianamenin iadesi kararı, kesinleşmiş olmak koşuluyla, Cumhuriyet savcılığını bağlayıcı, kesin nitelikte bir karar niteliğinde olup, gereklerini yerine getirmek yükümlülüğü bulunmaktadır.
İddianamenin iadesinin en önemli sonucu, kamu davasının açılmasına, bir başka ifade ile kovuşturma evresine geçilmesine engel oluşudur. Cumhuriyet savcısı iddianame iade edildikten sonra yapacağı soruşturmada yeni deliller elde etmesi veya başka şüphelilerin varlığını belirlemesi halinde başka suç ve şüphelilere yer vereceği gibi yapacağı soruşturma sonucunda elde ettiği bilgiler ışığında kovuşturmaya yer olmadığına da karar verebilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Hizan Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/128 esas sayılı iddianamesinin suçun sübutuna etki edecek delil olan şüphelinin savunması alınmadan dolayısıyla CMK’nın 170/5 maddesine uygun olmayarak şüphelinin lehine olan deliller toplanmadan düzenlendiği gerekçesiyle CMK’nın 174/1-a ve 174/1-b uyarınca iadesine dair verilen ve itiraz edilmemesi nedeniyle kesinleşen Hizan Asliye Ceza Mahkemesinin 10.09.2019 tarih, 2019/111 iddianame değerlendirme numaralı kararının bağlayıcı gerekleri yerine getirilmeden ve yeni bir delil de ikame edilmediği halde aynı eylem nedeniyle ikinci kez düzenlenen iddianamenin aynı sebeple iadesine ilişkin karar ile iş bu karara vaki itirazın reddine dair inceleme konusu mercii kararında hukuka aykırılık bulunmadığından talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
V- SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
Adalet Bakanlığının Kanun Yararına Bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarname yerinde görülmediğinden Kanun Yararına Bozma isteminin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.09.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.