Yargıtay Kararı 16. Ceza Dairesi 2020/3207 E. 2020/5582 K. 17.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/3207
KARAR NO : 2020/5582
KARAR TARİHİ : 17.11.2020

Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.11.2019 tarih ve 2019/120 – 2019/525 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62/1, 53, 58/9, 63. maddeleri gereği mahkumiyete dair istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi

Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Ayrıntıları ve hukuki mahiyeti Dairemizin 13.11.2019 tarih ve 2018/5526 Esas-2019/6842 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere;
Asker bir şahsın; örgütün gizlilik ve deşifre olmamak kuralına riayetle, örgütün talimatı ile ve örgütsel irtibatı sağlamak maksadıyla kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi sair işletmelerde kurulu bulunan, ücret karşılığı kullanılan sabit hat veya ankesörlü hatlar ile mahrem imam tarafından arandığı, “her türlü şüpheden uzak, kesin kanaata ulaştıracak somut olgu ve teknik verilerle tespit edilmesi ve yargılama yapan mahkemenin de tam bir vicdani kanaate ulaşması halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren hukuka uygun delil olacağı” ,
Hususunda herhangi bir kuşku bulunmamaktadır.
Dosya incelendiğinde;
Sanık …’nın Şırnak 48. Hudut Tugay Komutanlığında görevli

astsubay olduğu ve hakkında Mardin Cumhuriyet Başsavcılığınca 2017/4755 nolu soruşturma başlatıldığı, Mardin 2.Sulh Ceza Hakimliğinin 2017/1175 D.İş sayılı kararıyla soruşturmaya konu 5 adet sabit hattın HTS kayıtlarının temini için 01.01.2013 ile 31.12.2016 tarihleri arasındaki iletişimin tespitine izin verildiği, Bilgi Teknolojileri Kurumu’ndan getirtilen CD üzerinde yapılan incelemede;
Sanık … isimli askeri personelin kullanmış olduğu …nolu telefon hattının;
… nolu sabit hat ile dört kez, … nolu sabit hat ile sekiz kez, … nolu sabit hat ile üç kez, … nolu sabit hat ile dokuz kez, 0… nolu sabit hat ile bir kez arandığının,
Yine sanığın kullanmış olduğu … numaralı hattın Mardin’de bulunan sabit hatlardan …, …, …, …,…,…,…,…,…,…, …, ve …ile 01.04.2014 – 23.06.2014 tarihleri arasında 18 kez ardışık olarak arandığının.
Tespit edildiği,
Ayrıca sanık …’nın kullandığı… numaralı hattın 26/07/2013 ve 14/08/2013 tarihlerinde Manisa’da bulunan sabit hatlardan Bestami Süslü, …, …, … isimli asker şahıslar ile ardışık olarak arandığı anlaşılmıştır.
Sanık, her ne kadar soruşturma aşamasında alınan savunmalarında, ” ibadet amacıyla birkaç kez cemaate ait bir eve gittiğini ve etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini” beyan etmiş ise de, kovuşturma aşamasında bu beyanlarından dönmüştür.
Tüm bu açıklamalar karşısında dosya kapsamında somut olay irdelendiğinde; HTS kayıtlarına göre sanığın kendisinin kullanımında olduğunu kabul ettiği cep telefonlarının bilhassa HTS kayıtlarına göre ankesörlü telefonlarla arandığı, bunların bir kısmının diğer askeri şahıslarla ardışık şekilde olduğunun tespit edildiği; tanık olarak beyanı alınan …’ın ifadesinde, “sanığı Ümit kod adıyla tanıdığını ve kendisinden ve bazı askeri okul öğrencilerinden sorumlu mahrem imam olduğunu” söylemesi, tanık …’un “sanığı 2012 yılından itibaren tanıdığını ve sanıkla aynı sohbet grubunda olduğunu” ifade etmesi, sanıkla birlikte Manisa’daki sabit hatlardan ardışık olarak aranan ve söz konusu ankesörlü telefondan aramaları kabul eden tanık …’un beyanı, sanığın dolaylı ikrara dayalı savunması, ankesörlü aramaya ilişkin HTS kayıtları ve tüm dosya kapsamına göre, yerel mahkemenin sanığın örgüt üyesi olduğuna ilişkin kabulünde isabetsizlik bulunmadığından,
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda

şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca dosyanın Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.