Yargıtay Kararı 16. Ceza Dairesi 2020/2701 E. 2020/3652 K. 13.07.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/2701
KARAR NO : 2020/3652
KARAR TARİHİ : 13.07.2020

I-TALEP ;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18.03.2020 tarih ve 2020/34573 sayılı yazısı ile; Cumhurbaşkanına hakaret suçunda şüpheli … hakkında yapılan soruşturma sonunda 2019/503 soruşturma, 2019/1471 esas, 2019/1281 sayılı iddianamenin iadesine dair Viranşehir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 23/10/2019 tarihli ve 2019/597 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Viranşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 19/10/2019 tarihli ve 2019/509 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 31/10/2016 tarihli ve 2016/15416 esas, 2016/16813 karar sayılı ilâmında, “… 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 170/2. maddesine göre soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı bir iddianame düzenleyerek kamu davası açar. Aynı yasa maddesinin 3. fıkrasında ise iddianamede gösterilmesi ve bulunması gereken unsurlar sayılmıştır. Şüphelinin ifadesinin veya savunmasının alınmasında belirtilen madde açısından bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Ceza Muhakemesi Hukukunun temel amacı olan maddi gerçeğe ulaşılmasıdır. İddianamede belirtilen suç vasfı değerlendirildiğinde, suçun takibinin şikayete bağlı olmadığı ve uzlaşma ile önödeme hükümlerinin uygulanma imkanının bulunmadığı, dosya kapsamında müşteki beyanlarını doğrular nitelikte iki tanığın ifadesine yer verildiği, bu kanıtların kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturduğu tartışmasızdır. Şüphelinin ifadesi veya savunması dosya içerisindeki bu deliller karşısında suçun sübutuna mutlak etki eden bir kanıt niteliği de taşımamaktadır. Dolayısıyla şüphelinin ifadesinin alınmasında bu fıkra açısından da bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, şüphelinin ifadesinin alınmaması sebebiyle iddianamenin iadesine karar verildiği, bu hususun ikmali amacıyla yapıldığı anlaşılan iddianamenin iadesi ve bu karara yapılan itiraz üzerine verilen kabul kararı yerinde görülmekle, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir…” şeklinde açıklandığı üzere,
Somut olayda, Viranşehir 1. Asliye Ceza Mahkemesince, şüphelinin ifadesi alınmadan dosyaya etkili tüm deliller toplanmadan dava açıldığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesinde yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, şüphelinin tüm aramalara rağmen bulunamadığı, 22/04/2019 tarihinde şüpheli hakkında yakalama emri düzenlenmesine karar verildiği, iddianamenin iadesi sebepleri arasında şüphelinin savunmasının alınmamış olmasının sayılmadığı cihetle, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 09/03/2020 gün ve 94660652-105-63-21204-2019-Kyb sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
II- OLAY ;
Şanlıurfa Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan sanal devriye faaliyetinde facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde “…” kullanıcı adı ile “….etli.545” url adresinden umuma açık olarak Cumhurbaşkanına hakaret içerir paylaşımlarda bulunulduğunun tespit edilmesi ayrıca süreçte ifadesine de başvurulan ihbarcı tarafından 17.12.2018 tarihinde CİMER’e yapılan ihbar kapsamında başlatılarak tespit edilen yerleşim yeri dikkate alınmak sureti ile verilen yetkisizlik kararlarına konu soruşturma dosyalarının da birleştirilmesine karar verilmesi sureti ile yürütülen soruşturma kapsamında özetle; profil sahibinin tespit edilebilmesi için öncelikle ilgili hesabın oluşturulması ve erişim sağlanması esnasında kullanılan IP adresi, zaman ve üyelik bilgilerini içeren trafik bilgisinin Amerika Birleşik Devletlerinde bulunan şirketten temin edilmesi gerektiği, benzer konularda şirketin Türkiye’de serbest vekilliğini yapan avukatlık bürosu ile yapılan yazışmalarda da bu yöndeki taleplerin adli istinabe yoluyla yapılmasının belirtildiği, bu suretle elde edilebilecek IP adresine ait kullanıcı kimlik ve adres bilgilerinin ilgili hizmet sağlayıcıdan talep edilmesinin gerekli olduğu, paylaşımlarda yer alan tarih saat bilgisinin farklılık olabileceği, profilin ilgilinin bilgisi dışında kişisel bilgileri veya fotoğrafları kullanılarak başkaları tarafından oluşturulmuş sahte profil olabileceği, başkaları tarafından ele geçirilmiş ve rızası dışında kullanılmış olabileceği, paylaşımların ilgili veya diğer şahıslar tarafından profil/hesap bilgilerinin veya diğer bilgilerinin sonradan değiştirebileceği, gizlenebileceği, askıya alınabileceği, kapatabileceği veya hesabın ilgili sosyal ağ tarafından kapatılabileceği, aynı isim/rumuz ile birden fazla hesap açabileceğinden belirtilen bilgilerin doğruluğu taahhüt edilemeyen teyide muhtaç bilgiler olduğunu belirtir araştırma raporları ile soruşturmaya konu hesabın künye bilgilerinde “teknik Direktör’de Head Coach, Önceden PTT’da Technician, viranşehir lisesi’de okudu Düsseldorf’da yaşıyor,
Memleketi Viranşehir, 21 kişi takip ediyor” bilgilerinin bulunduğunun, 11 Mart 2018 tarihli paylaşımında “Oğlum bu hafta 2 gol ve bir asistle oynadı, tebrik ediyorum” ve “… …” ve birleşen soruşturma dosyası kapsamında yer alan Pol-net kayıtlarında yer alan resim ile aynı şahıs olduğu görülen 20 Ekim 2017 tarihinde ki Düsseldorf”a taşındığına dair ibareyi de içerir resmini paylaştığı, ekli arkadaşları arasında birden çok “…” isimli/rumuzlu facebook kullanıcı profilinin yer aldığının tespit edildiğinden, bu bilgiler kapsamında Pol-net kayıtlarında yapılan sorgulama neticesinde kimlik ve adres bilgilerinin tespiti ile belirtilen sosyal medya hesabının kullanıcısı olabileceğinin değerlendirildiği, 27.01.2017 tarihinde yurt dışına çıktığı ve halen yurt dışında olduğu, tanzim edilen tutanaklarda 5 yıl önce Almanya Federal ülkesine gittiğinin belirtildiği, yapılan çağrıların sonuçsuz kaldığı, aramalara rağmen kendisine ulaşılamadığından Viranşehir Sulh Ceza Hakimliğinin 2019/580 değişik iş sayılı 22.04.2019 tarihli kararı ile ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılmasına yönelik Cumhurbaşkanına hakaret suçundan yakalama kararı çıkartıldığı ve 03.09.2019 tarihinde atılı suça yönelik kovuşturma izni alındığı anlaşılan, adli sicil kaydında sabıkasına rastlanılmayan şüphelinin, Viranşehir Cumhuriyet Başavcılığının 18.10.2019 tarih 2019/1281 numaralı iddianamesi ile hakkında kamu davası açmaya yeterli şüphenin oluştuğu, yurt dışında olması sebebiyle ifadesi alınamadığından yakalama kararı çıkarıldığı ve kovuşturma izni alındığı belirtilerek Cumhurbaşkanına hakaret suçunu işlediği iddiası ile 5237 sayılı TCK’nın 299/1-2, 43, 53 ve 5271 sayılı CMK’nın 325/1 maddelerince cezalandırılması istenilmiştir.
Viranşehir 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/597 iddianame değerlendirme numaralı, 23.10.2019 tarihli kararında belirtildiği şekli ile özetle; “06/12/2018 tarihli araştırma raporunda da belirtildiği üzere facebook paylaşım sitesinde ilgilinin bilgisi dışında kişisel bilgi ve fotoğrafların kullanılabileceği hesapların başkaları tarafından ele geçirelebileceği hususunun dikkate alınarak bu hususta ancak sanık savunması ile tespit edilebilecek olup, sanığın ifadesi alınmadan dosyaya etkili tüm deliller toplanmadan dava açılmış olduğundan iddianamenin CMK’nun 174/1-b maddesi gereğince iadesine” karar verilmiştir.
UYAP sisteminde yapılan incelemede kararın 23.10.2019 tarihinde Cumhuriyet savcısınca okunduğu görülmüştür.
30.10.2019 tarihinde iade kararına yönelik belirtildiği şekli ile özetle; “…soruşturma kapsamında TCK m. 299’da öngörülen suça ilişkin yeterli şüphenin mevcudiyetine istinaden kamu davası 18.10.2019 tarihinde ikame edilmiştir. Yapılan ara muhakemede; fail ifadesi alınmaması tevlidiyle iddianame iade edilmiştir. İşbu karar kanaatimizce usule uygun değildir. Nitekim 06.12.2018 tarihinde Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Müdürlüğü tarafından; 18.02.2019 tarihinde Hatay İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Müdürlüğü tarafından; 13.03.2019 tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından suça konu paylaşımlara ilişkin olarak araştırma raporları tanzim edildiği, anılan raporların içeriği analiz edildiğinde; şüphelinin ailevi, sosyal, özel ve gündelik yaşamına ilişkin olarak facebook sayfasından paylaşımda bulunduğunun müşahade edildiği, şöyle ki; Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından tanzim edilen raporun 6. Sayfasında oğluna ilişkin bir yorumunun bulunduğu, buna benzer paylaşımlarının 3 raporda da tespit edildiği, mezkur raporlar göz önüne alındığında; şüphelinin suça konu paylaşımların yapıldığı facebook hesabını bilfiil kullandığının algılandığı, şüphelinin ifadesinin alınması için gerekli adli işlemlere tevessül edildiği lakin yurt dışında olması sebebiyle savunmasının alınamadığı ve hakkında 22.04.2019 tarihinde yakalama kararı çıkarıldığı, dosyanın bu haliyle Adalet Bakanlığı’na izin için gönderildiği, Bakanlık tarafından kovuşturma izni verildiği anlaşılmıştır. Soruşturma evresinde yukarıda izah olunduğu üzere şüpheli ifadesinin alınması için gerekli işlemlerin yapıldığı, yakalama kararından sonra altı ay beklenildiği, ancak şüphelinin ifadesinin alınmadığı, araştırma raporları nazara alınarak izafe olunan suçu zincirleme şekilde işlendiğine ilişkin yeterli şüphenin mevcut olduğu düşünülerek işbu dava açılmıştır. Ayrıca yargıda hedef süre hususu da tali olarak dikkate alınmıştır. Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2018/3144 e, 2018/10263 k. sayılı kararında… iddianamenin iadesi sebepleri arasında sanığın savunmasının alınmamış olmasının sayılmadığı… minvalinde karar verdiği anlaşılmıştır. Açıklanan sebeplerle iddianamenin usul ve yasaya uygun olduğu…” belirtilerek Cumhuriyet savcısınca iade kararına itirazda bulunulmuştur.
Mahkemece itiraz yerinde görülmediğinden 31.10.2019 tarihinde incelenmek üzere merciiye gönderilmiş ve dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, Viranşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 19.10.2019 tarih 2019/509 değişik iş sayılı karar ile belirtildiği şekilde “Viranşehir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/10/2019 tarih ve 2019/597 sayılı iddianame değerlendirme kararında yerinde görülmeyen Viranşehir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 30/10/2019 tarihli itirazının reddine” kesin olarak karar verilmiştir.
Şüphelinin facebook adresinde özel, gündelik, ailevi ve sosyal hayatına ilişkin paylaşımlar yaptığı, üç ayrı araştırma tutanağından atılı suçu işlediğine ilişkin yeterli şüphenin edinildiği, hakkında ifadesi alınması için 22.04.2019 tarihinde yakalama kararı çıkarıldığı ve iddianame tanzimi tarihine kadar takriben altı ay beklenildiği, dosyanın mevcut haliyle Bakanlık Makamına izin verilmesi için gönderildiği ve izin verildiği de belirtilerek önceki itiraz nedenleri kapsamında 25.11.2019 tarihinde Cumhuriyet savcısınca kesin kararın kanun yararına bozulmasının istenilmesine müteakip, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 09.03.2020 tarihli yazısı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından kesin kararın kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine dosya Dairemize gönderilmiştir.
Uyap sisteminde yapılan sorgulamada şüphelinin “…” adına oğlunun olduğu, adres bilgilerinde ise Selfkant’ta yaşadığına dair kaydın bulunduğu görülmüştür.
III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Cumhurbaşkanına hakaret suçundan yürütülen soruşturma kapsamında ifadesine başvurulamadığından hakkında yakalama kararı çıkartılan şüphelinin cezalandırılması istemi ile düzenlenen iddianamenin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 174/1-b maddesi gereğince iade edilmesinde ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair verilen kararda hukuka aykırılık bulunup bulunmadığına ilişkindir.
IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Konu ile ilgili yasal düzenlemeler şöyledir:
5271 sayılı CMK’nın
Kamu davasını açma görevi
Madde 170 – (1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
(3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
a) Şüphelinin kimliği,
b) Müdafii,
c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e) Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g) Şikâyetin yapıldığı tarih,
h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j) Suçun delilleri,
k) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
Gösterilir.
(4) İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.
(5) İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.
(6) İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.
İddianamenin iadesi
Madde 174 – (Değişik: 25/5/2005 – 5353/27 md.)
(1) Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) (Değişik:17/10/2019-7188/20 md.) Suçun sübûtuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) (Değişik:17/10/2019-7188/20 md.) Önödemeye veya uzlaştırmaya ya da seri muhakeme usulüne tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaştırma ya da seri muhakeme usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
d) (Ek:17/10/2019-7188/20 md.) Soruşturma veya kovuşturma yapılması izne veya talebe bağlı olan suçlarda izin alınmaksızın veya talep olmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(4) Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.
(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.
Ceza muhakemesinin amacı, maddi gerçeğin insan onuruna yaraşır biçimde araştırılıp bulunmasıdır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
CMK’nın 160/1 maddesinde yer alan “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâl” ifadesinden de anlaşılacağı üzere belli bir suç şüphesine karşı soruşturmaya başlanılabilmesinin maddi koşulu, o suça ilişkin başlangıç şüphesinin var olmasıdır. Başlangıç şüphesi, soyut bir izlenimle değil; suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıalar ile oluşur. Cumhuriyet savcısı, başlangıç şüphesinin olup olmadığını yani, suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıaların bulunup bulunmadığını değerlendirerek soruşturmaya başlayacaktır. Kısaca, başlangıç şüphesinin bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi, Cumhuriyet savcısına aittir (Veli Özbek, Nihat M. Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınlar, Ankara, 2011, sayfa 186 ve devamı).
Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler. “Yeterli şüphe”, şüphelinin müsnet suçtan yargılanması için gerekli ve yeterli olan şüphe derecesini ifade eder. Bu şüphenin, hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delile dayanması gerektiğinde kuşku yoktur. Cumhuriyet savcısı topladığı delillerin iddianame düzenlemek için yeterli olup olmadığını takdir edecek, delilleri olaylarla ilişkilendirerek yeterli şüpheyi ortaya koyacaktır. Kamu davasının açılmasında yeterli şüpheden bahsedebilmede önemli olan, suçun işlendiğine yönelik tartışılabilirlik ve mahkûmiyetin ne derecede mümkün olabilirliğidir.
5271 sayılı CMK’da düzenlenen iddianamenin iadesi kurumu, uzun süren yargılama süreçlerinin önüne geçilebilmesi ve davaların “tek celse”de bitirilebilmesini temin amacıyla getirilen yeniliklerden biridir. Bunun gerçekleştirilebilmesi, soruşturma safhasında mevcut tüm delillerin toplanmış olması ile mümkündür.
İddianamenin iadesi kurumu şüpheli/sanıkların lekelenmeme haklarını etkin
şekilde koruma altına almaktadır. Bu nedenle Anayasanın 36-38. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinin teminatı mahiyetindedir. İddianemedeki şekle ilişkin eksiklikler her zaman giderilebilir ancak eksik soruşturma sonucu yeterli suç şüphesi oluşturmayan delillerle kişilere sanık sıfatı yüklenmesi, yargılama sonucunda beraat etmiş olsalar dahi hak ihlaline sebebiyet vereceği göz önünde bulundurulmalıdır. Aksi takdirde kanun koyucu suçun subutuna etkili olan bir delil toplanmadan dava açılmasını iade nedeni olarak kabul etmeyeceği aşikardır.
Soruşturma aşamasında toplanan deliller sonucunda yeterli şüphenin oluşmaması durumunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, yargılama aşamasında hakim veya mahkemece verilen kararlar ile kanun yolu aşamalarında delillerin hukuka uygunluk denetiminin yapılacağına dair düzenlemelerin yanı sıra; iddianamenin iadesi müessesinin de delilin denetimine olanak tanıdığının kabulü gereklidir. Ancak Anayasanın 38, 5271 sayılı CMK’nın 206/2 maddelerindeki düzenlemeler kapsamında, bu olanağın çok geniş yorumlanmaması gerektiği CMK’nın 172/1 maddesinin doğal sonucudur.
Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere;
“Kamu davasının tek veya zorunlu olduğunda birbirini izleyen oturumlarda ve mümkünse bir günde sonuçlandırılmasını gerçekleştirebilmek amacıyla; iddianamenin, hukuken geçerli ve yeterli delillerin toplanmasından ve dava açma koşullarının gerçekleşmesinden sonra, tüm yönleriyle doğru ve eksiksiz olarak mahkemeye verilmesi gerekmektedir.
Yeterli delil bulunmadan veya toplanmadan adeta delilsiz davanın açılmış olması ve bunun sonucu olarak mahkemenin soruşturma yapmak zorunluluğunda kalacağının anlaşılması halinde iddianame iade edilecektir…
Deliller kamu davası açmak için yeterli olsa bile, iddianamede bulunması gerekli diğer ve bir bakıma şekli sayılabilecek hususların yer almaması halinde de iade mümkündür…”
7188 sayılı Kanunla yapılan değişiklik gerekçesinde ise;
“Maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen iddianamenin iadesine karar verileceği hüküm altına alınmıştır. Söz konusu düzenleme uygulamada hâkimler ve savcılar tarafından farklı yorumlanmaktadır. “Mutlak sayılan mevcut bir delil” ibaresi dikkate alındığında mahkemelerin iade yetkisinin çok sınırlı olduğu ve mutlak olmamakla birlikte suçun sübutuna etki edebilecek deliller toplanmadan açılan iddianamelerin iade edilemediği görülmektedir. Yargıtay içtihatları da bu yönde gelişmiştir. Bu itibarla, maddeyle yapılan değişiklikle suçun sübutuna doğrudan etki edecek delillerin toplanması sağlanmaktadır. Suçun sübutuna doğrudan etki edecek delil, olayın oluş şekline göre ceza muhakemesi hukuku çerçevesinde belirlenecektir.”
Şüphelinin savunmasının alınmasını zorunlu kılan açık bir hükme CMK’nın 170 ve 174. maddelerinde yer verilmemiştir. Ancak bu durum her koşulda savunma alınmadan dava açılabileceği şeklinde yorumlanmamalıdır.
CMK’nın 170/5. fıkrasında “İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.” hükmüne yer verilmiştir. Emredici nitelikte bulunan bu kuralın yerine getirilmesi çoğu zaman şüphelinin savunmasının alınmasıyla işlerlik kazanacaktır.
Öte yandan Anayasamızın 90/4. maddesi uyarınca iç hukukumuzun bir parçası olan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve bu sözleşmenin yorumunu yapan bağlayıcı nitelikteki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin adil yargılanma hakkına ilişkin kararları uyarınca da etkili, yeterli ve adil bir soruşturmanın yürütülebilmesi için, şüphelinin suçlamalardan en kısa zamanda haberdar edilip, savunma hakkının tanınması gerekmektedir.
Bu bilgiler kapsamında somut olay değerlendirildiğinde, araştırma tutanakları ile tespiti yapılan sosyal medya hesabından Cumhurbaşkanına hakaret içerir paylaşımlarda bulunulması nedeni ile başlatılan soruşturmada, teyide muhtaç olmakla birlikte hesabın herkese açık künye bilgilerine istinaden Pol-net kayıtlarından kimlik ve adres bilgileri tespit edilerek yurt dışına çıkış yaptığı ve ikamet ettiği belirlenerek çıkartılan yakalama kararının infazının beklenilmesine müteakip belirlenen hesabın kullanıcısı olduğu ve suça konu paylaşımları yaptığı iddiası ile hakkında iddianame tanzim edilen şüpheliye yönelik, özellikle araştırma tutanaklarında belirtilen 11 Mart 2018 tarihli paylaşımda “Oğlum bu hafta 2 gol ve bir asistle oynadı, tebrik ediyorum” ile “… …” ve resminin yer aldığı yurt dışına taşındığına dair paylaşıma yönelik tespitler ile hesaba ait künye bilgilerinin ve resminin Polnet kayıtları ile de örtüşmesine nazaran, atılı suçun şüpheli tarafından işlendiğine yönelik yeterli şüphenin oluştuğuna dair değerlendirmede hukuka aykırılık görülmediğinden, profiline ekli kişilerin tespiti ile bilgisine başvurulması veya “Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardım Avrupa Sözleşmesi” ve 6706 sayılı Kanun hükümleri kapsamında istinabesine başvurulması sureti ile araştırma yapılmasının kovuşturma aşamasında da mümkün olduğu ve adresinde bulunamadığından hakkında yakalama emri çıkarılıp makul süre beklenildikten sonra müsnet suçun nitelik ve mahiyetine göre iddianame düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından istemin kabulüne karar verilmiştir.
V-SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Viranşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 19.10.2019 tarihli ve 2019/509 Değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309/4-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde icrasına, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.07.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.