Yargıtay Kararı 16. Ceza Dairesi 2020/2397 E. 2021/4683 K. 23.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/2397
KARAR NO : 2021/4683
KARAR TARİHİ : 23.06.2021

Mahkemesi :Ceza Dairesi

Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Diğer sanıklar yönünden 23.02.2017
Hüküm : 1-Sanıklar … ve … hakkında TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 3, 5/1, TCK’nın 62, 53/1-3, 58/9, 63. maddeleri uyarınca 7’şer yıl 6’şar ay hapis cezasına,
2-Sanık … hakkında, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 3, 5/1, TCK’nın 62, 53/1-3, 58/9, 63 maddeleri uyarınca 6 yıl 8 ay hapis cezasına,
3-Sanık … hakkında, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 3,5/1, TCK’nın 62, 53/1-3, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasına,
4-Sanık … hakkında, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 3, 5/1, TCK’nın 62, 53/1-3, 58/9, 63 maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezasına,
5-Sanık … hakkında, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 3, 5/1, TCK’nın 62, 53/1-3, 58/9, 63 maddeleri uyarınca 7 yıl 8 ay 15 gün hapis cezasına ilişkin istinaf başvurularının esastan reddine

Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz taleplerinin reddi bulunmadığından işin esasına geçildi;
Sanık … ve müdafii ile sanık … müdafiinin duruşmalı inceleme taleplerinin yasal şartları oluşmadığından CMK’nın 299. maddesi gereğince REDDİNE,
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre örgüte müzahir Kimse Yok Mu Derneğine bağışta bulunmanın müsnet suç yönünden delil ya da örgütsel faaliyet olarak değerlendirilemeyeceği belirlenerek yapılan yapılan incelemede;
1- Sanıklar …, …, …, … hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine ilişkin olarak;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanıklar ve müdafilerin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2- Sanıklar … ve … hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine ilişkin olarak;
a-Sanık … yönünden;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu anlaşılmakla yerinde görülmeyen sair temyiz sebeplerini reddine, ancak;
Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK’nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle 3/1. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde; suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, konusunun önem ve değeri, meydana getirdiği tehlike ile sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı, güttüğü amaç ve saik bağlamında örgütteki konumu ve faaliyetlerinin nitelik ve yoğunluğu göz önünde bulundurularak; hukuka, vicdana, dosya kapsamına uygun makul bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden yetersiz gerekçe ile teşdidin derecesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde fazla ceza tayin edilmesi,

b-… yönünden;
Örgütün hiyerarşik yapısına organik bağla dahil oduğuna ilişkin yeterli delil bulunmayan sanığın,
BDDK’nın 29.05.2015 tarihli kararı ile temüttü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen ve 22 Temmuz 2016 tarihli kararı ile de 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 107. maddesinin son fıkrası gereğince faaliyet izni kaldırılıncaya kadar yasal bankacılık faaliyetlerine devam eden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı Asya Katılım Bankası AŞ’de gerçekleştirilen mutad hesap hareketlerinin müsnet suç yönünden delil ya da örgütsel faaliyet kapsamında değerlendirilemeyeceği, örgüt liderinin talimatı üzerine örgütün amacına hizmet eden ve bankanın yararına yapılan ödeme ve sair işlemlerin, örgüte üye olmak suçu bakımından örgütsel faaliyet, tek başına ise örgüte yardım etmek olarak kabul edilebileceği gözetilerek; sanığın Bank Asya nezdindeki 2014 yılı öncesi dahil olmak üzere tüm hesap hareketleri yeniden temin edilip incelenmek ve gerekirse bu konuda bilirkişi raporu da alınmak suretiyle örgüt liderinin talimatı üzerine örgütün amacına hizmet eden, bankanın yararına yapılan ödeme ve sair işlemlerin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya konması, ayrıca UYAP’ta bulunan örgütlü suçlar bilgi havuzunun da kontrol edilip sanık hakkında bilgi veya beyan olup olmadığı araştırılması, var ise istenerek duruşmada 5271 sayılı CMK’nın 217. maddesi gereğince okunmasından sonra sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ve müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE 23.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.