YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/2218
KARAR NO : 2021/2064
KARAR TARİHİ : 10.03.2021
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : Sanıklar hakkında TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddeleri uyarınca hükmedilen mahkumiyet hükümlerine ilişkin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Sanık … müdafii Av. …’ın duruşmalı inceleme talebinin yasal şartları oluşmadığından CMK’nın 299. maddesi gereğince REDDİNE,
Temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
I)… yönünden;
Silahlı terör örgütüne üye olma suçu temadi eden suçlardan olup yakalanma ile temadi kesileceğinden gerekçeli karar başlıklarında suç tarihinin “27.09.2016” yerine “21.09.2016” olarak yazılması ve sanığın gözaltı tarihinin yazılmaması mahallinde giderilebilir yazım hatası kabul edilmiştir.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık … ve sanıklar müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. Maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA,
II) Sanık … yönünden;
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 sayılı kararında; “ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bir suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı”nın kabul edildiği gözetilmekle,
Her ne kadar yerel mahkemece sanık …’nın adına kayıtlı hat ile sanık …’a ByLock kullandırdığı, buna zemin hazırladığı, sanıkların eş olmaları ve kendi adına kayıtlı telefonlarla da ByLock kullandıkları, söz konusu TTNET hattını müşterek kullandıkları ve her ikisinin de sorumlu tutulması gerektiği kabul edilerek sanık …’nın ByLock kullanıcısı olduğu değerlendirilmişse de sanık … adına kayıtlı 0554 583 45 46 numaralı hattın diğer sanık … tarafından kullanıldığı, söz konusu hatta ilişkin ayrıntılı ByLock tespit değerlendirme tutanağının geldiği ve ByLock’u kullanan kişinin sanık … olduğunun anlaşılmakla ByLock kullanıcısı olduğunu kabul etmeyen sanık …’nın, ByLock uygulamasını kullandığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde teknik verilerle tespiti halinde, ByLock kullanıcısı olduğuna dair delilin atılı suçun vasfı açısından belirleyici nitelikte olması karşısında, hükümden sonra dosyaya geldiği anlaşılan ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme tutanağı ile yargılama aşamasında Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığının 24.04.2018 yazılı üst yazısı ile Bölge Adliye Mahkemesinin bozma kararı öncesinde sanığın yargılandığı aynı mahkemenin 2017/85 Esas sayılı dosyasına gönderildiği anlaşılan başka dosya şüphelisi Gülay Yurttaş Öztürk’ün beyanlarının CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak diyecekleri sorulduktan sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Karar başlıklarında suç tarihinin temadinin kesildiği yakalanma tarihi olan “27.09.2016” tarihi olarak gösterilmemesi, sanık yönünden tahliye tarihinin “19.12.2016” yerine “10.03.2017” olarak gösterilmesi ve sanığın gözaltı tarihlerinin yazılmaması,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafii ve sanık … müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, bu sebeplerden dolayı hükmün CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe
giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Düzce 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.