YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/1532
KARAR NO : 2021/4428
KARAR TARİHİ : 30.06.2021
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
12.01.2016, sanık … için; 03.02.2016,
sanıklar …, … ve… için 04.02.2016, sanıklar … ve … için 05.02.2016, sanık … için
03.10.2016, sanık … için 14.10.2016
Hüküm : 1-Sanıklar …, … ve M… hakkında TCK’nın 314/2 ve 3713 sayılı
Kanunun 3, 5/1 maddeleri ile TCK’nın 53/1-2-3, 58/9
ve 63 maddeleri uyarınca verilen mahkumiyet
kararlarına ilişkin istinaf başvurularının esastan reddi,
2-Sanıklar …, …,
…, …, …, … …, …, … ve
… hakkında TCK’nın 314/2 ve 3713 sayılı
Kanunun 3, 5/1 maddeleri ile TCK’nın 62, 53/1-2-3,
58/9 ve 63 maddeleri uyarınca verilen mahkumiyet
kararlarına ilişkin istinaf başvurularının esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, sanık …’nün duruşmalı inceleme isteminin 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren, hükmolunan cezaların süresine göre şartları bulunmadığından sanık … ve sanıklar …, …, …, …, …, … ve … müdafiilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin CMK’nın 299. maddesi uyarınca REDDİNE,
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler, tanık beyanları ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-Sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … yönünden;
Tüm dosya kapsamı gözetilerek diğer delillerin atılı suçun sübutu için yeterli olduğu görülmekle, sanıklar … ve …’nün bylock kullanıcısı olduklarını bildiren ayrıntılı bylock tespit ve değerlendirme tutanaklarının dosyaya gelmesi beklenilmeden karar verilmesi sonuca etkili bulunmamış, silahlı terör örgütüne üye olma suçu temadi eden suçlardan olup, yakalanma ile temadi kesileceğinden; CMK’nın 232/2-c maddesine aykırı olarak suç tarihi yazılmayan Bölge Adliye Mahkemesi ve suç tarihi “14.10.2016, 15.07.2016” olarak yanlış yazılan ilk derece mahkemesi karar başlıklarına suç tarihinin “Sanıklar …, …, … ve … için 12.01.2016, sanık … için 03.02.2016, sanıklar …, … ve … için 04.02.2016, sanıklar … ve … için 05.02.2016, sanık … için 03.10.2016, sanık … için 14.10.2016” olarak yazılması mahallinde mümkün görülmüştür.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükümlere esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini
sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanıklar …, …, …, … ve sanıklar müdafiilerinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2- Sanık … yönünden;
Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir(TCK madde 21/1). Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz (TCK madde 30/1). 5237 sayılı TCK’nın, “Hata” kenar başlıklı 30/1.maddesinde düzenlenen suçun maddi unsurlarında hata şartlarının gerçekleştiği durumlarda, sanığın kasten hareket ettiğinden bahsedilemeyecek ve somut olayda tipik eylem gerçekleşmiş olsa da 5271 sayılı CMK’nın 223/2-c maddesi gereğince beraat kararı verilecektir.
Hata (yanılma); kişinin tasavvuru, zihninden geçirdikleri ile gerçeğin birbirine uymaması anlamına gelen bir kavramdır. Hata kural olarak iradenin oluşum sürecine etki eder ve gerçeğin yanlış biçimde tasavvuru veya bilinmesi nedeniyle irade bozulmuş olarak doğar. Failin tasavvurunun konusu dış dünyaya ait bir şeye ilişkin olabileceği gibi, normatif dünyaya (kurallar alanına) dair de olabilir. Dış dünyayla ilgili şey olduğundan farklı bir biçimde algılanması halinde unsur yanılgısından (tipiklik hatası), normatif dünyaya ait gerçekliğin farklı biçimde değerlendirilmesi halinde ise yasak hatasından bahsedilir. Kısaca unsur hatası bir algılama hatası olduğu halde, yasak hatası bir değerlendirme hatasıdır.
Dairemizin 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı dosyasında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; FETÖ/PDY terör örgütünün, başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanında büyük bir kesimce böylece algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce erişinceye kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında, örgütün ustaca gizlenen amacını bilenler ve bu amaçla örgütte görev alanlar açısından, suç tarihine bakılmaksızın ve suç tarihinden önce anılan yapının terör örgütü olduğuna ilişkin bir mahkeme kararı verilmiş olması da aranmaksızın hata savunmalarına itibar edilemeyeceğinde kuşku bulunmamakta ise de; terör örgütü olduğunu bilmeksizin içinde yer alan veya yardım eden sanıklar yönünden mensup olduğu ya da yardım ettiği yapının Anayasal düzeni zorla değiştirme, Anayasaya uygun olmayan yöntemlerle iktidarı ele geçirmeyi amaçlayan bir terör örgütü olduğunu veya terör örgütüne dönüştüğünü anladığı veyahut expost bir değerlendirme ile dış aleme yansıyan olay ve olgular itibariyle kendisinden anlamasının beklendiği tarihten itibaren davranışları ile bu örgütten ayrılma iradesini ortaya koyup koymadığı ve bu bağlamda TCK’nın 30/1. maddesinde düzenlenen
suçun maddi unsurlarında hata şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği somut olayın özelliğine göre değerlendirilmelidir.
Somut olayda, 5726 sayılı Kanunun 9/8 maddesi sarahatine ve doğrudan bilgi ve görgüsü Aralık 2013 tarihi öncesine dayanan gizli tanığın, sanığın kabul etmediği örgütteki sohbet sorumlusu olduğu yönündeki konumuna ilişkin iddiasının somut kanıt ve delillerle ortaya konamaması ve aksi kanıtlanamayan aşamalardaki samimi savunmaların Celalettin Yuvacı ile dosya sanıkları … ve Şaban Yılmaz’a ait bylock tespit ve değerlendirme tutanakları içerikleri ile doğrulandığının anlaşılması karşısında; örgütün nihai amaçlarını açıkça ortaya koyan dış aleme yansıyan olay ve olguların yaşandığı 2013 yılından sonra herhangi bir örgütsel faaliyeti tespit edilemeyen sanık hakkında TCK’nın 30/1. maddesinin uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığının karar yerinde tartışmasız bırakılması,
b-Kabul ve uygulamaya göre de;
Silahlı terör örgütüne üye olma suçu temadi eden suçlardan olup, yakalanma ile temadi kesileceğinden İlk Derece Mahkemesi karar başlığında suç tarihinin “12.02.2016” yerine “14.10.2016, 15.07.2016” olarak yazılması ve Bölge Adliye Mahkemesi karar başlığında CMK’nın 232/2-c maddesine aykırı olarak suç tarihinin belirtilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca dosyanın Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.