YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/1031
KARAR NO : 2020/4214
KARAR TARİHİ : 21.09.2020
Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : İzmir 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.04.2019 tarih ve
2019/16 – 2019/174 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olmak
Hüküm : TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9 ve 63. maddeleri gereğince, sanığın
mahkumiyetine yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Duruşmalı inceleme isteminin, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerinde savunmaya yeterli süre ve kolaylık sağlanarak bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması ve temyiz denetiminde de yazılı savunmanın sınırsız şekilde kullanılabilme olanağının bulunması karşısında, savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan temyiz incelemesinde;
Sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilip, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesinin 2019/2046 Esas ve 2019/1434 Karar sayılı ilamı ile düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen hükmün, yalnızca sanık ve müdafii tarafından temyiz edilmiş olması karşısında, Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin, 5271 sayılı CMK’nın 280/1-c maddesi gereğince duruşma açıp sonucuna göre aynı kanun maddesinin 2. fıkrası gereğince İlk Derece Mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurması gerekirken, kanun maddesine yanlış anlam yüklenerek duruşma açmaksızın evrak üzerinde İlk Derece Mahkemesince belirlenen cezadan daha az bir cezaya hükmedilmesi hukuka aykırı ise de, anılan uygulamanın sanık lehine olması ve aleyhe temyiz talebinin de bulunmaması hususları gözetilerek iş bu hukuka aykırılık bozma nedeni yapılmamıştır.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık ve müdafiinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın İzmir 14. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.