Yargıtay Kararı 16. Ceza Dairesi 2019/9150 E. 2019/8467 K. 27.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/9150
KARAR NO : 2019/8467
KARAR TARİHİ : 27.12.2019

I-TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.01.2019 tarih ve 2019/10357 sayılı yazısı ile; Patlayıcı madde bulundurma suçundan sanık …’in mahkûmiyetine dair İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250. maddesi ile görevli) 12/05/2011 tarihli ve 2007/365 esas, 2011/96 sayılı kararını kapsayan evrak incelendi.
Dosya kapsamına göre, Terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde patlayıcı madde bulundurma suçunu işlediği kabul edilen sanığın cezasında TCK’nın 174/2. Maddesi yollamasıyla 3713 sayılı Kanunun 5/2. maddesi uyarınca bir kez artırım yapılması ancak yapılacak arttırımın üçte ikiden az olamayacağı gözetilmeden, sanık hakkında TCK’nın 174/2 ve 3713 sayılı Kanunun 5. maddeleri uyarınca iki kez yarı oranında artırım yapılmak suretiyle fazla ceza tayininde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 25/01/2019 gün ve 94660652-105-34-8628-2013-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 24.09.2019 tarih 2019/2040 esas ve 2019/11174 karar sayılı görevsizlik kararına müteakip ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
II-OLAY :
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının, 2007/2036 soruşturma, 2007/1134 esas ve 2007/727 numaralı, 20.08.2007 tarihli iddianamesi ile 12.08.2007 tarihinde Zeytinburnu Belediyesine ait aşevi binasına molotof kokteyli atılması ile 13.08.2007 günü Zeytinburnu- Kabataş seferini yapan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım AŞ’ye ait tramvaya molotof kokteyli atılarak yakılmaya çalışılması olaylarına yönelik yapılan soruşturmanın sonucunda; diğer sanıklar … …, … ve her ne kadar iddianamede suça sürüklenen çocuk olarak belirtilmemiş ise de, süreçte hakkındaki yargılamanın tefrik edilerek Çocuk Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği anlaşılan, suça sürüklenen çocuk … …’in eylemlerinin de belirtilmesi sureti ile; “sanıkla ilgili 13.08.2007 tarihinde gerçekleşen olay kapsamında; 5237 sayılı TCK’ nun 220/6. maddesi delaleti ile TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Yasanın 5, TCK. nun 174/1-2, 3713 sayılı TMK’nun 5, TCK’ nun 170/1-c, 3713 sayılı Yasanın 5, TCK’nın 152/2-a, 3713 sayılı Yasanın 5, TCK’nın 53, 58/9, 63. maddeleri gereğince cezalandırılmasının” istenildiği anlaşılmıştır.
(Kapatılan) İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250. maddesi ile görevli) 2007/365 esasına kaydedilerek süreçte, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Zeytinburnu Belediye Başkanlığının katılan sıfatı ile davaya kabulüne, tutuklu olarak yargılanan sanıklar … …, … ve suça sürüklenen çocuk … …’in tahliyesine, … … ve … …’in tanık olarak dinlenilmelerinden vazgeçilmesine, … …’in suç tarihinde 18 yaşından küçük olduğu anlaşıldığından hakkındaki davanın tefrikine dair ara kararlar/karar verilmesi sureti ile ayrıca kapalı yargılama yapılacağının belirtilmesine rağmen açık yargılamaya devamla yürütülen ve Cumhuriyet savcısının 5237 sayılı TCK’nın 314/2, 3713 sayılı TMK’nın 5, TCK’nın 174/1-2, 170/1-c, 152/2-a, 53, 58/9, 63 maddeleri uyarınca sanığın cezalandırılmasına dair mütalaa sunduğu anlaşılan kovuşturmanın sonunda; 12.05.2011 tarihinde sanığın yokluğunda tefhim olunan hükümle, diğer sanıkların isimlerinin de geçtiği şekilde özetle;
-… …, …, … ve sanığın; 5237 sayılı TCK.nın 220/6 maddesi ve 314/3 maddesi delaleti ile 5237 sayılı TCK’nın 314/2, 3713 sayılı TMK’nın 5, TCK’nın 62, 53/1-2, 3, 58/9-son, 63 maddeleri uyarınca 6 sene 3 ay hapis cezasıyla,
-… …, …, … ve sanığın; 5237 sayılı TCK nın 174/1-2, 3713 sayılı TMK’nın 5, TCK’nın 62, 52/2, 53/1, 2, 3, 58/9, 63 maddeleri uyarınca 5 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve 1.500 TL adli para cezasına,
– Zeytinburnu Kabataş seferini yapan tramvaya molotof kokteyli atarak zarar verme suçunu işlediğinden … … ve sanığın; TCK’nın 152/1-a, 2-a, 3713 sayılı TMK’nın 5, TCK’nın 62, 53/1, 2, 3 ve 58/9, 63 maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, …’in ise beraatine,
– … ve sanığın; Zeytinburnu Kabataş seferini yapan tramvaya patlayıcı madde olan molotof kokteyli atmak suçunu işledikleri sabit olduğundan 5237 sayılı TCK’nın 170/1-c, 3713 sayılı TMK’nun 5, TCK’nın 62, 53/1, 2, 3, 58/9, 63 maddesi gereğince duruşmadaki iyi halleri nedeniyle sanıklara verilen cezanın takdiren 1/6 oranında indirilerek 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına, … ‘in ise beraatine,
– 3713 sayılı TMK’nın 13. maddesi gereğince sanıklar hakkında TCK.nın 50, 51, CMK.nın 213/5 maddesinin uygulanmasına kanunen yer olmadığına, dair karar verildiği görülmüştür.
Sanığın süreçte Yeşiltepe mah. 57/3 sokak Göçmez apt. No: 2/3 Zeytinburnu/İstanbul adresini ikamet adresi olarak beyan ettiği de görülmüş ise de; 12.05.2011 tarihli gerekçeli kararının, ilamın kesinleşmesine müteakip gönderilen ödeme emrinin işe gittiği şerhi düşülerek 15.09.2011 tarihinde tebliğ alındığı anlaşılan ve diğer süreçteki beyanlarında da bildirdiği adresine gönderilmiş olduğu da gözetildiğinde, Veliefendi Mah. 75/7 Sok. No.21/2 Zeytinburnu/ İstanbul adresine Tebligat Kanunun 35. maddesine göre, 07.07.2011 tarihinde tebliğ edilmesine müteakip, 15.07.2011 tarihi itibari ile temyiz edilmediğinden, hükümlerin kesinleştirmelerinin yapılarak infaza verildiği anlaşılmıştır.
Diğer sanıklar … …, …, … ve suça sürüklenen çocuk … … hakkında verilen mahkumiyet, beraat ve tefrik hükümlerinin temyizi üzerine, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 2013/3922 esas, 2014/8613 karar sayılı 10.07.2014 tarihli ilamı ile yapılan inceleme sonucunda red, onama, düzeltilerek onama ve bozma kararlarının verildiği ve ilamın ilgili kısımlarında; sanıklar … … ve … hakkında patlayıcı madde bulundurma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde özetle; terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde patlayıcı madde bulundurma suçunu işledikleri kabul edilen sanıkların cezalarında TCK’nın 174/2. maddesi yollamasıyla 3713 sayılı Kanunun 5/2. maddesi uyarınca bir kez artırım yapılması ancak yapılacak arttırımın üçte ikiden az olamayacağı gözetilmeden, sanıklar hakkında TCK’nın 174/2 ve 3713 sayılı Kanunun 5. maddeleri uyarınca iki kez yarı oranında artırım yapılmak suretiyle fazla ceza tayini nedeni ile bozulmasına ancak bu hususun yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden CMUK’nın 322. maddesine göre düzeltilerek onanmasına; hükümden sonra yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 85. maddesiyle TCK’nın 220/6. maddesinde yapılan değişiklik karşısında; sanıkların hukuki durumlarının yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması; iddia ve kabul edilen molotof atmak suretiyle kamu malına yakarak zarar verme şeklinde gerçekleşen eylemlerinin TCK’nın 42. maddesi hükmü karşısında, yakarak mala zarar verme suçunu oluşturup, kasten yangın çıkarma fiilini ağırlaştırıcı neden sayan bileşik suç niteliğinde olduğu ve anılan Kanunun 152/1-a, 152/2-a maddeleri uyarınca sadece yakarak mala zarar verme suçundan hüküm kurulması ile yetinilmesi gerektiği gözetilmeden her iki suçtan ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verilmesi; hükümden sonra yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 65. maddesi ile mala zarar verme suçunu düzenleyen TCK’nın 152/1, 152/2-a. maddelerinde yapılan değişiklik ve 6352 sayılı Kanunun 105/2-b maddesiyle 3713 sayılı Kanunun 13. maddesinin yürürlükten kaldırılmış olması karşısında sanıkların hukuki durumlarının yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması nedenleri ile düzeltilerek onanmasına ve bozulmasına karar verildiği görülmüştür.
Bozma kararı üzerine diğer sanıklar yönünden Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/366 esasına kaydedilen ve 06.02.2015 tarihli tensip zaptında da Kapatılan İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK’nın 250. maddesi ile görevli) 2007/365 esas sayılı dosyasından sanık … yönünden tefrik edilen dosyanın, kapatılan İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/68 sırasına kaydedildiği, 07.03.2014 tarih ve 2013/68 esas, 2014/73 karar sayılı dosya inceleme ve devir tutanağı ile ve 6526 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununa eklenen geçiçi 14. maddenin 4. fıkrası uyarınca Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği ve 2014/124 esas sırasına kaydedildiğinin belirtildiği de görülen dava dosyasında; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, 27.11.2015 tarihli kararla özetle; sanıklar … … ve …’ın 5237 sayılı TCK’nın 220/6, 314/3 maddeleri yollaması ile 314/2, 3713 sayılı TMK’nın 5, TCK’nın 62, 53, 58/9 maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile; molotof atmak sureti ile kamu malına zarar verme ve patlayıcı madde olan molotof atmak eyleminden TCK’nın 170/1-c maddesinden cezalandırma istenen eylemlerinin ise TCK’nın 42. maddesi hükmü karşısında, yakarak mala zarar verme suçunu oluşturup, kasten yangın çıkarma fiilini ağırlaştırıcı neden sayan bileşik suç niteliğinde olduğu ve tek suç olarak cezalandırılması gerektiğinden sabit görülen eylemlerine uyan TCK’nın 152/1-a, 152/2-a, 62, 53 maddelerinden 11 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve 5271 sayılı CMK’nın 231/5 maddesi uyarınca hapis cezalarının açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bahse konu ilamın temyiz edilmesi üzerine de, Dairemizin 22.02.2018 tarihli 2017/2973 esas ve 2018/481 sayılı kararı ile hükümlerin onandığı görülmüştür.
14.01.2013 tarihinde sanığın 6352 sayılı yasadan yararlanmak istediğine dair dilekçesi üzerine, 2007/365 esas sayılı dosya kapsamında 19.03.2013 tarihinde yapılan tensiple, 6352 sayılı yasa kapsamında uyarlama yargılamasının duruşmalı olarak 16.05.2013 tarihinde yapılmasına ve 5237 sayılı TCK’nın 220/6. maddesi ve 314/3 maddesi delaletiyle 314/2 ve 3713 sayılı yasanın 5. maddesi gereğince neticeten verilen 6 yıl 3 ay hapis cezası yönünden hükmün infazının durdurulmasına, diğer hükümlerin aynen infazına karar verildiği, 30.04.2013 tarihli 4. yargı paketi kapsamında hakkında verilen infazı durdurulmayan diğer hükümlerin uyarlanmasına dair istemin ise duruşmada değerlendirilmesi hususunda şerh düşüldüğü, 16.05.2013 tarihinde yapılan uyarlama yargılamasına konu duruşmada 2007/365 esas ve 2011/96 karar sayılı dosyanın Yargıtay incelemesinden dönmediği belirtilmek sureti ile dosyanın karışıklığa mahal vermemek maksadı ile yeni esasa kaydedilmesine ayrıca sanığa patlayıcı madde bulundurmak suçundan 5237 sayılı TCK’nın 174/1 maddesi gereğince ceza verildiği, yalnız sehven cezasının hem TCK’nın 174/2 hem de 3713 sayılı yasanın 5. maddesi gerğince iki kez artırıldığı; olay kapsamında kamu malına zarar vermek suçundan sanığa ceza verildiği ve aynı olay kapsamında ayrıca meskun mahalde molotof atmak suçundan da ceza verilmiş ise de Yargıtay içtihatlarına göre bu suçun mala zara verme suçu içerisinde eridiği belirtildiğinden, bu hususlar doğrultusunda yazılı emir talebi konusunda dosyanın Cumhuriyet savcılığına tevdiine karar verilerek infazların durdurulmasına karar verilerek, mahkemenin 2013/68 esasa kaydedildiği ve 03.09.2013 tarihinde yapılan duruşmada da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına rızasının olduğunu beyan ettiği anlaşılan sanık hakkında yürütülen uyarlama davasında; verilen ara karar gereğince kanun yararına bozma yoluna gidilmesi hususunda Mahkeme Başkanınca 03.09.2013 tarihli müzekkere ekinde 2013/68 esas sayılı dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığı Yasa Yolları Bürosuna gönderilmesi sureti ile kanun yararına bozma hususunda ihbarda bulunulması üzerine, 17.09.2013 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 5237 sayılı TCK’nın 174 ve 170. maddeleri kapsamında kurulan hükümlere yönelik olarak aynı gerekçe ile 12.05.2011 tarihli 2007/365 esas ve 2011/96 karar sayılı ilamın kanun yararına bozulması için Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünden istemde bulunulduğu, 07.03.2014 tarihinde, 6352 sayılı yasanın geçici 2 maddesi uyarınca mahkemenin kapatılması nedeni ile yetkili ve görevli Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesine dosyanın gönderilmesine dair dosya inceleme ve devir kararı verildiği ve tevzi olunan dosyanın Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/124 esasına kaydedildiği görülmüştür.
Kanun yararına bozma istemi kapsamında, asıl dava dosyasının gönderilebilmesi için temyizden dönüşünün beklendiği süreçte devam eden uyarlama davasında; 15.06.2016 havale tarihli dilekçesi ile sanık müdafiinin özetle; Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesine gerekçeli kararın sanığa tebliğ edilmediği, para cezasına dair ödeme emrinin tebliği üzerine ödemek için adliyeye gittiğinde tutuklandığını, 04.01.2012 tarihinde de temyiz dilekçesi sunduğunu, 6352 sayılı Yasada yapılan değişiklik nedeni ile TCK’nın 314. maddesi kapsamında verilen cezanın indirilmesini, her ne kadar kanun yararına bozma yoluna başvurulmuş ise de 6545 sayılı Yasanın 65 maddesinin TCK’nın 151/1 ve 152/2-a maddelerince değişiklik yapması nedeni ile ve 6352 sayılı Yasayla 3713 sayılı Kanunun 13. maddesinin kaldırılması karşısında sanığın hukuki durumun değerlendirilmesi gerektiğini, hukuka aykırı kesinleşen hükmün bu aşamada uyarlamaya konu edilmemesini, Yargıtay’dan dosyanın dönüşünün beklenilmesini, aksi halde 6352 sayılı Yasa ile değiştirilen 220/6 madde uyarınca sanığa verilen cezanın indirilmesini, diğer hükümlerinde 6545 sayılı Yasa değişikliği nazara alınarak yeniden değerlendirilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına veya seçenek yaptırımlara çevirme ve ertelenmesine dair istemde bulunduğu anlaşılmıştır.
UYAP sisteminden yapılan sorgulamadan dava dosyasının durumunun açık olarak belirtildiği görülmüştür.
Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek eylemine ilişkin yasa değişikliği sebebiyle sadece bu suça yönelik uyarlama yargılaması yapıldığından, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin ( CMK 250. madde ile görevli ) 12.05.2011 tarih 2007/365 esas, 2011/96 karar sayılı ilamına ilişkin kanun yararına bozma yoluna gidilmesine dair 24.07.2017 tarihli Cumhuriyet Başsavcılığının mütalaasının teminine müteakip, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 25.01.2019 tarihli talebi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından kararın kanun yararına bozulmasının istenilmesine üzerine, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 24.09.2019 tarihli 2019/2040 esas ve 2019/11174 karar sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.
III- KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde patlayıcı madde bulundurma suçunu işlediği kabul edilen sanığın cezasında TCK’nın 174/2. maddesi yollamasıyla 3713 sayılı Kanunun 5/2. maddesi uyarınca bir kez artırım yapılması ancak yapılacak artırımın üçte ikiden az olamayacağı gözetilmeden, sanık hakkında TCK’nın 174/2 ve 3713 sayılı Kanunun 5. maddeleri uyarınca iki kez yarı oranında artırım yapılmasının hukuka uygun olup olmadığına ilişkin ise de öncelikle 5271 sayılı CMK’nın 306/1 maddesi bağlamında bozmanın sirayeti ile çözülebilecek hukuka aykırırlıkların kanun yararına bozma yasa yoluna konu olup olamayacağına dairdir.
IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre yapılmıştır.
Ayrıntıları, 14.11.1977 tarih, 3-2 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış kararlarında (03.04.2012 tarih 2011/10-438 – 2012/141 sy. 10.05.2011 tarih 6-80-90 sy. 14.12.2010 tarih 4-210-259 sy. 15.06.2010 tarih 9-117-146 sy. 23.06.2009 tarih 9-30-177 sy. gibi) açıklandığı üzere: 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde, olağanüstü ve istisnai bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile; hakim ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerekse usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ile ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak kesin kararlara karşı kabul edilmesi nedeniyle bu amaçlara hizmet etmeyen, sadece yapılan uygulamanın hatalı olduğunun tespiti ile yetinilmesi sonucunu doğuran hukuka aykırılıkların bu yolla çözülmesinde kanun yararı olmadığı gibi bu uygulamanın kesin hükmün otoritesini sarsacağı da açıktır.
Aynı nedenlerle olağan yasa yollarına göre, kapsamının dar ve sınırlı olması, hukuka aykırılığın, davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etki etmesi, tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.
Hakim ya da mahkeme tarafından değiştirilmesi, geri alınması her zaman mümkün olan kararlarda yasanın aradığı kesinlikten bahsedilemez.
Ciddi boyuta ulaşmayan, maddi meseleye ilişkin olan, hakimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında kalan hususlar ile infaz aşamasında, soruşturma ya da kovuşturma safhasında alınacak bir kararla giderilebilecek nitelikte olanlar gibi başka bir yol ve yöntemle giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların kanun yararına bozma konusu olamayacağı kabul edilmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 2013/3922 esas, 2014/8613 karar sayılı 10.07.2014 tarihli bozma ilamında da belirtildiği üzere, terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde patlayıcı madde bulundurma suçunu işlediği kabul edilen sanığın cezasında TCK’nın 174/2. maddesi yollamasıyla 3713 sayılı Kanunun 5/2. maddesi uyarınca bir kez artırım yapılması ancak yapılacak arttırımın üçte ikiden az olamayacağı gözetilmeden, sanık hakkında TCK’nın 174/2 ve 3713 sayılı Kanunun 5. maddeleri uyarınca iki kez yarı oranında artırım yapılmak suretiyle fazla ceza tayini keza iddia ve kabul edilen molotof atmak suretiyle kamu malına yakarak zarar verme şeklinde gerçekleşen eylemlerinin TCK’nın 42. maddesi hükmü karşısında, yakarak mala zarar verme suçunu oluşturup, kasten yangın çıkarma fiilini ağırlaştırıcı neden sayan bileşik suç niteliğinde olduğu ve anılan Kanunun 152/1-a, 152/2-a maddeleri uyarınca sadece yakarak mala zarar verme suçundan hüküm kurulması ile yetinilmesi gerektiği gözetilmeden her iki suçtan ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verilmesi hukuka aykırı ise de Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 2013/3922 esas, 2014/8613 karar sayılı 10.07.2014 tarihli bozma ilamının içerik ve niteliği itibari ile 5271 sayılı CMK’nın 306/1 maddesi gereğince hükmü temyiz etmeyen sanığın temyiz isteminde bulunmuşçasına hükmün bozulmasından istifade edeceğinde ve bu suretle hukuka aykırılığın olağan yasa yolu sürecinde giderilmesinin mümkün olması karşısında başka bir yol ve yöntemle giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların kanun yararına bozma konusu olamayacağı gözetilerek talebin reddine karar verilmiştir.
V-KARAR: Açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.01.2019 tarih ve 2019/10357 sayılı kanun yararına bozma isteminin CMK’nın 309. maddesi uyarınca REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.