Yargıtay Kararı 16. Ceza Dairesi 2019/7937 E. 2019/6761 K. 02.10.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/7937
KARAR NO : 2019/6761
KARAR TARİHİ : 02.10.2019

İtiraz eden : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
İtiraz edilen daire kararı : Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 08.05.2019 tarih ve 2019/1273 – 2019/3290 sayılı kararı
İtirazla ilgili mahkeme kararı : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesinin 22.11.2017 tarih ve 2017/30 – 2017/37 sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararı
İtirazla ilgili hüküm : TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62/1, 53, 58/9, 63/1 maddeleri uyarınca mahkumiyet
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
I-İTİRAZ KONUSU:
Gaziantep 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.04.2018 tarih ve 2018/264 – 2018/482 sayılı sanığın silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkumiyetine dair kararın sanık ve müdafii tarafından istinaf edilmesi üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesinin 22.11.2018 tarih ve 2018/475 – 2018/47 sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.01.2019 tarih ve 2018/106482 sayılı tebliğnamesi ile sanık ve müdafiinin; kararın usul ve kanuna aykırılığına, mahkumiyete yeter delil olmadığına, eksik incelemeye ilişkin ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının CMK’nın 302/1 maddesi uyarınca esastan reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanması talep olunmuş, Dairemizin 08.05.2019 tarih ve 2019/1273 – 2019/3290 sayılı kararı ile Silivri 1 nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunan sanığın, hükümden önce 25.08.2017 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı KHK’nın 147. maddesiyle değişik CMK’nın 196/4. maddesinde öngörülen zorunluluk halinin ne olduğu belirtilmeden yargılamanın hiçbir aşamasında mahkeme salonunda hazır bulundurulmaksızın SEGBİS yöntemiyle savunması alınıp son sözü sorulmak suretiyle yargılamanın tamamlanıp CMK’nın 289/1-h maddesi kapsamında aynı Kanunun 196/4. maddesine muhalefet edilerek savunma hakkının kısıtlanması, kanuna aykırı, sanık ve müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, öncelikle bu sebeplerden dolayı hükmün CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca bozulmasına, ceza miktarı, mevcut delil durumu, suç vasfı ve tutuklulukta geçen süre dikkate alınarak tahliye talebinin reddi ile tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 17.07.2019 tarih ve KD – 2018/106482 sayılı yazısı ile Yargıtay 16’ıncı Ceza Dairesinin 08.05.2019 gün ve 2019/1273-2019/3290 sayılı ilamının kaldırılarak, Gaziantep 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.04.2018 tarih ve 2018/264 – 2018/482 sayılı kararının onanmasına hükmedilmesini talep etmiştir.
II-İTİRAZ NEDENLERİ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 17.07.2019 tarih ve KD–2018/106482 sayılı yazısı ile;
“CMK’nın 15/8/2017 gün ve 694 sayılı KHK’nın 147. maddesi ile değiştirilen ve 01/02/2018 gün 7078 sayılı Kanunun 142. Maddesi ile aynen kabul edilen 196/4 maddesi “Hâkim veya mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda, aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle yurt içinde bulunan sanığın sorgusu yapılabilir veya duruşmalara katılmasına karar verilebilir.” şeklinde düzenleme içermektedir.
Madde gerekçesinde, hakim veya mahkemenin zorunlu gördüğü hallerde, herhangi bir sınırlama yapılmaksızın ve rıza aranmakasızın sesli ve görüntülü bilişim sistemi (SEGBİS) aracılığıyla sorgunun yapılabilmesini temin amacıyla düzenlemenin getirildiğinin, Anayasa Mahkemesinin 18.11.2015 ve 2013/2653 Esas sayılı kararının da SEGBİS vasıtası ile alınan savunmalarda yüz yüzelik ilkesinin ihlal edilmediğini, bu usulün kullanımının ceza infaz kurumunda veya mahkemelerin yargı çevresi dışında kalan sanıkların bir an evvel hakim önünen çıkaralarak haklarında makul sürede bir karar verilmesine imkan sağladığını hüküm altına aldığının, mahkemenin sanığın duruşmada hazır edilmesi halinde tarafların güvenliğinin tehlikeye düşebileceği ya da davanın makul sürede bitmesine engel olacağı ya da buna benzer hallerin varlığı halinde SEGBİS yöntemi ile sorgunun yapılabileceğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
AİHM, ceza yargılaması duruşmalarına video konferans yöntemiyle katılımın sağlanmasında savunmanın diğer taraflara nazaran ciddi bir şekilde dezavantajlı bir konuma düşürülmediği durumlarda, sanığın mahkemede hazır bulunma şartının gerçekleşmiş sayılacağını belirtmiştir (Marcello Viola /İtalya, B. No: 45106/04, 5/1/2007, § 76).
Anayasa Mahkemesi de 2013/2653 sayılı bireysel başvuru üzerine verdiği 18.11.2015 tarihli kararında CMK’nın 196/4 maddesinin emredici nitelikte düzenleme içerdiği 694 s. KHK ile yapılan değişiklik öncesi dönemde dahi SEGBİS vasıtası ile yapılan sorgu işlemlerinde hak ihlali bulunmadığına karar vermiştir.
İtiraza konu karara konu dosya incelendiğinde, sanığın Silivri 1 no’lu L tipi Ceza infaz Kurumunda tutuklu olduğu, yargılamanın ise Gazinatep 10. Ağır Ceza Mahkemesinde yapıldığı, mahkeme duruşma hazırlığına dair tensip ara kararı ile sanığın savunmasının SEGBİS aracılığıyla alınması için gerekli hazırlığın yapılması yönünde karar aldığı, ancak SEGBİS kullanımının neden zorunlu görüldüğüne dair bir açıklama yapmadığı, ancak dosya kapsamından sanığın tutuklu bulunduğu yer ile yargılama yeri arasında bulunan mesafenin bu kararın alınmasında etkili olduğu, sanığın duruşmada hazır edilmesinin istenmesi halinde yargılamada gecikmeler yaşanması ihtimalinin önüne geçilmek istendiğinin ve bu nedenle SEGBİS vasıtası ile savunma alınması yönünden ara kararı verildiğinin açıkça anlaşıldığı, ilk derece mahkemesinin zorunluluk halinin ne olduğunun açıkça belirtmesi gerektiğine dair yasal bir düzenleme de olmadığı, SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılımı sağlanan ve sorgusu yapılan sanık yönünden diğer taraflara nazaran ciddi bir şekilde dezavantajlı bir durum oluşmadığı, kaldı ki sanığın da sorgusunun SEGBİS vasıtası ile yapılmasına karşı bir itirazının bulunmadığı, duruşmada hazır edilme talebinin olmadığı gözetildiğinde SEGBİS sisteminin kuruluş amacına uygun şekilde kullanılmış olması karşısında aksi düşünceye dayanan bozma kararına itiraz etmek gerekmiştir.”şeklindeki gerekçe kararın kaldırılması için CMK’nın 308. maddesi uyarınca itiraz isteminde bulunulmuştur.
III-İTİRAZ DEĞERLENDİRİLMESİ:
15.08.2017 gün ve 694 sayılı KHK’nın 147. maddesi ile değiştirilen ve 01.02.2018 gün 7078 sayılı Kanunun 142. maddesi ile aynen kabul edilen CMK’nın 196/4 maddesi “Hâkim veya mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda, aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle yurt içinde bulunan sanığın sorgusu yapılabilir veya duruşmalara katılmasına karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Madde gerekçesinde, hakim veya mahkemenin “zorunlu gördüğü hallerde”, herhangi bir sınırlama yapılmaksızın ve rıza aranmaksızın sesli ve görüntülü bilişim sistemi (SEGBİS) aracılığıyla sorgunun yapılabilmesini temin amacıyla düzenlemenin getirildiği belirtilmiştir.
Madde metninde ve gerekçede mahkemenin “zorunlu gördüğü hallerde” denilmesi nedeniyle mahkemenin zorunlu gördüğü halin ne olduğunun da açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Anayasamızın 141/3. ve CMK’nın 34. maddesi hakim ve mahkemelerin her türlü kararlarının karşı oyu dahil gerekçeli olacağı düzenlenmiş olup, CMK’nın 34. maddesinde ayrıca gerekçenin yazımında CMK 230. maddenin göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilmiştir. Kararları gerekçeli olması gerektiği aynı zamanda AİHS 6. maddede düzenlenen adli yargılanma hakkının önemli unsurlarından birisi olup, kararların denetiminin sağlanması ve keyfiliğin önüne geçmesi nedeniyle önem arz etmektedir.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı şeklindeki Anayasal ve yasal zorunluluk ile CMK’nın 196/4. maddesinde yapılan 15.08.2017 tarihli kanuni düzenleme nedeniyle ilk derece mahkemesinin sanığın savunmasını SEGBİS yoluyla alınmasının zorunlu olduğunu kabul etmesi halinde zorunluluk sebeplerinin nelerden ibaret olduğunun belirtilmesi suretiyle bunu gerekçelendirmesi de zorunlu olup, Dairemizin 2019/1273 esas, 2019/3290 sayılı bozma kararında mahkemenin SEGBİS ile savunmayı almasındaki zorunlu sebeplerin ara kararda veya gerekçeli kararda belirtilememiş olması nedeniyle sanığın savunma hakkını kısıtladığı kabul edilerek bozulmasına karar verilmiş olup, bu nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2019 tarihli itirazı yerinde görülmemiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yukarıda ifade edilen itiraz gerekçelerine göre Dairemiz kararının yerinde bulunduğu anlaşılmakla vaki itirazın REDDİNE, dosyanın itiraz konusunda karar verilmek üzere Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.