YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/6822
KARAR NO : 2021/236
KARAR TARİHİ : 28.01.2021
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olmak
Hüküm : Sanık …’in TCK’nın 314/2, 3713 sayılı
Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53/1-2-3, 58/9, 63
maddeleri gereğince hapis cezasına mahkumiyetine,
Sanık …’in TCK’nın 314/2, 3713 sayılı
Kanunun 5/1, TCK’nın 62 maddeleri gereğince hapis cezasına mahkumiyetine ilişkin istinaf başvurularının esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre;
A-Sanık … hakkında kurulan hükme yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
1-Kovuşturma aşamasında kendisinin seçtiği bir müdafii bulunmadığı gibi CMK’nın 156. maddesi uyarınca da hakkında re’sen bir müdafii görevlendirilmeyen sanığın, silahlı terör örgütü üyeliği suçundan yargılanması yapıldığı dikkate alındığında, CMK’nın 150. maddesinin 2 ve 3. fıkraları uyarınca hakkında müdafii görevlendirilmesinin zorunlu olduğu, Anayasanın 36 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinde teminat altına alınan adil yargılanma ilkesine aykırı
olacak ve savunma hakkının kısıtlanmasını doğuracak biçimde kovuşturmada müdafi hazır bulundurulmaksızın hakkında mahkumiyet hükmü kurulmak suretiyle CMK’nın 150/3, 188/1, 197/1 ve 289/1-a-e maddelerine muhalefet edilmesi,
2-Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 karar sayılı kararında, “ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle; örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı”nın kabul edildiği dikkate alınarak, somut dosyada atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olan; detaylı ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının ilgili birimlere yazı yazılarak getirilmesi ve 5271 sayılı CMK’nın 217. maddesi gereğince duruşmada sanık ve müdafiine okunup diyecekleri sorulduktan sonra tüm bu hususlar değerlendirilerek yargılama devamla bir hüküm kurulması gerekirken, yetersiz belgelere dayanarak eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de;
1-İlk derece mahkemesi kararının 5070 sayılı Elektronik İmza Kanununun 5 ve 22. maddeleri gereğince güvenli elektronik imza ile imzalandığı belirtildiği halde, 203685 sicil numaralı katip tarafından elektronik olarak imzalanmamış olması,
2-Silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan hüküm kurulan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58/9, 53/1-2-3 ve 63. maddelerinin tatbik edilmemiş olması,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenle BOZULMASINA,
B-Sanık … hakkında kurulan hükme yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Sanık hakkında belirlenen temel cezanın 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddesi ile artırılması sırasında hapis cezasının “7 yıl 15 ay” yerine “8 yıl 3 ay” olarak hesaplanarak fazla ceza tayin edilmesi, sonuç cezanın doğru tespit edilmesi karşısında bozma nedenleri arasında sayılmamıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 karar sayılı kararında, “ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle; örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı”nın kabul edildiği dikkate alınarak, somut dosyada atılı suçun vasfı açısından belirleyici nitelikte olan ve Bölge Adliye Mahkemesi kararından sonra dosyaya gelen detaylı ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının; yine sanık hakkında ihbarda bulunan Selami Şahin ve Gamze Demir ile beyan ve teşhis tutanakları dosyaya gönderilen ve sanık hakkında anlatımlarda
bulunan Şehmus Aslan, Süleyman Ortak, Suat Sayın, Yasir Uysal, Enes Ertaş, Engin Karakaya ve Murat Aydemir’in tanık olarak dinlenilmeleri veya beyanlarının 5271 sayılı CMK’nın 217. maddesi gereğince duruşmada sanık ve müdafiine okunup diyecekleri sorulduktan sonra tüm bu hususlar değerlendirilerek yargılama devamla bir hüküm kurulması gerekirken, yetersiz belgelere dayanarak eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de;
1-İlk Derece Mahkemesi kararının 5070 sayılı Elektronik İmza Kanununun 5 ve 22. maddeleri gereğince güvenli elektronik imza ile imzalandığı belirtildiği halde, 203685 sicil numaralı katip tarafından elektronik olarak imzalanmamış olması,
2-Daha önce benzer nitelikte işlemi yokken örgüt liderinin talimatı üzerine örgütle iltisaklı Asya Katılım Bankası A.Ş’de 28.01.2014, 18.02.2014 ve 04.02.2015 tarihlerinde katılım hesapları açarak para yatıran, yine 28.01.2014 tarihinde hurda altın alımı yapan ve bu surette örgüt liderinin talimatına uygun şekilde hesaplarında arttırıma giden sanığın bu işlemlerinin, hükmün gerekçe kısmında önce rutin bankacılık işlemi olduğu belirtilerek yanılgıya düşülmesi, daha sonra da “her ne kadar 17/25 Aralık sürecinden sonra sanığın Bankasya’da hesap artışına gitmemiş ise de örgütün finans kaynağı olan bu bankayı kullanmasının örgütle olan bağını ortaya koyduğu“ şeklinde dosya kapsamındaki verilere uygun olmayan ve yetersiz açıklama ile suçun delilleri arasında gösterilerek hükmün gerekçe kısmında çelişki yaratılmak suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 230. maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Sakarya 4. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.01.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.