Yargıtay Kararı 16. Ceza Dairesi 2019/6326 E. 2019/8448 K. 23.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/6326
KARAR NO : 2019/8448
KARAR TARİHİ : 23.12.2019

Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.06.2018 tarih ve 2017/145 – 2018/236 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hükümler :1-)Sanık … hakkında; TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 221/4-son, 62, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi,

Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
I-)Sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükümlere esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanıklar …, …, …, …, …, … ve … müdafileri ile sanıklar …, … ve …’ın temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
II-)Sanıklar … ve … hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde;
1-)Sanık … yönünden yapılan incelemede;
Sanığın temyiz aşamasında dosya içerisine gönderdiği 19.07.2019 tarihli dilekçesinde özetle “etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini” ifade etmesi ve dilekçe içeriğinde de, yargılama aşamasında bildirmediği bir takım örgüt mensupları hakkında bilgiler vermesi nazara alındığında; öncelikle sanığın duruşmada hazır edilerek ayrıntılı bir şekilde beyanlarının alınması, daha sonra vermiş olduğu bilgilerin, sanığın örgüt içerisindeki kaldığı süre, örgütsel faaliyet ve konumuna uygun faydalı bilgiler olup olmadığı hususu da ilgili birimlerden sorulup değerlendirilerek sonucuna göre hakkında, 5237 sayılı TCK’nın 221. maddesinden düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılarak bir hüküm kurulmasında zorunluluk bulunması,
2-)Sanık … yönünden yapılan incelemeye gelince;
a) Mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde, sanıkları, mağdurları, Cumhuriyet savcısı ve herkesi inandıracak şekilde olması, Yargıtay’ın tutarlılık denetimini yapabilmesi için kararın dayandığı tüm verilerin, bu
verilere mahkeme tarafından ulaşılan sonuçların; iddia, savunma ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin açık olarak gerekçeye yansıtılması, bu suretle dava konusu eylemin oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise suç olarak tanımlanıp tanımlanmayacağı konusundaki mahkeme kabulünün duraksamaya yol açmayacak biçimde karar yerinde gösterilmesi gerekirken; ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında, anılan ilkelere uymayarak hangi delillere dayandığını da tam olarak açıklamadan, örgütle iltisaklı olmayan Küüm Gıda A.Ş. firmasında genel koordinatör olarak görev yapan sanığın, “büyük bölgeci il imamı adına hareket eden yakalamalı sanık … Eryılmaz’ın mütevellisi olduğu” şeklindeki soyut bir kabul ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1, T.C. Anayasasının 141/2, CMK’nın 34/1 ve 230/1-c maddelerine de aykırılık oluşturacak biçimde gerekçesiz hüküm kurulması,
b) Ayrıntıları Dairemizin 2017/1809 E. ve 2017/5155 sayılı kararında ve Dairemizce de benimsenen, istikrar kazanmış yargısal kararlarda açıklandığı üzere;
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, sayfa 383 ve devamı).
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır (Toroslu özel kısım sayfa 263-266; Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt sayfa 28, Özgenç Genel Hükümler sayfa 280).
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Kuruluş, amaç, örgüt yapılanması ve faaliyet yöntemleri Dairemizin 2015/3

Esas sayılı kararında anlatılan ve nihai amacı, Devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan FETÖ/PDY terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği gözönüne alınarak;
Örgütün kurucusu, yöneticileri ve örgüt hiyerarşisinde üçüncü veya daha yukarı katmanlarda yer alan mensuplarının zaman sınırlaması olmaksızın örgütün nihai amacından haberdar oldukları yönünde kuşku bulunmamakta ise de, bir ve ikinci katmanlarda yer alanlar açısından; Devletin her kurumuna sızan mensupları vasıtasıyla kişi ve kurumlara yönelik, örgütün gerçek yüzünü ortaya koyan operasyonlara başlandığı, bu yapının kamuoyu ve medya tarafından tartışılır hale geldiği, üst düzey hükumet yetkilileri ve kamu görevlileri tarafından yapılan açıklamalarda “paralel yapı” veya “terör örgütü” olduğuna ilişkin tespitler ve uyarıların yapıldığı, Milli Güvenlik Kurulu tarafından da aynı değerlendirmelerin paylaşıldığı süreçten önce icra edilen faaliyetlerin, nitelik, içerik ve mahiyeti itibariyle silahlı terör örgütünün amacına hizmet ettiğinin somut delil ve olgularla ortaya konulmadıkça örgütsel faaliyet kapsamında kabul edilemeyeceği değerlendirilerek;
Oluş ve mahkeme kabulüne göre; suç tarihi itibariyle örgütsel bağını ortaya koyan herhangi bir kod adı veya örgütsel iletişim ağı kullandığı saptanamayan ve örgütle iltisakı olmayan Küüm Gıda A.Ş. isimli firmada genel koordinatör olarak çalışan sanığın; örgüt üyeliğine esas alınan faaliyetlerinin neredeyse tamamının, örgütün kamuoyunca bilinmeye başladığı tarihten önce gerçekleşen, koordinatör olarak çalıştığı şirket adına yapılan ve yönetim kurulu kararlarının icrasından ibaret işlemler olması, sanığın adı geçen firmanın ortağı veya yönetim kurulu üyesi olmaması dikkate alındığında, şirketle ilgili herhangi bir tasarruf yetkisinin bulunmaması, ayrıca gerekçede, “başka dosya sanıklarından…’ün cep telefonu ve sim kartına yönelik dijital inceleme raporlarına göre, sanığın örgütün kamuoyunca artık bilinir hale geldiği tarihten sonra bile örgütsel toplantılara davet edildiğine” ilişkin yapılan kabulün, gönderildiği ifade edilen toplu mesajın sanığa ulaşıp ulaşmadığı, ulaşması halinde ise sanığın davet edildiği toplantıya katılıp katılmadığına ilişkin bir belirlemenin her türlü teknik inceleme veya tanık ifadeleriyle saptanamaması karşısında dosya içeriğiyle de uyuşmadığı, yine, sanık aleyhine beyanda bulunan tanıkların anlatımlarının soyut ve yoruma dayalı olması, sanık lehine de bir çok tanık beyanının bulunması nazara alındığında, sanığın bu haliyle üzerine atılı suçu işlediğine dair mahkumiyetine yeterli, kesin ve her türlü şüpheden uzak delil bulunmadığı nazara alınarak, öncelikle kabule esas alınan “başka dosya sanıklarından…’ün cep telefonu ve sim kartına yönelik dijital inceleme raporlarına göre, örgütün kamuoyunca artık bilinir hale geldiği tarihten sonra bile örgütsel toplantılara davet edilmesine ilişkin gönderilen toplu mesajın, sanığa ulaşıp ulaşmadığı ve ulaştığının tespiti halinde sanığın davet edildiği bu toplantıya katılıp katılmadığının belirlenerek sanığın hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma sonucunda yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine yönelik hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık … ve müdafii ile sanık … müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanık …’ın tutuklulukta geçirdiği süre, atılı suç için kanun maddelerinde öngörülen ceza miktarı ve mevcut delil durumu gözetilerek tutukluluk halinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.