Yargıtay Kararı 16. Ceza Dairesi 2019/5632 E. 2021/4376 K. 28.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/5632
KARAR NO : 2021/4376
KARAR TARİHİ : 28.06.2021

Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
D…, …,…, yönünden;
11.08.2016,
Sanık … yönünden; 15.08.2016,
Sanık … yönünden; 16.08.2016,
Sanık … yönünden; 24.10.2016,
Sanık … yönünden; 12.10.2016
Hüküm : 1-)Sanıklar …, …, …
… yönünden; TCK’nın 314/2, 3713 sayılı
Kanunun 5/1, TCK’nın 62/1, 53, 58/9, 63 maddeleri
uyarınca verilen mahkumiyet kararına yönelik istinaf
başvurularının düzeltilerek esastan reddi,
2-)Sanık …, …, Yakup
Yazıcı, …, … yönünden;
TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53,
58/9, 63 maddeleri uyarınca hükmedilen hapis cezasına
ilişkin istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddi,
3-)Sanık … yönünden; TCK’nın 314/2, 221/4,
3713 sayılı Kanunun 5/1, 62/1, 58/9, 53, 63 maddeleri

uyarınca hükmedilen mahkumiyet kararına ilişkin
istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi

Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvurularının süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Sanık … müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık … hakkında, İlk Derece Mahkemesince silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan etkin pişmanlık hükümleri gözetilerek 4 yıl 2 ay mahkumiyete hükmedildiği, bu karara karşı sanık müdafii tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesince ilk önce istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verildiği, daha sonradan bu karara ilişkin olarak da sanık müdafiinin temyiz yoluna başvurduğu, bu başvuru üzerine “karar tarihi itibariyle mahkumiyete esas olan hapis cezasının 5 yıldan az olması sebebiyle istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararın kesin olduğu” belirtilerek 12.02.2019 tarinli Ek kararıyla temyiz isteminin reddine hükmedildiği, ancak daha sonra Bölge Adliye Mahkemesi savcısının itirazı üzerine “hüküm celsesinde ismi yazılı olan üye hakim ile gerekçeli kararda imzası olan hakimin farklı kişiler olduğu” ifade edilerek dosyanın 15.02.2019 tarihli ek kararla bozularak İlk Derece Mahkemesine yollandığı, bu kapsamda, sanık … yönünden halen yargılamanın İlk Derecede devam ettiği, Sanık … hakkında herhangi bir şekilde temyize konu bir davanın bulunmadığı gibi sanık müdafincede yapılmış bir temyiz talebi olmadığı belirlenerek; Sanık … dışındaki diğer sanıklara ilişkin temyiz talepleri kapsamında yapılan incelemede;
Sanıklar …, …, …, … ve … müdafilerinin hükmedilen cezanın süresine göre koşulları bulunmadığından; sanık … müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin ise; İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından takdiren; 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
Temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, hakkında hükmolunan mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz isteminin incelenmesinde;
CMK’nın 232. maddesinde “hükmü veren Mahkeme Başkanının ve Üyelerinin adı soyadının hükümde yer alacağı, bu hükmün katılan hakimler tarafından imzalanacağı, yine CMK’nun 232/5. maddesi dışında kalan durumlarda ise, hükmün gerekçesinin ise hükmün açıklanmasından itibaren 15 gün içinde yazılarak dava dosyasına konulacağı” açıkça belirtilmiş, kısa hükümle gerekçeli karardaki hükmün aynı Mahkeme Başkanı ve üyeleri tarafından imzalanması gerektiği hususuna yer verildiği anlaşılmakla, Temyiz incelemesine tabi olan dosyanın incelenmesinde kısa karar ile gerekçeli kararda görev yapan hakimlerin birinin farklı olduğu nazara alındığında yazılı şekilde CMK’nın 232 ve 289/1-a fıkrasına aykırı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı bulunduğundan sair yönleri incelenmeyen hükümlerin CMUK’un 321’nci maddesi uyarınca BOZULMASI, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.