Yargıtay Kararı 16. Ceza Dairesi 2019/5494 E. 2021/868 K. 09.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/5494
KARAR NO : 2021/868
KARAR TARİHİ : 09.02.2021

Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Kırıkkale 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 01/02/2018 tarih ve 2017/18 – 2018/25 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : Sanıkların TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63. maddeleri gereğince mahkumiyetlerine ilişkin hükümlere yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi

Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Sanıklar … ve … müdafilerinin, ceza miktarı itibariyle yasal şartları taşımayan duruşma talebinin CMK’nın 299. maddesi uyarınca reddine;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
I-) Sanık … hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan mahkumiyet hükmü yönünden;
Sanığın kardeşinin bylock kullanıcısı olmasının “suç ve cezaların şahsiliği” ilkesi gereğince müsnet suç yönünden delil ya da örgütsel faaliyet olarak kabul edilemeyeceği belirlenerek;
Diğer delillerin atılı suçun sübutu için yeterli olduğu görülmekle; sanığın bylock kullanıcısı olduğunu bildiren ayrıntılı bylock tespit ve değerlendirme tutanağının dosyaya gelmesi beklenilmeden karar verilmesi, yine ilk derece yargılaması sonrasında dosyaya gelen Eyyüp Ceyhan’a ait ifade tutanağının duruşmada sanık ve müdafisine okunmaksızın hükme esas alınması sonuca etkili bulunmamıştır.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık ve müdafiisinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan esastan reddine, ancak;
Sanık hakkında belirlenen temel cezanın, suçun niteliği gereği artırılırken artırım oranı doğru yapıldığı halde uygulama maddesinin 3713 sayılı yasanın maddesi yerine 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi olarak gösterilmesi suretiyle CMK’ nın 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun CMK’nın 303/1-c. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan sanık hakkındaki hükmün ikinci maddesindeki “3713 sayılı TMK’nın 5.maddesi” ibaresinin çıkarılarak yerine “3713 sayılı TMK’nın 5/1.maddesi” ibaresinin yazılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II-) Sanıklar … ve … hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan mahkumiyet hükümleri yönünden;
1-)Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 sayılı kararında; “Bylock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bir suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağının kabul edildiği gözetilmekle,
Bylock kullanıcısı olduğunu kabul etmeyen sanıkların, bylock uygulamasını kullandıklarının kuşkuya yer vermeyecek şekilde teknik verilerle tespiti halinde, bylock kullanıcısı olduklarına dair delilin atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında, ilgili birimlerden Bylock tespit ve değerlendirme tutanaklarının getirtilmesi, tespit ve değerlendirme raporunun temin edilememesi halinde sanıkların teknik olarak bu programı kullandığının tespiti açısından HIS (CGNAT) ve HTS kayıtları üzerinde alanında uzman bağımsız bilişim uzmanı bilirkişi incelemesi yaptırılması, yine UYAP veri havuzundan araştırma yapılarak sanıklar hakkında herhangi bir itirafçı beyanı olup olmadığının tespiti ile bulunması
halinde ifadelerinin onaylı örneklerinin dosya içerisine alınması ve gerekirse bu şahısların tanık olarak dinlenilmelerinin sağlanması ile tüm bu delillerin duruşmada sanıklar ve müdafiilerine okunup diyecekleri sorulduktan sonra bir karar verilmesi gerekirken, sanıkların ByLock kullanıcısı olduklarına dair yetersiz ByLock sorgu tutanaklarına dayanılarak eksik araştırma neticesinde yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-) Kabul ve uygulamaya göre de;
a-)Sanıklar hakkında belirlenen temel cezanın, suçun niteliği gereği artırılırken artırım oranı doğru yapıldığı halde uygulama maddesinin 3713 sayılı yasanın 5/1. maddesi yerine 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi olarak gösterilmesi suretiyle CMK’ nın 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,
b-)Sanıkların örgüte müzahir liseden mezun olmalarının müsnet suç yönünden örgütsel faaliyet olarak kabul edilemeyeceği hususunun gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan bu sebeplerle hükümlerin BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Kırıkkale 1.Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.