Yargıtay Kararı 16. Ceza Dairesi 2019/4732 E. 2019/8141 K. 06.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/4732
KARAR NO : 2019/8141
KARAR TARİHİ : 06.12.2019

I-TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.04.2019 tarih ve 2019/38125 sayılı yazısı ile; terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan sanık …’ın, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2, 7/2-2 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43, 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 16 ay 3 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/07/2017 tarihli ve 2017/530 esas, 2017/427 sayılı kararının, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 09/10/2017 tarihli ve 2017/1247 esas, 2017/1202 sayılı kararı ile istinaf isteminin esastan reddine karar verilerek kesinleşmesini müteakip, hükümlünün talebi üzerine memnu hakların geri verilmesine ilişkin Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/09/2018 tarihli ve 2017/530 esas, 2017/427 sayılı ek kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesince hükümlünün talebinin kabulü ile memnu hakların iadesine karar verilmiş ise de, yasaklanmış hakların geri verilmesine ilişkin karara dayanak teşkil eden 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu 13/A maddesinde yer alan, ”5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, a) Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması, b) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması gerekir.” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, memnu hakların iadesi kararı verilebilmesi için infazın tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık sürenin geçmiş olmasının gerekmesi karşısında, hükümlünün mahkum olduğu hapis cezasının 06/09/2018 tarihinde infaz edildiği cihetle, yasaklanmış hakların iadesine ilişkin kararın verildiği 07/09/2018 tarihinde 3 yıllık sürenin dolmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 01/04/2019 gün ve 94660652-105-21-1865-2019-Kyb sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
II-OLAY:
BİMER’e yapılan bir ihbara istinaden sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlar ile PKK/KCK silahlı terör örgütünün propagandasını yaptığı iddiası ile başlatılan soruşturma kapsamında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 09.05.2017 tarihli 2017/1849 numaralı iddianamesi ile 3713 sayılı TMK’nın 7/2-2 cümle ve 5237 sayılı TCK’nın 43, 53, 58/9 maddeleri uyarınca cezalandırılması istenilen; Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/350 esasına kayden yürütülen kovuşturma sonunda 10.07.2017 tarih 2017/530 esas, 2017/427 karar sayılı ilamla 3713 sayılı TMK’nın 7/2-2 cümle, 5237 sayılı TCK’nın 43/2-1, 62/1, 53 maddelerinden 1 yıl 16 ay 3 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilen ve Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 2017/1247 esas ve 2017/1202 karar sayılı 09.10.2017 tarihli ilamıyla da istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesiyle kesinleşen hükümlere istinaden Şanlıurfa 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün 01.03.2018 tarihli yazısıyla hükümlerin infazına 01.03.2018 tarihinde başlanıldığı bildirilen, infaz dosyası içerisinde yer alan ve disiplin cezaları dikkate alınarak düzenlenen 27.06.2018 tarihli müddetnameye göre cezaevine giriş tarihinin 01.03.2018, hak ederek tahliye tarihinin 06.09.2018 ve koşullu salıverme tarihinin disiplin cezaları nedeni ile 24.07.2018 tarihi olduğu belirtilen, 06.09.2018 tarihli dilekçesi ile cezasını infaz ettiğini adli sicil kaydında görülen sabıka kayıtlarının silinme koşullarının henüz oluşmadığını ancak mesleği nedeni ile oda seçimlerine katılacağından memnu haklarının iadesine ilişkin karar verilmesini talep eden sanığın isteminin, Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.09.2018 tarihli ek kararı ile Cumhuriyet savcısının mütalaasına uygun olarak özetle; bihakkın tahliye tarihi olan 06.09.2018 tarihinde cezasının infaz edilmiş sayılması nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 7/3 ve 53. maddeleri gereğince bu tarihten itibaren 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi ile getirilen hak yoksunluğunun kendiliğinden ortadan kalktığı gerekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere kabulüne karar verilerek kanun yararına bozma istemine konu olan ek kararın verildiği görülmüştür.
UYAP kayıtlarının incelenmesinde ek kararın itiraz edilmeden kesinleştiğine dair 10.09.2018 tarihinde kesinleşme şerhinin tanzim edildiği ancak yanlış kesinleştirme yapıldığından işlemin iptal edildiğine dair şerhin bulunduğu anlaşılmıştır.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 27.11.2018 tarihli yazısıyla, Adli Sicil İstatistik Genel Müdürlüğünün 26.11.2018 tarih ve 129144/72747 sayılı yazısı ilgi tutularak, her ne kadar yasaklanmış haklarının geri verilmesine karar verilmiş ise de 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 13/A maddesi uyarınca yasaklanmış hakların geri verilmesi için cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren 3 yıllık sürenin geçmesi gerektiği, bahse konu cezanın infaz tarihinin 06.09.2018 olduğu, kanunda öngörülen 3 yıllık süre geçmediği halde yasaklanmış hakların geri verilmesine karar verildiği belirtilerek kararla ilgili yasal gereğin takdir ve ifasının mahkemesinden ve Cumhuriyet savcısından istenildiği görülmüştür.
Cumhuriyet savcısınca 05.12.2018 tarihli 2018/1183 muh. sayılı yazı ile Adli Sicil İstatistik Genel Müdürlüğüne 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi ile getirilen hak yoksunluğunun hapis cezasının infaz edilmesiyle kendiliğinden ortadan kalktığı anlaşıldığından 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 13/A maddesinin uygulanamayacağının bildirildiği ancak Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 24.01.2019 tarihli yazısıyla Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün 23.01.2019 tarihli ve 11266/3443 sayılı yazısı da ilgi tutularak 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 13/A maddesi uyarınca yasaklanmış hakların geri verilmesi için cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren 3 yıllık sürenin geçmesi gerektiği, bahse konu cezanın infaz tarihinin 06.09.2018 olduğu, keza geçmesi gereken 3 yıllık yasal süre tamamlanmadan yasaklanmış haklarının iadesine karar verilmesi nedeniyle kanunun anılan hükmüne muhalefet edildiği, bu nedenle söz konusu kararla ilgili olarak kanun yararına bozma yoluna gidilmesinin istenilmesi üzerine, 31.01.2019 tarihinde sanığa kalemde tebliğ edilen ve ek kararı istinaf etmediğini, kesinleşmesini talep ettiğine dair sanığın dilekçesine istinaden 31.01.2019 tarihinde kesinleştirmesi yapılan ek kararın; 31.01.2019 tarihinde Cumhuriyet savcısınca 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 13/A maddesi uyarınca yasaklanmış hakların geri verilmesi için; cezanın infazının tamamlandığı, tarihten itibaren 3 yıllık sürenin geçmesi gerektiği, bahse konu hapis cezasının infaz tarihinin 06.09.2018 olduğu, Kanunda öngörülen 3 yıllık süre geçmediği halde yasaklanmış hakların geri verildiği, dolayısıyla Kanunun anılan hükmüne muhalefet edildiği gerekçesi ile 5271 sayılı CMK’nın 309 maddesi uyarınca kanun yararına bozulması hususunda ihbarda bulunulmasına müteakip Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 01.04.2019 tarihli yazısı ile kesin kararın kanun yararına bozulmasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından istenilmesi üzerine dosyanın Dairemize gönderildiği görülmüştür.
Dosya kapsamında, bihakkın tahliye tarihinin 06.09.2018 tarihi olduğu belirtilen sanık hakkında, müdafiin 30.10.2019 tarihli başvurusuna istinaden ilamın infazının durdurulmasına ve hükümlünün tahliyesine dair 31.10.2019 tarihli ek kararın verildiği ve 7188 sayılı Kanun kapsamında temyiz başvurusunda da bulunulduğu görülmüştür.
III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Hapis cezasına mahkumiyetin sonucu olarak TCK’nın 53. maddesi gereğince verilen hak yoksunluğu ile ilgili olarak 5352 sayılı Kanunun 13/A maddesi kapsamında yasaklanmış hakların geri verilmesine konu olup olamayacağı ve somut olayda kanunda aranan şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespitine ilişkindir.
IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre yapılmıştır.
Konuyla ilgili yasal düzenleme şöyledir;
5352 sayılı Adli Sicil Kanunu:
Yasaklanmış hakların geri verilmesi:
Madde 13/A – (Ek: 6.12.2006-5560/38 md.)
(1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla,
a)Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması,
b)Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması, gerekir.
(2)Mahkûm olunan cezanın infazına genel af veya etkin pişmanlık dışında başka bir hukukî nedenle son verilmiş olması halinde, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilmesi için, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmesi gerekir. Ancak, bu süre kişinin mahkûm olduğu hapis cezasına üç yıl eklenmek suretiyle bulunacak süreden az olamaz.
(3) Yasaklanmış hakların geri verilmesi için, hükümlünün veya vekilinin talebi üzerine, hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün ikametgâhının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar vermesi gerekir.
(4)Mahkeme bu husustaki kararını, dosya üzerinde inceleme yaparak ya da Cumhuriyet savcısını ve hükümlüyü dinlemek suretiyle verebilir.
(5)Yasaklanmış hakların geri verilmesi talebi üzerine mahkemenin verdiği karara karşı, hükümle ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen kanun yoluna başvurulabilir.
(6)Yasaklanmış hakların geri verilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi halinde, adlî sicil arşivine kaydedilir.
(7) Yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna başvurulması nedeniyle oluşan bütün masraflar hükümlü tarafından karşılanır.
5352 sayılı Adli Sicil Kanununa 06.12.2006 tarih 5560 sayılı Kanunun 38. maddesi ile eklenen 13/A maddesi gereğince, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması gerekir.
Somut olayda 3713 sayılı TMK’nın 7/2-2 cümle, 5237 sayılı TCK’nın 43/2-1, 62/1, 53 maddeleri uyarınca verilen 1 yıl 16 ay 3 gün hapis cezasının 06.09.2018 tarihinde infaz edildiği, sanığın kanunda öngörülen süre dolmadan 06.09.2018 tarihinde memnu hakların iadesini talep ettiği görüldüğünden süre şartı gerçekleşmeyen talebin reddine karar verilmesi gerekirken kanun maddesine yanlış anlam yüklenerek yazılı şekilde karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
V-SONUÇ:Açıklanan nedenle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.04.2019 tarih ve 2019/38125 sayılı istemi yerinde görüldüğünden, hükümlü hakkında memnu hakların iadesine dair verilen Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.09.2018 tarih ve 2017/530 esas, 2017/427 karar sayılı ek kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.12.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.