Yargıtay Kararı 16. Ceza Dairesi 2019/4380 E. 2019/8343 K. 05.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/4380
KARAR NO : 2019/8343
KARAR TARİHİ : 05.12.2019

Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Cumhurbaşkanına suikast, Silahlı terör örgütü kurma ve yönetme
Hüküm : 1)Sanıklar …, …, ……, …, …, ……, …, …, …, …, …, …, ……, …, …, … hakkında;
a)Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Silahlı Terör örgütü kurma ve yönetme ile Silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından ayrı ayrı CMK’nın 223/2-c maddesi uyarınca beraatlerine dair istinaf başvurularının esastan reddi,
b)Cumhurbaşkanına Suikast suçundan ayrı ayrı CMK’nın 223/2-b maddesi uyarınca beraatlerine dair istinaf başvurularının esastan reddi,

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Sanık … müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin yasal şartları oluşmadığından CMK’nın 299. maddesi gereğince REDDİNE,
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-) T.C. Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının sanıkların Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme suçundan beraatine yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
15 Temmuz 2016 günü işlenen somut darbe teşebbüsü ve somut olay değerlendirildiğinde;
Ayrıntıları Dairenin 14.07.2017 tarih ve 2017/1443-4758 sayılı kararında açıklandığı üzere; 15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000’in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dahil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74’ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000’e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4’ü asker, 63’ü polis ve 183’ü sivil olmak üzere toplam 250’den fazla kişi şehit edilmiş, 23’ü asker, 154’ü polis ve 2.558’i sivil olmak üzere toplam
2.735 kişi de yaralanmıştır.
15 Temmuz 2016 günü işlenen somut darbe teşebbüsü, TCK’nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai (ya da garantör olunan hallerde ihmali) harekette bulunarak bu suça iştirakin her halinin mümkün olduğunun kabulü gerekir.
TCK’nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
5237 sayılı TCK’nın 309/1. maddesinde tanımlanan Anayasal düzene karşı suçta, tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir. Görüldüğü üzere, cebir ve şiddet bu suçun unsurunu oluşturmaktadır. Bu nedenle Anayasal düzenin değiştirilmesine yönelik teşebbüsün ancak cebir ve şiddet kullanılarak, yani bireylerin iradeleri zorlanmak suretiyle ifsat edilerek gerçekleştirilmesi gerekir. Kanunun aradığı cebrilikten maksadın fiziki/maddi cebir olduğu açıktır.
Bu açıklamalar ışığında yerel mahkemece kabul edilen somut olay, tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre değerlendirildiğinde;
Doğubeyazıt Birinci Mekanize … Komutanlığına gönderilen sözde sıkıyönetim ilan edildiğine dair emirde sıkıyönetim komutanı olarak görevlendirilen tuğgeneral…’ın Tugayda görevli askerleri, terör saldırısı olacağı gerekçesiyle tugaya çağrılması yönünde emir verip 15 Temmuz gecesi saat 21.20 sıralarında bir kısım subaylarla toplantı yaparak, darbeye teşebbüs eyleminde gerçekleştirilecek faaliyet ve tedbirlerin görüşüldüğü, bu toplantıya iştirak etmeyen sanıklardan …, …, …, …, …… ve …’ya, Tugaya terör saldırısı olacağı bahanesi ile tankları hazırlama görevi verilmiştir. Sanıklar da bölgenin teröre müzahir olması, daha önce de benzer tehditlere karşı buna benzer hazırlıkların yapılmış olması nedeniyle emri sorgulama gereği duymamış ve tankların hazırlanmasında görev aldıkları, başkaca icrai bir harekette bulunmadıkları,
Sanıklardan …, … ve … aynı Tugayın Tank Taburunda çeşitli rütbelerle görev yapan askerlerden olup, bu sanıklara ise tankları hazırlama görevi ile birlikte 1. Mekanize Piyade Taburu emrine girme talimatı verilmiş, sanıklar tabur komutanı olan … …’un talimatlarını almak üzere yanına gitmiş, hakkında Ağrı 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/50 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucu ağırlaştırılmış hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilen … … tarafından sanıklara kışla dışına çıkma emri verilince, sanıklar dışarı çıkmak istemediklerini ifade etmiş ve sanıklar içerisinde bulundukları tankın telsizlerini devre dışı bırakarak tankları çalışmaz hale getirerek, darbeye iştirak etmeme iradelerini ortaya koydukları,
Sanıklardan …, …, … ve … ise aynı Tugayın 1. Mekanize Piyade Taburunda çeşitli rütbelerle görev yapan askerlerdir. O dönemin tabur komutanı … …, sanıkların içerisinde bulundukları kirpi tabir edilen araçla 6 nolu nizamiyenin emniyetini alma görevini sanıklara tebliğ etmiş, sanıklar tabur komutanının tehditleri nedeniyle 6 nolu nizamiyeye gitmiş, dışarı çıkmaları yönündeki talimat üzerine ise sanıklar olayın bir kalkışma olması nedeniyle verilen emri yerine getirmeyip ve geri dönerek yasa dışı emre uymadıkları,
Sanıklardan …’ın, hakkında Ağrı 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/50 esas sayılı dosyasında darbeye teşebbüs suçundan yargılanıp ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan Tabur Komutanı … …’ın taburunda bölük komutanı olarak görev yaptığı, darbenin icrası kapsamında, … …’ın verdiği emirleri yerine getirmediği, ayrıca bu sanığın FETÖ terör örgütünün kumpas davalarından biri olan İzmir Askeri Casusluk davasında yargılandığının anlaşıldığı,
Sanık … ise tow bölüğünde görevlidir ve sanık olay gecesi yapılan toplantılara çağrılmış ancak … Komutanın komuta ettiği toplantılara sanık alınmamış ve sanığa herhangi bir görev verilmemiştir. Sanığın bunun dışında suçun icrası kapsamında bir eylemi tespit edilmediği,
Sanık … ise ……’ın tabur komutanı olduğu 2. Mekanize Piyade Taburunda görevli olmasına rağmen, olay tarihinde üs bölgesi olarak tabir edilen ve tugayın dışında bir yerde görevlendirilmiştir. Darbenin icrai ve hazırlık hareketlerine katıldığı yönünde delil elde edilememiştir.
Sanıklar … ve …’ın, örgüt üyesi olduğu kabul edilen… ile telefon irtibatının bulunması bu sanıkların örgüt üyesi olduğunu gösterir delil niteliğinde olmadığı, darbeye iştirak ettiklerine dair başkaca delil tespit edilemediği sonucuna varılmıştır.
Sanık …’ın silahlı terör örgütü olan FETÖ/PDY nin mahrem imamı tarafından yapılan çağrılar doğrultusunda gizli toplantılara katıldığı örgüt hiyerarşisine dahil olmakla birlikte, darbe suçunun icrai hareketlerine katıldığının
tespit edilemediği kabulüne ulaşılmıştır.
Yerel mahkemenin dosya kapsamına uygun kabulüne göre, sanık … dışında örgütle bağlantıları tespit edilemeyen sanıkların olay gecesi Tugaya çağrıldıkları, darbe girişiminden haberdar olmadıkları, darbeye iştirak ettiği kabul edilen … komutanının gerçekleştirdiği toplantıya katılmayan, üstleri tarafından verilen emirlerin terör saldırısına ilişkin olmayıp darbeye teşebbüs eylemine yönelik konusu suç teşkil eden kanunsuz emir olduğu anlaşıldığında bu emirleri ifa etmeyerek üstlerine direnç gösterdikleri, … içinde zırhlı araçları hazırlamalarına rağmen olay gecesi kışla dışına çıkmadıkları, bir kısım sanıkların ise tabur komutanı olan … …’un talimatı ile kışla dışına çıkma emri verilince dışarı çıkmak istemediklerini ifade ettikleri, içerisinde bulundukları tankı dışarı çıkarmamak amacıyla çalışamaz hale getirdikleri, bir kısmının ise olay gecesi kışlada dahi bulunmadıkları, bu şekilde Anayasal düzeni zorla değiştirme suçuna iştirak etmediklerine dair yerel mahkemenin kabulünde isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, T.C. Cumhurbaşkanlığı ve TBMM vekilleri ile Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden;
2-) T.C. Cumhurbaşkanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi vekillerinin sanıkların Cumhurbaşkanına suikast, silahlı terör örgütü kurma ve yönetme ile silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından beraatlerine yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, T.C. Cumhurbaşkanlığı ve TBMM vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden sanıkların beraatine yönelik hükümlerin;
3-)Sanık … müdafilerinin sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafiilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden; Beraat ve mahkumiyete ilişkin hükümlere yönelik temyiz davasının CMK’nın 302/1. maddesi gereğince esastan reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Ağrı 2. Ağır Ceza Mahkemesine,
kararın bir örneğinin Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.