YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/3999
KARAR NO : 2019/8439
KARAR TARİHİ : 26.12.2019
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, Nitelikli yağmaya teşebbüs
Hüküm : TCK’nın 302/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 58/7-9, 53 ve TCK’nın 302/2. maddesi yollamasıyla 149/1-f-g, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 35/2, 62, 58/7-9, 53, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet hükümlerine yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi
Yapılan yargılama sonunda sanığın Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma ve nitelikli yağmaya teşebbüs suçları nedeniyle yerel mahkemece cezalandırılmasına karar verilmiş, anılan kararın istinaf edilmesi üzerine Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve karar temyiz edilmiş olmakla Dairemizce Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak suçu açısından duruşmalı; nitelikli yağmaya teşebbüs suçu açısından ise duruşmasız olarak yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi,
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-Oluş ve tüm dosya kapsamına göre; sanık …’nin PKK/KCK silahlı terör örgütü adına sözde “… Eyaleti Şenyayla Gücü” içerisinde faaliyet yürüten örgüt mensupları ile görüştüğü, kuryelik ve işbirlikçilik faaliyeti yürüttüğü hususunda teyide muhtaç istihbari mahiyette bilgiler elde edildiğinin bildirilmesi üzerine hakkında iletişimin tespiti ve dinlenilmesi kararı verildiği, uygulanan tedbir kapsamında düzenlenen tapelerden de anlaşıldığı üzere, sanığın 17.07.2016 tarihinde mağdur …’a ait firmada şoför olarak çalışan ve tanık olarak dinlenen …’i arayarak mağdurun telefon numarasını temin ettiği, akabinde aynı gün mağdur ile yaptıkları telefon görüşmesinde mağdurun sorması üzerine “Kızılağaç tarafından” haber getirdiğini söylediği, 18.07.2016 tarihli görüşmede ise mağdurun sanığı tanımadığı için konuşmak istememesine rağmen sanığın ısrarla telefonda konuşamadığını belirtip mağdurla görüşmeye çalıştığı, aynı tarihte mağdurun sanığın bulunduğu Muş merkezdeki bir mağazanın önüne gittiği ve burada yüz yüze konuştukları, mağdurun sanığa kendisinden ne istediğini sorması üzerine sanığın elçi olduğunu belirtip, sanıktan 10.000 TL para vermesini istediği, aksi takdirde araçlarını çalıştırmayacağını söyleyerek tehditte bulunduğu, bunun üzerine sanık ile mağdur arasında tartışma çıktığı ve mağdurun sanığa vurduğu, etraftakilerin araya girmesi üzerine sanığın olay mahallinden uzaklaştığı, ertesi gün gerçekleşen telefon görüşmesinde ise sanığın mağdurun kendisini yanlış anladığını, kendisinin sadece elçi olduğunu belirten sözler söylediği, sonuç olarak da mağdurun sanığın istemiş olduğu parayı vermediği, yargılama aşamasında ise mağdurun şikayetçi olmadığını söyleyip, sanığın savunması doğrultusunda, amcasının oğluna olan borcunu almak için sanığın kendisinden bu parayı istediğini beyan ettiği somut olayda; sanığın savunmasının aksini ispat eder şekilde sübutu kabul olunan yağmaya teşebbüs eyleminin örgüte yarar sağlamak veya örgütsel faaliyet amacıyla işlendiğine dair somut delil elde edilemediğinin, ancak sanığın örgütün korkutucu gücünden faydalanmak suretiyle yağmaya teşebbüs suçunu işlediğinin anlaşılması karşısında;
a)Uygulama imkanı bulunmayan TCK’nın 149/1-g ve 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddelerinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini,
b)Koşulları oluşmayan TCK’nın 58/9. maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
2-Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında sanığın yağmaya teşebbüs suçunu örgütsel faaliyet çerçevesinde ve örgüte yarar sağlamak amacıyla işlendiğinin saptanamaması karşısında; sanığın iletişiminin tespiti sonucu elde edilen görüşme içeriklerine, yakalandığında üzerinde ele geçen silahlı terör örgütünün kırsal alanına katılan örgüt mensubunun mektubuna, başka dosya şüphelisi …’ın kollukta müdafii huzurunda verdiği ifadesinde sanığın 2015 yılında … (K) isimli örgüt mensubuyla görüştüğünü, 2016 yılı içerisinde de bulundukları Şenyayla bölgesine bir kaç kez gelerek gıda malzemesi getirdiğini ve Sidar (K) isimli örgüt mensubuyla çok samimi olduğunu belirtmesine göre; eylemlerinin süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluğu itibariyle sanığın örgütün hiyerarşik yapısı içerisinde yer alarak silahlı terör örgütü üyesi olduğunun, TCK’nın 314/2. maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde TCK’nın 302/1. maddesi gereğince mahkumiyet hükmü kurulması,
3-İlk Derece Mahkemesinin hüküm fıkralarında sanığın soyadının “Şanci” yerine hatalı şekilde “Şancı” olarak yazılması,
4-Sanığın üzerine atılı yağmaya teşebbüs eylemini 18.07.2016 tarihinde gerçekleştirdiğinin ve silahlı terör örgütüne üye olma suçu açısından ise yakalama tarihinin “02.08.2016” olduğu nazara alındığında; Bölge Adliye Mahkemesi ve İlk Derece Mahkemesi gerekçeli karar başlıklarında suç tarihinin “18.07.2016, 02.08.2016” yerine “2016” olarak belirtilmesi; yine gerekçeli karar başlıklarında suç adı kısmında “nitelikli yağmaya teşebbüs” suçunun “yağma” olarak belirtilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafilerinin temyiz dilekçelerinde ve duruşmada ileri sürdükleri temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma gerekçesi nazara alınarak sanığın tutuklulukta geçirdiği süre, atılı suçlar için kanun maddelerinde öngörülen ceza miktarı ve mevcut delil durumu gözetilerek tahliye taleplerinin reddi ile tutukluluk halinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Muş 1. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.