Yargıtay Kararı 16. Ceza Dairesi 2019/3299 E. 2020/3156 K. 30.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/3299
KARAR NO : 2020/3156
KARAR TARİHİ : 30.06.2020

Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma, Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması,
Hüküm : Sanık … hakkında; TCK’nın 314/2, 53, 58/9, 3713 sayılı Kanunun 5/1,

Bölge Adliye Mahkemesince sanık … hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçuna ilişkin kesin olarak verilen hüküm, 24.10.2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanunun 29. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 286. maddesine eklenen üçüncü fıkradaki düzenleme gereğince temyiz yolunun açılması üzerine kanuna eklenen geçici 5. maddenin 1/f bendinde belirtilen süre içinde temyiz edilmekle sanıklar hakkında verilen tüm hükümlere ilişkin olarak;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Sanık … müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca REDDİNE,
1)Sanıklar … ve … hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz incelemesinde;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Suriye uyruklu olan sanık …’un kimliğinin resmi kayıtlara göre değil beyanına göre tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; parmak izi alınıp fotoğrafı da çekilmek suretiyle ilama eklenerek infazın buna göre yapılması mümkün görülmüş; sanık …’ın adli sicil kaydında yer alan “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” ilişkin kararlar için 5271 sayılı CMK’nın 231/11. maddesi uyarınca ilgili mahkemelere mahallince ihbarda bulunulması olanaklı kabul edilmiştir.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin Kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanıklar müdafileri ile sanık …’un temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2)Sanıklar … ve … hakkında tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması; sanık … hakkında suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyize gelince;
Sanık … müdafiinin temyiz talebinin kapsamına göre vekalet ücreti ile sınırlı olarak yapılan incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanıklar müdafileri ile sanık …’un temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler aşağıda belirtilen hususlar haricinde yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddine, ancak;
a)Sanıklar … ve … hakkındaki tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması suçları yönünden;
5237 sayılı TCK’nın 58/9. maddesi bir ceza değil, cezaya bağlı olarak uygulanacak infaz rejimi ile ilgili olup, kazanılmış hak oluşturmayacağı da gözetilerek sanıklar hakkında anılan maddenin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
b)Sanık … hakkındaki suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçu yönünden;
1136 sayılı Kanunun 168 ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 14. maddesinin 4. fıkrası uyarınca, beraat kararı verilmesi halinde kendisini vekille temsil ettiren sanık lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmemesi,
Kanuna aykırı olup hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, ancak bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmeden CMK’nın 303/1-c maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, İlk Derece Mahkemesinin tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması suçlarından kurduğu hükümlere (d) fıkrası olarak “Sanık hakkında örgüt üyesi olmak suçundan mahkumiyetine karar verilmiş olmakla TCK’nın 58/9. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” ibaresinin eklenmesi ve ayrıca Bölge Adliye Mahkemesinin kurduğu hükmün B maddesine (3) fıkra olarak “Sanık … kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 4.360,00 TL maktu vekalet ücretinin hazineden alınarak sanığa verilmesine” ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Gaziantep 10. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.