YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/11498
KARAR NO : 2020/3604
KARAR TARİHİ : 25.06.2020
Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.04.2018 tarih ve 2017/24 – 2018/88 sayılı kararı
Suç : Anayasayı ihlal, Hükumete karşı suç, Yasama organına karşı suç, Kasten öldürme, Konut dokunulmazlığının ihlali, İş yeri donulmazlığının ihlali, Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, Ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması, Haberleşmenin engellenmesi, Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, Görevi ihmal
Hüküm … hakkında ayrı ayrı;
TCK’nın 309/1, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet
2)Sanıklar …, …, … ve … hakkında ayrıca;
a)TCK’nın 309/2 ve 38/1. maddeleri yollamasıyla 82/1-g-h, 266, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet (5 kez)
b)TCK’nın 309/2 ve 38/1. maddeleri yollamasıyla 82/1-e-h, 266, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1.
maddeleri uyarınca mahkumiyet (2 kez)
c)TCK’nın 309/2 ve 38/1. maddeleri yollamasıyla 82/1-h, 266, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1.
maddeleri uyarınca mahkumiyet (80 kez)
d)TCK’nın 309/2 ve 38/1. maddeleri yollamasıyla 223/3, 266, 43/1-2, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun
5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet
e)TCK’nın 309/2 ve 38/1. maddeleri yollamasıyla
124/3-2, 266, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1.
maddeleri uyarınca mahkumiyet (2 kez)
f)TCK’nın 309/2 ve 38/1. maddeleri yollamasıyla 116/1-4, 119/1-a-c-e, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet (2 kez)
g)TCK’nın 309/2 ve 38/1. maddeleri yollamasıyla 116/2-4, 119/1-a-c-e, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet (3 kez)
h)TCK’nın 309/2 ve 38/1. maddeleri yollamasıyla 109/2, 109/3-b-c-d, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet
ı)TCK’nın 309/2 ve 38/1. maddeleri yollamasıyla 109/2, 109/3-a-b-c-d, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet
3)Sanık … hakkında ayrıca;
TCK’nın 309/2 ve 38/1. maddeleri yollamasıyla 82/1-h, 266, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet (14 kez)
4)Sanıklar … ve … hakkında ayrıca;
TCK’nın 309/2 ve 38/1. maddeleri yollamasıyla 82/1-h, 266, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet (3 kez)
5)Sanıklar … ve … hakkında ayrıca;
a)TCK’nın 309/2 ve 38/1. maddeleri yollamasıyla 82/1-h, 266, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet (40 kez)
b)TCK’nın 309/2 ve 38/1. maddeleri yollamasıyla 82/1-g-h, 266, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet (2 kez)
c)TCK’nın 309/2 ve 38/1. maddeleri yollamasıyla 82/1-e-h, 266, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet (1 kez)
d)TCK’nın 309/2 ve 38/1. maddeleri yollamasıyla 223/3, 266, 35/1-2, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet
6)Sanık … hakkında ayrıca;
TCK’nın 309/2 ve 37/1. maddeleri yollamasıyla 223/3, 266, 35/1-2, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Sanıkların mal varlıkları üzerindeki tedbirlerin kaldırılması ve dijital materyallerinin iadesine ilişkin olarak mahallinde her zaman bir karar verilmesi mümkün görülmüş; sanık … müdafiinin temyiz dilekçesinde sebep bildirmiş olduğu anlaşılmakla tebliğnamenin bu hususta ret isteyen düşüncesine iştirak olunmamıştır.
Bir kısım sanıklar ve müdafileri ile bazı katılanlar vekillerinin duruşmalı inceleme istemlerinin, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca REDDİNE,
1).Sanık…… vekillerinin temyiz aşamasında yaptıkları davaya katılma taleplerine ilişkin olarak;
Darbe girişimi esnasında İstanbul’da çeşitli yerlerde meydana gelen olaylarda yaralanmaları nedeniyle davaya katılma talebinde bulunan adı geçenler bakımından işbu dosya kapsamında dava açılmamış olduğu anlaşılmakla katılma taleplerinin CMK’nın 237. maddesi gereğince REDDİNE,
2) a- Davaya konu eylemin askeri darbeye teşebbüs fiilinin sevk ve idare eden sanıklara ilişkin bulunup şahıs olarak katılma talebinde bulunan Cumhurbaşkanı …’a yönelik suikasta teşebbüs fiilinin icrai hareketlerinin devam etmiş bulunmasına, İstanbul ilinde gerçekleşen bir kısım eylemler nedeniyle T.C. Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının doğrudan doğruya zararı söz konusu olduğundan ilgililerin davaya katılmalarına ilişkin kararda isabetsizlik görülmemiştir.
b-Ayrıca tüm suçlar yönünden; T.C. Cumhurbaşkanlığı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının Anayasayı ihlal suçu dışındaki suçlar yönünden; kasten öldürme suçunun mağdurları olanların ise bu suç dışındaki diğer suçlar yönünden suçların niteliği itibariyle doğrudan doğruya zarar görmedikleri ve bu nedenle davaya katılma hakları bulunmadığından davaya katılmalarına ilişkin verilen karar hukuki değerden yoksun olup hükmü temyiz yetkisini vermemesi karşısında temyiz istemlerinin bu suçlar bakımından CMK’nın 298. maddesi gereğince REDDİNE,
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
I. BÖLÜM : HUKUKİ AÇIKLAMALAR
Ayrıntıları Dairenin 22.03.2019 tarih ve 2018/7103 Esas 2019/1953 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir.
Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de bu husus suçun unsuru değildir.
Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur. Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür.
Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda
iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez.
15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000’in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dahil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74’ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000’e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4’ü asker, 63’ü polis ve 183’ü sivil olmak üzere toplam 250’den fazla kişi şehit edilmiş, 23’ü asker, 154’ü polis ve 2.558’i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
Somut darbe teşebbüsü, TCK’nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK’nın 37. maddesi kapsamında “doğrudan fail” olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
TCK’nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur (1982 Anayasasının 137/2, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/3. maddesi). Askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse bu suçun işlenmesinden emri veren mesuldür. Ancak amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise, maduna da faili müşterek cezası verilir (1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B)
II. BÖLÜM : SOMUT OLAY
1)DARBE TEŞEBBÜSÜNÜN ORGANİZASYONU VE PLANLANMASINA YÖNELİK OLARAK YAPILAN HAZIRLIK TOPLANTILARI:
FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne müzahir Empati Danışmanlık isimli şirket adına örgüt mensupları tarafından kiralanan Ahmet Taner … Ankara adresindeki bir villada 2016 yılı Temmuz ayının başında başlayan ve 10.07.2016 Pazar gününe kadar süren toplantıların gerçekleştirildiği, söz konusu bu toplantıların katılımcıları arasında örgütün üst düzey TSK imamlarından firari durumdaki örgüt yöneticisi Adil Öksüz ve Hava Kuvvetlerindeki sözleşmeli subayların imamı olan …isimli sivil şahıslar ile Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/109 esas sayılı dosyasında görülen Genelkurmay Çatı dosyasının sanıklarından olan Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı Teşkilat Şube Müdürü Kurmay Albay…, Genelkurmay Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanlığında Şube Müdürü Kurmay Albay… Avıalan, Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı 1. İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Daire Başkanı Tuğamiral Sinan Sürer, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Müşterek Hedef Analiz Yönetim (MÜHAYİM) Başkanı Tuğgeneral … …, İstanbul Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık, Jandarma İstihbarat Okul Komutanı Jandarma Kurmay Albay Murat Koçyiğit, Genelkurmay Personel Başkanlığı Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç, Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanlığı emrinde görev yapan Kurmay Albay Fırat Alakuş ve Genelkurmay Başkanı Başdanışmanı Kurmay Albay Orhan Yıkılkan isimli asker kişilerin olduğu, bu toplantılarda her kuvvetten askerin kendi aralarında oluşturduğu grupların çalışmalar yaparak darbe girişiminin detayları ile bu eylemlerde görev alacakların görev ve sorumluluklarının belirlendiği,
Yıllık izinde olan sanık Kurmay Yarbay …’ın, Ankara Mamak’taki
28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına bağlı 2. Mekanize Piyade Taburu Komutanı Kurmay Yarbay Ertuğrul Terzi tarafından çağrılması üzerine 11 Temmuz 2016 günü Ankara’ya geldiği, firari bir örgüt mensubu tarafından kiralanan Çaldıran Mahallesi 494. … adresindeki eve aynı gün akşam saatlerinde birlikte gittikleri, burada asker kişiler …..t’ın katıldığı bir toplantıya katıldıkları, bu toplantıda Tuğgenera…..’nun yönetime el koyacaklarını söylediği ve Ankara’daki kritik noktalarla kamu kurum ve kuruluşlarına nasıl konuşlanacakları gibi hususları konuşup darbe girişimine ilişkin planlamalar yapıldığı, bu plan çerçevesinde harita üzerinde Ankara’nın ikiye bölünüp hangi birliklerin kontrolünde olacağının belirlendiği, sanık Kurmay Yarbay …’ın Ankara’daki birliğine katılışını henüz yapmamış olması nedeniyle eski çalıştığı yer olan İstanbul’da görevli olduğu ve darbe girişiminin İstanbul ayağıyla ilgili planlama yapan Kara Kuvvetleri Komutanlığı Karargahında Proje Yönetim Şube Müdürü olan sanık Kurmay Albay …’nin yanına götüreceklerinin söylendiği, akabinde sanık Kurmay Yarbay …’ın Kurmay Albay… tarafından sanık Kurmay Albay …’nin olduğu ve firari sanık Kurmay Albay ……’in kullandığı Ümitköy semtindeki bir eve götürüldüğü,
12 Temmuz 2016 günü akşam saatlerinde sanık Kurmay Yarbay … ile firari sanıklar Kurmay Albay….. ve Kurmay Binbaşı …..’nun katıldığı ve sanık Kurmay Albay … tarafından yönetilen bir toplantının bu evde gerçekleştirildiği, söz konusu toplantıda sanık Kurmay Albay …’nin İstanbul’a ilişkin planlamaların yapıldığını, hangi birliklerin nereleri kontrol altına alacağını, enterne edilecek askeri personelin kimler olduğunu, aralarındaki haberleşme için bir WhatsApp grubu kurulması gerektiğini ve İstanbul Maltepe’deki 2. Zırhlı Tugay Komutanlığından gelişmeleri takip ederek Ankara’daki Genelkurmay Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Merkezine bilgi aktarımında bulunmalarını söylediği,
Bu toplantıyı müteakiben sanık Kurmay Yarbay … ile firari sanıklar Kurmay Albay….. ve Kurmay Binbaşı …..’nun, kendilerine verilen İstanbul’da yapılması gerekenleri organize etme görevini yerine getirmek amacıyla 13 Temmuz 2016 günü saat 04.00 sıralarında Ankara’dan İstanbul’a doğru hareket ettikleri,
Darbe girişiminin İstanbul ayağındaki eylem ve faaliyetlerin koordine edilmesi noktasında görevli sanık Kurmay Albay …’nin de 13 Temmuz 2016 günü Ankara’dan İstanbul’a geldiği,
13 Temmuz 2016 günü saat 19.00 ile 14 Temmuz 2016 günü saat 01.30 arasında İstanbul Maltepe’deki 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında yaptıkları toplantıya sanıklar Tugay Komutanı Tuğgeneral …, Tugay Komutan Yardımcısı Kurmay Albay …, Tugay Kurmay Başkanı Kurmay Yarbay …, 1. Tank Tabur Komutanı Kurmay Yarbay …, 1. Ordu Komutanlığı Harekat Kurmay Başkanı Tuğgeneral …, 23. Motorize Piyade Alay Komutanı Kurmay Albay …, 47. Motorize Piyade Alay Komutanı Kurmay Albay …; firari sanıklar 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı
eski Kurmay Başkanı Kurmay Yarbay…… 2. Tank Tabur Komutanı İrfan Arat, Cizre 172. Zırhlı Tugay Komutanlığı Komutan Yardımcısı Kurmay Albay….., Tuzla Piyade Okul Komutanlığı Öğrenci ve Kurslar Alay Komutanı Kurmay Albay…., 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı Harekat Eğitim Şube Müdürü Yüzbaşı …. ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurumsal Proje Şube Müdürü Kurmay Albay …’nin katıldığı,
Sanık Kurmay Albay …’nin koordinesinde geçen söz konusu bu toplantıda darbe girişimine yönelik hazırlıkların ne seviyede olduğu, ne kadar personel, araç ve gereç sevk edileceği, ifşa olunmaması için personelin hangi gerekçelerle birliklerine çağrılmaları ve görev alanlarına sevk edilmeleri gerektiği gibi konuların konuşulduğu, sorumluluk alanlarının belirlendiği, sanık Kurmay Albay …’nin darbe girişiminin 15 Temmuz gecesinde gerçekleşeceğini söylediği, sanık Tuğgeneral …’nun birlik komutanlarına sorumluluk bölgelerinde sivil şekilde keşif yapmaları yönünde talimat verdiği, sanık Kurmay Albay … tarafından “ateş açana ateşle karşılık verileceği”nin tebliğ edildiği,
Sanık Kurmay Yarbay … ile firari sanıklar Kurmay Albay ….ve Binbaşı ….’nun, 14 Temmuz 2016 günü öğle saatlerinde Esenler’deki Topkule Kışlasında bulunan 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında firari sanık Tugay Komutanı Tuğgeneral …..in ev sahipliğinde tugayın birlik komutanlarının da katıldığı ve aynı konuların gündemde olduğu bir toplantı daha gerçekleştirdikleri,
Bu toplantı sonrasında sanık Kurmay Yarbay …’ın, Kara Harp Akademisi Komutanlığına giderek firari sanık … hoca Kurmay Albay …. ile görüşüp yönetime el konulacağını ve bu kapsamda Hava Harp Okulunda saat 21.00’de koordinasyon toplantısı icra edileceğini bildirdiği, akabinde Hasdal Kışlasındaki 6. Motorize Piyade Alayına giderek alayın eski ve yeni alay komutanları sanıklar Kurmay Albay … ile …’ye toplantının yerini ve zamanını söylediği ve sanık Kurmay Albay … ile birlikte Hava Harp Okuluna gittiği,
Toplantı öncesinde Cumhurbaşkanına suikast girişimi dosyasının sanığı Hava Kuvvetleri Müşterek Hedef Analiz Yönetim Başkanı Tuğgeneral … …’in, Hava Harp Okulu Komutanı sanık Tuğgeneral …’ın makam aracıyla hava alanından alınarak saat 19.47’de okula geldiği ve sanık Tuğgeneral …’ın makam odasında toplantıyı beklemeye başladığı,
14 Temmuz 2016 günü saat 21.00’de Hava Harp Okulundaki şeref salonunda başlayan ve katılımcılarının nizamiye girişinde “… …’in misafiriyiz” demeleri üzerine kayıt yaptırmaksızın içeri alındıkları bu toplantıya sanık Kurmay Yarbay …, firari sanıklar Kurmay Albay …. ve Binbaşı….. 1. Ordu Komutanlığı Harekat Kurmay Başkanı sanık Tuğgeneral …, Hava Harp Okulu Komutanı sanık Tuğgeneral …, Hava Harp Okulu Dekanı sanık Kurmay Albay …, 6. Motorize Piyade Alayının eski ve yeni alay komutanları sanıklar Kurmay Albay … ile …, 47. Motorize Piyade Alay Komutanı sanık Kurmay Albay …, firari sanıklar 172. Zırhlı Tugay Komutan Yardımcısı Kurmay Albay …, Tuzla Piyade Okul Komutanlığı Öğrenci ve Kurslar Alay Komutanı Kurmay Albay …., Kara Harp Akademileri Komutanlığında baş hoca Kurmay Albay…. ile öğretim görevlisi Kurmay Binbaşı …. ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurumsal Proje Şube Müdürü Kurmay Albay … ve başka dosya sanığı Tuğgeneral … …’in katıldığı,
Söz konusu bu toplantının koordinatörlüğünü Tuğgeneral …, Tuğgeneral … … ve Kurmay Albay …’nin yaptığı, toplantıda darbe girişiminin 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece saat 03.00’te icra edileceğinin tebliğ edildiği, Kara Harp Akademisindeki kurmay subay öğrencilerin takviye personel olarak görevlendirilmesine karar verildiği,
Alınan bu karar uyarınca Kara Harp Akademisindeki kurmay subay öğrencilerin, 15 Temmuz 2016 günü öğle saatlerinde firari sanık … hoca Kurmay Albay…. tarafından başlarında öğretim görevlisi subaylar olmak üzere gruplara ayrılarak İstanbul’daki 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı, 23. Motorlu Piyade Alay Komutanlığı ve Selimiye Kışlası gibi çeşitli birliklere görevlendirildikleri,
Kurmay Albay …’nin gerçekleştirilen toplantılar sonrasında Ankara’ya döndüğü ve darbe girişimi esnasında Akıncı Üstünde olduğu anlaşılmıştır.
2)İSTANBUL’DA MEYDANA GELEN OLAYLAR:
Silahlı terör örgütü FETÖ/PDY mensuplarınca 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe girişimi kapsamında İstanbul’da meydana gelen olayların genel olarak belirtilmesi gerekmektedir. Şöyle ki;
Saat 21.30’da Beylerbeyi civarında bir grup askerin sivil araçların önünü keserek “Darbe yaptık, kimlik soruyoruz” dedikleri ve bazı araçları da geri gönderdikleri, saat 22.00 civarında Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinin bir grup asker tarafından tek taraflı olarak trafiğe kapatıldığı,
Moda Deniz Kulübünde bir düğünde bulunan aralarında Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral …..ın da olduğu çok sayıdaki üst düzey komutanın rehin alınıp Ankara’daki Akıncı üssüne götürüldüğü,
Harp Akademileri Komutanı katılan Korgeneral … ile Deniz Harp Okulu Komutanı katılan Tümamiral …’in derdest edilip askeri cezaevine konuldukları, 1. Ordu Komutanı katılan Orgeneral … ile Deniz Harp Akademileri Komutanı katılan Tuğamiral …’in derdest edilmek amacıyla evlerine girilip arama yapıldığı,
İstanbul Valiliği, İl Emniyet Müdürlüğü, Büyükşehir Belediyesi, Afet Koordinasyon Merkezi, Sabiha Gökçen Havalimanı, Borsa İstanbul binası, Ak Parti İl Başkanlığı ve Taksim Meydanı gibi yerlerin işgal edilmeye çalışıldığı,
Katılanlar Dijital Platform Teknoloji Hizmetleri A.Ş. (Krea İçerik Hizmetleri ve Prodüksiyon A.Ş.), Doğan Şirketler Grubu Holding A.Ş. ve ….’ye ait işyerlerine zorla girildiği,
Katılanlar Dijital Platform Teknoloji Hizmetleri A.Ş. (Krea İçerik Hizmetleri ve Prodüksiyon A.Ş.) ve Doğan Şirketler Grubu Holding A.Ş. tarafından yapılan yayınların kesildiği,
Atatürk Havaalanının giriş ve çıkışlara kapatıldığı, uçuş kontrol kulesinin ele geçirilip uçuşların durdurulduğu,
Yerleşim yerleri üzerinde alçaktan uçan savaş uçaklarının sonik patlamalara neden olduğu,
İstanbul Valiliği, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü (Boğaziçi) Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Bayrampaşa Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü, Çengelköy Polis Merkezi, Borsa İstanbul, Topkule Kışlası, Taksim Meydanı ve Acıbadem Türk Telekom gibi çeşitli yerlerde polisin ve halkın direnişi ile karşılaşılması üzerine asker şahıslarca gerçekleştirilen saldırılarda bir çok sivil vatandaş ile polisin hayatını kaybettiği ve yaralandığı, sivil şahıslara ait araçlar ile kamuya ait araç ve binaların zarar gördüğü, dosya kapsamındaki olay tutanakları ve otopsi raporlarına göre;
-15 Temmuz Şehitler (Boğaziçi) Köprüsünün Anadolu yakası tarafı giriş kısmında meydana gelen olaylarda …, …, ……., …, …’ın ateşli silahla mermi çekirdeği yaralanması ve … ve …’in ise ezilme nedeniyle genel beden travması sonucu,
-İstanbul Büyükşehir Belediyesi Binası önünde meydana gelen olaylarda …, …, …, …, …, …, … ve …’ın ateşli silahla mermi çekirdeği yaralanması sonucu,
-Acıbadem semtinde bulunan Türk Telekom binası önünde meydana gelen olaylarda …,., …, … ve …’ın ateşli silahla mermi çekirdeği yaralanması sonucu,
-Çengelköy bölgesinde meydana gelen olaylarda …, …,. …, …, … ve …’ın ateşli silahla mermi çekirdeği yaralanması sonucu,
-Esenler Eski Hal yolu Edirne İstikameti ve İSTOÇ civarı TEM Otoyolu üzerinde meydana gelen olaylarda … ve …’ın ateşli silahla mermi çekirdeği yaralanması ve …, …, …, …’nun ise tankla ezilme nedeniyle genel beden travması sonucu,
-Harbiye semtinde bulunan TRT binası önünde meydana gelen olaylarda …, … ve Jouad Merroune’nin ateşli silahla mermi çekirdeği yaralanması sonucu,
-İstinye’deki Borsa İstanbul binası önünde meydana gelen olaylarda … ve …’un ateşli silahla mermi çekirdeği yaralanması sonucu,
-Sabiha Gökçen Havalimanını işgal etmek isteyen Hava Harp Okulunda görevli askerlerin durdurulduğu Tuzla ilçesi Orhanlı gişelerinde meydana gelen olaylarda …, …, …, …, … ve …’nun ateşli silahla mermi çekirdeği yaralanması sonucu,
-66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Topkule Kışlası önünde çıkan çatışmada …, … ve …’ın ateşli silahla mermi çekirdeği yaralanması sonucu,
-Fatih Sultan Mehmet Köprüsünün Anadolu yakası tarafı giriş kısmında meydana gelen olaylarda …’nın ateşli silahla mermi çekirdeği yaralanması, …’in künt kafa travması, …..nın ise köprü yolu üzerindeki Ümraniye Çakmak Köprüsü civarında tankla ezilme nedeniyle genel beden travması sonucu,
-İstanbul Emniyet Müdürlüğü yakınında bulunan Ak Parti Fatih İlçe Başkanlığı önünde meydana gelen olaylarda …’in ateşli silahla mermi çekirdeği yaralanması sonucu,
-Atatürk Havalimanı pistinde meydana gelen olaylarda …’ın ateşli silahla mermi çekirdeği yaralanması sonucu,
-Gaziosmanpaşa TEM otoyolu üzerinde meydana gelen olaylarda …’ın ateşli silahla mermi çekirdeği yaralanması sonucu,
-Bayrampaşa Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü önünde meydana gelen olaylarda ise …’nun ateşli silahla mermi çekirdeği yaralanması sonucu hayatını kaybettiği,
1. Ordu Komutanı Orgeneral …’ın, saat 00.52’de bir televizyon kanalına bağlanarak askeri kalkışmaya ilişkin “Bu, TSK tarafından desteklenen bir hareket değildir. Bu olaylar meydana geldiği andan itibaren Sayın Valimizle bir araya gelip İstanbul üzerine yoğunlaştık. Buradaki problemi çözmek için çalışıyoruz” şeklinde açıklamada bulunduğu dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır.
3)DOSYA KAPSAMI İTİBARIYLA GERÇEKLEŞTİRİLEN EYLEM VE FAALİYETLER:
a)66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığının sorumluluk bölgesinde meydana gelen olaylar:
aa)Borsa İstanbul Binası;
Topkule kışlasındaki 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında görev yapan askeri personel ile Kara Harp Akademisinden gelen öğretim görevlileri ve kurmay subay öğrencilerin katılımıyla oluşturulan unsurun, saat 22.30 – 23.00 sıralarında kışladan çıkarak saat 23.40 civarında bina önüne geldikleri, herhangi bir uyarı atışı yapmaksızın doğrudan hedef alarak halka ve polise ateş açıldığı, bu nedenle … isimli sivil vatandaş ile Üsküdar Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde görevli polis memuru …’un hayatını kaybettiği, bu olayla ilgili İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/195 Esas 2018/133 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edenler hakkında mahkumiyet kararı verildiği ve dosyanın halen Dairemizde temyiz incelemesinde olduğu,
bb)Atatürk Havalimanı;
Topkule kışlasındaki 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında görev yapan personelden oluşan askeri unsurun 4 tank, ….., 4 ZMA, 1 land ve 1 Unimog personel taşıyıcı askeri kamyon ile saat 22.04’te kışladan çıktığı, Atatürk Havalimanına saat 22.44 itibariyle ulaşıp havaalanının A ve B kapıları önüne tank ve zırhlı araçları yerleştirdikleri, havalimanındaki özel harekat polislerine ve diğer yetkililere sıkıyönetimin ilan edildiğini ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetime el koyduğunu bildirdikleri, Smart Kule tabir edilen uçuş kontrol kulesini işgal ettikleri, ayrıca Hava Harp Okulunda görevli bazı subay ve askerlerden oluşan unsurun da havalaanına gelerek pasaport kontrol noktasındaki silahlarını yolculara doğrultup çevre tertibatı aldırdıktan sonra görevlilere Türk vatandaşlarının yurt dışına çıkmayacağı talimatını verdikleri, bu duruma itiraz eden yolcuları silah doğrultup diz çöktürdükleri, kolluk görevlilerince yapılan tüm ikaz ve uyarıları göz ardı ettikleri, Hava Harp Okulundan gelenlerden unsurdaki bir grubun da dış hatlar apron kısmına giderek yurt dışından gelen yolcuları terminal binasına taşıyan otobüsleri apron içerisinde durdurup arama yaptıkları, polis memurlarının silahlarını aldıkları, kulede özel harekat polisleri tarafından sıkıştırılan diğer unsuru kurtarmak için kontrol kulesine gittikleri ancak vatandaş kalabalığından dolayı kuleye giremedikleri, vatandaşların tepki göstermesi üzerine havaya ateş ettikleri, ayrıca vatandaşların dış hatların apron kısmına girmeye başlamaları nedeniyle paniğe kapılarak gelişi güzel şekilde ateş açtıkları, bu nedenle … isimli çocuk yaştaki sivil vatandaşın hayatını kaybettiği, F16 uçaklarının alçak uçuşu sırasında meydana gelen sonik patlama ve basıncın etkisi ile dengesini kaybeden Zekeriya Bitmez isimli sivil vatandaşın da yüksekten düşme sonucunda hayatını kaybettiği, bu olayla ilgili İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/14 Esas 2019/52 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edenler hakkında mahkumiyet kararı verildiği ve dosyanın halen istinaf incelemesinde olduğu,
cc)Bayrampaşa Çevik Kuvvet Yerleşkesi;
Topkule kışlasındaki 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında görev yapan askeri unsurun saat 22.17’den itibaren yerleşkeye gelerek giriş kapılarını tutmaya başladıkları ve zırhlı araçları konuşlandırdıkları, etraflarının halk tarafından sarılıp eylemlerinden vazgeçirilmeye çalışıldığı esnada açılan ateş sonucu … isimli sivil vatandaşın hayatını kaybettiği, bu olayla ilgili İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/25 Esas 2017/193 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edenler hakkında mahkumiyet kararı verildiği ve dosyanın halen Dairemizde temyiz incelemesinde olduğu,
dd)İstanbul Emniyet Müdürlüğü Vatan Caddesi Yerleşkesi;
Topkule kışlasındaki 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında görev yapan askeri unsurun söz konusu yerleşkeye intikal ederek Emniyet Müdürlüğünü işgal etmeye çalıştıkları, bir müddet sonra yardım istemeleri üzerine helikopterle takviye getirildiği ancak emniyet güçleri tarafından yerden ateş açılarak engel olunduğu, helikopterden açılan ateş sonucunda … isimli sivil vatandaşın Adalet ve Kalkınma Partisi Fatih İlçe Başkanlığı binası önünde hayatını kaybettiği, akabinde
takviye ekibin civardaki bir okulun bahçesine indiği ancak halk tarafından engellenmeleri nedeniyle yerleşkeye ulaşamayıp Millet Caddesinde zorla çevirdikleri bir minibüse binerek kışlaya döndükleri, buradan da yine başka bir helikopterle Kanal D/CNN Türk binalarının işgal girişimine katıldıkları, yerleşkeye gelen bir tankın kışlaya dönüşe geçip Esenler Birlik Köprüsüne geldiği esnada önünün halk tarafından kesilmesi üzerine tankın duran araçlara ve vatandaşlara doğru sürülmesi nedeniyle …, …, … ve … isimli sivil vatandaşların tankın altında kalarak hayatını kaybettiği, başka bir tankın üstüne çıkan sivil vatandaşlardan …’ın ise yakın mesafeden ateş edilip yaralanması üzerine yola atıldıktan sonra kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği, bu olayla ilgili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/151 Esas 2018/83 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edenler hakkında mahkumiyet kararı verildiği ve dosyanın halen Dairemizde temyiz incelemesinde olduğu,
ee)Mahmutbey Gişeler ve Ispartakule;
Topkule kışlasındaki 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında görev yapan askeri unsurun saat 21.30 – 22.00 arasında kışladan çıktıkları, saat 23.10 sıralarında gişelere ulaşıp zırhlı araçlardaki MG-3 ve uçaksavar silahlarının namluları istasyona bakacak şekilde durdukları, emniyet güçlerinin önlemleri ve halkın tepkisi üzerine bir kısmının teslim olduğu, bu esnada başlarındaki binbaşının kolluk kuvvetlerine darbe yapmaya geldiklerini söyleyip amaçlarının bu istasyonu alarak Hadımköy’de kalan birliğin sevkini sağlamak ve Avrupa yakasındaki geçişleri kontrol altına almak olduğunu belirttiği, unsurdaki bir grubun da 23.30 sıralarında TEM otoyolu Edirne – İstanbul yönünde Ispartakule kavşağına gelerek ZMA ile yolu trafik akışına kapatıp Edirne yönünden gelen araç sürücülerine “İstanbul’a girişler yasaklandı, can güvenliğiniz için Edirne tarafına gidin” dedikleri, vatandaşların yoğun mücadelesi sonunda buradan ayrılıp İstanbul yönüne geri dönüşe geçtikleri, bir süre ilerledikten sonra yeniden vatandaşlar tarafından durdurulduğu, bu olayla ilgili İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/115 Esas 2018/30 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edenler hakkında mahkumiyet kararı verildiği, bu kararın Dairemizin 10.12.2019 tarih ve 2019/1551 Esas 2019/7862 Karar sayılı ilamıyla usul yönünden bozulduğu,
ff)A Haber binasının işgal edilme teşebbüsü;
Topkule kışlasındaki 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında görev yapan personel ile Kara Harp Akademisinden gelen kurmay subay öğrenciler ve Balıkesir Astsubay Meslek Yüksekokulu öğrencilerinden olan bir grubun katılımıyla oluşan unsurun Türk Telekom Stadyumunun bulunduğu yere geldiklerinde otoyolun polis ve halk tarafından kapatıldığını gördükleri, askeri araçlardan inerek yürümeye başladıkları, halkın tepki göstermesi üzerine havaya birkaç el ateş ettikleri, bir yolcu otobüsünü zorla durdurup kışlaya geri dönmek üzere hareket ettikleri ancak yolun halk tarafından kesilmesi üzerine fazla ilerleyemedikleri, halkın üzerine ateş etmeleri sonucunda … isimli vatandaşın yaralandığı ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği, bu olayla ilgili İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davanın 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığındaki olaylara ilişkin ana davanın görüldüğü İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/140 Esas 2018/40 Karar sayılı
dosyası ile birleştirildikten sonra devam olunan yargılama neticesinde bu eyleme fiilen iştirak edenler hakkında mahkumiyet kararı verildiği ve dosyanın halen Dairemizde temyiz incelemesinde olduğu,
gg)Haliç Köprüsü;
Topkule kışlasındaki 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında görev yapan personelden oluşan askeri unsurun, İstanbul Valiliğinin işgali için görevlendirilen sanık …’nin komutanı olduğu 47. Motorlu Piyade Alay Komutanlığından çıkan birliğe takviye amacıyla saat 22.00 sıralarında zırhlı araçlarla kışladan çıktığı, Haliç Köprüsü civarında polisler ve halk tarafından önlerinin kesildiği, yapılan eylemin kanunsuz olduğunun görevli polislerce belirtilmesine rağmen bir zırhlı aracın durmayıp yola devam ettiği, bir süre ilerledikten sonra durdurulup silah ve mühimmatlarıyla birlikte yakalandıkları, bu olayla ilgili İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/10 Esas 2017/125 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edip unsuru komuta eden Yusuf Yıldız hakkında mahkumiyet kararı verildiği, bu kararın Dairemizin 31.10.2018 tarih ve 2018/2012 Esas 2018/4553 Karar sayılı ilamıyla onandığı,
hh)66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Karargahı;
Darbe girişimi esnasında 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Karargahının olduğu Topkule ve Baştabya kışlalarında yoğun bir hareketliliğin yaşandığı ve faaliyetlerin buradan yürütüldüğü, 4. Kara Havacılık Alayından havalanan dört helikopterin darbe kalkışması kapsamında İstanbul’da çeşitli faaliyetlerde bulunduktan sonra Topkule Kışlasına indiği, akabinde buradan kalkarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü ile Doğan Medya Center binalarının kontrolü için takviye amacıyla gönderilen bazı askeri personeli taşıdığı ve ayrıca Digitürk ile TRT TV yayınlarının kesilmesini sağlayacak asker şahıslarla birlikte örgüt üyesi sivil teknik ekibi belirtilen yerlere götürdüğü, kışla imkanları kullanılarak darbe girişimi yönünde faaliyetlerin gerçekleştirilmeye devam edilmesi üzerine darbe girişiminin karşısındaki bir grup asker ile emniyet personelinin saat 04.00 sıralarında kışlayı geri almak üzere harekete geçerek kışlaya geldiği, teslim olmaları için yapılan çağrılara karşılık emniyet güçlerinin üzerine kışladan yoğun şekilde ateş edilmeye başlanmasıyla silahlı çatışma çıktığı, bu çatışma esnasında Kurmay Albay … ile polis memuru …’ın vurularak hayatını kaybettiği ayrıca bir albay ile beş polis memurunun da yaralandığı, olaylar sırasında kışla içerisinde ölen Uzman Çavuş …’nin ölümüyle ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca eylemin gerçek faillerinin tespitine yönelik ayrı bir adli soruşturma yürütülmesi nedeniyle azmettirenler yönünden görülmekte olan kamu davasının iş bu dosyadan tefrik edilerek başka bir esasa kaydedilmesine İlk Derece Mahkemesince karar verildiği, kışlada gerçekleşen olaylarla ilgili İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/140 Esas 2018/40 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edenler hakkında mahkumiyet kararı verildiği ve dosyanın halen Dairemizde temyiz incelemesinde olduğu,
b)6. Motorlu Piyade Alay Komutanlığının sorumluluk bölgesinde meydana gelen olaylar:
aa)Harbiye – TRT Radyoevi;
Kara Harp Akademisinden gelen bir grup öğretim görevlisi ile kurmay subay öğrencinin Hasdal kışlasındaki 6. Motorlu Piyade Alay Komutanlığının eski ve yeni komutanları olan sanıklar … ile …’nin emrine girdikleri, alayda görevli bir kısım subay ve askerlerden oluşan unsura dahil olup kışladan çıkarak saat 22.30 sıralarında Şişli’deki Harbiye semtinde bulunan TRT Radyoevi’nin önüne intikal ettikleri, bina önündeki polis memurları ile özel güvenlik görevlilerini silahla etkisiz hale getirip rehin aldıktan sonra binayı işgal ettikleri, çıkan olaylarda
… ve … sivil vatandaşlar ile yabancı uyruklu … isimli şahsın hayatını kaybettiği, çok sayıda vatandaşın yaralandığı, kamu ve özel kişilere ait araçlar, bina ve tesislerin zarar gördüğü, bu olayla ilgili İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/109 Esas 2018/57 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edenler hakkında mahkumiyet kararı verildiği, bu kararın kasten öldürme suçuna ilişkin mahkumiyet hükümlerinin Dairemizin 18.03.2020 tarih ve 2019/9560 Esas 2020/2034 Karar sayılı ilamı ile onandığı,
bb)TRT TV Ulus binası – Vodafone Stadı – Digitürk – Casper Plaza;
Alayda görevli bir kısım subay ve asker ile Kara Harp Akademisinden gelen kurmay subay öğrencilerden oluşan başka bir unsurun saat 21.30 – 22.00 sıralarında Beşiktaş’taki TRT Ulus binasına intikal ettikleri, Hava Harp Okulunun bazı subay ve öğrencilerinin olduğu okula ait bir helikopterin TRT Ulus yerleşkesinin arkasındaki atıl konumda olan askeri alana iniş yaptıktan sonra TRT binasına gittikleri, aynı şekildeki başka bir helikopterin de Vodafone Arena Stadyumu ile Digitürk Binasına geçtiği, TRT TV’de kalan rütbeli subay konumundaki Albay… ile diğer karacı subayların bina önündeki vatandaşların dağılması için havaya ateş ettikleri,
Hava Harp Okulu subay ve öğrencilerini taşıyan başka bir helikopterin teknik ekipteki sivil şahısları Ümraniye’den almak için Casper Plaza isimli iş yerinin çatısındaki piste indikleri, bunu görerek toplanan ve tepki gösteren vatandaşların üzerine helikopterdekiler tarafından ateş açılması nedeniyle yaralananların olduğu, Albay Hamdi Acar’ın yanındaki Hava Harp Okulu mensubu subaylarla birlikte sivil şahıslar ……’ı Ümraniye’deki bir evden aldıktan sonra Casper Plaza’ya gelerek helikopter pistine çıkarak kendilerini bekleyen helikopterle Ulus’taki TRT TV binasına gittikleri, böylece işgal faaliyetine yayınların kesilmesi için temin edilen bilişimci bir grup sivil şahsın da katıldığı,
Digitürk binasının işgali neticesinde yayınların kesilerek haberleşmenin engellendiği,
Bu olayla ilgili İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/24 Esas 2018/7 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edenler hakkında mahkumiyet kararı verildiği, dosyanın halen Dairemizde temyiz incelemesinde olduğu,
cc)Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM) İşgali;
Alayda görevli bir kısım subay ve asker ile Kara Harp Akademisinden gelen
kurmay subay öğrencilerden oluşan başka bir unsurun, İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı olarak faaliyet gösteren ve üç bine yakın kamera ile İstanbul’daki birçok noktanın kayıt altına alıp elde edilen görüntülerin anlık olarak istihbarat kurumlarına iletildiği Afet Koordinasyon Merkezi’ni kamera kayıtlarını önlemek için ele geçirmek amacıyla kışladan çıktıkları, bina önüne geldiklerinde özel güvenlik görevlisini yere yatırıp tabancasını zorla aldıkları, binayı işgal ettikten sonra askerleri bina etrafına yerleştirdikleri, saat 23.00 – 24.00 sırasında bina önünde toplanan vatandaşlara ateş açtıkları, bu nedenle yaralananların olduğu, bu olayla ilgili İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/39 Esas 2018/21 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edenler hakkında mahkumiyet kararı verildiği, dosyanın halen Dairemizde temyiz incelemesinde olduğu,
dd)Taksim meydanı işgali;
Alayda görevli bir kısım subay ve askerden oluşan başka bir unsurun kışladan çıkıp saat 22.30 – 23.00 sıralarında ulaştıkları Taksim meydanını işgal ettikleri, bir süre sonra halkın ve emniyet güçlerinin toplanıp tepki gösterip engellemeye çalışması üzerine o esnada Harbiye’deki TRT binasında olan unsurdaki bir grubun takviye olarak meydana intikal ettirildiği, Atatürk Anıtı ve çevresi ile meydana ulaşan yerleri kontrole başladıkları, akabinde halk ve emniyet güçleri tarafından engellenmeleri üzerine sanıklar … ve … tarafından kışladan takviye bir unsuru daha çıkardıkları ancak bu unsurun trafiğin kapanması nedeniyle meydana ulaşamayıp Beşiktaş’taki Ertuğrul askeri lojmanlarına sığındığı, meydandaki askeri unsurun da kolluk güçleri tarafından göz altına alındığı, bu olayla ilgili İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/109 Esas 2018/57 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edenler hakkında verilen mahkumiyet kararlarının Dairemizin 18.03.2020 tarih ve 2019/9560 Esas 2020/2034 Karar sayılı ilamı ile onandığı,
ee)İstanbul Büyükşehir Belediyesi Lojistik Destek Merkezi Binası (LDM) – Arıcılar Camii:
Alayda görevli bir kısım subay ve asker ile Kara Harp Akademisinden gelen kurmay subay öğrencilerden oluşan başka bir unsurun, saat 21.30 sıralarında kışladan çıkarak saat 22.08 sıralarında Eyüp’teki İstanbul Büyükşehir Belediyesi Lojistik Destek Merkezine ulaştıkları, binanın etrafını kuşattıktan sonra güvenlik noktasındaki personeli etkisiz hale getirip kamera sisteminin bağlı olduğu bilgisayarı devre dışı bıraktıkları, telefon ve telsizlerini topladıkları görevli personeli silah zoruyla konferans salonuna götürerek TSK’nın yönetime el koyduğu yönünde konuşma yaptıkları, aşçılara 10.000 kişilik üç çeşit yemek yapılması için emir verdikleri, saat 01.04 sıralarında binaya gelen halkın giriş kapısını kırarak içeriye girmesi ve tepki göstermesi üzerine bir süre direndikten sonra yoğun tepkilere dayanamayıp kışlaya geri döndükleri,
Alayın yakınlarında bulunan Arıcılar Camisinde okunan selayı duyan sanıklar … ile …’nin “camiye gidin hocanın dilini kesin, öldürün, getirin” şeklinde talimat vermesi üzerine bir grup askeri unsurun kışladan çıkarak saat 02.31 sıralarında Arıcılar Camisine ulaştıkları, caminin etrafını kuşattıkları, Binbaşı …..ın Uzman Çavuş…..’a yanına birkaç asker
alarak imamı bulup susturması, imamın karşı çıkması halinde ise öldürmesi yönünde emir verdiği, cami etrafında halkın toplanmaya başlayıp tepki göstermesi üzerine olay yerinden ayrılıp kışlaya döndükleri,
Bu olaylarla ilgili İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/57 Esas 2017/92 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edenler hakkında verilen bir kısım mahkumiyet kararlarının Dairemizin 07.11.2019 tarih ve 2019/1535 Esas 2019/7315 Karar sayılı ilamı ile onandığı,
c)47. Motorlu Piyade Alay Komutanlığının sorumluluk bölgesinde meydana gelen olaylar:
aa)Adalet ve Kalkınma Partisi İstanbul İl Başkanlığının işgali;
Kara Harp Akademisinden gelen bir grup öğretim görevlisi ile kurmay subay öğrencinin Metris kışlasındaki 47. Motorlu Piyade Alay Komutanlığının komutanı olan sanık …’nin emrine girdikleri, alayda görevli subay ve askerlerden oluşan unsura dahil olup saat 22.00 – 22.30 sıralarında kışladan çıkarak saat 23.15 civarında Sütlüce’deki Adalet ve Kalkınma Partisi İl Başkanlığına ulaştıkları, binanın etrafını sardıktan sonra güvenlik görevlilerinden binayı boşaltmalarını istedikleri, binaya girip il başkanı ile görüşmeye çalıştıkları, kalabalıklaşan halkın bina bahçesinde kurulan barikata yüklenmesi üzerine havaya ateş ettikleri, amaçlarına ulaşamayan unsurun saat 04.00’den sonra temin edilen belediye otobüsleriyle kışlaya dönmesinin sağlandığı, bu olayla ilgili İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/55 Esas 2017/111 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edenler hakkında verilen bir kısım mahkumiyet kararlarının Dairemizin 19.07.2019 tarih ve 2019/1474 Esas 2019/5051 Karar sayılı ilamı ile onandığı,
bb)İstanbul Valilik Binasının işgali;
Alayda görevli bir kısım subay ve asker ile Kara Harp Akademisinden gelen öğretim görevlisi ve kurmay subay öğrencilerden oluşan başka bir unsurun, saat 21.30 sıralarında kışladan çıkarak saat 22.00 – 22.30 sıralarında Cağaloğlu semtindeki İstanbul Valiliği önüne geldiği, burada görev yapan iki polis memurunun etrafını silah doğrultarak sardıkları ve “Ordu adına geliyoruz, buranın güvenliği bizden sorulur, silahlarınızı teslim edin, aksi takdirde sizin içi olmaz, bu saatten sonra direnmenin bir anlamı yok, etrafınıza baktıktan sonra bunu anlayacaksınız” dedikleri, askeri unsur içindeki bir grubun arka taraftaki caminin kapısını kırarak valilik binası içine girdikleri, bu sırada binada nöbet tutan polis memurunu silah tehdidi ile alıkoydukları, akabinde bazı odalarda arama yaptıkları, halkın kalabalıklaşması ve emniyet güçlerinin önleme çabaları sonucunda bina önünden ayrılıp kışlaya dönüşe geçtiklerinde Unkapanı Köprüsü Taksim istikametinde emniyet güçlerince yakalanarak etkisiz hale getirildikleri,
Hava Harp Okulu Dekanı sanık … tarafından görevlendirilen okulun Kurmay Başkanı Albay…..’nın emir ve komutasındaki askeri unsurun, valilik binasının işgaline takviye olarak saat 00.00 civarında okuldan çıkarak Hava Harp Akademisinden gelecek unsurla buluşmak için Sirkeci Garına doğru özel bir araçla harekete geçtiği, Kazlıçeşme mevkisine geldiklerinde yolun polis tarafından kapatılmış olması nedeniyle araç sürücüsü Albay Ali Başaran’ın refüj üzerinden
geçerek geri dönmek istediği esnada aracın refüje takılması sonucu hareketsiz kaldıkları, akabinde bu unsurdaki personelin kolluk güçlerince yakalanıp gözaltına alındığı, araçta bulunanlardan Hava Harp Okulu Personel Şube Müdürü…..ın yapılan üst araması neticesi sol yan cebindeki zarf içerisinde 15 Temmuz 2016 tarihli iç güvenlik tedbirleri talimatı SKKHM : 3711 – 34 – 16 gizli ibareli 5 maddeden oluşan talimat yazısı, Valilik “HHO (…….”, buluşma noktası : HHA Sirkeci Garının önü, not:6 ibaresiyle başlayan yazı ele geçirildiği,
Kurmay Başkanı Albay …..’nın makam aracında olan diğer unsurun ise Ataköy mevkiine geldiği esnada sivil polis otosu tarafından yolun kapatılması üzerine araçtan inerek polislere uzun namlulu silah doğrulttukları, …..’nın sivil polis aracının camını kırıp vitesi boşa alarak aracı iteklemek suretiyle yolu açtığı, akabinde yola devam ederek Kazlıçeşme mevkiine geldiklerinde kolluk güçleri tarafında gözaltına alındıkları,
Bu olayla ilgili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/286 Esas 2018/85 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edenler hakkında mahkumiyet kararı verildiği, dosyanın halen Dairemizde temyiz incelemesinde olduğu,
cc)… binasının işgali;
Alayda görevli bir kısım subay ve asker ile Kara Harp Akademisinden gelen öğretim görevlisi ve kurmay subay öğrencilerden oluşan başka bir unsurun, saat 22.00 – 22.40 sıralarında kışladan çıkarak saat 23.04 sıralarında Saraçhane semtindeki … binası önüne geldiği, bina önündeki yolun yaya ve araç trafiğine kapatılmasından sonra binanın etrafının sarıldığı, güvenlik görevlilerine silahlarını bırakıp teslim olmalarının söylendiği, toplanan halkın üzerine ateş açıldığı, bu nedenle …, …, …, …, …, …, …, …, … …, … ve … isimli sivil vatandaşların hayatını kaybettiği, birçok vatandaşın da yaralandığı, bu olayla ilgili İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/208 Esas 2018/84 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edenler hakkında mahkumiyet kararı verildiği, dosyanın halen Dairemizde temyiz incelemesinde olduğu,
d)2. Zırhlı Tugay Komutanlığının sorumluluk bölgesinde meydana gelen olaylar:
aa)Acıbadem Türk Telekom Bölge Müdürlüğünün işgali;
Tugay Harekat Eğitim Şube Müdürü Kurmay Yüzbaşı….. (ölü) emir ve komutasındaki askeri unsurun, Acıbadem semtindeki Türk Telekom Anadolu Bölge Müdürlüğü Hizmet Binasını ele geçirip kontrol altına almak amacıyla saat 23.00 sıralarında kışladan çıktığı, bir müddet sonra bina önüne geldiklerinde özel güvenlik görevlilerini etkisiz hale getirip silahlarına el koydukları, etrafta konuşlandıkları ve cadde üzerindeki trafiği kestikleri, bina önünde toplanan halkın
üzerine ateş açtıkları, bu nedenle …, …, …… ve … isimli sivil vatandaşların hayatını kaybettiği, bir çok vatandaşın da yaralandığı, bu olayla ilgili İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/31 Esas 2018/61 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edenler hakkında mahkumiyet kararı verildiği, dosyanın halen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında inceleme aşamasında olduğu,
bb)Fenerbahçe Orduevi;
3. Mekanize Piyade Bölük Komutan Vekili Piyade Üsteğmen…. emir ve komutasındaki askeri unsurun, saat 22.58 sıralarında orduevinin bulunduğu caddeye ulaştığı, askeri zırhlı araçları orduevi girişinin önüne çekip tertibat aldıkları, orduevi görevlileri ile aralarında bir süre münakaşa yaşandığı, orduevi müdürü Piyade Albay… …’in müzakere yapıp eylemlerine son vermeleri için ikna etmeye çalıştığı, buna rağmen saat 04.00 sıralarına kadar beklemeye devam ettikleri, ikna çabalarının sonuç vermesi üzerine silah ve mühimmatlarını zırhlı araçlara bıraktıktan sonra araçlardan inerek beklemeye başladıkları, silahsız bir şekilde nizamiyeden içeriye alındıkları, sonrasında kolluk güçleri tarafından gözaltına alındıkları, bu olayla ilgili İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/27 Esas 2018/40 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edip yöneten Kayhan Korkmaz hakkındaki mahkumiyet kararının. Dairemizin 26.11.2019 tarih ve 2019/7997 Esas 2019/8034 Karar sayılı ilamı ile onandığı,
cc)Üsküdar Çevik Kuvvet Yerleşkesinin işgali;
2. Tank Tabur Komutanı firari sanık Kurmay Yarbay…. emir ve komutasındaki askeri unsurun, saat 23.50 civarında yerleşkenin arka kapısına geldiği, kolluk görevlilerine “Yurtta Sulh Konseyinden geldim. Yönetime el koyduk. Ülkemizin geçmiş olduğu şu süreçte Doğu’da ve Güneydoğu’da yaşanan terör olayları ile alakalı ölen polisimiz ve askerimiz için aynı zamanda Batı’da olan terör eylemleri neticesinde ölen ve zarar gören polis ve askerimiz için Türkiye’nin bekasını göz önünde bulundurarak yönetime el konulmuştur. Size herhangi bir şey yapılmayacak ve zarar verilmeyecek, sizden istediğimiz herhangi bir harekât yapmamanız, buraya tedbir amaçlı geldik” şeklinde söylemlerde bulunulduğu ancak kolluk görevlilerinin teslim olmadığı, firari sanık İrfan Arat tarafından yerleşke önünde tedbir alan kolluk kuvvetlerine karşı tank topu ile ateş etme emri verildiği ancak askeri personel tarafından bu emrin yerine getirilmediği, toplanan halk ile birlikte kolluk görevlilerinin müdahalede bulunarak zırhlı araçları durdurup içindeki askeri personeli etkisiz hale getirmeye çalıştıkları, bir kısım askeri personelin zırhlı araçlarla birlikte yerleşke önünde kaldığı, bir kısmının ise manevralar yaparak araçlara hasar vermek suretiyle ilerlemeye çalıştığı, bu esnada tüfeği ile havaya ateş eden firari sanık İrfan Arat’ın daha sonra da arkalarından gelen vatandaşlara doğru beylik tabancasıyla ateş ettiği, diğer rütbeli subayların şarjörlere mühimmat basılıp uçaksavarla havaya ateş edilmesi emrini verdiği, olaylar esnasında yaralanan vatandaşların olduğu ve sivil araçların zarar gördüğü, saat 01.00 civarında firari sanık İrfan Arat’ın içinde olduğu tankın 1. Ordu Komutanlığı Karargahının bulunduğu Selimiye Kışlasına geldiği,
2. Zırhlı Tugay Komutanlığı Tow Bölük Komutan Vekili Üsteğmen….
.. emir ve komutasındaki askeri unsurun, 1. Ordu Komutanlığı Karargahını emniyet ve koruma altına alma amacıyla saat 23.30 sıralarında Selimiye Kışlasına geldiği, dört zırhlı aracın nizamiye girişlerine konuşlandırıldığı,
Bu olaylarla ilgili İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/69 Esas 2018/35 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edenler hakkında verilen bir kısım mahkumiyet kararlarının Dairemizin 09.12.2019 tarih ve 2019/6765 Esas 2019/8453 Karar sayılı ilamı ile onandığı,
dd)Fatih Sultan Mehmet Köprüsü;
2. Tank Taburu 3. Tank Bölük Komutan Vekili Üsteğmen…..’ın emir ve komutasındaki askeri unsurun, saat 21.40 civarında Fatih Sultan Mehmet Köprüsüne gelerek Kuleli Askeri Lisesi Komutanlığında görevli Yarbay Adnan Uygun’un komutası altına girdikten sonra köprüyü trafiğe kapattıkları, halkın toplanıp tepki göstermeye başladığı, burada çıkan olaylar esnasında sivil vatandaşlardan …’nın açılan ateş neticesinde, …’in tank kulesinin 360 derece çevrilerek yüksekten düşme nedeniyle, …’nın ise tankla ezilme sonucu hayatını kaybettiği, gerek silahla gerekse tanktan yapılan top atışlarıyla birçok vatandaşın da yaralandığı, bu olayla ilgili İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/146 Esas 2018/154 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edenler hakkında mahkumiyet kararı verildiği, dosyanın halen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında inceleme aşamasında olduğu,
ee)15 Temmuz Şehitler (Boğaziçi) Köprüsü;
2. Tank Taburu Tank Bölük Komutan Vekili Üsteğmen …..’ın (ölü) emir ve komutasındaki askeri unsurun, 15 Temmuz Şehitler (Boğaziçi) Köprüsüne intikal ettikleri, köprü üzerinde ayrıca Kuleli Askeri Lisesinden ve Hava Harp Okulundan gelen askeri unsurların da olduğu, bu unsurların köprü üzerindeki değişik noktalara konuşlandığı, faaliyeti engellemek için toplanan halkın ve kolluk güçlerinin üzerine uzun namlulu silahlarla ateş edildiği, bir tanktan da dört kez top ateşi yapıldığı, bu nedenle polis memurları … ve … ile sivil vatandaşlar …, … …., …, … ve …’ın ateşli silahla mermi çekirdeği yaralanması nedeniyle, … ve …’in ise tank topu atışına bağlı genel beden travması sonucu hayatını kaybettiği, ayrıca yüzlerce vatandaşın yaralandığı ve sivil şahıslara ait ev ve araçlar ile kamu araç ve binalarına zarar verildiği, bu olayla ilgili İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/237 Esas 2018/209 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edenler hakkında mahkumiyet kararı verildiği, dosyanın halen Dairemizde temyiz incelemesinde olduğu,
ff)Sabiha Gökçen Havalimanı;
1. Tank Tabur Komutanı sanık Kurmay Yarbay …’ın emir ve
komutasındaki askeri unsurun, saat 22.30 – 23.00 sıralarında kışladan çıkarak E-5 üzerinden havalimanına doğru konvoy halinde gittikleri esnada 1,5 km kala vatandaşlar tarafından oluşturulan araç trafiği nedeniyle konvoyun ilerleyemediği, bunun üzerine sanığın yolun açılması için vatandaşlarla bir süre görüşmesine rağmen yolu açtıramaması üzerine orta refüj üzerindeki bariyerlerin yıkılarak ters şeride geçilmesi ve buradan havalimanına ilerlenmesi yönünde emir verdiği, verilen emir üzerine tank ve diğer zırhlı araçların bariyerleri ezip ters şeride geçerek ilerlemeye devam ettikleri, havalimanı girişine 100 metre kala emniyet güçleri ile vatandaşların araçlarla oluşturdukları barikat sayesinde konvoyun durdurulduğu, vatandaşların müdahale etmesi ve kolluk kuvvetlerinin de teslim olmaları yönünde uyarıda bulunması üzerine saat 03.00 sıralarında teslim oldukları, bu olay sırasında Astsubay ….’ın içinde bulunduğu tankta kendi tabancasıyla intihar ettiği, unsurdan ayrılan Land Rover marka bir araç içindeki askeri personelin ise Orhanlı Gişelerine doğru ilerleyip birliğe dönemeyeceklerini anlamaları üzerine yol üzerindeki Mehmetçik Vakfına ait bir akaryakıt istasyonu yakınındaki bir fidanlığa aracı bıraktığı, bu personelin de 21.07.2016 tarihinde yakalandığı, bu olayla ilgili İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/53 Esas 2017/105 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edenler hakkında verilen bir kısım mahkumiyet kararlarının Dairemizin 11.11.2019 tarih ve 2018/4797 Esas 2019/7819 Karar sayılı ilamı ile onandığı,
e)23. Motorlu Piyade Alay Komutanlığının sorumluluk bölgesinde meydana gelen olaylar:
Sancaktepe ilçesine bağlı Samandıra bölgesindeki General….. Kışlasında yer alan 23. Motorlu Piyade Alayının komutanının sanık Kurmay Albay … olduğu, Kara Harp Akademisinden saat 20.06 civarında alaya gelen kurmay subay öğrencilerin sanık tarafından karşılandıktan sonra alayın silah ve teçhizatlarıyla kuşanmasının sağlandığı, kurmay subay öğrencilerle alay personelinden oluşan askeri unsurların saat 23.00 sıralarında kışladan çıkmaya başladıkları, bir unsurun Samandıra Gişelerine diğer unsurun ise Kartal Köprüsüne intikal ettiği, akabinde anılan yerlerdeki şerit sayısını azaltıp trafik akışını kontrol altında tuttukları, sanığın saat 00.15 civarında yanına aldığı bazı personel ve kurmay subay öğrenciyle birlikte Kartal Köprüsüne gittiği ve bu personelle kurmay subay öğrencileri buraya bırakarak kışlaya döndüğü, Samandıra Gişelerindeki unsurun kolluk güçlerinin müdahalesi ve halkın tepki göstermesi sonucunda buradan ayrılarak saat 02.30 – 03.00 civarında kışlaya geri geldiği, Kartal Köprüsündeki faaliyete katılan unsur içindeki bazı personelin kolluk kuvvetlerince burada gözaltına alındıkları, bu olayla ilgili İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/87 Esas 2018/113 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edenler hakkında mahkumiyet kararı verildiği, dosyanın halen Dairemizde temyiz incelemesinde olduğu,
f)Kuleli Askeri Lisesi Komutanlığına bağlı unsurlarca gerçekleştirilen eylemler:
12 Temmuz 2016 günü 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında Tugay Komutanı sanık Tuğgeneral … ile Tuzla Piyade Okulu Öğrenci Alay Komutanı Kurmay Albay …..ve Kuleli Askeri Lisesi Okul Komutanı Kurmay Albay ….
….nın katıldığı bir toplantı gerçekleştirildiği, 13 ve 14 Temmuz 2016 tarihlerinde icra edilen darbe girişiminin organizasyonu ve planlanmasına ilişkin toplantılarda Kuleli Askeri Lisesi Komutanlığı ve 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında görevli bir kısım personelin Boğaz Köprülerinin Anadolu ayaklarını kontrol almakla görevlendirildiği,
15 Temmuz 2016 günü sabah saatlerinde Okul Komutanı Kurmay Albay …..’nın talimatı ile rütbeli personelin okula çağrıldığı, ayrıca İstanbul’da ikamet eden öğrencilerin de önceki okul komutanının yolcu edilmesiyle ilgili olarak bir kokteyl düzenlendiğinden bahisle okula gelmelerinin söylendiği,
Mesai saatinin bitimine doğru 2. Zırhlı Tugay Komutanlığından 4 askeri Unimog aracın şoförleriyle birlikte Kuleli Askeri Lisesine gönderildiği, araçların ve sürücülerinin burada bekletildiği ancak gelen rütbeli personelin tugaya geri döndüğü,
Saat 20.00 sıralarında alarm verilmesi üzerine okuldaki tüm rütbeli personel ile askeri öğrenci ve erlerin kamuflajlı bir şekilde içtima alanında toplandığı, burada Okul Komutanı Kurmay Albay…. bir konuşma yaparak “Ordu yönetime el koymuştur, herkes emirlere riayet edecektir, etmeyen rütbeli, asker fark etmez ellerinden silahları alınıp gereği yapılsın” dediği, akabinde nizamiye önünde tam teçhizatlı ve silahlı bir şekilde toplanıp gruplara ayrıldıktan sonra başlarındaki rütbelilerle birlikte belirlenmiş olan bölgelere sevk edildikleri,
Kuleli Askeri Lisesi Komutanlığı 2. Tabur Komutanı Yarbay …..’in emir ve komutasındaki askeri unsurun, saat 21.15 civarında okuldan çıkarak 15 Temmuz Şehitler Köprüsünün (Boğaziçi köprüsü) Anadolu yakası kısmına gittiği, köprünün Anadolu’dan Avrupa’ya geçiş istikametini kapattığı,
Yüzbaşı…..ün emir ve komutası altındaki askeri unsurun, saat 21.27 civarında okuldan hareket edip Beylerbeyi Sarayı önüne geldiği, burada bir müddet yolu kapatarak araçları yönlendirdikten sonra 15 Temmuz Şehitler Köprüsünü kapatan unsura dahil olduğu,
3. Tabur Komutanı Yarbay …..’un emir ve komutasındaki askeri unsurun, 2. Zırhlı Tugay Komutanlığından akşam saatlerinde gelmiş olan araçlarla saat 21.27 civarından okuldan çıkarak Fatih Sultan Mehmet Köprüsü girişine intikal ettiği, emniyete ait Köprü Koruma binasını kontrol altına aldıktan sonra köprünün Anadolu’dan Avrupa’ya geçiş istikametini kapatmaya çalıştığı,
Okulun Eski Komutanı Kurmay Albay….. ile Albay….’in emir ve komutasındaki askeri unsurun, okulun önü ve çevresi ile Vaniköy bölgesini kontrol altına almaya çalıştığı, Vaniköy bölgesinde toplanan halkın içinde yer alan … isimli sivil vatandaşın açılan ateş sonucunda hayatını kaybettiği,
Okul Müdürü Kurmay Albay …..nın emir ve komutasındaki askeri unsurun, Çengelköy Polis Merkezi Amirliği ve çevresini kontrol altına almak maksadıyla belirtilen bölgeye geldiği, tepki gösterip engel olmak amacıyla burada toplanan halka karşı açılan ateş sonucunda …, …, …, …, …, … ve … isimli sivil vatandaşların hayatını kaybettiği, birçok kişinin yaralandığı ve binaların zarar
gördüğü,
Bu olaylarla ilgili İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/229 Esas 2018/230 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eylemlere fiilen iştirak edenler hakkında mahkumiyet kararı verildiği, dosyanın halen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında inceleme aşamasında olduğu,
g)CNN TÜRK, Kanal D ve Hürriyet Gazetesinin bulunduğu Doğan Medya Center’ın işgali eylemi:
Bağcılar ilçesindeki Doğan Medya Center yerleşkesindeki CNN TÜRK, Kanal D ve Hürriyet binalarının işgal edilip yayınlarının kesilmesi amacıyla 1. Ordu Komutanlığında görev yapan astsubay ve erler ile bu unsurları komuta eden Kara Harp Akademisinden gelen kurmay subay öğrencilerin Kara Harp Akademisinde Öğretim Başkanı firari sanık Kurmay Albay …. .. tarafından görevlendirildiği, bunun üzerine ….. isimli kurmay subay öğrencilerin daha önceden atış yaptıklarını tespit ettikleri on bir eri seçerek bir binaya gireceklerini, iki üç kişiyi alıp çıkacaklarını, üstlerine gelen olursa ayağına sıkmalarını, daha da yaklaşan olursa üstüne doğru sıkmaları emrini verdikten sonra saat 01.45 sıralarında Selimiye Kışlasına gelen bir helikoptere binerek Doğan Medya Center’a geldikleri, uzun namlulu silahlarla havaya ateş açtıkları, “Genelkurmay yönetime el koydu, asker yönetime el koydu” diyerek özel güvenlik görevlilerine tüfek doğrultup kapının açılmasını sağladıktan sonra buradakileri etkisiz hale getirdikleri, askeri unsurdaki bir grubun CNN Türk binasına, diğer bir grubun ise Hürriyet Gazetesi binasına yöneldiği, kolluk görevlileri ile halkın yerleşkeye geldiği, kurmay subay öğrencilerden…..’nın polis memurlarına “mühimmatımız var çatışırız” dediği, polisin teslim olun çağrısına ateşle karşılık verildiği, bu nedenle … isimli sivil vatandaşın hayatını kaybettiği,
Topkule kışlasında görevli Kurmay Binbaşı …..’ün emir ve komutasındaki öğrenci subay ve astsubaydan oluşan başka bir askeri unsurun, saat 04.00 sıralarında destek amacı ile helikopterle yerleşkeye geldiği, kolluk kuvvetleri tarafından yerden açılan ateş sonucunda helikopterin inemeyip kışlaya geri döndüğü,
Kurmay subay öğrencilerden ….. ile yanındaki personelin Kanal D binası içine girdiklerinde televizyonun yayın odasını aramaya başladığı, yetkililere elektriği kesmeleri ve yayını durdurup stüdyoyu boşaltmaları talimatını verdiği, darbe girişimi nedeniyle haber yayını yapıldığı esnada yayın odasına giren er…..in “Yayını kesin ve binayı terk edin” demesi üzerine yayın görevlilerin müdürlerine danışarak haber yayınını kesip saat 03.55’de dizi yayınına başladığı, askeri unsur içindeki bir grubun da CNN Türk canlı yayınının yapıldığı üçüncü kata çıktığı, bu esnada gazeteci ….’in etkili bir şekilde direniş gösterdiği ve giriş katına inip halkın bina içine girmesini sağladığı, er……’ın da içinde olduğu askerlerin rejiye gelerek burayı boşaltıp binayı terk etmelerini yönetmen ….a söylediği, spiker Başak Şengül’ün ise askerlerin geldiğini bildirerek canlı yayına devam ettiği ancak er …. tarafından ayrılmasının istenmesi üzerine canlı yayını terk etmek zorunda kaldığı, buna rağmen genel müdür gazeteci ….
….’ın telsiz mikrofon aracılığıyla yayını devam ettirdiği,
Bu olayla ilgili İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/33 Esas 2018/49 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eylemlere fiilen iştirak edenler hakkında mahkumiyet kararı verildiği, dosyanın halen Dairemizde temyiz incelemesinde olduğu,
h)Kara Harp Akademileri Komutanı katılan Korgeneral …’nun alıkonulması:
15 Temmuz 2016 günü firari sanıklar….. ve…. ile sanık …’ın saat 09.00 – 10.00 sıralarında Harp Akademileri Sosyal Tesislerinde katılan …’nun emir subayı …. ile kahvaltıda buluştukları, burada firari sanık….tarafından …..’a katılan …’nun enterne edilip 1. Ordu Komutanlığına bağlı Hadımköy Askeri Cezaevine konulması emrinin tebliğ edildiği,
Kara Harp Akademisinde kurmay subay öğrenci olan Binbaşı… ile yüzbaşılar …..e Hadımköy Askeri Cezaevinin emir ve komutasını alma emrinin verildiği,
Yurtta Sulh isimli WhatsApp grubunda firari sanık … …..’nun saat 22.11’de “Hadımköy hazır mı, Ankara’dan soruyorlar” şeklinde mesaj yazdığı, 1. Ordu Komutanlığı Harekat Kurmay Yarbaşkanı sanık …..’in saat 20.00 sıralarında Hadımköy General…… Kışla Komutanı Albay…..’yı arayarak cezaevinin emniyetinin sağlanmasını ve gerekli hazırlıkların yapılmasını söylediği, cezaevi müdürü Albay …..’nın Hadımköy kışlasında nöbetçi subay olan …..ı arayarak “Arif, Eyüp paşa aradı…. binbaşı diye birisi gelecekmiş cezaevine yönlendir” şeklinde emir verdiği, ayrıca Albay …..nın Hadımköy Kışlasının emniyetini sağlamakla görevli Hava Savunma Taburu Komutanı Yarbay ….’u arayarak sanık ….in emirlerini iletip cezaevinin güvenliğini sağlamasını ve gerekli hazırlıkları yapmasını istediği, saat 22.10 sıralarında Kara Harp Akademisinden kışlaya intikal eden kurmay subay öğrencilerin kayıt yaptırmaksızın kışlaya geldiği,
Emir subayı …..ın, katılanın koruma astsubayları….. ve ….tarafından lojmanından alındıktan sonra TSK’nın yönetime el koyduğunu belirtip darbe olduğunu ve Korgeneral …’nu Hadımköy Askeri Cezaevine götüreceklerini söylediği, koruma astsubaylarının gelmek istememeleri üzerine….’ın firari sanık…..’i arayarak ekibini ikna edemediğini bildirdiği, bu nedenle firari sanık ….’in telefonla aradığı koruma astsubaylarına “Ben Uzay Albay Genelkurmay’dan arıyorum, Yurtta Sulh Konseyi Başkanı ….. yönetime el koydu, İstanbul Sıkıyönetim Komutanı …..’ün emri ile …’nu Hadımköy’e götüreceksiniz, eğer emre uymazsanız bütün sorumluluk sizde” dediği, nitekim bu hususta Yurtta Sulh isimli WhatsApp grubunda firari sanık … …. tarafından saat 21.30’da gönderilen “….. albayım akademide misiniz? ……’ın desteğine ihtiyacı var, ekibini ikna edemiyor, …….akademide misin” şeklindeki mesaja firari sanık … ……’ın saat 21.31’de “Ok yardıma gidiyoruz” şeklinde cevap verdiği, firari sanık … ….’ın devamında saat 21.32’de “Fatih
nizamiyedeki durağa gel” şeklinde bir mesaj yazdıktan sonra aynı dakikada “Fatih ve ekibi ile görüşüldü. Sorun yok” şeklinde bildirimde bulunduğu,
Bu gelişmeleri müteakiben Binbaşı…. ve yanındaki koruma astsubaylarının katılan …’nun konutuna geldiği, kapıya çıkan katılana Binbaşı Fatih Irmak’ın “Genelkurmay Başkanımız Orgeneral…..’ın emriyle Yurtta Sulh Konseyi ülke yönetimine el koymuştur” şeklinde bildirimde bulunduktan sonra katılanın “darbe mi oldu” sorusuna “evet komutanım darbe oldu” diyerek karşılık verdiği ve emri firari sanık…..’den aldığını söylediği, akabinde kıyafetlerini giymesini isteyip kendisini Hadımköy Askeri Cezaevine götüreceklerini bildirdiği, bir süre sonra katılanı alarak saat 21.30’da Hadımköy Askeri Cezaevine gitmek üzere hareket edip saat 22.43 sıralarında Hadımköy kışlasına getirdiği, cezaevi nöbetçisi……’ya ……’ın “Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu, cezaevi bölümünü aç, komutanı içeriye kapat” dediği, cezaevi görevlilerinin katılanı cezaevine konulmasını kabul etmedikleri, katılanın ….. tarafından dinlenme salonuna alındığı, …..’ın cezaevi nöbetçisi …..’ya “bak sıkıyönetim kanunları var kapıları açman lazım, bizim emirlerimizi dinlemek zorundasın” diyerek ısrar ettikleri ayrıca “daha çok tutuklu gelecek kapıları aç” şeklinde baskı yapmaya devam ettikleri, cezaevi anahtarlarının …..’nun bilgisi dahilinde santral görevlisi tarafından saklandığı, yaklaşık saat 07.00’ye kadar bu şekilde alıkonulan katılanın darbe girişiminin başarısız olduğunu öğrenmesi üzerine akademiye döneceklerini söyleyip yanına….ı da alarak Harp Akademileri Komutanlığına gittiği,
Bu olayla ilgili İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/50 Esas 2018/77 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eylemlere fiilen iştirak edenler hakkında mahkumiyet kararı verildiği, dosyanın halen Dairemizde temyiz incelemesinde olduğu,
ı)Deniz Harp Okulu Komutanı katılan Tümamiral …’in alıkonulması:
Sözde sıkıyönetim emri ekindeki atama listesinde Deniz Harp Okulu Komutanı olarak okulun dekanı olan Kurmay Albay…….’ın isminin yer aldığı, okul komutanı katılan …’in ise Deniz Kuvvetleri Komutanlığı emrine alındığının belirtildiği,
15 Temmuz 2016 günü saat 22.30 sıralarında Deniz Harp Okulu Komutanlığı nöbetçi amiri olan Kurmay Binbaşı….’ın telefonla arayarak bizzat görmesi gereken önemli bir mesaj olduğunu belirtip …..’nun gelip kendisini alacağını söyleyerek katılan …’i okula davet ettiği, bir müddet sonra lojmanına gelen…. ile birlikte ….’ün kullandığı araca bindiği, kısa bir süre sonra aracın durduğu ve Üsteğmenler İsa Demirbilek ile……nın da araca binerek arka koltukta oturan katılanın sağına ve soluna geçtiği, böylece katılanın kontrol altına alındığı, Mustafa Köroğlu’nun oturduğu ön koltuktan arkaya dönerek katılana mühürlü bir zarf gösterip “komutanım sıkıyönetim ilan edildi, TSK yönetime el koydu, sizi güvenli bir yere almam gerekiyor” dediği, akabinde katılanan ağzını bantlayarak ellerini kelepçelediği, araçtakilerin çantalarından çıkardıkları silahları katılanın görmesini
sağlayıp yedek şarjör var mı şeklinde konuşarak direncini kırdıkları, saat 22.45 sıralarında 1. Ordu Komutanlığına bağlı 2. Zırhlı Tugay Komutanlığındaki Maltepe 2. Sınıf Askeri Cezaevine getirildiği, üzerindeki metal eşyalardan arındırılan katılanın herhangi bir tutuklama kararı veya savcılık talimatı olmaması nedeniyle cezaevi görevlileri tarafından tutuklu muamelesi yapılmadan psikolog odasına alındığı, akabinde katılanı getiren…..ile yanındakilerin buradan ayrıldıkları, katılanın telefonla görüştüğü Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral ….. tarafından “oradan derhal çık, İstanbul Tersanesi Komutanlığına git orası emniyetli oradan birliğine ulaş, güvendiğin şahıslarla birlikte birliğini emniyete al” şeklinde emir verilmesi üzerine cezaevinden ayrılmaya karar verdiği, yapılan görüşmelere rağmen 1. Ordu Komutanlığından tutuklama müzekkeresi gelmemesi üzerine saat 01.52 sıralarına kadar tutulan katılanın cezaevi görevlilerinin yardımıyla birlik dışına çıkıp bir taksiye binerek Deniz Harp Okuluna döndüğü, bu olayla ilgili İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/76 Esas 2018/2 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eylemlere fiilen iştirak edenler hakkında verilen bir kısım mahkumiyet kararlarının Dairemizin 30.04.2019 tarih ve 2019/1536 Esas 2019/3785 Karar sayılı ilamıyla onandığı,
i)Tuzla Orhanlı Gişelerinde meydana gelen olaylar:
Hava Harp Okulu Öğrenci Alayı 4. Filo Komutanı Kurmay Binbaşı…..’ın emir ve komutasındaki askeri unsurun, Sabiha Gökçen Havalimanını işgal için giden askeri birliğe takviye amacıyla Yalova Hava Meydan Komutanlığından hareketle saat 01.25 sıralarında Orhanlı Gişelerine geldiği, burada tedbir alan kolluk kuvvetlerinin uyarılarına silahla karşılık verip silahlı çatışmaya girdikleri, “polisler silahlarınızı bırakın, teslim olun” çağrıda bulundukları, gişelerin İstanbul giriş kısmına geçerek bir belediye otobüsünü kendilerine siper yapıp kolluk kuvvetlerinin ve vatandaşların bulunduğu bölgeye ateş etmeye devam ettikleri, “şehidimiz var, siz komutanımızı şehit ettiniz, siz teslim olun, yoksa hepinizin kafasına sıkarız” şeklinde sözler sarf edip çatışmayı sürdürdükleri, vatandaşların olay yerini terk etmemeleri ve kolluk kuvvetlerinin müdahaleyi sürdürmeleri üzerine dirençlerinin kırıldığı, çıkan çatışma esnasında …, …, …, … ve …..isimli sivil vatandaşlar ile polis memuru …’in hayatını kaybettiği, polis memuru …’in ölümüyle ile ilgili sorumluluğu olanlar yönünden yargılamayı yürüten İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesince gerçek faillerin tespitine yönelik suç duyurusunda bulunulduğu gözetilerek adı geçenle ilgili davanın iş bu dosyadan tefrikine İlk Derece Mahkemesince karar verildiği, bu olayla ilgili İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/144 Esas 2018/89 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eylemlere fiilen iştirak edenler hakkında mahkumiyet kararı verildiği, dosyanın halen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında incelemede aşamasında olduğu,
j)Deniz Harp Akademisi Komutanı katılan Tuğamiral …’in konutuna girilmesi:
15 Temmuz 2016 günü saat 22.45 sıralarında Harp Akademileri Kurmay Başkanı Tümgeneral …..in telefonla aradığı katılandan karargaha gelmesini istemesi üzerine katılanın üniformasını giydikten sonra saat 22.55 civarında
kendi özel arabasıyla kurmay başkanının makam odasına gittiği, odaya girdiğinde çok sayfalı bir mesajı okuduğunu gördüğü kurmay başkanının kendisine Deniz Kuvvetleri Komutanlığı emrine alındığını söylediği, bu da nereden çıktı diyerek nedenini sorduğunda bilmediğini belirttiği, böyle bir atama yönteminin normal olmadığını düşünüp ülke yönetimine el konulmaya çalışılmış olabileceğini hissettiği, sonrasında kendi okuluna gitmek için saat 23.00 sıralarında konutuna geldiği, emir astsubayını çağırıp getirttiği makam aracına binerek saat 23.25 sıralarında okula gittiği, makam odasına geçerek bazı subaylarıyla durum değerlendirmesi yaptığı esnada eşi katılan …’in odadaki subaylardan Albay …..’nun telefonuna mesaj atarak durumdan haberdar ettiği, bunun üzerine katılan …’in eşi …’i aradığında “Atatürkçü subaylar tarafından yönetime el konulmuştur” diyen kamuflaj kıyafetli ve silahlı üç akademi öğrencisi subayın konuta gelerek kendisini tutuklamak istediklerini öğrendiği, eşi katılan …’den telefonu gelenlerden birine vermesini istediğinde telefonu alan Yüzbaşı …..’ın “seni tutuklamaya geldik” demesi üzerine katılan …’in “yazıklar olsun, evimi basmaya utanmıyor musunuz” diyerek tepki gösterdiği, nerede olduğunu soran Yüzbaşı …..’a makamında olduğunu söylediği, bu gelişme üzerine saat 23.50 civarında Kurmay Başkanı Tümgeneral…..’in makam odasına tekrar gittiği, burada bulunduğu esnada saat 00.00 civarında emir astsubayı… ….’ın telefonla arayarak bazı şahısların makam odasını basıp kafasına silah dayayarak kendisini sorduklarını, odada arama yaptıklarını, bir süre oyaladıktan sonra evde olduğunu söylediğini bildirdiği, bir müddet sonra aynı şahısların katılanın konutuna ikinci defa gittikleri, katılan … ile oğlunun engel olmaya çalışmalarına rağmen evin içine zorla girip arama yaptıkları, oğlunun engel olmaya çalıştığı ancak karnına silah dayamak suretiyle etkisiz hale getirdikleri, arama neticesinde katılan …’i bulamamaları üzerine konutu terk ettikleri, bu olayla ilgili İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/110 Esas 2018/147 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edenler hakkında mahkumiyet kararı verildiği, dosyanın halen temyiz incelemesine gönderilme aşamasında olduğu,
k)1. Ordu Komutanı Orgeneral …’ın konutuna girilmesi:
15 Temmuz 2016 günü saat 22.00 – 22.30 sıralarında Kara Harp Akademisinden bir grup kurmay subay öğrenci ile aynı akademide öğretim görevlisi olan firari sanıklar ….ve …..nin 1. Ordu Komutanlığının harekat merkezine geldikleri, sanık …’in katılan …’ı derdest etmek üzere görevlendirdiği kurmay subay öğrencilerden….,…..’ın saat 23.00’e doğru katılanın konutunun bulunduğu Fenerbahçe Orduevine gittikleri, konutun mutfak kısmına izinsiz olarak girip görevlilerden katılanın konutta olmadığını öğrenmeleri üzerine verilen görevi gerçekleştiremeden harekat merkezine geri döndükleri, bu olayla ilgili İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/69 Esas 2018/35 Karar sayılı dosyasında açılan davada bu eyleme fiilen iştirak edenler hakkında verilen mahkumiyet kararlarının Dairemizin 09.12.2019 tarih ve 2019/6765 Esas 2019/8453 Karar sayılı ilamı ile onandığı dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile UYAP sorgulaması neticesinde anlaşılmıştır.
4)YURTTA SULH İSİMLİ WHATSAPP GRUBUNUN KURULMASI:
Darbe girişimi teşebbüsünün başladığı ilk anlar olan saat 21.15’te firari sanık Binbaşı …. tarafından kurulan, katılımcıları Ankara ve İstanbul’da görevli bazı subaylar olan, darbe girişimi esnasındaki gelişmelerin birbirlerine aktarılmasında ve buna göre gerekli eylemlerin yapılmasına yönelik olarak “E5 ve TEMden istanbul disina cikan trafik serbest birakilacak, istanbul icine giren trafik engellenecek ve geri cevirilecek; AKOM’a müdahale edildi; 1.koprunun avrupa istikameti durduruldu; Alademi takviye ekibi hadimkoyde; Tanklar b.paşada; Ataturk hava limani tamam. Hava limanina girisler yasaklandi. Cikislar serbest; geçirmeyin ateş serbest; Bayrampasadan bir tane bile polis cikmayacak; tüm zırhlı unsurlar sahaya insin; AKP İstanbul il teşkilatı kontrol altında; sakın tereddüt etmeyin çakın; İstanbul moda deniz kulübüne müdahale lazım. Generaller var.derdest edilecek; Taksime takviye istiyoruz kalabalik toplanıyor; toplanan kitlelere ve askeri kuvvetlere karşı duran polislere silahla, tanklarla sert şekilde müdahale edilecek; bu tvlerin susturulması gerekiyor; Çengelköy de direnen 4 kişiyi vurduk; arıcılar camisini susturuyoruz” şeklinde mesajlar paylaşıldığı ve darbe girişiminin başarısızlıkla neticeleneceğinin anlaşılması üzerine saat 05.48’de “faaliyet iptal, hayatta kalın” şeklindeki mesajla sona eren söz konusu grubun katılımcıları arasında sanık … haricindeki diğer sanıkların da olduğu anlaşılmıştır.
III. BÖLÜM: SANIKLARIN EYLEMLERİ VE HUKUKİ DURUMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ:
1)Sanık … yönünden;
Sanığın Hava Harp Okulunda Kurmay Albay rütbesiyle dekan olarak görev yaptığı, okulun yönetiminde okul komutanından sonra geldiği,
Sözde sıkıyönetim emri ekindeki atama listesinde halihazırdaki görevine ilaveten İş Bankası Genel Müdürü olarak atandığının belirtildiği,
Darbe girişimi esnasında askeri helikopterlerin iniş ve kalkışı ile yakıt ikmalinin sağlanması konusunda sanığın dekanı olduğu Hava Harp Okulunun yoğun bir şekilde kullanıldığı ve ayrıca okul personelinden bir çok rütbeli personel ile öğrecinin darbe girişiminde aktif olarak katıldığı,
Hava Harp Okulu Karargahında 14 Temmuz 2016 günü gündüz saat 14.15 – 16.45 saatleri arasında ve akşam 21.00 – 03.00 saatleri arasında gerçekleştirilen darbe girişimine hazırlık toplantılarına katıldığı,
Yurtta Sulh isimli Whatsap grubuna üye olduğu, herhangi bir paylaşımının bulunmadığı, ancak sanık …’nin bu grupta saat 00.12’de “müzahir yayın organları susturulacak” şeklinde mesaj gönderdiği, firari sanık…..’in yine aynı grupta 00.14’te ve 00.18’de “müzahir yayın organlarını Hava Kuvvetleri vurmalı talimat verin, acil havacılar devreye girmeli” paylaşımda bulunmasından hemen sonra sanık …’ın saat 00.19’da sanığı cep telefonundan arayarak 19 saniyelik bir görüşme gerçekleştirdiği, sanık …’ın bu görüşmenin hemen akabinde söz konusu grupta saat 00.20’de “Havadan Gümüş Alb basın için ekibin intikal halinde olduğunu söyledi” şeklinde paylaşımda bulunduğu,
Sanığın isim ve irtibat bilgilerinin, Acıbadem semtindeki silahlı çatışmada etkisiz hale getirilen 2. Zırhlı Tugay Harekat Eğitim Şube Müdürü Yüzbaşı ….
…in ajandasındaki notlarda yer aldığı,
Darbe girişimine aktif olarak katılan bazı başka dosya sanıklarıyla olay günü ve gecesinde yoğun şekilde cep telefonu irtibatının olduğu,
Saat 21.00 civarından itibaren personel çağrı planının uygulanması gerekçesiyle rütbeli personeli okula çağırdığı, bunun üzerine okula gelenlerin dekanın emri denilerek kamuflajlarını giydikleri, sanığın rütbeli personeli kendi odasına çağırıp görevlendirmeler yaptığı, tanıklardan Albay …’ye içinde tanığın kendi isminin ve bazı rütbeli personel ile okul öğrencilerinin isimlerinin yazılı olduğu sarı bir zarf uzatıp “Atatürk Havalimanı THY Genel Müdürlük ya da kargo bölümüne gidip el koyacaksın” dediği, tanığın kabul etmemesi üzerine içinde sözde sıkıyönetim emrinin olduğu ikinci bir zarf verip “sen bunu anlamayacaksın, aşağıya in bunu oku” dediği, içlerinde Kurmay Başkanı Albay……’nın olduğu bir grup personelin de sanık tarafından Valilik binasına görevlendirildiği,
Moda Deniz Kulübünde rehin alınan düğün sahibi Korgeneral …..’in de aralarında olduğu sekiz generalin saat 04.30 civarına kadar havada helikopterle dolaştırılıp birkaç yere iniş kalkış yaptıktan sonra Hava Harp Okuluna getirilerek öğrenci yatakhane binasındaki odalara kelepçelenerek kapatıldıkları ve bu şekilde yaklaşık iki saat kaldıkları,
Okul Komutanı sanık …’ın Moda Deniz Kulübünü işgal eden MAK ekibinden bir unsurla birlikte kulüpten helikopterle ayrılarak saat 02.04 civarında eşi, emir subayı ve astsubayı ile birlikte okula geldiği, karargah binasındaki makam odasına giderek sivil kıyafetini çıkarıp kamuflaj elbisesini giydiği ve tabancasını yanına aldığı, saat 02.48’de sanığın Dekanlık binasındaki makam odasına gittiği, burada yaklaşık üç saat birlikte bulundukları,
Olay gecesi dekanlık binasındaki kendi makam odasında birlikte bulunduğu Hava Kuvvetleri Komutanlığı Değerlendirme ve Denetleme Başkanlığında albay rütbesi ile görev yapan ve sözde atama listesine göre … Afet Acil Durum Yönetimi Başkanı olarak atanan başka dosya şüphelisi….. ile darbe girişiminin başarısızlığa uğramaya başlaması üzerine saat 07.30 sıralarında tanık Albay …’ye “millet sakin olsun, evlerinize gidebilirsiniz” dedikten sonra okulu terk edip Ayvalık ilçesine gittikleri, aynı gün burada bir cep telefonu bayisinde hat değişikliği yapmak istediği esnada üzerinde pasaportu olduğu halde yakalandığı,
Anlaşılmakla, sanığın hukuki anlamda tek bir fiil olarak gerçekleştirilen darbe girişimi ile eş zamanlı olarak iştirak iradesi içinde, bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan, doğrudan ika ettiği icrai hareketleriyle darbe girişimi içinde fiilen yer alması nedeniyle Anayasayı ihlal suçuna TCK’nın 37. maddesi kapsamında asli fail olarak iştirak ettiğine ilişkin kabulde isabetsizlik görülmemiştir.
2)Sanık … yönünden;
Sanığın 1. Ordu Komutanlığında Tuğgeneral rütbesiyle Harekat Kurmay Yarbaşkanı olarak görev yaptığı, sözde sıkıyönetim emri ekindeki atama listesinde görevinin devam etmesinin belirtildiği,
Sanığın Sulh Ceza Mahkemesinde müdafi huzurunda 18.07.2016 tarihinde alınan ifadesinde Tuğgeneral Adem Boduroğlu’nun bir hafta kadar önce telefonla
arayıp TRT 1’de okunan bildirideki hususları anlattığını, buradaki fikirlerin kendisinin de iştirak ettiği fikirler olduğunu, bu nedenle ….na katıldığını, ayın 15’i akşam haber alması üzerine harekat merkezine inerek harekatı koordine etmeye çalıştığını, sivil cep telefonunda bir WhatsApp grubunun oluşturulduğunu, Genelkurmaydan gelen sıkıyönetim bildirisini birliklere dağıttığını, tüm birliklerden sözlü olarak İstanbul’a destek sağlamaları için gelmelerini istediğini, birliklerin durumlarını ve ihtiyaçlarını tespit etmeye çalıştığını, sıkı yönetim bildirisinden bunun bir darbe olduğunu zaten bildiğini, vatandaşın askeri görünce direncinin kırılacağını umduğunu ancak tam tersinin olduğunu, harekatın Ankara merkezli emir komuta silsilesi içerisinde yapıldığını, yasa dışı olduğunu bildiğini, sabahleyin emrindeki kışlaya polisin girmemesi için emniyet alındığını, tüm zırhlı araçların ve silahların meydanda toplanması ve polisin gelişinin beklenmesi emrini verdiğini, olayın bilançosunu daha sonradan öğrendiğini, dış politikada ve terör olaylarında daha başarılı bir yönetim şekli sağlamak ve kendi amacının da vatanı ve milleti için daha güzel bir gelecek hazırlamak olduğunu, olaylar nedeniyle pişmanı olduğunu belirttiği,
Sanığın kollukta müdafi huzurunda 13.08.2016 tarihinde alınan ifadesinde Tuğgeneral Adem Boduroğlu ile görüşmesinden 1 – 2 gün sonra Kara Kuvvetli Komutanlığında görevli Albay …’nin arayarak Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanlığına çağırdığını, buraya gittiğinde Albay …’nin darbe türü bir faaliyet olacağını söyleyip 1. Ordu karargahında herhangi bir çatlak ses olmaması şeklindeki görevini kendisine anlattığını, akabinde görevi kabul ettiğini, gerektiği zaman İstanbul dışındaki birliklerin İstanbul’a sevkini sağlamasını istediğini ayrıca faaliyetin Cuma’yı Cumartesi’ye bağlayan gece saat 03.00 sıralarında başlayacağını ve haberleşmenin kişisel telefon numaraları ile WhatsApp üzerinden yapılacağını söylediğini, 15 Temmuz 2016 günü saat 21.00 sıralarında dahil olduğu Yurtta Sulh isimli WhatsApp grubuna birliklerin ulaştığı ve bazı yerlerin emniyete alındığı şeklinde mesajlar gelmeye başladığını, akabinde makam odasındaki telefondan arayan Albay …’nin faaliyetin erkene alındığını söylediğini, bunun üzerine o esnada odasında bulunan rütbeli personele sıkıyönetimin ilan edildiğini, ordunun yönetime el koyduğunu, emir komuta bütünlüğü içinde kendisine yardımcı olmalarını söylediğini, harekat merkezine indiklerini, burada sıkıyönetim emrini getirdiklerini, faaliyete katılan birliklerle telsiz irtibatı kurmakta başarılı olamadıklarını, birliklerin nerede ve ne durumda olduklarına dair bir harita oluşturmak istediklerini ancak irtibat kurulamayınca bunu gerçekleştiremediklerini, televizyondaki haberlerde askerler tarafından bazı yerlerin kapatıldığını izlediğini, bir müddet sonra odasına geçtiğini, Tuğgeneral….. ile telefonda sürekli görüşüp vaziyet hakkında bilgi aldığını, saat 23.00 sıralarında Kara Harp Akademisinden gelen öğrenci subayları birliklerin durumları hakkında bilgi edinmeleri için harekat merkezinde görevlendirdiğini, kışlaya kendisinden izinsiz kimsenin giriş çıkış yapamadığını, nizamiyelere giriş çıkış olduğunda kendisine bilgi verilmesi için emir gönderdiğini, askerlere kışlanın emniyetini almasını söylediğini, WhatsApp grubunda 1. Ordu Komutanı …’ın olayı kabul etmediğini belirtir şekilde mesajlar gelmesi üzerine faaliyete zarar gelmemesi için “1. Or. K.
Hemen alınmalı işi” ve “Lütfen ordu komutanını alın ne olur diye” şeklinde mesajlar attığını, Albay …’nin Hasdal kışlasındaki ceza evine faaliyete karşı gelenlerin konulacağını belirtmiş olması nedeniyle kışla komutanı Albay ……’ya faaliyet başladığında ceza evini hazır etmesi için emir verdiğini, bu ceza evine sadece Harp Akademileri Komutanı Korgeneral …’nun götürüldüğünü ancak ceza evine konulmadığını öğrendiğini, Yurtta Sulh grubundaki mesajında dört akademi öğrencisini Orgeneral …’a göndermiş olduğu yazılı ise de kimseyi görevlendirmediğini, bu şekilde bir mesaj atmadığını, Albay … ile yaptığı görüşme esnasında dışarıdaki birliklerinin İstanbul’da bulunan hangi birliklere destek amaçlı geleceklerinin belirtir şekilde verdiği talimatları not almış olduğunu, Tuğgeneral …..nun bu birliklere mesaj çekilmesini söylemesi üzerine Trakya birliklerine gerekli mesajları çektiğini ve notları yırtıp attığını, Albay … ile yaptıkları görüşmede alınan karar uyarınca 2. Zırhlı Tugay Komutanlığından 4 ZPT aracının faaliyet doğrultusunda Selimiye kışlasının emniyetini almak amacıyla geldiğini, Yurtta Sulh grubunda yer alan Albay … haricinde hiç kimseyi tanımadığını, Trakya birliklerinin İstanbul’a gelmesi için çekilen emirlerdeki imzaların kendisine ait olduğunu, görüntü izleme merkezine emir vererek bütün kameraların kapatılmasını söylediğini, sıkıyönetim atama listesinde isminin yer aldığını ve görevine aynı şekilde devam edeceğinin belirtildiğini gördüğünü, Tümgeneral … ile Tuğgeneral …..’ın faaliyetten vazgeçirmek için ikna etmek amacıyla aradıklarını beyan ettiği,
Sanığın 23.11.2016 tarihinde savcılıkta müdafi huzurunda alınan ifadesinde soruşturma konusu olayla ilgili vermiş olduğu ifadesini tekrar ettiğini belirttiği,
2. Zırhlı Tugay Komutanlığında 13 Temmuz 2016 günü ve 14 Temmuz 2016 Perşembe günü Hava Harp Okulunda darbe girişimi faaliyetinin İstanbul’a ilişkin planlamasının ve ayrıntılarının konuşulduğu iki ayrı toplantıya katıldığı,
Darbe girişimine aktif olarak iştirak eden bazı başka dosya sanıklarıyla olay günü ve gecesinde yoğun şekilde cep telefonu irtibatının olduğu, ancak darbe girişiminin karşısında yer alan tanık Tümgeneral … aradığında telefonu yüzüne kapadığı,
Sanık … tarafından aranıp darbe girişiminin erkene alındığını haber vermesinin hemen akabinde saat 20.58’de günlük çalışma kıyafetini çıkarıp kamuflaj elbisesini giydiği ve silahını da yanına alarak harekat merkezine gittiği, ayrıca emir astsubayı …. da kışlaya çağırtarak MP 5 silahla yanında bulundurduğu,
Harekat merkezindeki nöbetçi vardiya heyetine sıkıyönetim ilan edildiğini ve mutlak itaat etmeyenlerin cezalandırılacağını söylediği, saat 22.00 civarında kışlaya gelen Kara Harp Akademisi Harekat İstihbarat Ana Bilim Dalı Başkanı firari sanık …….ve öğretim elemanı firari sanık … … ile yanlarındaki kurmay subay öğrencileri harekat merkezinde görevlendirerek faaliyetleri yönetmeye başladıkları,
1. Ordu Komutanı Orgeneral …’ın televizyonda canlı olarak yayınlanan açıklamasını gördüğünde “Komutanın sesini taklit ediyor olabilirler, montaj olabilir” dediği,
Kara Harp Akademisinden gelen kurmay subay öğrenci subaylar …..’ı 1. Ordu Komutanı katılan Orgeneral …’ı derdest etmeleri için konutunun olduğu Fenerbahçe Orduevine gönderdiği, saat 22.26’da WhatsApp grubuna “Ümit Paşaya 4 akademi öğrencisi gönderdim ancak yardım almalılar enterne” şeklinde mesaj yazdığı, bu kurmay subay öğrencilerin 1. Ordu Komutanı Orgeneral …’ı konutunda bulamamaları sebebiyle derdest edemeden harekat merkezine döndükleri, akabinde kurmay subay öğrencilerden ….’ın firari sanık … …’ın talimatıyla CNN Türk binasının işgali için kışladan aldığı askerlerle gönderildiği,
Harp Akademileri Komutanı katılan Korgeneral …’nun emir subayı tarafından derdest edilmesinden sonra sanığa bağlı Hadımköy Kışlasındaki askeri cezaevine konulması için cezaevi rütbeli personeli ile görüşerek cezaevinin hazırlanması amacıyla emir verdiği,
Deniz Harp Okulu Komutanı katılan Tümamiral …’in birliğindeki bazı rütbeli personel tarafından saat 22.30 civarında konutundan alındıktan sonra araçta ağzı bantlanıp elleri kelepçelenerek derdest edilmesi sonrasında götürüldüğü ve 1. Ordu Komutanlığına bağlı 2. Zırhlı Tugay Komutanlığındaki askeri cezaevine konulmak istendiği, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu ile görüşmesi sonrasında cezaevinden çıkmak isteyen katılana cezaevi personeli tarafından 1. Ordudan emir olduğunu ve görüşüp emri almaya çalıştıklarının söylendiği, katılanın saat 02.00 civarında 1. Ordu karargahını aradığı ve sanıkla görüşüp durumu aktararak cezaevinden çıkmak istediğini söylediğinde sanığın “bunu teyit etmem lazım” diyerek telefonu kapattığı,
Harekat merkezinden Trakya’daki bazı zırhlı birliklere İstanbul’a intikal etmeleri için kendisi tarafından imzalanan emirler gönderildiği, akabinde saat 23.12’de WhatsApp grubuna “Trakya birliklerine mesaj çekildi” şeklinde mesaj attığı, ayrıca Trakya’daki bazı birlik komutanlarının sanık tarafından bizzat arandığı gibi harekat merkezinde olan kurmay subay öğrencilerden Osman Erim tarafından da arandığı,
Kışladaki MEBS Merkez Amirliği görüntü izleme merkezinin görüntü kayıtlarının silinmesi ve kayıt almamasına ilişkin emir vermesi üzerine saat 22.45’ten itibaren kayıt cihazının kapatıldığı, akabinde kurmay subay öğrencilerden Baturalp Çakır’ı burada görevlendirdiği,
Kışla giriş çıkışlarının kontrol altına alınması ve dışarıdan gelenlerin içeri alınmaması için başka dosya şüphelisi Binbaşı Nurullah Kalebaşı’ya emir verdiği,
Sözde sıkıyönetim emri ekindeki atama listesine göre İstanbul Sıkıyönetim Komutanı olarak atanan 3. Kolordu Komutanı Korgeneral ….’ü saat 01.39’da arayarak karargaha gelip gelmeyeceğini ve emirlerini sorduğu, …..’ün sözde sıkıyönetim emrinin geçersiz ve hukuksuz olduğunu söyleyerek sanığı “git işine kardeşim” diyerek terslediği,
Yurtta Sulh adlı Whats App grubunun adının sanık tarafından saat 04.44 itibariyle “Yurtta Sulh Biziz” olarak değiştirildiği,
1. Ordu Harekat Merkezi Nöbetçi Vardiya Amiri Yarbay … vasıtasıyla sanıkla görüşen 1. Ordu Komutanı Orgeneral …’ın sanığa “yanlış yapıyorsun, teslim ol, teslim olmayacaksan oraya operasyon yapılacak, sonuçlarına katlanırsın, senin gibi düşünen varsa yanında kalsın, diğerlerini bırak, masum insanların burnu kanamasın” dediği, buna karşılık sanığın “Komutanım özür dilerim ama ben sonuna kadar devam edeceğim, buraya kimseyi göndermeyin, cesedimi çiğnerler” diyerek telefonu kapattıktan sonra Orgeneral …’ı kast ederek “adam gitmiş Vali’nin kucağına oturmuş” dediği ve sonrasında kendisine elle boğaz kesme işareti yaparak “kestiririz ama geri dönmek yok” dediği,
16 Temmuz 2016 günü sabah 09.30 civarında telefonunu şoförüne vererek WhatsApp uygulamasını sildirdiği,
İstanbul Merkez Komutanı Tuğgeneral …..’ın telefonla ikna çabaları ve sanığın kardeşinin de kışlaya gelmesi üzerine 16 Temmuz 2016 günü öğle saatlerine doğru teslim olduğu,
Anlaşılmakla sanığın hukuki anlamda tek bir fiil olarak gerçekleştirilen darbe girişimi ile eş zamanlı olarak iştirak iradesi içinde, bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan, doğrudan ika ettiği icrai hareketleriyle darbe girişimi içinde fiilen yer alması nedeniyle Anayasayı ihlal suçuna TCK’nın 37. maddesi kapsamında asli fail olarak iştirak ettiğine ilişkin kabulde ve ayrıca darbe girişiminin İstanbul’a ilişkin planlama ve icrasına bizzat katılan sanığın, İstanbul’da hakimiyetin ele geçirilmesi ve darbe girişiminin başarılı şekilde gerçekleştirilmesi için işlenen kasten öldürme (87 kez), konut dokunulmazlığının ihlali (2 kez), iş yeri dokunulmazlığının ihlali (3 kez), kişiyi hürriyetinden yoksun kılma (2 kez), ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması ile haberleşmenin engellenmesi (2 kez) suçlarından da cezalandırılmasına karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Ancak söz konusu bu suçlar üzerinde müşterek hakimiyet kurmadığı ve somut olayda yönetici konumunda olduğu nazara alındığında TCK’nın 220/5. maddesi uyarınca sorumlu tutulması gerekirken TCK’nın 38. maddesi kapsamında azmettiren olarak nitelendirilmesi sonuca etkili olmadığından ve ayrıca TCK’nın 223/3. maddesi uyarınca kurulan hüküm yönünden 15 Temmuz Şehitler (Boğaziçi) Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ile Atatürk Havalimanının işgali ve Sabiha Gökçen Havalimanının teşebbüs aşamasında kalan işgal girişiminin farklı eylemler olarak gerçekleştirildiği gözetilerek gerçek içtima hükümlerine göre anılan madde uyarınca ayrı ayrı cezalandırılması gerekirken somut olayda tatbik imkanı olmayan TCK’nın 44. maddesindeki fikri içtima hükümleri uygulanarak TCK’nın 223/3. maddesi uyarınca bir kez mahkumiyet kararı verilmesi bu cezanın teşdiden belirlenmiş olması karşısında gerçek içtima kuralına göre ayrı ayrı cezalandırma halinde de teşdiden uygulama yapılacağından daha fazla cezayı gerektirmekle aleyhe temyiz bulunmadığından ve yine TCK’nın 223/3. maddesinden kurulan hükümde eylemin en ağır olan hava ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması olduğundan bahisle tek suç olarak nitelendirilmesinden sonra zincirleme suç hükümlerinin tatbik edilmesi suretiyle cezanın artırılması yukarıda belirtilen hatalı uygulama dikkate alındığında çifte atıfet yasağı söz konusu olduğundan ve söz konusu aynı hükümde sonuç cezanın TCK’nın 61/7. maddesi dikkate alınmaksızın fazla olarak belirlenmesi yeniden yargılamayı gerektirmeden CMK’nın 303/1-c maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan bozma nedeni yapılmamıştır.
3)Sanık … yönünden;
Sanığın 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında Kurmay Yarbay rütbesiyle Kurmay
Başkanı olarak görev yaptığı,
Sanığın Sulh Ceza Mahkemesinde müdafi huzurunda 18.07.2016 tarihinde alınan ifadesinde Ankara’daki Kuvvet Karargahından ve Genelkurmay Başkanlığından gelen sıkıyönetim direktifinin kanunsuz olduğunu bilmediğini, Tugay Komutanı …’nun gerekli hazırlıkları yapmalarını emrettiğini, görevinin Tugay Komutanı ile birlikler arasında irtibatı sağlamak olduğunu, bu itibarla sadece emirleri birliklere ilettiğini, harekata emir komuta hiyerarşisi içerisinde birlik ve bütünlük içinde katılıp görev aldığını, sonuç olarak harekatın başarılı olamadığını, harekatın tamamının Ankara’dan karargahtan idare edildiğini, kendilerine ise sadece kısmi bölgelere müdahale emri ve görevinin verildiğini, olaylar sonrası baktığında harekatın tasvip edilebilir bir tarafının olmadığını gördüğünü, planın sadece küçük bir parçası olduklarını, sonuçları itibariyle çok pişman olduğunu beyan ettiği,
13 Temmuz 2016 günü saat 20.00 – 01.30 arasında 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında yapılan ve darbe girişiminin İstanbul’daki faaliyetlerinin planlaması ve ayrıntılarının konuşulduğu toplantıya katıldığı,
Mekanize Piyade Tabur Komutanlığı üzerinde doğrudan herhangi bir emir ve komuta yetkisi olmamasına rağmen 14 Temmuz 2016 günü bölük komutanları ile yaptığı toplantıda hafta sonu için Kara Kuvvetlerinden harbe hazırlık denetlemesi heyetinin gelmesi ve İstanbul’da büyük bir terör eyleminin beklenmesi nedeniyle personel ve araçlardan oluşan kuruluşlar teşkil etmelerini istediği, bu kuruluşlarda yer alacak personel ve araçların hem denetlemeye hem de terör eylemi vuku bulması halinde İstanbul’daki kontrol noktalarına çıkacağını söylediği,
15 Temmuz 2016 günü saat 15.00 sıralarında tabur mühimmat sorumlusu Astsubay ……’na emir vererek 2000 adet ZMA top mermisinin darbe girişiminde aktif şekilde yer alan 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına teslim edilmesini sağladığı,
Saat 16.00 sıralarında bazı bölük komutanlarını garaj bölgesinde toplayarak “denetleme olacak bu kesin, ayrıca terör eylemi kapsamında kontrol noktalarına çıkılacak, kuruluşlara geçilecek, mühimmat listelerinizi getirin” şeklinde emir verdiği, bir saat sonra tekrar gelip mühimmatın yüklenmesine nezaret ettiği, saat 17.00 civarında her birliği kendi garajında denetleme düzeninde tertibat aldırarak personelin teçhizatını ve silahını kontrol ettiği,
Saat 19.30 sıralarında bölük komutanlarını karargaha çağırarak “emir geldi, terör eylemi gerçekleşecek, kontrol noktalarına çıkılacak, mühimmatınızı yükleyin” dediği, tanık Yüzbaşı …’a 2 adet zırhlı muharebe aracı ve mangasıyla birlikte kışladan çıkarak D-100 Karayolu’nun Tuzla yönünden İstanbul istikametine doğru gelen araç trafiğini kışla önünde kesmesi emrini verdiği,
Bazı bölük komutanlarına birlik bütünlüğünü bozacak şekilde askeri personel ve araçları farklı unsurların emrinde görevlendirmeleri emrini verdiği, bir bölüğün emrinde görev yapan personelin bölünüp parçalanarak başka bölüklerin emir ve komutasında görevlendirildiği,
Tugay bünyesindeki bölüklerde hazırlanan tank ve zırhlı muharebe araçlarının tank topu ve uçaksavar mermisi yüklendikten ve askeri personel silahlandırılıp mühimmat verildikten sonra başlarında rütbeli personel olmak üzere gruplar halinde
Sabiha Gökçen Havalimanı, Acıbadem Türk Telekom, Fenerbahçe Orduevi, Üsküdar Çevik Kuvvet Müdürlüğü, Kuleli Askeri Lisesi, 1. Ordu Komutanlığı Selimiye Kışlası, 15 Temmuz Şehitler (Boğaziçi) Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsüne gönderildiği,
Tanık Yüzbaşı …’ın kendisine verilen kışla önündeki D-100 Karayolunun kesilmesi görevini yerine getirmeyip nizamiyeden çıkmak isteyen bir kısım tankların önünü kesmesi nedeniyle sanığın emredilen bölgeye neden gitmediğini sorduğunda “dışarıda yüz binlerce kişi var, kimse nizamiyeden çıkamaz, o yüzden emredilen yere gitmedim” demesi üzerine tanığa “havaya ateş edeceksin, kararlılığını göstereceksin, aracı üzerlerine sürdüğün zaman insanlar açılır, kararlılığını göster” dediği,
Fenerbahçe Orduevine gönderilen unsurların başındaki 3. Mekanize Piyade Bölük Komutan Vekili Üsteğmen…..ın kendi davasındaki savunmasında olayların orduevinin emniyetini sağlamaya dönük bir faaliyet değil bir darbe girişimi olduğunu ve sanığın kendisini kandırdığını anlaması üzerine saat 02.08’de telefonla aradığı sanığa bu durumu izah edip dönüş için hazırlıklara başladığını söylediğinde sanığın bu haberlere itibar etmemesini ve emirlere itaat edip doğrudan Selimiye Kışlasına gitmesini emrettiğini, akabinde saat 02.24’te kendisini arayan sanık …’ın Acıbadem Türk Telekom bölgesindeki Yüzbaşı …..’e destek için gitmesini söylemesi üzerine “ben yalnızca amirlerimden emir alırım” şeklinde cevap verdiğinde sanık …’ın “seninle görüşürüz” diyerek telefonu kapattığını, akabinde kendisini arayan sanığın emrin yerine getirilmemesine sinirlenerek “hemen Selimiye Kışlası’na değil, Acıbadem Türk Telekom Yüzbaşı …..’in yanına gidiyorsun, o seninle irtibat kuracak” dediğini belirttiği,
Uzman Çavuş……’in savcılıkta müdafi huzurunda alınan savunmasında Fatih Sultan Mehmet Köprüsüne doğru yola çıktıklarında irtibatı kaybetmeleri üzerine saat 00.35 sıralarında bölük nöbetçi subayı Asteğmen Nazif Kartal vasıtasıyla ulaştığı tabur nöbetçi subayı Yüzbaşı Olgun Yıldız’ın “halkı bertaraf edin, geri dönemezsiniz, kesin emir var” demesi üzerine “bu kimin emri” diye sorduğunda Yüzbaşı …..’ın “Kurmay Başkanının emridir, bertaraf edin çıkın, gerekirse ezin geçin, köprüye gidin” dediğini belirttiği,
Sanığın görev yaptığı 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında bulunan askeri cezaevine konulmak istenen Deniz Harp Okulu Komutanı katılan Tümamiral …’in saat 02.30 civarında kışladan çıkmak istediğinde nizamiye önündeki bir grup askerin Kurmay Başkanının emri olmadan kışladan çıkamayacaklarını söylediği,
52. Taktik Zırhlı Tümen Komutanlığında Kurmay Başkanı olan tanık Albay …’ın mahkemede talimatla alınan ifadesinde darbe girişimi başladığı yönünde haberler alması üzerine 2. Zırhlı Tugay Komutanlığına gitmek için aracını istediğinde şoförünün anahtarların alındığını ve araçların kilitlendiğini söylediğini, Kurmay Başkanına veya tugaydan başka bir kişiye ulaşamadığını, daha sonradan öğrendiğine göre askerlerinin Kurmay Başkanı olan sanığın emriyle kelepçelenip kontrol altına alındığını, sabah olduğunda askerleri bu durumdan kurtardığını, sivil aracıyla tugaya gittiğinde tugaydan çıkarılan iki zırhlı araçla E-5 yan yolunun trafiğe kesildiğini gördüğünü, saat 02.46’da tugaya geldiğini, sanığın nizamiye
bölgesinde olduğunu öğrendiğinde yanına gelmesi için birini gönderdiğini, ancak gönderdiği bu kişiden sanık tarafından tümen komutanının, kendisinin, Albay …’ın ve Albay …’nın emirlerine uyulmaması, nizamiyeden sokulmamaları ve direnirlerse vurulmaları emrinin verildiğini ve sanığın bölgeden uzaklaştığını öğrendiğini, tugay karargahında bulunanlara ulaşmaya çalıştığında telefonlarını açmadıklarını, orada bulunan bir personelin telefonundan sanığa ulaşarak konuşup ikna etmeye çalıştığını ancak başarılı olamadığını, tugay karargahının emniyetini aldıklarında içeride bir takım evrakların yakılarak imha edildiğini tespit ettiklerini beyan ettiği,
Tugayın eski komutan yardımcısı olan tanık Albay …’ın mahkemede talimatla alınan ifadesinde tugaydaki darbe girişimine yönelik faaliyetleri engellemek ve kontrolünü ele almak amacıyla sanığı telefonla aradığında telefonlarına cevap vermediğini beyan ettiği,
2. Zırhlı Tugay Komutanlığında Mekanize Piyade Tabur Komutan Vekili olan tanık Binbaşı …’nun mahkemede talimatla alınan ifadesinde 2. Zırhlı Tugay Komutanlığından …, …, …, …….’in emir komuta zinciri içinde darbe girişimine iştirak eden tugay personeli olduklarını, sanığın 14 Temmuz 2016 ve 15 Temmuz Cuma günleri kendisinin kışlada olmadığı saatlerde taburdaki bölük komutanları ile hafta sonu için darbe olacağını söylemeden hazırlık toplantısı yaptığını ifade ettiği,
Tugayda görevli olup darbe girişimi faaliyetine aktif olarak katılan … personeller….. ile gece boyunca yoğun telefon irtibatının bulunduğu,
Yurtta Sulh isimli WhatsApp grubuna üye olduğu, ancak herhangi bir paylaşımının bulunmadığı, Tugay Komutan Yardımcısı sanık … tarafından kurulan ve sanıkla birlikte bazı bölük komutanlarının dahil olduğu ve “Sulh” adıyla saat 21.05’te etkinleştirilen başka bir Whats App grubunda saat 23.09 sıralarında “tüm unsurlar çıktı, ihtiyat mekanize unsurları yeni bina bölgesine çekiliyor” şeklinde paylaşımda bulunduğu,
Harekat Merkezi Nöbetçi Vardiya Amiri Astsubay …..tarafından tutulan ve kolluğa teslim edilen belgeye göre Irmak 5 telsiz kodunu kullanan sanığın saat 23.02’de “1 nolu nizamiye mevkindeyim” diyerek bildirim yaptığı, akabinde saat 23.02’de Irmak 1 telsiz kodunu kullanan Tugay Komutanı sanık …’nun sanığa hitaben “bir mektup gönderiyorum” dediği, Irmak 121 kodunu kullanan Topçu Tabur Komutanı ….’ün saat 01.44’de “1 nolu nizamiye takviye gerekiyor, acil” şeklinde anons yapmasından sonra sanığın saat 01.44’de “alındı” diyerek cevapladığı, akabinde ….’ün “derhal bir unsur gönderelim 1 nolu nizamiyeye” anonsu üzerine sanığın “anlaşıldı” dediği,
Kurmay başkanlığı odasını birlik dışından gelen firari sanık ……. ve görevi devrettiği halde tugaya askeri kıyafetle gelen firari sanık … Durmaz’a kullandırtarak faaliyetleri buradan takip ve koordine etmelerine imkan sağladığı,
Makam odasında yapılan aramada bulunan ajandanın incelenmesinde 22.30 –
Orduevi…Üst 4 araçla geçti, 22.45 – 1 Nolu Nizamiye 2 tank 2 ZMA emniyetle yol kesildi, 22.50 – Irmak 101 çıkış, Irmak 81 Kartal saat 11.00, Irmak 81 5 dk şeklinde darbe girişimi kapsamında kışladan görevlendirilen araç ve personellerin faaliyetleri ile ilgili alınan notlar bulunduğunun tespit edildiği ve ayrıca sözde sıkıyönetim direktifinin ele geçirildiği,
Tugayın komuta heyetini oluşturan Tugay Komutanı sanık …, Komutan Yardımcısı sanık …, görevi devretmesine rağmen olay günü tugaya gelen eski Kurmay Başkanı firari sanık … …., birlik komutanları 1. Tank Tabur Komutanı sanık …, 2. Tank Tabur Komutanı firari sanık….Komutanı sanık … Gümüş, Harekat Eğitim Şube Müdürü (ölü) Mehmet Karabekir ile birlikte kalkışma faaliyeti süresince eylem ve irade birliği içerisinde hareket ederek İstanbul’un Anadolu yakasında önceden planlanıp belirlenen kritik bölgeleri kontrol altına almak ve ele geçirmek amacıyla askeri personel ve araçların sevkinde aktif görev aldığı,
Saat 05.00 – 06.00 sıralarında darbe girişimi kapsamında eylem irade birliği içerisinde hareket ettiği sanıklar … ve … ile birlikte 2 nolu nizamiyeden kaçmak için girişimde bulunduğu, ancak emrindeki askerlerle bu noktayı tutan Üsteğmen … tarafından izin verilmemesi üzerine adı geçenlerle birlikte Bayraktepe Üs Bölgesi civarında teslim olduğu,
Silivri 4 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü tarafından düzenlenen 12.04.2017 tarihli tutanakta aynı tarihte sanığı ziyarete giden eşinin sanığa teslim edilmesi için bıraktığı kişisel eşyalar arasındaki beyaz renkli bir tişörtün ön alt iç kısmında silik bir yazı ile “2 hafta önce burada biri rüyasında Peygamberimizin balyozla cezaevi duvarlarını yıkıyormuş” yazdığının tespit edildiğinin belirtildiği
Anlaşılmakla, kolluğun tanık dinleme yetkisi bulunmaması karşısında İlk Derece Mahkemesince tanık olarak dinlenmeyen … ve ….’ün kollukta bilgi alma tutanağı ile alınan beyanlarının hükme esas alınması diğer deliller nazara alındığında sonuca etkili olmadığından bozma nedeni yapılmamış; sanığın hukuki anlamda tek bir fiil olarak gerçekleştirilen darbe girişimi ile eş zamanlı olarak iştirak iradesi içinde, bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan, doğrudan ika ettiği icrai hareketleriyle darbe girişimi içinde fiilen yer alması nedeniyle Anayasayı ihlal suçuna TCK’nın 37. maddesi kapsamında asli fail olarak iştirak ettiğine ilişkin kabulde ve rütbesi, konumu, görev yaptığı yer ile darbe girişimi kapsamında İstanbul Anadolu yakasında gerçekleştirilen faaliyetlerin organizasyonunda ve icrasında oynadığı etkin rol dikkate alınarak İstanbul’un Anadolu yakasında hakimiyetin ele geçirilmesi ve darbe girişiminin başarılı şekilde gerçekleştirilmesi için İstanbul’un Anadolu yakasında işlenen kasten öldürme (43 kez) ve hava ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması suçlarından da TCK’nın 38. maddesi kapsamında azmettiren olarak sorumlu tutulmak suretiyle cezalandırılmasına karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Ancak TCK’nın 223/3. maddesi uyarınca kurulan hüküm yönünden 15 Temmuz Şehitler (Boğaziçi) Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ile Sabiha Gökçen Havalimanının teşebbüs aşamasında kalan işgal girişiminin farklı eylemler olarak gerçekleştirildiği gözetilerek gerçek içtima hükümlerine göre anılan madde uyarınca ayrı ayrı cezalandırılması gerekirken
somut olayda tatbik imkanı olmayan TCK’nın 44. maddesindeki fikri içtima hükümleri uygulanarak TCK’nın 223/3. maddesi uyarınca bir kez mahkumiyet kararı verilmesi bu cezanın teşdiden belirlenmiş olması karşısında gerçek içtima kuralına göre ayrı ayrı cezalandırma halinde de teşdiden uygulama yapılacağından daha fazla cezayı gerektirmesi ve yine TCK’nın 223/3. maddesinden kurulan hükümde tamamlanmış suçlar dikkate alınmadan eylemin teşebbüs aşamasında kaldığından bahisle TCK’nın 35. maddesinin tatbiki suretiyle eksik ceza tayin edilmesi ve anılan suça ilişkin kabule göre de TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanması gerektiğinin nazara alınmaması aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
4)Sanık … yönünden;
Sanığın Hava Harp Okulunda Tümgeneral rütbesiyle okul komutanı olarak görev yaptığı, sözde sıkıyönetim emri ekindeki atama listesinde İstanbul Valisi olarak atandığının belirtildiği,
Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduğu iddiasıyla halen yargılanmakta olan ve 12 Temmuz 2016 günü saat 02.30 sıralarında Hava Harp Okuluna normal nizamiyede kayıt yaptırmak yerine konut nizamiyesinden giren Ankara 4. Hava Ana Jet Üs Komutanlığı Harekat Komutanı Hava Pilot Kurmay Albay….. ile bir görüşme gerçekleştirdiği,
14 Temmuz 2016 günü Hava Harp Okulu Karargahında sanığın makam odasında saat 14.15 – 16.45 arasında yapılan ve katılımcılarının görüşme öncesinde telefonlarını sekreterlik odasına bıraktıkları bir toplantıya ev sahipliği yaptığı, bu toplantıya sanık ve darbe girişimine aktif olarak iştirak eden 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanı firari sanık … Nail Yiğit, İl Jandarma Komutanı …. Kuzey Deniz Saha Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü….. Hava Harp Okulu Öğrenci Alay Komutanı…, Okul Dekanı sanık … ve kimliği belirlenemeyen sivil bir şahsın katıldığı,
14 Temmuz 2016 günü saat 21.30 civarında başlayıp 15 Temmuz 2016 günü saat 03.30 sıraları arasında gerçekleştirilen darbe girişimi faaliyetlerinin planlamasının ve organizasyonunun yapıldığı toplantıya komuta katındaki şeref salonunda ev sahipliği yaptığı, toplantı öncesinde emir astsubayı vasıtasıyla makam aracını göndertip Hava Kuvvetleri Müşterek Hedef Analiz Yönetim Başkanı Tuğgeneral … …’i havalimanından aldırıp toplantı saatine kadar okulda ağırladığı, bir müddet sonra sanığın emir astsubayı ……’a Tuğgeneral … …’in “bir süre sonra misafirlerim gelecek, toplantıya katılacak personel, toplantının vahameti sebebi ile sivil olacaklar, girişte benim adımı söyleyecekler, nizamiyeyi arayıp emrimi ilet, sıkıntı çıkarmasınlar, kayda gerek yok” dediği, emir astsubayının bu emri nizamiyeye iletmesinden sonra gelen katılımcıların “… …’in misafiriyiz” diyerek kayıt yaptırmadan okula girdikleri,
Hava Harp Okulu Karargahındaki kamera kayıtlarının 14 Temmuz 2016 günü saat 22.18 itibariyle devre dışı bırakıldığı,
Tuğgeneral … …’in savcılıkta alınan ifadesinde darbe girişimi kapsamında Moda Deniz Kulübündeki operasyona katılan MAK personelini taşıyan helikopterlerin yakıt ikmalinde sorun yaşaması nedeniyle kendisini aramaları üzerine sanığa ulaşarak bu hususta yardımcı olmasını istediğini ve yakıt problemini bu
şekilde çözdüğünü beyan ettiği, Üsteğmen…..’ın da savcılık ifadesinde Moda Deniz Kulübünden aldıkları generalleri Fenerbahçe Orduevine bıraktıktan sonra Hava Harp Okuluna giderek yakıt ikmali yaptıklarını söylediği,
15 Temmuz 2016 günü akşam saatlerinde Moda Deniz Kulübünde gerçekleştirilen ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal da olmak üzere bir çok generalin iştirak ettiği Korgeneral Mehmet Şanver’in kızının düğününe katıldığı, saat 23.30 civarında Konya 3. Ana Jet Üssünden gelen MAK timi tarafından düğünün basıldığı, derdest edilen generallerden … ile …’in beyanlarında rehin tutuldukları sırada içeri giren sanığın kelepçesiz bir şekilde yanlarına gelerek kendileri dahil odada bulunan generallere hitaben “silahlı kuvvetlerin yönetime el koyduğunu, bir grup asker olarak darbe yaptıklarını, Genelkurmay Başkanının bu darbe girişimini desteklediğini, diğer Kuvvet Komutanlarının ikna edilmeye çalışıldığını” söylediğini, akabinde sözlerine devam ederek “bazı görevler verilebilir, kabul edenler görev yerine gider, kabul etmeyenler evine gider, evinde bekler, var mısınız, yok musunuz” diyerek odada rehin tutulan generallere bu girişime destek verip vermediklerini sorduğunu, … ve …’ın olumsuz reaksiyon göstermesi üzerine “fazla vaktimiz yok, ben buradan ayrılacağım, kararınızı verin” diyerek odadan ayrıldığını ifade ettikleri,
Moda Deniz Kulübünü işgal eden MAK ekibiyle birlikte kulüpten helikopterle ayrılarak saat 02.04 civarında eşi, emir subayı ve astsubayı ile okula geldiği, karargah binasındaki makam odasına giderek sivil kıyafetini çıkarıp kamuflaj elbisesini giydiği ve tabancasını da yanına aldığı, akabinde saat 02.48’de Dekanlık binasındaki okul dekanı sanık …’ün makam odasına gittiği, burada yaklaşık üç saat birlikte bulundukları,
Moda Deniz Kulübünde rehin alınan düğün sahibi Korgeneral ……r’in de aralarında olduğu sekiz generalin saat 04.30 civarına kadar havada helikopterle dolaştırılıp birkaç yere iniş kalkış yaptıktan sonra Hava Harp Okuluna getirilerek öğrenci yatakhane binasındaki odalara kelepçelenerek kapatıldıkları ve bu şekilde yaklaşık iki saat kaldıkları,
Darbe girişiminin başarısızlığa doğru gittiğinin belli olduğu sabaha karşı sanığın kamuflajını çıkarıp emir astsubayıyla getirtiği takım elbisesini giydiği, akabinde rehin alındığı ve mağdurlardan olduğu intibaını uyandırmak için MAK ekibi tarafından kelepçelendiği ve 06.30 civarında diğer generallerin rehin tutulduğu binaya götürülerek Tümgeneral Haluk Şahar’ın olduğu odaya konulduğu, saat 07.30 civarında bu generallerle birlikte MAK ekibi tarafından helikoptere bindirilerek Ankara’daki Akıncı üstüne götürüldüğü, nitekim sanığın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Polatlı Topçu Füze Okulu soruşturmasına yönelik düzenlediği iddianamede mağdur olarak yer aldığı,
Yurtta Sulh isimli WhatsApp grubuna üye olduğu, ancak herhangi bir paylaşımının bulunmadığı,
Darbe girişimine aktif olarak katılan bazı başka dosya sanıklarıyla olay esnasında yoğun şekilde cep telefonu irtibatının olduğu,
Sanığın isim ve irtibat bilgilerinin Acıbadem Türk Telekom Bölge Müdürlüğünün işgal edilmesi eylemine katılan ve girdiği silahlı çatışma sonucu
etkisiz hale getirilen Yüzbaşı ……’in ajandasındaki notlarda yazılı olduğu,
Hava Harp Okulunun Atatürk Havalimanının yanındaki askeri bir pistinin olduğu, darbe girişimine katılan … helikopterlerin iniş ve kalkışı ile yakıt ikmali konusunda okulun imkanlarından istifade edildiği, ayrıca bir kısım okul personelinin de darbe girişimi esnasında bir çok faaliyete iştirak ettiği, bu kapsamda Hava Harp Okuluna bağlı Yalova Hava Meydan Komutanlığında tatbiki eğitim kampındaki yaklaşık üç yüz civarındaki öğrencinin darbe girişimi faaliyetlerine destek amacıyla kara ve hava yoluyla İstanbul’a gönderildiği, sözde sıkıyönetim emri ekindeki atama listesinde TRT İstanbul Müdürü olduğu belirtilen Hava Harp Okulu Öğrenci Alay Komutanı Kurmay Albay…’in emrindeki bir kısım personelle TRT Ulus binasının işgaline katıldığı, Ümraniye’deki Casper Plazanın çatısına indirilen helikopterle yayınların kesilmesi için temin edilen sivil ekibin alındığı, Hava Harp Okulu Kurmay Başkanı …….’nın emrindeki bir kısım personelle birlikte Atatürk Havalimanı dış apron kısmının ve İstanbul Valiliğinin işgali faaliyetine katıldığı, Hava Harp Okulu Destek Grup Komutanı Albay …… ile 5. Filo Komutanı Binbaşı……’ın Atatürk havalimanı kontrol kulesi ve pasaport kontrol noktalarının işgali faaliyetine katıldıkları, Okul Dekanı sanık …’ün personel çağırma planı uygulayarak okula gelen bir kısım personeli işgal faaliyetlerinde görevlendirdiği, pilot Üsteğmenler….. ve ….. tarafından kullanılan Hava Harp Okuluna ait iki helikopterin gece boyunca okulun askeri personel ve öğrencilerinin faaliyet alanlarına taşınmasında kullanıldığı, bir kısım askeri personelin Digitürk binasını işgal ederek yayınları kestikleri, Yalova’daki kamptan gelen ve esasen Valilik binasının işgali faaliyetinde görevlendirilmiş olan Hava Harp Okulu Öğrenci Alayı 3. Filo Komutanı Kurmay Binbaşı Gazi Odacı emrindeki askeri öğrencilerin 15 Temmuz Şehitler Köprüsü üzerinde hareket kabiliyetlerini yitirmeleri üzerine buradaki askeri unsura dahil olup faaliyet gösterdikleri, Hava Harp Okulu Öğrenci Alayı 4. Filo Komutanı Binbaşı ……ın emir ve komutasındaki subay ve askeri öğrencilerin Sabiha Gökçen Havalimanına takviye amacıyla gittikleri esnada Tuzla Orhanlı Gişelerinde kolluk kuvvetlerince durdurulduklarında polislere silahlarını bırakmalarını ve teslim olmalarını söyledikten sonra çıkan çatışmada bir polis memuru ve dört vatandaşın vurularak öldürüldüğü, Hava Harp Okulu Öğrenci Alayı 2. Filo Takım Komutanı Kurmay Yüzbaşı ……’nın emir ve komutasındaki subay ve askeri öğrencilerin Tuzla Mehmetçik Vakfı mevkiine geldiklerinde daha fazla ilerleyememeleri üzerine kendilerine engel olmaya çalışan iki sivili yaraladıkları ve polis memurlarını da darp edip silahlarını alarak yolu açtıktan sonra İstanbul’a doğru hareket ettikleri, Hava Harp Okulu Öğrenci Alayı 3. Filo Kol Komutanı Kurmay Yüzbaşı …….’nın emir ve komutasındaki subay ve askeri öğrencilerin Kavacık Ümraniye Çakmak Köprüsü mevkiinde kolluk tarafından durdurulup göz altına alındıkları, anlaşılmakla sanığın hukuki anlamda tek bir fiil olarak gerçekleştirilen darbe girişimi ile eş zamanlı olarak iştirak iradesi içinde, bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan, doğrudan ika ettiği icrai hareketleriyle darbe girişimi içinde fiilen yer alması nedeniyle Anayasayı ihlal suçuna TCK’nın 37.
maddesi kapsamında asli fail olarak iştirak ettiğine ilişkin kabulde ve ayrıca darbe girişiminin İstanbul’a ilişkin planlama ve icrasına bizzat katılan sanığın, İstanbul’da hakimiyetin ele geçirilmesi ve darbe girişiminin başarılı şekilde gerçekleştirilmesi için işlenen kasten öldürme (87 kez), konut dokunulmazlığının ihlali (2 kez), iş yeri dokunulmazlığının ihlali (3 kez), kişiyi hürriyetinden yoksun kılma (2 kez), ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması ile haberleşmenin engellenmesi (2 kez) suçlarından da cezalandırılmasına karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Ancak söz konusu bu suçlar üzerinde müşterek hakimiyet kurmadığı ve somut olayda yönetici konumunda olduğu nazara alındığında TCK’nın 220/5. maddesi uyarınca sorumlu tutulması gerekirken TCK’nın 38. maddesi kapsamında azmettiren olarak nitelendirilmesi sonuca etkili olmadığından ve ayrıca TCK’nın 223/3. maddesi uyarınca kurulan hüküm yönünden 15 Temmuz Şehitler (Boğaziçi) Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ile Atatürk Havalimanının işgali ve Sabiha Gökçen Havalimanının teşebbüs aşamasında kalan işgal girişiminin farklı eylemler olarak gerçekleştirildiği gözetilerek gerçek içtima hükümlerine göre anılan madde uyarınca ayrı ayrı cezalandırılması gerekirken somut olayda tatbik imkanı olmayan TCK’nın 44. maddesindeki fikri içtima hükümleri uygulanarak TCK’nın 223/3. maddesi uyarınca bir kez mahkumiyet kararı verilmesi bu cezanın teşdiden belirlenmiş olması karşısında gerçek içtima kuralına göre ayrı ayrı cezalandırma halinde de teşdiden uygulama yapılacağından daha fazla cezayı gerektirmekle aleyhe temyiz bulunmadığından ve yine TCK’nın 223/3. maddesinden kurulan hükümde eylemin en ağır olan hava ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması olduğundan bahisle tek suç olarak nitelendirilmesinden sonra zincirleme suç hükümlerinin tatbik edilmesi suretiyle cezanın arttırılması yukarıda belirtilen hatalı uygulama dikkate alındığında çifte atıfet yasağı söz konusu olduğundan ve söz konusu aynı hükümde sonuç cezanın TCK’nın 61/7. maddesi dikkate alınmaksızın fazla olarak belirlenmesi yeniden yargılamayı gerektirmeden CMK’nın 303/1-c maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan bozma nedeni yapılmamıştır.
5)Sanık … yönünden;
Sanığın 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında Kurmay Albay rütbesiyle Komutan Yardımcısı olarak görev yaptığı,
Sanığın Sulh Ceza Mahkemesindeki 17 Temmuz 2016 tarihinde alınan ifadesinde “sıkıyönetim ilanı önümüze konunca bir taraf seçmeliydik, bulunduğumuz ortamda bu ilanın karşısında duramadım” dediği,
13 Temmuz 2016 Çarşamba günü saat 20.00 – 01.30 arasında 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında yapılan ve darbe girişiminin İstanbul’daki faaliyetlerinin planlaması ve ayrıntılarının konuşulduğu toplantıya katıldığı,
14 Temmuz 2016 Perşembe günü Ankara’da Kara Kuvvetleri Lojistik Başkanlığında yapılan toplantıya tugayı temsilen katıldığı,
15 Temmuz 2016 günü mesaiyi terk etmeyip karargahta kaldığı, firari sanık … …nun darbe girişiminin erkene alındığı bilgisini verip Tugay Komutanını çağırmasını istemesi üzerine saat 20.24’te Tugay Komutanı sanık …’yu arayarak tugaya geri gelmesini söylediği,
Tanık Yüzbaşı …’ın mahkemede alınan ifadesinde sanığın Üsteğmen
….’e emir ve komuta ettiği iki tanktan oluşan unsurla birlikte kışla önündeki D-100 Karayolu’na çıkarak Tuzla – İstanbul istikametini araç trafiğine kapatmaları emrini verdiğini, emri sorgulamaya başladıklarını, Üsteğmen ….e sanığı tekrar arattığını, Üsteğmen…..in telefonu hoparlöre verdiğini, bu sırada kendisinin söz alarak sanığa hitaben “Komutanım biz nizamiyeye geldik ama sizin verdiğiniz emri tam anlayamadık, ne yapacağımızı bir daha söyler misiniz bize” diye soru sorduğunda sanığın cevaben “abicim, bak E-5 Karayolu’na çıkacaksınız, Tuzla’dan gelen trafiği keseceksiniz, İstanbul’dan çıkış trafiği açık olacak, Tuzla’dan gelen trafik Tugayın önündeki köprüden dönüp İstanbul çıkışına doğru geri dönecek” dediğini ifade ettiği,
Kara Harp Akademisinde kurmay subay öğrenci olup darbe girişimi faaliyetleri kapsamında 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında görevlendirilen…..’nun kendi aracıyla yanına üç kurmay subay öğrenciyi de alarak tugaya gitmek için yola çıktığında sanığın saat 22.45’te arayarak çabuk gelmelerini istediği, bunun üzerine saat 23.00 civarında tugaya girerek karargaha gittiklerinde sanığın “arkadaşlar, kimse kalmadı, siz üç dört tankçı arkadaş Sabiha Gökçen havaalanına gidin” diyerek emir verdiği, …..’na da dönerek “sen de burada ol, eski kurmay başkanının yanında dur” dediği, akabinde ……’nun eski kurmay başkanı firari sanık … ….’ın yanına gidip telsizden konuşmaları dinledikten sonra telsiz kodlarını okuyarak her kodun karşısına yerine ulaştı veya şu an yolda şeklinde söylediklerini yazdığı,
Saat 23.59’da sanık …’ı arayarak kurmay subay öğrencilerin gelip gelmediğini sorduğu, ancak takviye olarak gönderdiği bu ekibin trafiğin kilitlenmesi nedeniyle havalimanına ulaşamadan tugaya geri döndükleri,
Fenerbahçe Orduevine giden 3. Mekanize Piyade Bölük Komutan Vekili Üsteğmen ……’ı saat 00.27’de arayıp birliklerin akıbetini sorduğu,
Tugayda darbe girişimine aktif olarak katılan bazı birlik komutanlarının ve kendisinin dahil olduğu ve “Sulh” adıyla saat 21.05’te etkinleştirilen başka bir WhatsApp grubuna saat 21.53’de “arkadaşlar çıkışı bildirin” şeklinde mesaj attığı,
Sabiha Gökçen Havalimanının işgali için gönderilen unsurun içinde yer alan Yüzbaşı ……ün müdafii huzurunda alınan 04.08.2016 tarihli savcılık ifadesinde Sabiha Gökçen’de yaşanan olumsuz gelişmeler, sivil halkın tankların üzerine çıkarak gösterdiği tepki, linç girişiminde bulunmaları karşısında Tabur Komutanı sanık … ile iletişim kuramayınca sanığı ve o esnada Acıbadem Türk Telekom Binası önünde olan Harekat Eğitim Şube Müdürü Yüzbaşı ……’i birkaç kez arayarak ne yapacağını sorduğunu, her ikisinin de takviye göndereceklerini söylediklerini, bunun işe yaramayacağını belirtmesi üzerine sanığın her ne pahasına olursa olsun mutlaka havalimanına girilmesini, gerekirse sivil halka ve direnen tüm unsurlara karşı silah kullanılması gerektiğini, polise mukavemet gösterilerek teslim olunmayacağını söylediğini belirttiği,
Eski Tugay Komutan Yardımcısı Albay …’ın tugayı kontrol altına almaya başlaması üzerine Kara Harp Akademisinde kurmay subay öğrenci olup darbe girişimi faaliyetleri kapsamında 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında görevlendirilen kurmay subay öğrencilerden …..in sanıkla mesajlaştığı, …..’in
saat 02.07 ve 03.07’de sanığa attığı mesajlarda “nizamiyeden çıkamadık, 2 nolu nizamiyeye gidiyoruz, Hançeri Albay burada, personeli koğuşa sevk ediyor” ve ayrıca saat 03.17 ve 03.30’da attığı mesajlarda “silahları topluyorlar, herkesi topladı” dediği, buna karşılık sanığın ise İsmail Girgin’e gönderdiği 03.08’deki mesajda “müsaade etme” diye cevap verdiği,
Eski Tugay Komutan Yardımcısı Albay …’ın darbe girişimi faaliyetlerinden vazgeçirmek için ısrarla aradığı halde telefonlarına çıkmadığı, ancak saat 03.14’te cevap verdiği,
Yurtta Sulh isimli WhatsApp grubuna üye olduğu, ancak herhangi bir paylaşımının bulunmadığı,
Darbe girişimine aktif olarak katılan bazı başka dosya sanıklarıyla olay günü ve gecesinde yoğun şekilde cep telefonu irtibatının olduğu,
Tugayın komuta heyetini oluşturan Tugay Komutanı sanık …, Kurmay Başkanı sanık …, görevi devretmesine rağmen olay günü tugaya gelip fiilen katılan eski Kurmay Başkanı firari sanık … …., birlik komutanları 1. Tank Tabur Komutanı sanık …, 2. Tank Tabur Komutanı firari sanık …. ve Topçu Tabur Komutanı….., Harekat Eğitim Şube Müdürü Mehmet Karabekir ile birlikte kalkışma faaliyeti süresince eylem ve irade birliği içerisinde hareket ederek İstanbul’un Anadolu yakasında önceden belirlenen kritik bölgeleri kontrol altına almak ve ele geçirmek amacıyla askeri personel ve araçların sevkinde aktif görev aldığı,
Saat 05.00 – 06.00 sıralarında darbe girişimi kapsamında eylem irade birliği içerisinde hareket ettiği sanıklar … ve … ile birlikte 2 nolu nizamiyeden kaçmak için girişimde bulunduğu, ancak emrindeki askerlerle bu noktayı tutan Üsteğmen … tarafından izin verilmemesi üzerine adı geçenlerle birlikte Bayraktepe Üs Bölgesi civarında teslim olduğu
Anlaşılmakla, sanığın hukuki anlamda tek bir fiil olarak gerçekleştirilen darbe girişimi ile eş zamanlı olarak iştirak iradesi içinde, bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan, doğrudan ika ettiği icrai hareketleriyle darbe girişimi içinde fiilen yer alması nedeniyle Anayasayı ihlal suçuna TCK’nın 37. maddesi kapsamında asli fail olarak iştirak ettiğine ilişkin kabulde ve rütbesi, konumu, görev yaptığı yer ile darbe girişimi kapsamında İstanbul Anadolu yakasında gerçekleştirilen faaliyetlerin organizasyonunda ve icrasında oynadığı etkin rol dikkate alınarak İstanbul Anadolu yakasında hakimiyetin ele geçirilmesi ve darbe girişiminin başarılı şekilde gerçekleştirilmesi için işlenen kasten öldürme (43 kez) ve hava ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması suçlarından da TCK’nın 38. maddesi kapsamında azmettiren olarak sorumlu tutulmak suretiyle cezalandırılmasına karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Ancak TCK’nın 223/3. maddesi uyarınca kurulan hüküm yönünden 15 Temmuz Şehitler (Boğaziçi) Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ile Sabiha Gökçen Havalimanının teşebbüs aşamasında kalan işgal girişiminin farklı eylemler olarak gerçekleştirildiği gözetilerek gerçek içtima hükümlerine göre anılan madde uyarınca ayrı ayrı cezalandırılması gerekirken somut olayda tatbik imkanı olmayan TCK’nın 44. maddesindeki fikri içtima hükümleri uygulanarak TCK’nın 223/3. maddesi uyarınca bir kez mahkumiyet kararı verilmesi
bu cezanın teşdiden belirlenmiş olması karşısında gerçek içtima kuralına göre ayrı ayrı cezalandırma halinde de teşdiden uygulama yapılacağından daha fazla cezayı gerektirmesi ve yine TCK’nın 223/3. maddesinden kurulan hükümde tamamlanmış suçlar dikkate alınmadan eylemin teşebbüs aşamasında kaldığından bahisle TCK’nın 35. maddesinin tatbiki suretiyle eksik ceza tayin edilmesi ve anılan suça ilişkin kabule göre de TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanması gerektiğinin nazara alınmaması aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
6)Sanık … yönünden;
Sanığın Kara Harp Akademisinde Kurmay Yarbay rütbesiyle Harekat ve İstihbarat Ana Bilim Dalı öğretim elemanı olarak görev yaptığı,
Sanığın İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesinde 23.07.2016 tarihinde Cumhuriyet savcısı tarafından müdafi huzurunda alınan ifadesi ile İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliğinde 25.07.2016 tarihindeki savunmasında üzerine atılı suçlamaları ikrar ederek Yurtta Sulh adlı WhatsApp grubunun üyelerinden olduğunu, 11 Temmuz 2016 Pazartesi günü akşamı Ankara’da Altınpark civarında adresini bilmediği bir evde altı kişi toplandıklarını, bu toplantıda silahlı kuvvetlerin topyekun emir komuta zinciri içerisinde idareye el koyacağının söylendiğini, Ankara’da yeni atandığı askeri birliğe katılım işlemlerinin tamamlanmamış olması nedeniyle buradaki faaliyetlerde görev alamayacağından dolayı kendisine verilen görevin İstanbul’daki gelişmeleri Genelkurmaydaki Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Merkezine iletmek ve görev yerinin de Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı olduğunun söylenildiğini, 13 Temmuz 2016 günü firari sanıklar…… ve ……’le birlikte İstanbul’a geldiklerini, darbe girişiminin İstanbul ayağının hazırlık ve planlanması hususunda toplantılar gerçekleştirdiklerini, 15 Temmuz 2016 günü saat 17.00 sıralarında 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında Tugay Komutanı sanık …’nun yanına gittiklerini, Ankara’dan harekatın saat 03.00’te olacağına dair haber geldiğini, sanık …’nun “hazırlıklar ona göre tamamlansın” şeklinde emir verdiğini, saat 20.00 sıralarında Ankara’dan Albay …’nin arayarak harekatın erkene çekildiğinden bahisle hazır olmaları gerektiğini söylediğini ve birkaç dakika sonra ise……nu aradığında harekata başlayın dediğini, bunun üzerine…..’nun Yurtta Sulh isimli WhatsApp grubunu kurduğunu, halkın sokağa çıkması üzerine harekatta sıkıntılar olmaya başlayınca WhatsApp grubunda …’nin mukavemet edilirse ateş edilmesi yönünde mesaj attığını, bunu gören sokaktaki tüm rütbelilerin buna riayet ederek silah kullanmaya başladıklarını, bu sırada Tugay Komutanının odasında …, …, Uzay Şahin,….. ve kurmay başkanı ile birlikte televizyondan takip yaptıklarını, darbe girişimi olumsuz yönde seyretmeye başlayınca asıl görev yerlerinin burası olmaması nedeniyle … tarafından tugayı terk etmelerinin istendiğini, bunun üzerine Uzay Şahin ve Mehmet Murat Çelebioğlu ile tugayın arka tarafındaki ormanlık alandan yola çıkarak kışlayı terk ettiklerini, kara yolu ile önce Düzce’ye akabinde Ankara’ya gittikten sonra burada ayrıldıklarını ve memleketi Sivas’a gittiğini beyan ettiği,
Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’nde tutuklu iken kendi el yazısıyla kaleme aldığı 07.09.2016 tarihli 17 sayfadan oluşan beyanlarını içerir
dilekçesinin, sanıkla vekaletnameli müdafii arasında gerçekleştirilen görüşme sırasında soruşturma savcısına gönderilmek üzere cezaevi idaresince alındığı,
Savcılıkta 10.10.2016 tarihinde müdafi huzurunda verdiği ifadesinde önceki ifadelerini tekraren cezaevinde 17 sayfalık kapsamlı bir dilekçe hazırladığını, burada savunmasını genişlettiğini, bu dilekçesinin savcılığa ulaşmasından sonra tekrar beyanda bulunmak istediğini söylediği,
Anılan dilekçesinin ulaşmasından sonra İstanbul Terörle Mücadele Şubesi’nde 30.11.2016 tarihinde müdafi huzurunda ek ifadesinin alındığı ve teşhislerde bulunduğu, bu ifadede dilekçesi kapsamında sorulan soruları cevapladığı, ifadesinin sonunda 15 Temmuz darbe girişiminin topyekun bir TSK faaliyeti olduğunu düşündüğü için bu girişime iştirak ettiğini ve bu nedenle isnat edilen darbe suçlamasını kabul ettiğini, yaşadığı bu süreçte hiçbir ayrıntıyı atlamayarak darbe teşebbüsüyle ilgili tüm bildiklerini anlattığını, ancak FETÖ/PDY örgütüne üye olduğu suçlamasını kabul etmediğini, ifadelerinin samimi olduğunu, 17 sayfalık dilekçesinin de soruşturma evrakı içerisine konulmasını istediğini ifade ettiği,
17.01.2017 tarihinde savcılıkta müdafi huzurunda alınan ifadesinde önceki ifadelerini tekrar ettiğini belirtip İstanbul’daki hazırlık toplantılarına ilişkin anlatımda bulunduğu,
Yurtta Sulh Konseyi tarafından sanığa darbe girişimi sırasında İstanbul’da bulunarak İstanbul ile darbe girişiminin merkez üssü konumundaki Ankara arasındaki iletişimi ve koordinasyonunu sağlamak görevinin verildiği, sanığın bu görevi itibariyle darbe girişimi sırasında irtibat ve koordinasyonu sağlayacak üç kişilik timde firari sanıklar……ve…. ile birlikte görev alarak darbe girişimi günü bulunduğu 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı Karargahından Yurtta Sulh adlı whatsapp grubu ve telefon görüşmeleri üzerinden faaliyetleri denetlemek suretiyle verilen emirleri ilettiği ve ayrıca gerçekleştirilen faaliyetlere ilişkin raporları Ankara’daki merkez yapılanmasına ileterek gelen talimatları tekrar İstanbul’daki birlik komutanlarına aktardığı,
Darbe girişiminde aktif rol alan asker şahıslarla 11 Temmuz 2016 tarihinden itibaren çok yoğun telefon irtibatı kurduğu,
Yurtta Sulh adlı WhatsApp grubu üzerinden faaliyetleri takip ederek buradan yönlendirmeye çalıştığı, Harp Akademileri Komutanı Korgeneral …’nu derdest ederek Hadımköy’deki askeri cezaevine götüren ekibin başındaki emir subayı Binbaşı …..’ın bu faaliyeti birlikte ifa edeceği emir astsubayları ……’ı faaliyete ikna noktasında sorun yaşaması üzerine firari sanık …..’in bu emir astsubaylarını arayarak tehdit etmesiyle sorunun çözümlendiği, nitekim saat 21.18 – 21.28 saatleri arasında Binbaşı …..’la 3 kez arka arkaya telefon görüşmesi gerçekleştiren sanığın WhatsApp grubuna saat 21.32’de “Fatih ve ekibi ile görüşüldü, sorun yok” şeklinde bildirimde bulunarak rapor verdiği, saat 21.43’de “Fatih durum: pozitif ? negatif ?” diyerek son durumu soran sanığın WhatsApp grubuna kayıtlı olmayan Binbaşı Fatih Irmak’tan haber alamaması üzerine peşinden hemen saat 21.44’de Binbaşı ……’a mesaj atıp akabinde 21.55’de bir görüşme gerçekleştirdiği, sanık … ile saat 21.54’de yaptığı telefon görüşmesinden bir dakika sonra saat 21.55’de gruba yazdığı “…..
arandı, kapıları açtıracak ve ….. ile görüşüyor” diyerek durum bildirdiği, Hadımköy Kışla Komutanı Albay……ile saat 22.01 – 22.20 arasında birkaç telefon görüşmesi gerçekleştirdikten sonra saat 21.56’da WhatsApp grubuna “Harp Akademileri Komutanı alındı, Hadımköy ekibi takip” ve saat 22.46’da “Hadımköy acele etsin, Harp Akademileri Komutanı ulaştı, itaat ediyor, içeride oturuyorlar” şeklinde mesajlar yazdığı,
Binbaşı ……’ın 03.08.2016 tarihinde müdafi huzurunda alınan savcılık ifadesinde … ile birlikte Hadımköy’e ulaşmalarından sonra saat 21.55’te sanığı arayarak kışlaya intikal ettiklerini söylemesi üzerine sanığın “tamam oraya bir ekip gelecek” diye cevap verdiğini, ekibin gelmemesi üzerine tekrar arayıp “neyi bekliyoruz” diye sorduğunda sanığın bu kez de cevaben ekibin kışlaya geleceğini ancak trafiğe takıldığını ve bir süre daha beklemelerini söylediğini beyan ettiği, ayrıca takviye ekipte yer alan Kara Harp Akademisinde öğretim görevlisi Kurmay Binbaşı …..’un da müdafi huzurunda alınan 03.08.2016 tarihli savcılık ifadesinde saat 22.00 sıralarında kendisini arayan sanığın cezaevine ulaşıp ulaşmadıklarını sorduğunda trafik nedeniyle sıkıntı yaşadıkları şeklinde cevap verdiğini ifade ettiği, böylece sanığın Harp Akademileri Komutanı katılan Korgeneral …’nun ceza evine konulmasını takip ettiği,
Hava Harp Akademisinde öğretim görevlisi olan Kurmay Binbaşı ……’ın savcılıkta müdafi huzurunda alınan savunmasında sıkıyönetim direktifinin gelmesinden sonra arayan sanığın Deniz Harp Akademisi Komutanı katılan Tuğamiral …’i bulamadıklarını söylediğini, bunun üzerine Kara Harp Akademisinden üç öğrenciyle birlikte katılanı evde bulamayınca makamına gittiklerini beyan ettiği, bu hususta sanığın katılan Tuğgeneral …’in enterne edilmesi girişiminde bulunan Kurmay Binbaşı….. ile saat 23.48, 23.51, 23.57, 00.02 ve 00.04’te beş kez irtibat kurduğu, yine bu faaliyete aktif olarak katılan öğrenci subaylardan Yüzbaşı ….. ile saat 22.43, 23.15, 23.24, 23.28, 23.41, 23.45, 23.49, 00.05, 01.01, 01.39 saatleri arasında yoğun bir telefon irtibatının olduğu, böylece katılan Tuğamiral …’in enterne edilmesi girişimiyle yakından ilgilendiği,
Kuleli Askeri Lisesi Komutanı Albay …..ın Yurtta Sulh WhatsApp grubuna saat 23.39’da darbe girişiminin Ankara’da Genelkurmay Başkanlığı ayağındaki Tuğgeneral……ün telefon numarasına ihtiyacı olduğunu söylemesi üzerine sanığın saat 23.40’da “0 530 ….. partigöç paşa” diye yazarak irtibat numarasını paylaştığı,
İstanbul’daki basın yayın kuruluşlarının ve televizyonların yayın faaliyetlerinin bir an önce susturulması için bilişimci sivil ekibin acilen devriye girmesinin gerekmesi üzerine Hava Harp Okulu Dekanı sanık …’ü saat 00.19’da cep telefonuyla arayan sanığın bu görüşmeden hemen sonra WhatsApp grubuna saat 00.20’de “Hava’dan Gümüş Albay basın için ekibin intikal halinde olduğunu söyledi” şeklinde mesaj yazarak bu konuda gruba rapor verip bildirimde bulunduğu,
Yurtta Sulh isimli WhatsApp grubuna saat 00.23’te gönderdiği “Selimiye 4 ZPT giriş yaptı” şeklindeki mesajı ile 2. Zırhlı Tugay Komutanlığından hareket eden 4 ZPT’nin Selimiye Kışlasına ulaştığını bildirdiği, saat 01.46’da aynı gruba “Ege Ordu
Komutanı telefonla arıyor, cevap vermeye gerek var mı” diye yazan Sakarya 1. Motorlu Piyade Tugay Komutan Vekili Albay ….’a saat 01.47’de “gerek yok komutanım” diyerek cevap verdiği, saat 02.37’de ise “Ankara’dan gelen talimat: ATEŞ EDİLECEK” mesajını yazarak Ankara’daki komuta merkezinden gelen talimatı ilettiği,
Fenerbahçe Orduevine gönderilen unsurların başındaki 3. Mekanize Piyade Bölük Komutan Vekili Üsteğmen Kayhan Korkmaz’ın kendi davasındaki savunmasında olayların orduevinin emniyetini sağlamaya dönük bir faaliyet değil bir darbe girişimi olduğunu ve sanık …’nın kendisini kandırdığını anlaması üzerine saat 02.08’de telefonla aradığı sanık …’ya bu durumu izah edip dönüş için hazırlıklara başladığını söylediğinde sanık …’nın bu haberlere itibar etmemesini ve emirlere itaat edip doğrudan Selimiye Kışlası’na gitmesini söylediğini, akabinde saat 02.24’te kendisini arayan sanığın Acıbadem Türk Telekom bölgesindeki Yüzbaşı Mehmet Karabekir’e destek için gitmesini söylemesi üzerine “ben yalnızca amirlerimden emir alırım” şeklinde cevap verdiğinde “seninle görüşürüz” diyerek telefonu kapattığını belirttiği,
66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Harekat Merkezinde görevli Kurmay Yarbay…..’in de savcılıkta müdafi huzurunda alınan ifadesinde Tugay Kurmay Başkanı Yarbay……’nın saat 21.30 civarında bir hareketlenme yaşanınca sanığı aramasını söyleyerek faaliyetin öne alınıp alınmadığını araştırmasını istediğini, bunun üzerine sanığı aradığında sanığın “birlikler acele etsin, darbe başladı, planı hemen uygulamaya koysunlar” dediğini ifade ettiği,
Darbe girişiminin başarısızlığa uğradığının anlaşılmasından sonra 16 Temmuz 2016 günü saat 05.30 – 06.00 civarında firari sanıklar ….. ve …..’le birlikte 2. Zırhlı Tugay Komutanlığının konuşlu olduğu kışlayı terk ederek kaçtıkları, kara yolu ile Ankara’ya intikal ettikleri, sonrasında memleketi Sivas’a gittiği, kullanmakta olduğu telefon hattını kırarak imha ettikten sonra yeni bir hat alıp kullanmaya başladığı, 21 Temmuz 2016 günü ailesiyle birlikte İstanbul’a doğru gelmekte iken Kandıra gişelerine varmadan ihbar üzerine kolluk tarafından yakalandığı,
İkametgahında yapılan aramada bulunan ajandada “sosyal medyayı nasıl yöneteceğiz?, yetkimiz var mı?” “sıkıyönetim komutanı kim olacak SÖGK X başkası?” şeklinde notların olduğunun tespit edildiği
Anlaşılmakla sanığın hukuki anlamda tek bir fiil olarak gerçekleştirilen darbe girişimi ile eş zamanlı olarak iştirak iradesi içinde, bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan, doğrudan ika ettiği icrai hareketleriyle darbe girişimi içinde fiilen yer alması nedeniyle Anayasayı ihlal suçuna TCK’nın 37. maddesi kapsamında asli fail olarak iştirak ettiğine ilişkin kabulde ve ayrıca darbe girişiminin İstanbul’a ilişkin planlama ve icrasına bizzat katılan sanığın, İstanbul’da hakimiyetin ele geçirilmesi ve darbe girişiminin başarılı şekilde gerçekleştirilmesi için işlenen kasten öldürme (87 kez), konut dokunulmazlığının ihlali (2 kez), iş yeri dokunulmazlığının ihlali (3 kez), kişiyi hürriyetinden yoksun kılma (2 kez), ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması ile haberleşmenin engellenmesi (2 kez) suçlarından da cezalandırılmasına karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak söz konusu bu suçlar üzerinde müşterek hakimiyet kurmadığı ve somut olayda yönetici konumunda olduğu nazara alındığında TCK’nın 220/5. maddesi uyarınca sorumlu tutulması gerekirken TCK’nın 38. maddesi kapsamında azmettiren olarak nitelendirilmesi sonuca etkili olmadığından ve ayrıca TCK’nın 223/3. maddesi uyarınca kurulan hüküm yönünden 15 Temmuz Şehitler (Boğaziçi) Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ile Atatürk Havalimanının işgali ve Sabiha Gökçen Havalimanının teşebbüs aşamasında kalan işgal girişiminin farklı eylemler olarak gerçekleştirildiği gözetilerek gerçek içtima hükümlerine göre anılan madde uyarınca ayrı ayrı cezalandırılması gerekirken somut olayda tatbik imkanı olmayan TCK’nın 44. maddesindeki fikri içtima hükümleri uygulanarak TCK’nın 223/3. maddesi uyarınca bir kez mahkumiyet kararı verilmesi bu cezanın teşdiden belirlenmiş olması karşısında gerçek içtima kuralına göre ayrı ayrı cezalandırma halinde de teşdiden uygulama yapılacağından daha fazla cezayı gerektirmekle aleyhe temyiz bulunmadığından ve yine TCK’nın 223/3. maddesinden kurulan hükümde eylemin en ağır olan hava ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması olduğundan bahisle tek suç olarak nitelendirilmesinden sonra zincirleme suç hükümlerinin tatbik edilmesi suretiyle cezanın arttırılması yukarıda belirtilen hatalı uygulama dikkate alındığında çifte atıfet yasağı söz konusu olduğundan ve söz konusu aynı hükümde sonuç cezanın TCK’nın 61/7. maddesi dikkate alınmaksızın fazla olarak belirlenmesi yeniden yargılamayı gerektirmeden CMK’nın 303/1-c maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan bozma nedeni yapılmamış; sanığın soruşturma aşamasındaki ifadelerinde gerek darbe girişimi öncesindeki hazırlık ve planlama toplantıları gerekse darbe girişimi esnasındaki faaliyetler hakkında somut ve ayrıntılı anlatımlarıyla suçluların belirlenmesi bakımından önemli bir katkısı söz konusu ise de yargılama aşamasındaki savunmalarında anılan beyanlarından döndüğünü belirterek atfı cürüm mahiyetinde açıklamalar yaptığı nazara alındığında sanık hakkında TCK’nın 62. maddesinin uygulanmaması yerinde bulunmuştur.
7)Sanıklar … ve … yönünden;
Sanık …’nın Kurmay Albay rütbesiyle Hasdal Kışlasındaki 6. Motorlu Piyade Alayının Alay Komutanı iken 23. Motorlu Piyade Tümen Komutanlığı emrine atanması nedeniyle 14 Temmuz 2016 günü gerçekleştirilen devir teslim töreni ile görevini Kurmay Albay rütbesiyle Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Kolordu Harekat Eğitim Şube Müdürlüğünden tayinen gelen sanık …’ye devrettiği, bu nedenle sanık …’nın alayla ilişiğinin kesildiği ayrıca 15 Temmuz 2016 – 08 Ağustos 2016 tarihleri arasında yıllık izinli olduğu,
Sanık …’nın İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği’nde 30.08.2016 tarihinde alınan savunmasında görevi devrettiği sanık …’nin 15 Temmuz akşamı saat 20.30 – 21.15 sıralarında lojmana sivil plakalı araç göndererek kendisini evinden aldırdığını, kışlaya gittiğinde sanık …’deki sıkıyönetim kararını okuyup incelediğini, bu emrin Genelkurmaydan geldiğini görünce askeri liseden beri aldığı eğitim gereği üst komutanlıklardan gelen emir ve talimatları sorgulama durumu söz konusu olmadığından sıkıyönetim kararının doğru olduğunu düşündüğünü beyan ettiği,
Sanık …’nın Hava Harp Okulunda 14 Temmuz 2016 tarihinde
akşam saatlerinde yapılan ve darbe girişiminin İstanbul’un Avrupa yakasındaki faaliyetlerinin planlandığı ve ayrıntılarının konuşulduğu toplantıya sanık … ile aynı araçta giderek katıldığı, sanık …’nın haberci ve şoföre “araçtan inmeyin, kimseyle konuşmayın” diyerek talimat verdiği, sanık …’nin de bu toplantıya ayrı bir araçta sanık … ile gelerek saat 21.30 civarında katıldığı, sanık …’nin şoförü olan tanık er …’ın mahkemede talimatla alınan ifadesinde Hava Harp Okuluna ulaştıklarında sanık … Cebecinin bir isim söylemesi ve onunla görüşeceğini belirtmesi üzerine arama ve kimlik kontrolü yapılmadan içeri girdiklerini, bu sırada sanık …’nin “demek ki şifre buymuş, bunu söyleyince arama bile yapmadan bizi aldılar” dediğini, aracı park ettikten sonra sanık …’nin kesinlikle araçtan inilmemesini ve kimseyle konuşulmamasını emrettiğini belirttiği, söz konusu bu toplantıda sanık …’ye Afet Koordinasyon Merkezi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Lojistik Destek Merkezi, TRT Harbiye Radyo Binası, Taksim Meydanı ve TRT TV Ulus Binasının kontrol ve işgal edilmesi görevinin verildiği, sanık …’ya darbe girişimi kapsamında alaydaki faaliyetlerde sanık …’nin yeni atanmış olması nedeniyle yardımcı olma görevinin verildiği,
Sanıkların 15 Temmuz 2016 günü sabah saatlerinde başka bir birlikteki devir teslim törenine giderken araçtaki haberci ve şoföre İngilizce bilip bilmediklerini sorup onlardan bilmedikleri cevabını aldıktan sonra aralarında İngilizce konuşmaya başladıkları, sanık …’nın aynı gün akşam saatlerinde askeri kamuflajıyla lojmanının yangın merdiveninden inerek sanık … tarafından kendisini almak için gelen servis aracına binerek arka tarafa oturduğu, böylece sanıkların darbe girişimine yönelik faaliyetler öncesi gizlilik kurallarına azami surette riayet ettikleri,
15 Temmuz 2016 günü sabah saatlerinde sanık …’nin, habercisi tanık er …’a misafirlerinin geleceğini söylediği, misafir olarak bahsedilen Kara Harp Okulunda kurmay subay öğrencisi olan yirmi iki subayın sivil kıyafetli olarak akşam saatlerinde alaya geldiği, sanık …’nin alay bahçesinde bu kişilerle gerçekleştirdiği toplantı esnasında kışlaya gelen sanık …’nın yanlarına gittiği ve tanığa çay servisinin durdurulmasını söyleyip “Cavit arka tarafta dursun, sen arka tarafta dur, bizim bulunduğumuz bölgeye kimse girmesin, siz de bizim konuşmalarımızı dinlemeyin” dediği, bu toplantının saat 18.00 civarında bitmesini takiben iki araç içinde getirtilen silah, mühimmat ve hücum yeleklerinin kurmay subay öğrenciler tarafından kuşanıldığı,
Saat 20.00 civarında tüm alayın sanıklar tarafından içtima alanında toplandığı, sanıkların burada kurmay subay öğrencileri yanlarına çağırarak plan yaptıkları, akabinde kurmay subay öğrencilerin dağıtılması suretiyle oluşturulan ve gerekli silah ve mühimmatla donatılan iki yüze yakın rütbeli ve erden oluşan alay askeri personeli ile araçlarının Afet Koordinasyon Merkezi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Lojistik Destek Merkezi, TRT Harbiye Radyo Binası, Taksim Meydanı ve TRT TV Ulus Binasının kontrol ve işgal edilmesi için saat 21.30 civarında çıkış emrini verdikleri, kışladan çıkmadan önce sanık …’nın “gazanız mübarek olsun” dediği, olaydan sonra alay komutanı makam odasında yapılan aramada sanık …’nın eğitim elbisesinin cebinde bulunan belgede kurmay subay öğrencilerin
yukarıda belirtilen yerlere göre gruplandırılmış olduğunun tespit edildiği, üst kısmında sanıkların isimleri ile kurmay subay öğrencilerin isim ve görev yerleri yazılı olan benzer bir listenin de kurmay subay öğrencilerden Kurmay Binbaşı Hamza Mermer’in üst aramasında bulunduğu ve bu listenin arka yüzünde “Gen. Kur. ve KKK.lığınca görevlendirildiniz, ateş açmada tereddüt yok, toparlanmalarına fırsat vermek yok, kararsızlık yok, law v.s. deyip geri durma, telefon kullanımı (önce ve sonra) dikkat” ibarelerinin yazılı olduğu,
Tanık …’ın mahkemede talimatla alınan ifadesinde saat 21.45 civarında dışarı çıkma sırası kendilerine geldiğinde sanık …’nin dışarıda polis kıyafeti giyen teröristler olduğunu, Fatih Sultan Mehmet Köprüsünde C-4 patlayıcıların olduğunu söyleyip kendilerinden önce kışladan çıkan arkadaşlarına yardım için gitmelerini söylediğini, bu esnada arka taraftan sesi gelen sanık …’nın “bazı yerleri ele geçirdik” dediğini belirttiği,
Sanıkların tanık erler … ve …’u saat 22.30 civarında nizamiyeye göndererek kameraların kapatılmasını, Tümen Komutanı dahil kimsenin kışlaya alınmamasını ve herhangi bir olay olduğunda ateş etmenin serbest olduğunu söylemelerini istedikleri, bunun üzerine anılan tanıkların nizamiyeye giderek bu emirleri nizamiyedekilere ilettikleri,
Tanık er……’ın mahkemede talimatla alınan beyanında sanık …’nın WhatsApp uygulamasına nasıl kişi ekleneceğini sorduğunu, sürekli telefon görüşmeleri yaptığını, telefonda konuşurken “sakın çekilmeyin, elebaşlarını vurun” tarzı şeyler söylediğini beyan ettiği, tanık er …’un mahkemede talimatla alınan beyanında sanık …’nın telefonla konuştuğu kişilere “geri çekilmeyin, gerekirse üstlerine sıkın, diğer bölgelerde üstlerine sıkmışlar ve kalabalık dağılmış” dediğini duyduğunu, daha sonra sanıkların Taksim’i ve TRT binasını ele geçirdik diye sevinmeye başladıklarını ifade ettiği,
Taksim Meydanına gönderilen kurmay subay öğrencilerden …..ın savcılıkta müdafi huzurunda alınan savunmasında kendisi gibi akademi öğrencisi olan …..’nın yaşanan olaylar sırasında sanık … ile telefonla görüştüğünde sanığın “gerekirse ateş edin” talimatı verdiğini ancak kendilerinin bu emri kesinlikle uygulamadıklarını, bir süre sonra kendisinin telefonla arayıp iyice köşeye sıkıştıklarını ve ne yapmaları gerektiğini sorduğu sanık …’nin “geri çekilmeyin” şeklinde emir verdiğini ifade ettiği, Yüzbaşı……’nın savcılıkta müdafi huzurunda alınan savunmasında Taksim Anıtı bölgesinde iken bilmediği bir numaradan arandığını, cevap verdiğinde sanık … olduğunu anladığını, durumu sorması üzerine olayları anlattığını ve kışladan çıkarken kendilerine anlatıldığı gibi bir durum olmadığını söylediğini, bunun üzerine sanık …’nın “birazdan F-16 uçakları gelecek, siz de ateş edin” diye söylediğini belirttiği;
23. Tümen Komutanı Tümgeneral …’ın kışlaya girmiş olduğunu öğrenen sanıkların bu hususa sinirlendikleri, sanık …’nın sanık …’ye Tümen Komutanının her şeye karışıp burnunu soktuğunu söylediği, sonrasında sanıkların Tümen Karargahına doğru yanındaki askerlerle birlikte gittikleri ancak Tümen Komutanını bulamadıkları, saat 23.00 sıralarında karargah girişinde
karşılaştıkları Tümen Kurmay Başkan Vekili tanık Albay …’i sanık …’nın durdurarak elindeki sözde sıkıyönetim emrini kendisine vermesini istediği, bunu reddeden tanığa hitaben “burada emirleri ben veririm” dediği, tanığın “burada emirleri sen veremezsin, Tümen Komutanı verir” şeklinde cevap vermesi üzerine tekrar emri isteyip “emri ver, vururum seni” diyerek tehdit ettiği, tanığın “vurursan vur, buradayım, karşındayım, ne yapacaksan yap” şeklinde karşılık vermesi üzerine sanık …’nın tabancayla havaya bir el ateş ettiği ve emrindeki askerlere “alın bunu” diyerek tanığı karargah önünde derdest ettirdiği, tanığın elindeki sözde sıkıyönetim emrini sanık …’nin alıp sanık …’ya verdiği ve bir müddet bu emri incelediği, akabinde tanığın “bu yaptığınız yanlış, yanlış yoldasınız, bu uygulanacak bir emir değil” diyerek uyarıda bulunduğu, yapılan UYAP sorgulamasında İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/61 Esas sayılı dosyasında sanıkların tanık Albay …’e yönelik eylemleri nedeniyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan mahkum oldukları ancak hükmün henüz kesinleşmediğinin anlaşıldığı,
Alayda nöbetçi astsubayı olan tanık Astsubay…….’ın mahkemede talimatla alınan beyanında saat 24.00’e doğru nizamiyeye gelen sanık …’nin durumla ilgili bilgi istemesi üzerine dışarıda polis olarak değerlendirdiği silahlı şahısların olduğu şeklinde bilgi verdiğini, akabinde sanık …’nin “kim gelirse gelsin, buradan kimseyi geçirmeyeceksin, gerekirse ateş açacaksın” dediğini, polisler kışlaya gelirse onlara nasıl ateş açarım diye şaşırıp tepki göstermesi üzerine sanık …’nin “ne hissediyorsun” diye sorduğunu, bu soruya bir şey hissetmediği, ne olduğunu anlamaya çalıştığı, hiçbir şey düşünemediği cevabını vererek burada ne oluyor diye sorduğunu, akabinde sanık …’nin “AKP Hükümeti bitti, yönetime el koyduk, yukarıda geçen helikopterlerin içerisinde tutuklular var” şeklinde sözler söylediğini ifade ettiği,
Taksim Meydanına takviye için gönderilen unsurda yer alan Üsteğmen Mustafa Kemal Kütahya’nın savcılıkta müdafi huzurunda alınan savunmasında kışladan çıkıp saat 01.30 sıralarında Barbaros caddesine geldiklerinde kalabalıkla karşılaştıklarını, telefonla arayıp bu durumu sanık …’ye bildirdiğinde sanığın “önce havaya ateş et, dağılmazlarsa üzerlerine ateş et” diye emir verdiğini, kabul etmeyip yapamayacağını söylediğinde ise sanık …’nin bu kez “Barbaros Bulvarı’nda mevzilen orayı tut, yaklaşırlarsa yine çatış” dediğini belirttiği, Üsteğmen ….. ile aynı unsurda yer alan Üsteğmen ……nın savcılıkta müdafi huzurunda alınan savunmasında bu hususa ilişkin olarak sanık …’nin sürekli arayarak ulaşıp ulaşmadıklarını sorması üzerine Barbaros bulvarından yukarı çıktıkları esnada barikatlar nedeniyle gidemediklerini kendisine söylediğinde sanık …’nin “acımayın, ateş edin, öldürün” şeklinde emir verdiğini ifade ettiği,
Sanık …’nın Yurtta Sulh isimli WhatsApp grubunda saat 21.29-00.38 arasında “6 başladı / 6. Alay AKOM çıktı varmak üzere / AKOM’a müdahale edildi, enterne ediliyor, personel emrimize uyuyor, birazdan kontrol altına alınacak / TRT Radyo yolda / AKOM kontrol altına alındı, çok acil havacıların teknik ekibini istiyorlar, görüntü izlemeyi kesmek için, kendileri yapamıyorlar, uğraşıyorlar /
Lütfen yayın kesimi için teknik ekip arasın / TRT TV yola çıktı / LDÜ yolda / Belediye’den yüksek seviyedeki Mehmet Tunç Bey itaat ediyor, İBB’yi halledeceğim diyor, bana zarar vermesinler diyor, 532 ……. / AKOM’da görüntüler tamamen kesildi, kontrol altına alındı / Lojistik Destek Üssü kontrol altına alındı, yarın sabahtan itibaren Anadolu ve Avrupa yakasındaki tüm birliklerimizin yemek ihtiyacı için planlama yapıyoruz, ben genel resmi bilmediğim için genel resmi bilen bir arkadaşın LDÜ’ye gitmesi gerekiyor, LDÜ askerimizin 3 öğün yemek ihtiyacını karşılarız diyor / İl AFAD Müdürü Valilik’te sorun çıkmaz dedi, Edremit’ten İstanbul’a dönmek istiyor, faaliyeti destekliyor, gelişine müsaade edilebilir mi diye soruyor / TRT Radyo kontrol altına alındı / Taksim Meydanı yola çıktı / Taksim’de halk “en büyük asker bizim asker” tezahüratı yapıyor” şeklinde mesajlar yazdığı; saat 21.57’de yazdığı mesajda kurmay subay öğrencilerden Yarbay …..’ın telefon numarasını paylaşıp “lütfen yayın kesimi için teknik ekip arasın” diyerek irtibat kurulmasını istediği; saat 23.52’de “sıkıyönetim emrinde KKK emrine denilenlere ne işlem yapılacak” şeklinde mesaj göndererek talimat veya bilgi sorduğu; saat 00.45 – 04.57 saatleri arasında yazdığı “Taksim’e takviye ihtiyacı var, zırhlı araç gönderilebilir mi / TRT Radyo’da çatışma, karşılık veriliyor, zırhlı birlik takviye lazım / Taksim’de çevrilmişler, bizimkiler ateş ediyor / İş makinelerini AKOM’a yaklaştırıyorlar, arkadaşlar ateş ediyor / Polis AKOM’a operasyon yapacakmış, Taksim ve AKOM’a hava desteği olamaz mı / Uçak Taksim’de alçak uçuş yapsın / Uçaklar az önce 3 defa ateş etti yaramış Taksim’e, şuan sakinmiş, uçaklar moral için önemli, hava aydınlanınca hava desteği artırılabilir mi, Taksim önemli komutanım” şeklindeki mesajları ile durum bildirimi yapıp takviye istediği; saat 01.07 ve 01.14’de “Taksim’e ve Radyo’ya zırhlı araç desteğine ihtiyaç var ….. gönderebilir misin” diyerek 66. Mekanize Piyade Tugayı Topçu Tabur Komutanı ve Kurmay Başkan Vekili Yarbay….’dan destek istediği,
Tanıklar …, …, …’ın, sanıkların saat 01.00 – 01.30 sıralarında ezan ve sela seslerini duymaları üzerine halkın galeyana getirildiğinden bahisle imamın sesinin kesilmesi gerektiğini söyleyerek içtima alanındaki rütbelilere “camiye gidin hocanın dilini kesin, öldürün, getirin” dediklerini beyan ettikleri, nitekim bu hususta sanık …’nın Yurtta Sulh isimli WhatsApp grubuna saat 02.13’te “Arıcılar Camisini susturuyoruz” şeklinde mesaj gönderdiği,
Sanık …’nin Yurtta Sulh isimli WhatsApp grubuna saat 23.50’de “Taksim’e takviye istiyoruz, kalabalık toplanıyor” şeklinde mesaj yazdığı,
23. Tümen Komutanı tanık Tümgeneral …’ın mahkemede alınan beyanında sanık …’yi bir çok kez aramasına rağmen telefonlarına çıkmadığını ifade ettiği, 3. Kolordu Komutanlığı MEBS alayında görev yapan tanık Üsteğmen …’nın mahkemede talimatla alınan beyanında sanık …’nin kolordudaki MEBS Alay Komutanı ile görüşmeyi reddettiğini söylediği,
Sanık …’nın 28.07.2017 tarihli sorgu sonucu belgesinde bylock kullanıcısı olduğunun belirtildiği, CGNAT kayıtlarına göre kullandığı cep telefonu hattı üzerinden bylock IP’lerine giriş yapıldığının tespit edildiği ancak bylock değerlendirme ve tespit tutanağının dosyaya gelmediği,
Sanıkların darbe girişiminin başarısızlığa uğrayacağını anlamaları üzerine saat 05.30 sıralarında sivil kıyafetlerini giydikleri, sanık …’nın tanık er …’un üzerindeki sivil kıyafetleri yüz lira verip aldığı, sanık …’nin tanık er …’a silah doğrultarak “akıllı olacaksın, konuşmayacaksın” diyerek tehditte bulunduğu, akabinde alaya ait resmi otomobile sivil plaka takarak kışladan çıktıkları, sanık …’nın kamuflaj elbisesini ve harici subay üniformasını Avcılar’da bir çöp konteynırına attığı, bir süre İstanbul’da saklandıktan sonra otobüsle sanık …’nin memleketi Konya’ya gittikleri, burada günü birlik kiralık evlerde birlikte kaldıkları, beylik silahları ile bir miktar mermiyi ve 9.000 dolar nakit parayı saklaması için sanık …’nin kardeşi ……’ye verdikleri, 14.08.2016 günü bir stüdyo dairede yakalanarak gözaltına alındıkları, yapılan üst aramalarında sanıkların üzerinden 7’şer bin dolar ve bir miktar Türk Lirası ile sahte isimlerle alınmış 16.08.2016 tarihli Konya – Gebze güzergahlı otobüs bileti ele geçirildiği, sanık …’nin yakalanması esnasında elde edilerek adli bilişim incelemesi yapılan cep telefonunda Yurtta Sulh WhatsApp grubundaki yazışmaların tamamının tespit edildiği, anlaşılmakla İlk Derece Mahkemesince tanık olarak dinlenmeyen gizli tanıklar ……’in savcılıktaki ifadelerinin ve ayrıca kolluğun tanık dinleme yetkisi bulunmaması karşısında yine mahkemede tanık olarak dinlenmeyen ……’ın kollukta bilgi alma tutanağı ile alınan beyanının hükme esas alınması diğer deliller nazara alındığında sonuca etkili olmadığından bozma sebebi yapılmamış; sanıkların hukuki anlamda tek bir fiil olarak gerçekleştirilen darbe girişimi ile eş zamanlı olarak iştirak iradesi içinde, bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan, doğrudan ika ettikleri icrai hareketleriyle darbe girişimi içinde fiilen yer almaları nedeniyle Anayasayı ihlal suçuna TCK’nın 37. maddesi kapsamında asli fail olarak iştirak ettiklerine ilişkin kabulde ve rütbeleri, konumları, görev yaptıkları yer ile darbe girişimi kapsamında görevlendirildikleri İstanbul’un Avrupa yakasındaki Afet Koordinasyon Merkezi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Lojistik Destek Merkezi, TRT Harbiye Radyo Binası, Taksim Meydanı ve TRT TV Ulus Binasında gerçekleştirilen faaliyetlerin organizasyonunda ve icrasında oynadıkları etkin rol dikkate alınarak İstanbul’un Avrupa yakasında hakimiyetin ele geçirilmesi ve darbe girişiminin başarılı şekilde gerçekleştirilmesi için TRT Harbiye Radyo binası önünde işlenen kasten öldürme (3 kez) suçundan da TCK’nın 38. maddesi kapsamında azmettiren olarak sorumlu tutulmak suretiyle cezalandırılmalarına karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
8)Sanık … yönünden;
Sanığın Sancaktepe Samandıra bölgesinde bulunan General İsmail Hakkı Tunaboylu Kışlasındaki 23. Motorlu Piyade Alay Komutanlığında Kurmay Albay rütbesiyle Alay Komutanı olarak görev yaptığı,
Sanığın Sulh Ceza Hakimliğinde müdafii huzurunda yapılan sorgusunda sıkıyönetim emrinin emir komuta hiyerarşisi içerisinde olduğunu gördüğünü ve emri uyguladığını ifade ettiği,
13 Temmuz 2016 günü saat 20.00 – 01.30 arasında 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında yapılan ve darbe girişiminin İstanbul’daki faaliyetlerinin planlanıp görüşüldüğü toplantıya katıldığı, bu toplantıda sanığın emir komuta ettiği birliğe
İstanbul’un Anadolu yakasındaki D-100 (E-5) Karayolu Kartal Köprüsü ile E-6 (Ankara – İstanbul TEM Otoyolu) yolu üzerinde yer alan Samandıra gişelerinin kontrol altına alınması görevi verildiği,
Darbe girişiminden bir önceki hafta KOKTOD’la ilgili eğitim faaliyetlerine ağırlık verdiği, nöbetçi amirlere bayram tatilinden sonra KOKTOD faaliyetine önem verilmesi gerektiğini vurguladığı, 11 Temmuz 2016 günü karargah personeli ve birlik komutanlarınca icra edilen haftalık toplantıda KOKTOD faaliyetleri üzerinde yoğunlaşılması, yoklamaların hazırlanması, eğitimlerinin yapılması, mühimmatın diğer kışladan getirtilmesi, personelin birbirini arayacak şekilde arama zinciri oluşturulması emirlerini verdiği, alayın asıl vazifesi olan KOKTOD eğitiminin aksatıldığını ifade ederek kışla dışında yaşanabilecek olası bir toplumsal olaya karşı birlik eğitim seviyesinin hazır hale getirilmesi gerektiğini vurguladığı, Harekat Eğitim Kısım Amirliğine 13 Temmuz 2016 tarihinde “KOKTOD faaliyeti kapsamında personelin atanması ve kışlaya intikali” konulu emir yayınlattığı,
15 Temmuz 2016 günü saat 08.40’da 1. Motorlu Piyade Tabur Komutanlığı binasında staj eğitimi için kalan Astsubay Meslek Yüksekokulu öğrencilerini başka bir kışlaya taşıtarak tabur binasını boşalttığı, saat 17.40 sıralarında gelen Hava Kuvvetleri MAK birliğine ait üç aracı giriş kayıtlarını yaptırmadan kışlaya aldırtıp boşaltılan tabur binasına yerleştirdiği, saat 20.00 sıralarında kışlaya gelen 24 kişilik ekibi de bu binada aldığı, alay askerlerinin tabur binası önünden geçmelerini yasakladığı, alaya dışarıdan gelen söz konusu askeri personelin Konya 3. Ana Jet Üs Komutanlığına bağlı asker şahıslar oldukları ve saat 23.00’e doğru tam teçhizatlı olarak aynı kışla içerisindeki 4. Kara Havacılık Alayına geçtikten sonra helikopterle buradan ayrılıp Moda Deniz Kulübünde düzenlenen düğün merasimindeki generallerin derdest edilmesi ve darbe girişimi kapsamındaki diğer uçuş faaliyetlerine katıldıkları, sanığın bu faaliyete katılanlardan Binbaşı Gökhan Maldar ile 16 Temmuz 2016 günü saat 01.00 sıralarında üç kez görüşme yaptığı,
Saat 20.00 sıralarında Kara Harp Akademisinde öğretim görevlisi olan Kurmay Binbaşı …… öncülüğündeki on iki kurmay subay öğrencinin alaya geldiği, sanığın bu ekibe hazır kıtadan silah, mühimmat ve teçhizat aldırdığı,
Saat 20.30 ve 20.49’da firari sanık … ….. ile saat 20.46’da ise sanık … ile telefon görüşmesi gerçekleştirdiği,
Alay Karargah Bölüğü Muhabere Takım Komutanı Üsteğmen …..nun savcılıkta müdafi huzurunda alınan savunmasında mesai bitiminde eve geldikten sonra cep telefonundan sanığın arayıp terör olayı olabilir birliğe gel demesi üzerine yarım saat içinde birliğe gittiğini, sanığın astsubay ve uzman çavuşları da çağır şeklindeki emri üzerine onları da çağırdığını, kamuflajlarını giydiklerini, saat 21.00 sıralarında alarm verildiğini, saat 22.00’de yanına çağırıp Genelkurmaydan bir mesaj geleceğini söyleyip geldiğinde kendisine iletmesi emrini verdiğini, saat 23.04’te gelen sözde sıkıyönetim emrini sanığa götürdüğünü, sanığın da emri alıp kısa süre incelediğini beyan ettiği,
Sözde sıkıyönetim emrinin geldiğini öğrendikten sonra Yurtta Sulh isimli WhatsApp grubuna saat 23.13’de “sıkıyönetim emri geldi” şeklinde mesaj gönderdiği,
Saat 23.00 civarında alay personelini içtima alanında topladığı, silah ve
mühimmat ile donatılan yüz yetmiş kadar rütbeli ve erden oluşan askeri personel ile araçları Kartal Köprüsü ile Samandıra gişelerinin kontrol altına alınması amacıyla saat 23.18 – 23.28 arasında kışladan gönderdiği, bahse konu bölgelere intikal eden askeri unsurların anılan yerlerde trafiği kısmen keserek vatandaşları durdurup sokağa çıkma yasağının ilan edildiğinden bahisle halkı evlerine gitmeye yönlendirdiği,
23. Tümen Komutanı tanık Tümgeneral …’ın mahkemede alınan beyanında sanığı bir çok kez aramasına rağmen telefonlarına çıkmayıp kendisine herhangi bir bilgi de vermediğini, darbe girişiminin başarısızlığa uğradığının anlaşıldığı gecenin ilerleyen saatlerinde kendisine dönüş yaptığını, aramalarına neden cevap vermediğini sorduğunda basit mazeretler öne sürdüğünü ifade ettiği, bu hususta 23. Motorlu Piyade Tümeni Çekmeköy Kışla Komutanı Albay …’ın tanık olarak mahkemede talimatla alınan beyanında olayları haber alır almaz tümene bağlı diğer alay komutanlarını aradığını, diğerlerinin cevap vermediğini, cevap veren sanığın ise toplumsal olaylara müdahale maksadıyla kışlada olduğunu ve hazırlık yaptığını söylemesinden sonra “Tümen Komutanını arayıp bilgi verdin mi?” şeklindeki sorusuna “hayır aramadım” diye cevap verdiğini, daha sonra Tümen Komutanı Tümgeneral … ile görüştüğünde sanığın kendisinin telefonlarına cevap vermediğini söyleyerek “bana cevap vermiyorlar, söyle ona benimle irtibat kursun” dediğini, bu görüşme sonrası tekrar aradığı sanığın bu kez sıkıyönetim emrinden söz etmesi üzerine “bu emir madem sana geldi, bana niye gelmiyor, neden sen kendi başına hareket ediyorsun, bana gönderir misin, ben de bakayım” dediğini, sanığın göndereceğini söylediği emri göndermediği gibi Tümen Komutanını da ısrarlarına rağmen aramadığını öğrenince sanığı tekrar arayarak “Tümen Komutanı senin aramanı bekliyor mutlaka ara, onun emri dışında bir şey yapma” diye uyardığında sanığın “tamam” dediğini, bu sırada bir tabur komutanının sanık hakkında “komutanım, alay komutanı beni aradı, ben ona sizin burada olduğunuzu söylemedim, ayrıca bana Tümen Komutanı ve Hasan Albay bizden değil, emirlerimi çaktırmadan yerine getirin, ona da bir şey söylemeyin” dediğini ifade ettiği,
Saat 00.15’te bazı askeri personel ve akademiden gelen beş kurmay öğrenci subayla birlikte kışladan hareket ederek Kartal Köprüsüne gittiği, yanındaki kurmay öğrenci subayları buradaki unsurların yanında görevlendirdiği, diğer kurmay öğrenci subayları da Samandıra gişelerine gönderdiği, akabinde saat 00.56 itibariyle kışlaya döndüğü,
Samandıra gişelerine giden unsur içinde yer alan Üsteğmen……’in Sulh Ceza Hakimliğindeki 20.07.2016 tarihli savunmasında gişelere geldiklerinde dört şeridi ikiye düşürdüklerini ancak trafiği kesmediklerini, içinde bir binbaşı ve üç yüzbaşı olan askeri bir aracın geldiği esnada sanığın telefonla arayıp akademiden komutanların gelip gelmediğini sorduğunu, geldiklerini söylediğinde sanığın emir komuta onlarda dediğini beyan ettiği,
Ceza infaz kurumunda tutuklu olarak kalmakta iken intihar eden Yarbay ……’ın Sulh Ceza Hakimliğindeki 20.07.2016 tarihli savunmasında sanığın akademiden gelen subaylarla birlikte Kartal Köprüsüne geldiğinde “ihtilal oluyor, arkadaşlar seni bilgilendirecekler, arkadaşların talimatlarına uyalım” şeklinde emir verdiğini ifade ettiği, Kışla dışına sevk edilen birliklerin gittikleri yerlerde herhangi bir ölüm veya yaralama olayına karışmadığı, bir kısım birliğin saat 02.37 – 02.57 arasında kışlaya geri döndüğü,
28.07.2017 tarihli sorgu sonucu belgesinde bylock kullanıcısı olduğunun belirtildiği, CGNAT kayıtlarına göre sanığın kullandığı cep telefonu hattı üzerinden bylock IP’lerine giriş yapıldığının tespit edildiği ancak bylock değerlendirme ve tespit tutanağının dosyaya gelmediği,
16 Temmuz 2016 günü öğlen saatlerinde birliğinde bulunduğu esnada göz altına alındığı
Anlaşılmakla sanığın hukuki anlamda tek bir fiil olarak gerçekleştirilen darbe girişimi ile eş zamanlı olarak iştirak iradesi içinde, bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan, doğrudan ika ettiği icrai hareketleriyle darbe girişimi içinde fiilen yer alması nedeniyle Anayasayı ihlal suçuna TCK’nın 37. maddesi kapsamında asli fail olarak iştirak ettiğine ilişkin kabulde isabetsizlik görülmemiştir.
9)Sanık … yönünden;
Sanığın Maltepe’de bulunan General Nurettin Baransel Kışlasındaki 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında Tuğgeneral rütbesiyle Tugay Komutanı olarak görev yaptığı, sözde sıkıyönetim emrinin ekindeki atama listesinde İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Yardımcılığı görevine getirildiğinin ve ayrıca halihazırdaki görevine ilaveten 52. Taktik Zırhlı Tümen Komutanlığı görevi verildiğinin belirtildiği,
Sanığın Sulh Ceza Hakimliğinde müdafi huzurunda 18.07.2016 tarihinde alınan savunmasında 13 Temmuz 2016 günü Kahramanmaraş’taki 5. Zırhlı Tugay Komutanlığında tugay komutan yardımcısı olan…….’in tugaya geldiğini, tugayın Suriye’deki planları ile ilgili konuşmak için geldiğini düşündüğünü, üst düzey komutanların da desteklediğini söylediği yurtta sulh hareket planından bahsedip bu planın üst komutanlık tarafından onaylanmış olduğunu söylediğini, o planda tugayın yapacağı işlerin kendisine anlatıldığını, herhangi bir talimat ve emir görmediğini ancak……’in anlattıklarının 15 Temmuz günü Genelkurmaydan geldiğini hatırladığı sıkıyönetim planlaması ile birebir uyuştuğunu, aynı gün Kara Kuvvetleri Komutanlığından …’nin geldiğini, onun da aynı şeyleri anlattığını, olay günü de öncesinden emniyet mesajı gelince çarşı çıkışlarını iptal ettiğini ve herhangi bir saldırıya karşı gerekli tedbirleri aldığını, bir kısım personeli de takviye kuvvet olarak planlanması için tabur komutanları İrfan Arat ve …’a talimat verdiğini, …… ve …’nin anlattıkları ve gelen sıkıyönetim planında kendi emri altındaki askeri birliklerin Sabiha Gökçen Havalimanı, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Boğaziçi Köprüsünün anadolu yakası, Üsküdar Çevik Kuvvet Amirliği, 1. Ordu Komutanlığının takviye edilmesi, Ümraniye Avea ve Acıbadem Telekom binalarının emniyet altına alınması hususlarının olduğunu, emri alıp incelediğinde Ümraniye Telekomun bunların içinde olmadığını, olay günü saat 18.30 sularında eve giderken Tugay Komutan Yardımcısı …’ın arayıp “komutanım önemli bir şey var, tugaya gelir misiniz” demesi üzerine tugaya döndüğünü, emrin yazılı bir metin halinde geldiğini ve ıslak imzalı olmadığını gördüğünü, evrakın gizlilik numarası olduğunu, gönderen Genelkurmay Başkanlığı
imzasının bulunduğunu, birliklere durumu hemen bildirip gereken yerlerin emniyete alınması emrini verdiğini, bunun üzerine tankların çıktığını, tankların içine 9 ya da 10 tane savaş top mermisi, 2000 tane MG3 mermisi, ZMA’lara 3 kutu yani toplam 165 top mermisi almalarını ayrıca ZPT’lere de alabildikleri kadar yaklaşık 500 mermiyi almalarını söylediğini, Fatih Sultan Mehmet ve Boğaziçi Köprülerine iki tank ve iki tane zırhlı personel taşıyıcı, Sabiha Gökçen Havaalanına 4 tank, 2 ZPT, 2 ZMA, 1. Ordu Komutanlığının emniyeti için 4 ZPT, Acıbadem Telekom için 4 ZPT, Üsküdar Çevik Kuvvet için 8 tank, 2 ZPT, 2 tane ZMA gönderdiğini, mümkün olduğunca araçlar ve görevli personelin mühimmatlı bir şekilde gönderildiğini, tankların normalde şehir içi trafiğine ya da askeri kışla veya birlik dışında tatbikat gibi bir sebeple gönderildiğinde bir taşıyıcı ve gerekli güvenlik tedbirleri alınarak gönderildiğini ancak gelen emir gereğince tankların paletlerinde zaten birlik içerisinde plastik koruyucular takılı olduğundan dolayı herhangi bir taşıyıcı veya eskort almaksızın normal yürür şekilde trafiğe çıkartarak emirde belirtilen noktalara gönderdiklerini, emirdeki hususların açık olduğunu, sıkıyönetim ilan edildiğini ve sıkıyönetim gereği polise kendilerine yardımcı olmalarının tebliğ edileceğini, işbirliği yapmayan polislerin bir kenara alınıp en azından mukavemet etmelerinin engelleneceğini, araçlar zırhlı olduğundan polis herhangi bir şekilde ateş etse bile içindeki askeri personeli etkilemediğini, dolayısıyla açık ve net olan emrin gereğini yerine getirmek için polisi dinlemeyip yola devam edeceklerini, emrin doğruluğuna emin olduğundan ve bu vakte kadar emir gereğini yerine getirmek için yetiştirildiğinden emrin gereğini yerine getirmek için çalıştığını, Sabiha Gökçen Havalimanına giden tabur komutanı olsun köprüye giden tabur komutanı olsun kendisini telefondan arayarak halkın yoğun trafiğinden dolayı ilerleyemediklerini ve boş alan bulamadıklarını, tankların üzerlerine sivil insanların çıkmaya başladığını aktardıklarında bunları yapan sivil halkı korkutmak ve araçların yanlarından uzaklaştırmak için gerekirse birkaç el havaya ateş etmelerini söylediğini, personelin insanların üzerine ateş etmeyip havaya ateş ettiklerini, yapılan ateşlerden sonra sivil halkın uzaklaşmadığını, vatandaşın üzerlerine tanklar ve zırhlı araçlarla yürünmediğini, kendisini arayan Tümen Komutanı Tümgeneral …’nin dışarıda herhangi bir askeri aracın ve personelin olup olmadığını sorduğunda telefonda yalan söyleyerek dışarıda sorumlusu olduğu birliğin herhangi bir aracı ya da personeli veyahut askeri unsuru olmadığını söylediğini, daha sonrasında da tugay komutanı olarak makama tahsis edilmiş olan telefonu tümden kapattığını, sabaha karşı emrin kendisinden geldiğini düşündüğü Genelkurmay Başkanının kurtarıldığını ve darbeye karşı olduğu yönündeki beyanlarını duyduğunu, 3. Kolordu Komutanlığından da Kurmay Başkanı … imzalı askeri birliklerin kışlaya geri çekilmesi gerektiği mesajları aldıklarını, tankların insan kalabağı arasına sıkışıp kaldığını, bir süre sonra personelle telefon irtibatının kesildiğini, tankları ve diğer zırhlı araçları geri çekemediğini, İrfan Arat’a destek olması için çıkarmayı planladığı tankları askeri birliğin önünde nizamiye kapısı civarındaki vatandaşlardan dolayı çıkartamadığını, Üsteğmen ……’a vatandaşa kesinlikle ateş etmemesini ve çıkamadığı taktirde bir boşluk bulup birlik içinde kalmasını söylediğini, gece karanlığında istemediği bir çatışma ortamı olabilir diye günün ışımasını beklediğini, garajlar bölgesinde
dolaşırken emniyetten gelenlere yanında … ve … ile teslim olduklarını, tanklardaki mühimmatın bir çatışma çıktığı taktirde fazla olmayıp en azından sivillerin yaklaşmayıp asayişi sağlayacak kadar olduğunu, kalabalıktan köprünün sadece Anadolu ayağını kapatabildiklerini, yapılan planlanmada kendisinin sıkıyönetim komutan yardımcısı olarak görevlendirildiğini, sadece emir doğrultusunda hareket ettiğini, TBMM’nin bombalanmasından haberinin olmadığını, doğru olduğuna inandığı bir emri uyguladığını, FETÖ olarak adlandırılan illegal yapı ile bir alakasının olmadığını, görevini yaptığını, suç işleme kastı ile hareket etmediğini beyan ettiği, Sanığın savcılıkta müdafi huzurunda 13.08.2016 tarihinde alınan savunmasında 15 Temmuz günü saat 19.00 sıralarında mesaiden ayrılıp evine giderken Tugay Komutan Yardımcısı …’ın arayıp bir emir geldiğinden bahisle birliğe gelmesini istediğini, kışlaya geri döndüğünde komutan yardımcısı ile kurmay başkanının kendisini karşıladıkları esnada ellerinde bir emir olduğunu gördüğünü, emri alıp okuduğunda sıkıyönetim emri olduğunu ve Genelkurmay Başkanlığından geldiğini anladığını, iki gün önce de 13 Temmuz 2016 günü …… ile …’nin tugaya gelip bilgi aktarımında bulunduklarını, genel itibarıyla bildirilen bilgiler ile gelen yazının içeriğinin aynı olduğunu, TSK’nın bir bütün olarak emir komuta birliği içinde sıkıyönetimle yönetime el konularak kendisine yapması gerekenleri söylediklerini, ayrıca komuta kademesinin darbe konusunda hem fikir olduğunun söylendiğini, bu görüşmeden sonra kendi sivil aracıyla giderek 1. Ordu Komutanlığı Harekat Yarbaşkanı Tuğgenerali (sanık …) birliğe getirdiğini, onun da planı dinlendiğini, emniyet altına alınacak yerlerin belli olduğunu, gelen yazıda nerelerin tutulması gerektiğinin yazdığını, gizli ve şifreli olarak gelen bir yazı olduğunu, bu nedenle gerçek olduğuna kanaat getirdiklerini, 1. Tank Tabur Komutanı …’ı Sabiha Gökçen Havalimanını emniyet altına alması görevini verdiğini, 2. Tank Tabur Komutanı İrfat Arat’a her iki boğaz köprüsünün Anadolu yakasının girişlerinin güvenliğini ve Üsküdar Çevik Kuvvetin emniyet altına alınması yönünde talimat verdiğini, Sabiha Gökçen Havalimanına 4 tank ve 2 ZPT, köprülere 2’şer tank ve 2’şer ZPT, Çevik Kuvvet Müdürlüğüne 6 tank sevk ettiğini, keşif bölüğünden 4 ZPT’yi Acıbadem Telekom’a gönderdiğini, 1. Ordu Komutanlığına takviye askeri araç gönderdiğini, 2 ZPT’yi de Fenerbahçe lojmanına gönderdiğini, darbe girişimi esnasında birliğinin başında olduğunu, yalnızca yönlendirme faaliyetinde bulunduğunu, gelen yazılı emirde karşı çıkan sivil halka karşı silah kullanılması yönündeki talimatı uygulamadığını, birlik komutanlarına vatandaşların can ve mal güvenliğine zarar gelecek bir hareket içinde bulunmamalarını özellikle belirttiğini, Mehmet Murat Çelebioğlu, Uzay Şahin ve …’ın sivil olarak kışlaya geldiklerini ve ayrılmak istediklerini söylediklerinde gittiklerini, bu şahıslara herhangi bir talimat vermediğini, Harp Akademilerinden gelen öğrencilerin kışlada niçin bulunduklarını bilmediğini, atama dönemi olduğu için askeri personel olduklarını düşündüğünü, bu kişileri hiçbir şekilde görevlendirmediğini, 13 Temmuz 2016 günü Uzay Şahin ve …’nin sözlü olarak kendisini bilgilendirmesinden sonra tabur komutanlarıyla bir toplantı yapıp ne kadar askeri personel ve asker çıkarılacağı yönünde bilgiler aldıklarını, darbe girişiminin gerçekleştiği esnada Uzay Şahin’in
tugay karargahında olduğunu ve telefonla ulaşanlara talimat verdiğini, tabur komutanlarından … ve …..a kesinlikle sivil halka ateş edilmemesi ve sıkışma halinde herhangi bir kimseyi hedef almadan yalnızca uyarı ateşi yapılması ve mermi yolu dikkate alınarak yapamıyorsa da herhangi bir eylemde bulunmadan beklemeleri yönünde talimat verdiğini, sadece üst komutanlıktan gelen bir emri uyguladığını belirttiği,
12 Temmuz 2016 günü saat 22.46 – 23.29 arasında tugay karargahındaki makam odasında darbe girişimi eyleminin sanıklarından Tuzla Piyade Okulu Öğrenci Kurslar Alay Komutanı Kurmay Albay Rıfkı Keser ve Kuleli Askeri Lisesi Komutanı Albay …… ile bir toplantı gerçekleştirdiği,
13 Temmuz 2016 günü saat 20.00 – 01.30 arasında tugay karargahındaki brifing salonunda yapılan ve darbe girişiminin İstanbul’da gerçekleştirilecek faaliyetlerin planlanıp ayrıntılarının konuşulduğu ve tugay komuta heyeti ile birlik komutanlarının da bulunduğu toplantıya katıldığı,
15 Temmuz 2016 günü mesaiden sonra ayrılıp evine doğru gittiği esnada Tugay Komutan Yardımcısı sanık …’ın arayıp çağırması üzerine geri dönerek saat 21.00’e doğru tugaya geldiği,
Sanıklar … ve … ile fikir ve eylem birliği içerisinde hareket etmek suretiyle tank topu ve uçaksavar mermisi yüklenen araçları ve yeterli mühimmat ile donatılmış olan askeri personeli görevlendirildikleri bölgelere sevk etmeye başladığı, bu kapsamda Tugay Harekat Eğitim Şube Müdürü Yüzbaşı…… emir ve komutasındaki 3 ZPT, 1 İMZA ve 1 oto ile 41 askeri personeli Acıbadem Türk Telekom Bölge Müdürlüğüne; Mekanize Tabur 3. Bölük Komutanı Üsteğmen Kayhan Korkmaz emir ve komutasındaki 4 GZPT ile 40 askeri personeli Fenerbahçe Orduevi’ne; 2. Tank Tabur Komutanı Yarbay…. emir ve komutasındaki 8 tank, 4 GZPT ve 1 Land Rover ile toplam 74 askeri personeli Üsküdar Çevik Kuvvet’e; 2. Tabur 3. Tank Bölük Komutan Vekili Tank Üsteğmen Mustafa Ceyhan emir ve komutasındaki 4 tank ve 1 ZPT ile 27 askeri personeli Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne; 2. Tabur 2. Tank Bölük Komutanı Tank Üsteğmen…… emir ve komutasındaki 41 askeri personel ile zırhlı araçları 15 Temmuz Şehitler (Boğaziçi) Köprüsü’ne; 1. Tank Tabur Komutanı Yarbay …’ın emir ve komutasındaki 4 tank, 2 ZMA, 2 GZPT, 1 Unimog ve 1 Land Rover ile 63 askeri personeli Sabiha Gökçen Havalimanı’na işgal edip kontrol altına almaları amacıyla askeri personeli de farklı unsurla dağıtıp birlik bütünlüğünü alt üst edecek şekilde saat 22.00 civarından itibaren tugaydan çıkarmaya başladığı, hatta nizamiye önünde fenerle işaret edip bizzat el sallamak suretiyle uğurladığı, bazı personele “nereye gideceğinizi biliyor musunuz, gazanız mübarek olsun, tabur komutanınızdan öğrenirsiniz” dediği,
Birinci sicil amiri olan 3. Kolordu Komutan Vekili Tümgeneral …’nin saat 22.17’de sanığı arayıp dışarıda askeri birlik olup olmadığını sorması üzerine dışarıda birlik bulunmadığını söyleyerek gerçeğe aykırı cevap verdiği,
Herhangi bir şekilde resmi olarak görevlendirilmemiş olmalarına rağmen 15 Temmuz 2016 günü saat 17.00 sıralarında tugaya gelen firari sanıklar …… ve …… ile sanık …’a darbe girişimi faaliyetlerinin
gerçekleştirilmesi esnasında makam odasını kullandırttığı, MEBS Bölüğü Muhabere Astsubayı…..’nın kendi davasında alınan savunmasında sanığın emri üzerine makam odasına girdiğini, ……’in telefon irtibatı yapmasını söyleyip bir listedeki numaraları arayarak telefonu vermesini istediğini, altı yedi civarında numarayı çevirdiğini, lakin bir kısmının cevap vermediğini, bunun üzerine Uzay Şahin’in aramaya devam etmesini isteyip “Sıkıyönetim Bölge Komutanı Korgeneral …..ün emir astsubayıyım, komutanımız sizinle görüşme yapmak istiyor” ibaresinin yazılı olduğu bir metni okumasını söylediğini, duydukları karşısında şok olup korkmaya başladığını, ikinci görüşme sonrasında Uzay Şahin’in ensesine vurarak metni gür okumasını istediğini beyan ettiği,
Yurtta Sulh isimli WhatsApp grubuna üye olduğu, ancak bu grupta herhangi bir paylaşım yapmadığı, grubun yöneticisi olan firari sanık … Murat Çelebioğlu’nun saat 21.22’deki “Tuğgeneral … 533 …….” mesajıyla sanığın cep telefonu numarasını bildirdiği,
Tugayla hiyerarşik bağı ve görevi bulunmamasına rağmen Kara Harp Akademisinden gelen kurmay subay öğrencilerin faaliyetlerine göz yumduğu,
Harekat Merkezi Nöbetçi Vardiya Amiri Astsubay …… tarafından tutulan ve kolluğa teslim edilen belgeye göre Irmak 1 telsiz kodunu kullandığı, Irmak 81 telsiz kodunu kullanan sanık …’ın saat 23.33’de “Nizamiyeye yaklaşıyorum, yoğun trafik var” ve saat 23.58’de “trafik kapalı, polisler tarafından kapatıldı, jandarma çatışın emrini almış” şeklindeki anonslarına Irmak 1 telsiz kodunu kullanan sanığın saat 23.58’de “basıp geçin” şeklinde talimat verdiği, bu talimat üzerine ise sanık …’ın “yolu açıp geçeceğiz” anonsunda bulunduğu,
MEBS Bölük Komutanı Muhabere Yüzbaşı…… tarafından çağrılarak sanığın bilgisi dahilinde telsizcisi olarak görevlendirilen Teğmen ……ün Sulh Ceza Hakimliğinde müdafi huzurunda 24.07.2016 tarihinde alınan savunmasında sanığın telsizden polis veya sivil vatandaşların karşılık vermesi halinde ateşle karşılık verileceğini söylediğini bizzat duyduğunu ve hatta “size karşı gelen her güç düşmandır, düşman unsurudur” diye konuştuğunu duyduğunu ifade ettiği,
Sanık …’ın savcılıkta müdafi huzurunda 04.08.2016 tarihinde alınan savunmasında gündüz keşif için havalimanına gittiğinde telefon numarasını aldığı jandarma görevlisini arayarak durumu sorduğunu, bu jandarma görevlisinin emniyetle görüşüp döneceğini söyledikten sonra kendisini arayıp “emniyet direnecekmiş” diye söylediğini, bu aşamada aldatıldığını anladığını, bu durumu söylediğinde sanığın “direnişi kırın, tanklarla içeri girin, nizamiyeyi kapatın” dediğini, önlerinde sivil halk olduğunu söylediğinde kendisine iyice kızan sanığı sakinleştirmek için WhatsApp grubuna “emniyetin direncini kıracağız” diye yazdığını belirttiği,
Darbe girişimi kapsamında enterne edilen generallerin kapatılmak istenildiği 2. Zırhlı Tugay Komutanlığının bulunduğu General Nurettin Baransel Kışlası içerisinde yer alan ve 1. Ordu Komutanlığına bağlı olan Maltepe Askeri Cezaevindeki faaliyetlerin de sanığın bilgisi dahilinde gerçekleştirildiği, zira 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı Topçu Taburu Harekat Kısım Amiri Topçu Yüzbaşı ……’ın kendi davasındaki savunmasında gecenin ilerleyen saatlerinde tugay helikopter pistine inen askeri helikopterdeki MAK personeli şahısların “6 general getirdik, bunları Tuğgeneral …’ya teslim etmemiz gerekiyor” dediklerini, “biz almıyoruz, Cezaevi Müdürü de almıyor” şeklinde konuştuğunda Başçavuş rütbesindeki MAK personelinin elini silahına götürerek omuzuna vurup “bu zamanlar zor zamanlardır, emir verilir, uygulanır, sorgulanmaz” diye kendisini üstü kapalı tehdit ettiğini söylediği,
Deniz Harp Okulu Komutanı katılan Tümamiral …’in aşamalardaki beyanlarında derdest edilerek Maltepe Askeri Cezaevi’ne götürüldüğünde buradan çıkabilmek için birkaç saat çaba sarf ettikten sonra “benim buradan çıkıp birliğimin başına geçmem lazım” diyerek cezaevinden çıktığını, peşinden gelen cezaevi müdür yardımcısı Yarbay Yüksel Tosun’un dışarıda bekleyen silahlı askerlerle konuştuktan sonra yanına gelerek sanığı kastedip birlik komutanından teyit almaya çalıştıklarını söylediğini, çıkış yapmak için 2 nolu nizamiyeye yöneldiklerinde oradaki askerlerin “Tugay Komutanının emri olmadan çıkış yapamazsınız” dediklerini ifade ettiği,
Darbe girişimini bastırmaya çalışan unsurların olay gecesi sanığın da bulunduğu karargah binasındaki tüm odaların kapılarının açık ve içlerinin dağınık halde bina içerisinde de yoğun bir duman kaplı olduğunu tespit ettikleri,
Tanık Üsteğmen …’ın mahkemede talimatla alınan beyanında saat 05.00 – 06.00 sıralarında sanığın diğer sanıklardan … ve … ile birlikte 2 nolu nizamiyeden çıkmak için girişimde bulunmalarına izin vermediğini belirttiği, bunun üzerine adı geçenlerle birlikte Bayraktepe Üs Bölgesi civarında teslim olduktan sonra gözaltına alındığı,
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden Genelkurmay Çatı Davasında Yurtta Sulh Konseyi üyeliği iddiasıyla yargılanan sanık hakkında anılan mahkemece birleştirme önerisinde bulunulduğu, sanığın üzerine atılı fiillere ilişkin eylem yoğunluğu dikkate alınarak İstanbul’daki hazırlık ve planlama toplantılarıyla kalkışma kapsamındaki fiilerin icrasına İstanbul’da katıldığının iddia edilmesi ve İstanbul’da yakalanarak gözaltına alınması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince birleştirme önerisine olumsuz görüş bildirildiği, ancak gerekçeli kararın bir suretinin bilgi mahiyetinde anılan dosyaya gönderilmesine karar verildiği
Anlaşılmakla sanığın hukuki anlamda tek bir fiil olarak gerçekleştirilen darbe girişimi ile eş zamanlı olarak iştirak iradesi içinde, bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan, doğrudan ika ettiği icrai hareketleriyle darbe girişimi içinde fiilen yer alması nedeniyle Anayasayı ihlal suçuna TCK’nın 37. maddesi kapsamında asli fail olarak iştirak ettiğine ilişkin kabulde ve ayrıca darbe girişiminin İstanbul’a ilişkin planlama ve icrasına bizzat katılan sanığın, İstanbul’da hakimiyetin ele geçirilmesi ve darbe girişiminin başarılı şekilde gerçekleştirilmesi için işlenen kasten öldürme (87 kez), konut dokunulmazlığının ihlali (2 kez), iş yeri dokunulmazlığının ihlali (3 kez), kişiyi hürriyetinden yoksun kılma (2 kez), ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması ile haberleşmenin engellenmesi (2 kez) suçlarından da cezalandırılmasına karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Ancak söz konusu bu suçlar üzerinde müşterek hakimiyet kurmadığı ve somut olayda yönetici konumunda olduğu nazara alındığında TCK’nın 220/5. maddesi uyarınca sorumlu tutulması gerekirken TCK’nın 38. maddesi kapsamında azmettiren olarak nitelendirilmesi sonuca etkili olmadığından ve ayrıca TCK’nın 223/3. maddesi
uyarınca kurulan hüküm yönünden 15 Temmuz Şehitler (Boğaziçi) Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ile Atatürk Havalimanının işgali ve Sabiha Gökçen Havalimanının teşebbüs aşamasında kalan işgal girişiminin farklı eylemler olarak gerçekleştirildiği gözetilerek gerçek içtima hükümlerine göre anılan madde uyarınca ayrı ayrı cezalandırılması gerekirken somut olayda tatbik imkanı olmayan TCK’nın 44. maddesindeki fikri içtima hükümleri uygulanarak TCK’nın 223/3. maddesi uyarınca bir kez mahkumiyet kararı verilmesi bu cezanın teşdiden belirlenmiş olması karşısında gerçek içtima kuralına göre ayrı ayrı cezalandırma halinde de teşdiden uygulama yapılacağından daha fazla cezayı gerektirmekle aleyhe temyiz bulunmadığından ve yine TCK’nın 223/3. maddesinden kurulan hükümde eylemin en ağır olan hava ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması olduğundan bahisle tek suç olarak nitelendirilmesinden sonra zincirleme suç hükümlerinin tatbik edilmesi suretiyle cezanın arttırılması yukarıda belirtilen hatalı uygulama dikkate alındığında çifte atıfet yasağı söz konusu olduğundan ve söz konusu aynı hükümde sonuç cezanın TCK’nın 61/7. maddesi dikkate alınmaksızın fazla olarak belirlenmesi yeniden yargılamayı gerektirmeden CMK’nın 303/1-c maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan bozma nedeni yapılmamıştır.
10)Sanık … yönünden;
Sanığın Esenler’de bulunan Metris Kışlasındaki 47. Motorlu Piyade Alay Komutanlığında Kurmay Albay rütbesiyle Alay Komutanı olarak görev yaptığı,
Sanığın İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliğinde müdafi huzurunda 18.07.2016 tarihindeki savunmasında 13 Temmuz 2016 günü Albay … ile buluşup 2. Zırhlı Tugay’a gittiklerini, burada kendisine durumu anlatmaya başlayıp Yurtta Sulh olayı olacağını, bir konsey kurulacağını, Kuvvet Komutanlarının ve Genelkurmay Başkanının bu konseyin içinde olacağını, daha fazla demokrasi, hukuk ve adalet getirileceğini, bu kapsamda yönetime el konulacağını, bunun için uzun süre planlama yapıldığını, her birliğe görev verildiğini, faaliyetin İstanbul ayağının başına……ün getirileceğini söylediklerini, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Valilik ve İstanbul Ak Parti teşkilatının kontrol altına alınması görevinin kendisine verildiğini beyan ettiği,
Sanığın savcılıkta müdafi huzurunda alınan 03.08.2016 ve 23.11.2016 tarihli ifadelerinde de aynı mahiyette 13 Temmuz 2016 günü Maltepe 2. Zırhlı Tugaydaki toplantıda Albay …’nin kendisine 15 Temmuz 2016 Cuma gününü Cumartesi’ye bağlayan gece saat 03.00 sıralarında “Yurtta Sulh” operasyonu icra edileceğini, Kuvvet Komutanları ve Genelkurmay Başkanının bu işin içerisinde olduklarını, bu konuda askeri bir direktif yayınlanacağını, faaliyetin resmi ve yasal bir faaliyet olduğunu söylediğini belirttiği,
13 Temmuz 2016 günü saat 20.00 – 01.30 arasında 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında yapılan ve darbe girişiminin İstanbul’daki faaliyetlerinin planlaması ve ayrıntılarının konuşulduğu toplantıya katıldığı,
14 Temmuz 2016 günü Hava Harp Okulunda düzenlenen toplantıya sanıklardan … ile birlikte giderek katıldığı, bu hususta sanık …’nin şoförü olan tanık er …’ın mahkemede talimatla alınan ifadesinde Hava Harp Okuluna ulaştıklarında sanık …’nin bir isim söylemesi ve onunla görüşeceğini belirtmesi üzerine arama ve kimlik kontrolü yapılmadan içeri alındıklarını, bu sırada sanık …’nin “demek ki şifre buymuş, bunu söyleyince arama bile yapmadan bizi aldılar” dediğini beyan ettiği,
15 Temmuz 2016 günü saat 20.00 sıralarında Kara Harp Akademisinden alaya gelen on beş kurmay subay öğrenciye zimmetsiz bir şeklide silah, mühimmat ve teçhizat aldırdığı, Silahlı Kuvvetler Akademisinde kurs gören iki subayın da benzer şekilde sanığın emrine girerek silahlandıkları,
Saat 20.28’de telefonla arayan firari sanıklardan Mehmet Murat Çelebioğlu’nun harekatın öne çekildiğini söyleyip askerleri çıkartın demesi üzerine hazırlıklara başladığı,
2. Motorlu Piyade Tabur Komutanı Yarbay…… ile aynı taburun Karargah Bölüğü komutanı Yüzbaşı……’ın savcılıkta müdafi huzurunda alınan savunmalarında sanığın, saat 21.00 civarında brifing salonunda alaydaki bazı rütbeliler ile kurmay subay öğrencilerin katıldığı bir toplantı gerçekleştirdiğini, taburu üçe bölüp görev dağılım yaptığını, emir ve komutanın akademiden gelenlere verdiğini beyan ettikleri,
Akabinde alay içtima alanında toplanan 2. Motorlu Piyade Taburunun 5, 6 ve 7. Motorlu Piyade Bölük Komutanlıkları emrinde olup gerekli silah ve mühimmatla donatılan askeri personelle akademiden gelen subaylardan oluşturduğu unsurları hazırlık toplantılarında bildirilmiş olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Valiliği ile Adalet ve Kalkınma Partisi İl Başkanlığının işgali ve kontrol altına alınması için saat 21.30’dan itibaren sevk etmeye başladığı,
23. Tümen Komutanı tanık Tümgeneral …’ın mahkemede alınan beyanında 15 Temmuz gecesi olayı haber alır almaz kendisine bağlı alay komutanlarını tek tek aradığını, ancak diğerleri gibi sanığın da bu aramaları cevapsız bıraktığını, sanığın birinci sicil amiri olarak bu kapsamda kendisine herhangi bir bilgi vermediğini ifade ettiği, nitekim sanığın Yurtta Sulh isimli WhatsApp grubuna saat 22.19 itibariyle “… sürekli arıyor, cevap vermiyorum” şeklinde bildirimde bulunduğu,
Saat 23.00 sıralarında Esenler İlçe Emniyet Müdürü tanık …’i telefonla arayıp “Ordu ülkenin yönetimine el koymuştur, sen ve adamların direnme, teslim olun, personeline ve sana zarar gelmesin” diyerek tehditte bulunup tanığın teslim olmasını istediği, bu hususun tanığın mahkemede alınan beyanıyla da doğrulandığı,
İstanbul Valiliğinin işgali için gönderilen unsur içinde yer alan Yarbay Recep Karaçam’ın savcılıkta müdafi huzurunda alınan savunmasında akademiden gelen Albay …..ın komutasındaki şahısların polislerin silahlarına ve cep telefonlarına el koyduklarını, vatandaşlar toplanmaya başlayınca Albay …..’ın vatandaşları dağıtması yönünde emir verdiğini, hukuksuz hiçbir işlemin içinde yer almayacağını söylediğinde alay komutanını ara dediğini, bunun üzerine sanığı aradığında sanığın sıkıyönetimin ilan edildiğini ve silahlı kuvvetlerin yönetime el koyduğunu söylediğini beyan ettiği,
Yurtta Sulh isimli WhatsApp grubuna saat 22.21, 22.40, 22.55, 23.09’da “10 dakika içinde valilik birliği çıkıyor, Valilik birliği yolda, İBB yolda, AKP İl Teşkilat
yolda, İBB kontrol altında sorun yok”, saat 23.18, 23.26, 23.35, 23.41’de “Valilik direnmeye çalışıyor, görüşme devam ediyor, AKP İstanbul İl Teşkilatı kontrol altında, enterneler yapılıyor, AKP İl Teşkilatı önünde halk yoğunluğu var, ateş açılıyor, ZPT veya tank ihtiyacı var, Polis Valilikte direnmekten vazgeçti”, saat 01.30’da “Trakya’dan takviyeler gelmeli”, saat 23.46’da “Muzaffer İstanbul İl Teşkilat Başkanı’nı almak üzereyiz, bekletiyorum, dışarı kalabalık, sonra ne yapabiliriz”, saat 00.40’da “özel tv’lerin susturulması gerekiyor” şeklinde mesajlar yazdığı,
16 Temmuz 2016 günü Metris kışlasında olduğu esnada yakalanıp gözaltına alındığı
Anlaşılmakla sanığın hukuki anlamda tek bir fiil olarak gerçekleştirilen darbe girişimi ile eş zamanlı olarak iştirak iradesi içinde, bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan, doğrudan ika ettiği icrai hareketleriyle darbe girişimi içinde fiilen yer alması nedeniyle Anayasayı ihlal suçuna TCK’nın 37. maddesi kapsamında asli fail olarak iştirak ettiğine ilişkin kabulde ve rütbesi, konumu, görev yaptığı yer ile darbe girişimi kapsamında görevlendirildiği İstanbul’un Avrupa yakasındaki İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Valiliği ile Adalet ve Kalkınma Partisi İstanbul İl Başkanlığında gerçekleştirilen faaliyetlerin organizasyonunda ve icrasında oynadığı etkin rol dikkate alınarak İstanbul’un Avrupa yakasında hakimiyetin ele geçirilmesi ve darbe girişiminin başarılı şekilde gerçekleştirilmesi için İstanbul Büyükşehir Belediye binası önünde işlenen kasten öldürme (14 kez) suçundan da TCK’nın 38. maddesi kapsamında azmettiren olarak sorumlu tutulmak suretiyle cezalandırılmasına karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
11)Sanık … yönünden;
Sanığın Maltepe’de bulunan General Nurettin Baransel Kışlasındaki 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı 1. Tank Tabur Komutanlığında Kurmay Yarbay rütbesiyle Tabur Komutanı olarak görev yaptığı,
Tayininin çıkması nedeniyle 13 Temmuz 2016 günü görevini vekaleten 1. Tank Taburu Harekat Eğitim Kısım Amiri Yüzbaşı……’e devrettiği halde ilişiğini kesmediği ve 15 Temmuz 2016 günü taburun başında yer aldığı,
Sanığın Sulh Ceza Hakimliğinde müdafi huzurunda alınan savunmasında 15 Temmuz 2016 günü akşam saat 20.00 sıralarında kendisini tugaya çağıran sanık …’nun emir ve komuta ilişkisi çerçevesinde Genelkurmay Başkanı ile Kuvvet Komutanlarının da dahil olduğu askeri hiyerarşi ile sıkıyönetim ilan edildiğini ifade ederek kolluk kuvvetlerini toplumsal olaylarda destekleme görevi (KOKTOD) adı altında kendisine verilen görevin Sabiha Gökçen Havalimanının emniyetini sağlamak olduğunu ve en kısa sürede hareket etmesi gerektiğini söylediğini ve hatta öğlen keşif yapmaya da gönderdiğini beyan ettiği,
13 Temmuz 2016 günü saat 20.00 – 01.30 arasında 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında yapılan ve darbe girişiminin İstanbul’daki faaliyetlerinin planlaması ve ayrıntılarının konuşulduğu toplantıya katıldığı,
15 Temmuz 2016 günü saat 19.40 sıralarında yazıcı olarak görev yapan ve olay günü izinli olduğu halde mesaiye çağrılan Uzman Çavuş…..’nin yanına gidip “bu aralar senin psikolojik hal ve tavırlarını beğenmiyorum, psikolojik sorunların var
galiba, bu yüzden tabur komutanı yetkilerimi kullanarak silahına el koyuyorum” dedikten sonra adı geçenin tabancasını tüm itirazlarına rağmen yanına aldığı, sanığın savunmalarında yurt dışına tayininin çıkması nedeniyle kendi beylik tabancasını birliğine teslim ettiğini beyan ettiği,
15 Temmuz 2016 günü personelin mesaiyi terk etmesine izin vermediği, saat 21.00 sıralarında personele toplanmaları için alarm verdiği, 4 tanktan oluşan 1 takım ve 2 tanktan oluşan bir unsurun hazırlanması emrini verdiği, söz konusu bu tanklara tank başına 10 adet tank topu, 2000 adet MG-3 ve HK33 mühimmatı, Leopard tankı içinse 2250 adet 7.62 mm makineli tüfek mühimmatının yüklendiği, sanık …’nın talimatı ile diğer taburlardan gelen piyade sınıfındaki subay ve askerler ile ZPT araçlarının da sanığın emrine girerek gerekli teçhizat ve mühimmatla donatıldığı,
Bu şekilde bir araya getirilip hazırlanan unsurları garajlar bölgesinde saat 21.30 – 22.00 arasında toplayan sanığın, ülkede terör saldırısı olasılığına karşı tüm kuvvet komutanlıkları, emniyet ve jandarma işbirliğinde sıkıyönetim ilan edildiğini, kendilerinin de bunun bir parçası olarak Sabiha Gökçen Havalimanının güvenliğini sağlamakla görevlendirildiklerini, içlerinde emre itaat etmeyenlerin tutuklanacağını hatta bunda ısrar edenin vurulabileceğini, buna yetkisi olduğunu, direnen olursa polis veya sivil farketmeden etkisiz hale getirilip gerekirse vurulacağını söyledikten sonra elindeki plastik kelepçeleri gösterdiği, telefonunu çıkarıp “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ismiyle WhatsApp grubunun oluşturulduğunu, yapılan hareketin de aynı adı taşıdığını ve kendisinin de bu grubun üyesi olduğunu beyan ettiğinin gerek Üsteğmen …, Üsteğmen …… ve Astsubay…..’ın savcılıkta müdafi huzurunda alınan savunmaları gerekse tanık Yüzbaşı …’ın mahkemede talimatla alınan beyanlarından anlaşıldığı,
Bu konuşmayı takiben sanığın emir ve komutasındaki 4 Tank, 2 ZMA, 2 GZPT, 1 Unimog ve 1 Land Rover araç ile 63 askeri personelin saat 22.50 civarında tugay nizamiyesinden çıkıp konvoy halinde D-100 Karayolundan ilerleyerek saat 23.30 civarında Sabiha Gökçen Havalimanına yaklaştıkları, bu hususta firari sanıklardan …..nun Yurtta Sulh isimli WhatsApp grubuna saat 23.45’de “Sabiha Gökçen’e ulaşılmak üzere” şeklinde mesaj attığı,
Harekat Merkezi Nöbetçi Vardiya Amiri Astsubay Süleyman Akgün tarafından tutulan ve kolluğa teslim edilen belgeye göre Irmak 81 telsiz kodunu kullanan sanığın saat 23.33’de “Nizamiyeye yaklaşıyorum, yoğun trafik var”, saat 23.58’de “trafik kapalı, polisler tarafından kapatıldı, jandarma çatışın emrini almış” şeklinde anons yaptığı, bunun üzerine Irmak 1 telsiz kodunu kullanan sanık …’nun saat 23.58’de “basıp geçin” şeklinde verdiği talimat üzerine sanığın “yolu açıp geçeceğiz” şeklinde anons geçtiği,
Saat 23.00 sıralarında havalimanının ana nizamiye girişinin kolluk görevlilerince araç trafiğine kapatıldığı, araç ve halk yoğunluğunun oluştuğu, saat 00.20 sıralarında zırhlı araçlarla ters şeritten havalimanına doğru ilerleyen sanığın emir komutasındaki askeri unsurun nizamiyeye 100 – 150 metre kala araçlarla yolu kapatan vatandaşlar tarafından durdurulduğu, bu nedenle daha fazla ilerleyemedikleri,
bu esnada Yurtta Sulh isimli WhatsApp grubuna saat 00.26’da “Sabiha Gökçen sivil trafikten dolayı nizamiyeye giremiyoruz, ayrıca PÖH çatışacağız diyormuş jandarmaya, sivil trafiği hemen açıp çatışacağız” şeklinde mesaj attığı,
Bu gelişmelerin yaşandığı vakit Acıbadem Telekom önünde olan Yüzbaşı ……’in saat 00.49’da Yurtta Sulh isimli WhatsApp grubunda “Sabiha Gökçen direk sağa sola ateş edin” şeklinde paylaşımda bulunduğu,
Astsubay Çavuş…..’ın komutanı olduğu tanka binen sanığın tank personeline “halkı bombalayın, top atın, kimseyi yaklaştırmayın” diyerek dört beş kez bağırdığı, hatta aynı tank içinde olan Uzman Çavuş…..’in ayağına silah doğrultup ateş etmesi için zorladığı, bunun üzerine askeri personelin piyade tüfekleriyle havaya ateş açtıkları, bir süre sonra sanığın Üsteğmen …..ın komutanı olduğu tanka gelerek aynı emri verdiği, bu olayların gerçekleştiği esnada başka bir tankın içinde bulunan Astsubay Ferhat Daş’ın kendini vurarak intihar ettiği,
Saat 02.10 sıralarında emrindeki personelle birlikte kolluk kuvvetlerine teslim olduğu,
Sanığa ait ajandada yapılan hazırlıklarla personel görevlendirmesine ilişkin bir kısmı elle yazılı bir kısmı da bilgisayar çıktısı olan personel ve araç listelerinin tespit edildiği,
Sabiha Gökçen Seyrüsefer Müdürlüğünün 09.02.2017 tarihli yazısında 15.07.2016 günü Sabiha Gökçen Havalimanının uçak iniş ve kalkış faaliyetlerinin işgal girişimi nedeniyle tamamen durmadığının belirtildiği
Anlaşılmakla kolluğun tanık dinleme yetkisi bulunmaması karşısında İlk Derece Mahkemesince tanık olarak dinlenmeyen İrfan Donat’ın kollukta bilgi alma tutanağı ile alınan beyanının hükme esas alınması diğer deliller nazara alındığında sonuca etkili olmadığından bozma sebebi yapılmamış; sanığın hukuki anlamda tek bir fiil olarak gerçekleştirilen darbe girişimi ile eş zamanlı olarak iştirak iradesi içinde, bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan doğrudan ika ettiği icrai hareketleriyle darbe girişimi içinde fiilen yer alması nedeniyle Anayasayı ihlal suçuna TCK’nın 37. maddesi kapsamında asli fail olarak iştirak ettiğine ilişkin kabulde ve eylemdeki aktif katılımı nazara alındığında hava ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması suçuna teşebbüsten de anılan madde uyarınca asli fail olarak olarak sorumlu tutulmak suretiyle cezalandırılmasına karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
12)Sanık … yönünden;
Sanığın Üsküdar’da bulunan Selimiye Kışlasındaki 1. Ordu Komutanlığında Tuğgeneral rütbesiyle İdari Kurmay Yarbaşkanı olarak görev yaptığı, sözde sıkıyönetim emrinin ekindeki atama listesinde görevine devam edeceğinin belirtildiği,
İdari Kurmay Yarbaşkanı olarak Ordu Kurmay Başkanının personel, lojistik, maliye, gıda kontrol ve muayene komisyonu gibi idari hizmetlerle alakalı yardımcısı konumunda olduğu,
Ordu Kurmay Başkanı Tümgeneral …’nin yıllık izne ayrılması sebebiyle Ordu Kurmay Başkanlığına vekalet ettiği, bu nedenle olay tarihinde 1. Ordu Komutanlığında Ordu Komutanı Orgeneral …’dan sonra en rütbeli ikinci
kişi olduğu,
Darbe girişimi öncesinde İstanbul’da düzenlenen planlama toplantılarına katıldığına dair bir tespitin bulunmadığı gibi darbe girişiminin İstanbul’daki faaliyetlerine aktif olarak katılan asker şahıslarla 15 Temmuz 2016 öncesinde irtibatının da belirlenemediği,
15 Temmuz 2016 günü mesai bitimini takiben saat 19.00 civarında kışladan ayrılarak Fenerbahçe Orduevindeki lojmanına gittiği, saat 21.00 civarında askeri hattan arayan santral görevlisinin “komutanım Tuğgeneral … sizinle görüşmek istiyor” demesi üzerine sanık …’in kritik bir emir geleceğinden bahisle karargaha intikalinin uygun olacağını söyleyerek sanığı karargaha davet ettiği, bu davet üzerine sanığın yazlık askeri kıyafetle ve silahsız olarak saat 21.12 civarında karargaha geldikten sonra makam odasına çıktığı, yanına çağırdığı sanık … ile saat 21.16 – 21.38 arasında bir görüşme gerçekleştirdiği, sanığın savunmalarında bu görüşmede sanık …’in daha önce telefonda geleceğini söylediği kritik emirle ilgili herhangi bir bilgi vermeyip devamlı suretle telefonuna bakarak “komutanım askeri darbe başladı, ben de bu maksatla buradayım” diyerek darbe girişiminin başladığını göstermek için cep telefonundan tankların intikaliyle ilgili bir mesaj gösterdiğini ve Genelkurmay Başkanlığından bu konu ile ilgili bir emir geleceğini söylediğini, darbe girişimini ilk olarak bu beyanlar üzerine öğrendiğini, bunun üzerine sanık …’e “ne darbesi, sen ne saçmalıyorsun, ben böyle bir işin içerisinde bulunmam, bu işi de tasvip etmem” diyerek tepki gösterdiğini ve Ordu Komutanı Orgeneral …’ı aramaları gerektiğini söylediğini, buna karşılık sanık …’in “Ordu Komutanı alındı, kendisine ulaşılamaz, sizi arayan olursa faaliyet başladı dersiniz” diyerek odadan ayrıldığını ve odadan çıkarken de “isterseniz Harekat Merkezi’ne gelebilirsiniz, orada gerekli hazırlıklar yapıldı, ben de orada olacağım” dediğini beyan ettiği, bu hususta sanık …’in kollukta müdafi huzurunda alınan savunmasında saat 21.00 sıralarında mesaj gelince kendisinden daha kıdemli olan sanığa haber verip karargaha gelmesini istediğini, karargaha geldiğinde durumu izah edince sanığın birden bire şoka girdiğini ve öylece kaldığını, bunun üzerine odadan çıkarak harekat merkezine gittiğini ifade ederken mahkemedeki savunmalarında sanık karargaha geldiğinde “komutanım sıkıyönetim ilan edildi, birlikler çıkmaya başladı” sözü üzerine sanığın şoka girerek “ne sıkıyönetimi, kimin emriyle, birlikler nereye çıkıyor, bunlardan Ordu Komutanı’nın haberi var mı, sıkıyönetim ne demek, bizim niye haberimiz yok, böyle şey olur mu” şeklinde kesik kesik sorular sorduğunu, verdiği tepkiden sanığın konuyla ilgili önceden bilgilendirilmediğini anladığını, sanığın başka bir şey söylemeyip rahatsızlanarak oturduğu yerde kaldığını, kendisinin ise “ben Harekat Merkezine iniyorum” diyerek yanından ayrıldığını, sanığın gece boyunca harekat merkezine gelmediğini ifade ettiği,
Darbe girişiminin başladığına bu görüşme ile muttali olan sanığın kısa bir süre sonra habercisi er……’i yanına çağırarak hiçbir telefonu bağlamamasını emrettiği, yaklaşık on dakika sonra haberci er …..in 3. Kolordu Komutan Vekili Tümgeneral …’nden gelen telefonu bağlamak istediği esnada sanığın “oğlum ben sana telefon bağlama demiştim, kapat şu telefonu” diyerek tepki
gösterdiği,
Akabinde odasında bulunmadığını göstermek için ışığı kapatıp habercisi er …..ile birlikte orta bahçe kısmına gitmek üzere odadan ayrıldığı, karargah binasından çıkacağı esnada haber merkezinin bulunduğu alt kattaki koridorda sanık … ve dışarıdan gelen askeri personelle karşılaştığı,
Orta bahçe kısmına çıktıktan sonra da gelen hiçbir telefona cevap vermemesini habercisi er ….e söyleyerek yaklaşık 2 saat boyunca habercisiyle birlikte orta bahçede zaman geçirdiği, buradayken gelen telefonları açtırmadığı, saat 23.45 civarında odasına geri döndüğü, saat 23.48 ve 00.02’de kendisini makam cep telefonundan arayan sanık …’in telefonlarına cevap vermediği,
1. Ordu Komutanlığında Lojistik Komutanı olarak görev yapan Albay …’ün savcılıkta tanık sıfatıyla yeminli olarak alınan beyanında harekat merkezine indiğinde sıkıyönetim direktifinde ….. imzasını görünce darbe girişiminin FETÖ’cüler tarafından gerçekleştirildiğini anladığını, sanığın odasına giderek sanıkla baş başa görüştüğünde…..’ün FETÖ’cü olduğundan şüphelendiğini, emrin yasal olmadığını, çıkmaları gerektiğini, kalmaları halinde bu işin içinde gibi algılanabileceklerini söylediğini, sanığın bir değerlendirmede bulunmayıp tepkisiz kaldığını, tekrar harekat merkezine indiğinde geldiğini gördüğü Albay … ile kısa bir durum değerlendirmesi yaptıklarını, beraberce sanığın odasına giderek aynı değerlendirmeleri tekrar anlattıklarını, bu sefer de sanığın herhangi bir emir vermeden tepkisiz kaldığını, Albay … ile tekrar harekat merkezine gittiğini, sanık … ile konuşup emrin yasa dışı olduğunu anlattıklarını, sanık …’in emre tam itaat edileceğini söylediğini, bunun üzerine sanığın yanına gidip çıkmaları gerektiğini tekrar belirttiklerinde makam arabasını çağırttığını ve bu araca binerek kışladan beraberce çıktıklarını beyan ettiği, aynı hususların Albay …’un savcılıkta tanık sıfatıyla yeminli olarak alınan beyanında da doğrulandığı, idari tahkikat raporundaki tespitlere göre bu çıkışın saat 23.55 sıralarında gerçekleştiği,
Bu şekilde kışladan çıktıktan bir müddet sonra Albaylar … ile …’u istekleri doğrultusunda metro istasyonu civarında araçtan indirip saat 00.54’te lojmanının bulunduğu Fenerbahçe Orduevine giderek Orduevi Müdürü tanık Albay… …’in odasında bir süre gelişmeleri takip ettiği, akabinde konutuna geçtiği, sivil kıyafetlerini giyerek saat 03.30 civarında tekrar Orduevi Müdürü tanık Albay… …’in yanına gittiği, Ordu Komutanı Orgeneral …’a emir astsubayı vasıtasıyla ulaşılabildiğini öğrenmesi üzerine arayıp emirleri olup olmadığını sorduğu, 1. Ordu Komutanı Orgeneral …’ın o esnada orduevi yerleşkesinde bulunan 1. Ordu Destek Grup Komutanı tanık Albay …’a darbecilerin elinde bulunan ordu karargahını ele geçirmeleri emrini verdiği, ancak tanık Albay … ile sanığın yaptığı değerlendirme neticesinde kışla nizamiyesinin önünün zırhlı araçlarla kapatılmış ve askerlerin de mevzilenmiş olması nedeniyle tekrar Orgeneral …’ı arayıp bunun mümkün olmadığını söyledikleri, bunun üzerine Orgeneral …’ın 3. Kolordu Komutan Vekili tanık Tümgeneral … ile koordine ederek kışlaya kolluk kuvvetleriyle birlikte girilmesi emrini verdiğinde tanık Tümgeneral … ile bu konuda
irtibat kurduğu, harekat merkezini elinde bulunduran sanık …’i Orgeneral …’ın emri üzerine telefonla arayarak ikna etmeye çalıştığı, ordu karargahının ele geçirilerek darbecilerden temizlenmesinden sonra 16 Temmuz 2016 tarihinden 19 Temmuz 2016 tarihine kadar Ordu Kurmay Başkanı tanık Tümgeneral …’nin nezaretinde ordu karargahında düzen ve disiplinin tekrar sağlanmasına dönük faaliyetlere katıldığı,
Fenerbahçe Orduevi Müdürü Albay …’in mahkemede tanık olarak alınan ifadesinde saat 23.33’de ve sonrasında gelişen durumlar hakkında bilgi vermek için birinci sicil amiri olan sanığı aradığını ancak cevap alamadığını, saat 01.00 civarında Orduevi 3 nolu nizamiyeden giriş yaparak yanına gelen sanığın karargahtan geldiğini söylemediğini ve ne yaptınız diyerek gelişmeleri sorması üzerine o anki koşuşturmaca, yoğunluk ve gerginlikten ötürü sanığa hitaben “görüyorsunuz komutanım 4 tane GZPT gelmiş, öbür taraftan 2 tane helikopter inmiş kalkmış, durumu aydınlatmaya çalışıyoruz, Ordu Komutanı ile görüştük, Ordu Komutanımız kesinlikle GZPT’leri içeri almayın diye emir verdi” diyerek sanığa bilgi verdiğini, sanığın ise bu sırada hayli donuk ve şaşkın vaziyette olduğunu, sanıktan o anki beklentisinin duruma vaziyet edip emir ve komutayı üstlenmesi olduğu halde sanığın eve gideceğini söyleyerek yanından ayrıldığını, bunun üzerine tekrar Orgeneral …’a emir astsubayının telefonu üzerinden ulaşarak sanığa güvenmediğini söylediğini, Orgeneral …’ın ise cevaben “ben de bu şartlarda kimseye güvenemiyorum, sen de güvenme, orası sana emanet, senin emir – komutan altındadır” diye emir verdiğini, sanığın eve gittikten sonra saat 05.00’e doğru tekrar yanlarına geldiğini, ikinci kez gelişinden sonraki tutum ve davranışlarının daha tutarlı olduğunu, nitekim Orgeneral …’a telefonda sanığın da geldiğini söylediğinde sanığı telefona istediğini ve bir süre konuştuklarını, sanığın bu sırada “emredersiniz komutanım” diyerek tekmil verdiğini duyduğunu, sanığın darbe girişiminin yaşandığı bu süreçte girişimi destekleyici mahiyette herhangi bir söz ve eylemine tanık olmadığını ancak ilk gelişinde pasif tutum takındığını, ikinci gelişinde ise Orgeneral …’la görüşmesinden sonra sanık …’i vazgeçirmek için sabah saatlerinde telefonda konuştuğunu ifade ettiği,
1. Ordu Destek Grup Komutanı Albay …’ın mahkemede tanık olarak alınan ifadesinde saat 22.45 – 22.50 civarında sanığın emir astsubayı Astsubay Başçavuş……u arayarak irtibat kurmaya çalıştığını ancak başarılı olamadığını, gece boyunca sanıkla ilk temasının saat 04.00 – 05.00 sularında orduevinde gerçekleştiğini, bundan önce saat 02.00 – 02.30 civarında Orduevi Müdürü Albay… …’in sanığın orduevine geldiğini söyleyip “gördüm ama bizim yanımıza pek gelmedi, sürekli telefon görüşmesi yapıyordu” dediğini, sanığın orduevine geldiğini böylelikle öğrendiğini, nitekim saat 04.00 civarına kadar da sanığı görmediğini, bu saat itibariyle sanığı gördüğünde de yaşanan olaylar karşısında sessiz kaldığını müşahede ettiğini, orduevinde karşılıklı temas kurduğu saat 04.00 – 05.00’den sonraki süreçte sanığın darbe girişimini destekler bir söylem veya eylemine tanık olmadığı gibi kendilerinin bu girişime karşı verdiği mücadeleyi engelleyici veyahut yanıltıcı herhangi bir söz veya beyanına da tanık olmadığını ancak müdahale konusunda en baştan gayret göstermemesini ve yönlendirmede bulunmamasını, aktif
bir tutum ve çaba içerisinde olmamasını yadırgadığını beyan ettiği,
3. Kolordu Komutan Vekili Tümgeneral …’nin mahkemede tanık olarak talimatla alınan beyanında 1. Ordu Komutanı Orgeneral …’ın kışla dışında askeri birlik olup olmadığını sorup süratle bu durumu teyit etmesini istemesi üzerine sanık …’yu aradığını ancak cevap alamadığını, sanık …’in telefonu yüzüne kapattığını, sanık …’ın ise telefona çıkmadığını ifade ettiği,
1. Ordu Kurmay Başkanı Tümgeneral …’nin mahkemede tanık olarak talimatla alınan beyanında Bodrum’da yıllık izinde bulunduğu sırada ilk gelişmeleri öğrenmesini müteakip ilk önce ordu karargahında harekata ilişkin görevleri yürüten sanık …’i aradığını, ondan cevap alamaması üzerine müteakiben Kurmay Başkanlığına vekalet eden sanığı arayarak uzun süreli çaldırmasına rağmen cevap alamadığını belirttiği,
Sanığın habercisi olan er……’in savcılıkta tanık sıfatıyla yeminli olarak alınan ifadesinde sanık … odadan çıkar çıkmaz sanığın “oğlum bana sakın hiçbir telefonu bağlama” diye emir verdiğini, on dakika sonra emir astsubayı odasının telefonunun çaldığını, arayan şahsın kendisini Tümgeneral Yavuz diye tanıtarak “oğlum bana komutanını bağla” dediğini, bu sırada telefonun sesini duyan sanığın kapıya çıkarak sinirli bir şekilde “oğlum ben sana telefon bağlama demiştim, kapat şu telefonu” demesi üzerine telefonu kapattığını, bir süre daha odasında tek başına oturup sonra telefonları yanına almasını söyleyerek “biraz dışarıda gezelim” dediğini, alt kata inerken karşılaştığı sanık … ile bir süre baş başa konuştuğunu, sanık …’in daha sonra harekat merkezine döndüğünü, kendisinin ise sanıkla birlikte 1 nolu kapıdan dışarı çıkarak bahçeye indiklerini, burada 40 – 45 dakika kadar yürüyüp dolandıklarını, bu sırada sanığın olaylarla ilgili kendisine herhangi bir şey söylemediğini, hem şahsi hem makam telefonunun sıkça çalmasına rağmen sanığın telefonları açtırmadığını, Fenerbahçe Orduevi Müdürünün çok sık aradığını hatırladığını, bölük komutanlarından Yüzbaşı ….’nin “çabuk olun, mevzi alın, her tarafta emniyeti sağlayın” şeklindeki bağırışlarını gören sanığın herhangi bir tepki vermeyip önemli bir şey olmadığını söylediğini, odasına çıkınca … ve …’ün gelerek kapı önünden kendisine “komutanım ne oluyor, ne yapıyoruz” dediklerini, sanığın içeride konuşalım diyerek bu şahısları odasına aldığını, yarım saat kadar kaldıktan sonra birlikte çıktıklarını beyan ettiği,
Yurtta Sulh isimli WhatsApp grubuna üye olmadığı
Anlaşılmakla sanığın rütbesi ve mesleki tecrübesi ile olay günü 1. Ordu Komutanlığındaki konumu itibarıyla Anayasayı ihlal suçunda hal ve koşullara göre neticeyi önleme yönünden hukuki yükümlülüğünün olması ve ayrıca Anayasal düzene yönelik tehlike ve tehditler ortaya çıktığında farklı saiklerle çekimser kalınmasının görevle bağdaşmayıp tehditi ortadan kaldırmak için zamanında ve isabetli karar vererek uygulamada oluşabilecek riskleri üstlenme zorunluluğunun bulunması karşısında Ordu Komutanı ile irtibat kurarak veya bunda başarılı olamaması halinde inisiyatif alarak darbe girişimine ilişkin faaliyetlerin engellenmesine yönelik her türlü etkin harekette bulunup çaba göstermesi gerekirken hiçbir teşebbüste bulunmayarak
ihmali davranış sergilemesi suretiyle darbe teşebbüsünde bulunanların fiiline doğrudan iştirak etmemekle birlikte eylemlerini kolaylaştırdığından 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlal suçuna yardım etme suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken delillerin değerlendirilmesi ve suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli bulunmamıştır.
IV. BÖLÜM : KARAR
1)Sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … hakkında kurulan hükümlere yönelik temyiz incelemesinde;
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip tartışılarak, silahlı terör örgütü FETÖ/PDY’nin 15 Temmuz 2016 günü ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden, özellikle Tük Silahlı Kuvvetlerinde oluşturduğu “mahrem” yapılanmanın kullandığı kamu gücü, silah, vasıta ve mühimmattan istifade ederek planlayıp icra ettiği Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçuna, sübutu kabul olunan, iştirak iradesi kapsamında ve iş bölümü doğrultusunda bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve neticeye katkı sunan eylemlerinin, amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde Anayasayı ihlal suçunun vasfı tayin edilmiş, işlenen diğer suçların sübutu kabul edilmiş, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosya kapsamına göre verilen hükümlerde aşağıdaki hususlar dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanıklar ve müdafilerinin, katılanlar T.C. Cumhurbaşkanlığı ve … vekillerinin, diğer katılanlar ve vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri sair nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddine, ancak;
Sanıklar …, …, … ve … hakkında ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması suçuna ilişkin sonuç cezanın TCK’nın 61/7. maddesi dikkate alınmaksızın fazla olarak belirlenmesi,
Kanuna aykırı olduğundan hükümlerin bu nedenlerle BOZULMASINA, ancak bu hususların yeniden yargılamayı gerektirmeden CMK’nın 303/1-c maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, sanıklar …, …, … ve … hakkında ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması suçundan kurulan hükme TCK’nın 62. maddesine ilişkin fıkrayı takip eden fıkra olarak “TCK’nın 61/7. maddesi dikkate alınarak sonuç cezanın 30’ar yıl hapis cezası olarak belirlenmesine” ibaresinin eklenmesi; suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2)Sanık … hakkında görevi ihmal ve silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyize gelince;
TCK’nın 309. maddesi uyarınca cezalandırılması talep edilen sanık hakkında görevi ihmal suçundan verilen mahkumiyet hükmüne ilişkin Bölge Adliye Mahkemesinin kararı, hükmolunan cezanın tür ve süresine göre 7188 sayılı Kanunun
29. maddesi ile değişik CMK’nın 286. maddesi gereğince kesin nitelikte ise de suçun vasfına yönelik aleyhe temyiz isteminin varlığı halinde temyiz incelemesinin mümkün olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
a)Temyiz aşamasında UYAP üzerinden dosyaya gönderilen İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünün 15.04.2020 tarihli yazısında sanığın operasyonel hat kullanarak örgütün bir mahrem imamıyla irtibatlı olduğunun belirtilmesi karşısında bu hususun usulünce araştırılıp tam ve kesin bir şekilde sonucunun belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
b)Kabule göre de;
1. Ordu Komutanlığında Tuğgeneral rütbesiyle İdari Kurmay Yarbaşkanı olarak görev yapan sanığın, sözde sıkıyönetim emrinin ekindeki atama listesinde görevine devam edeceğinin belirtildiği, olay günü Ordu Kurmay Başkanlığına vekalet etmesi nedeniyle Ordu Komutanı katılan Orgeneral …’dan sonra gelen en rütbeli ikinci kişi olduğu, darbe girişimi öncesinde düzenlenen hazırlık toplantılarına katılmadığı gibi İstanbul’daki faaliyetlere aktif olarak katılan asker şahıslarla öncesinde irtibatının belirlenemediği, olay günü sanık …’in çağırtması üzerine yazlık askeri kıyafetle ve silahsız olarak karargaha geldiği, kendi makam odasında sanık …’le saat 21.16 – 21.38 arasında yaptığı görüşme üzerine darbe girişiminden haberdar olduğu, sanık …’in davetine rağmen faaliyetlerin yürütüldüğü harekat merkezine gitmediği, habercisine hiçbir telefonu bağlamamasını söylediği, hatta 3. Ordu Komutan Vekili tanık Tümgeneral …’nin telefonunu bağlattırmadığı, yaklaşık iki saat boyunca habercisiyle birlikte orta bahçede vakit geçirdiği, bu esnada da gelen hiçbir telefona cevap vermediği, akabinde tanık Albaylar … ile …’un iki kez makam odasına gelip bu darbe girişiminin FETÖ örgütünce gerçekleştirildiğini ve kışladan ayrılmaları gerektiğini belirtmeleri üzerine herhangi bir emir vermeden tepkisiz kaldığı, anılan tanıkların üçüncü kez gelişinde harekete geçip saat 23.55’te birlikte kışladan ayrıldıkları, tanıkları yakındaki bir metro istasyonuna bıraktıktan sonra saat 00.54’te lojmanının olduğu Fenerbahçe Orduevine giderek orduevi müdürü tanık Albay… …’in odasında bir süre gelişmeleri takip edip konutuna gittiği, saat 03.30 civarında orduevi müdürü tanık Albay… …’in odasına sivil kıyafetle tekrar geldiği, bu esnada 1. Ordu Komutanı katılan Orgeneral …’ı arayarak emri olup olmadığını sorduğu, 1. Ordu Komutanı katılan Orgeneral …’ın ordu karargahının bulunduğu Selimiye Kışlasını ele geçirme görevini verdiği tanık Albay … ile istişarede bulunduğu, 3. Ordu Komutan Vekili tanık Tümgeneral … ile bu hususta irtibat kurup görüştüğü, sanık …’i katılan Orgeneral …’ın emri üzerine telefonla arayarak ikna etmeye çalıştığı, Ordu Kurmay Başkanı tanık Tümgeneral …’nin nezaretinde 19 Temmuz 2016 tarihinde kadar ordu karargahında düzen ve disiplinin tekrar sağlanmasına dönük faaliyetlere katıldığı anlaşılan sanığın, rütbesi ve mesleki tecrübesi ile olay günü 1. Ordu Komutanlığındaki konumu itibarıyla Anayasayı ihlal suçunda hal ve koşullara göre neticeyi önleme yönünden hukuki yükümlülüğünün olması ve ayrıca Anayasal düzene yönelik tehlike ve tehditler ortaya çıktığında farklı saiklerle çekimser kalınmasının görevle bağdaşmayıp tehditi ortadan
kaldırmak için zamanında ve isabetli karar vererek uygulamada oluşabilecek riskleri üstlenme zorunluluğunun bulunması karşısında Ordu Komutanı ile irtibat kurarak veya bunda başarılı olamaması halinde inisiyatif alarak darbe girişimine ilişkin faaliyetlerin engellenmesine yönelik her türlü etkin harekette bulunup çaba göstermesi gerekirken hiçbir teşebbüste bulunmayarak ihmali davranış sergilemesi suretiyle darbe teşebbüsünde bulunanların fiiline doğrudan iştirak etmemekle birlikte eylemlerini kolaylaştırdığından 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlal suçuna yardım etme suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken delillerin değerlendirilmesi ve suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafii ile katılanlar T.C. Cumhurbaşkanlığı ve … vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, bu sebeplerden dolayı hükümlerin CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, verilen ceza miktarı, tutuklulukta geçirilen süre ve mevcut delil durumu dikkate alınarak sanık ve müdafiinin tahliye taleplerinin reddine, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca dosyanın İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.