Yargıtay Kararı 16. Ceza Dairesi 2019/10258 E. 2021/1308 K. 18.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/10258
KARAR NO : 2021/1308
KARAR TARİHİ : 18.02.2021

Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddesi, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkûmiyet kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karara dair temyiz isteminin CMK 296. madde gereğince reddi

Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Sanık müdafiine 19.01.2019 tarihinde gerekçeli kararın tebliğ edildiği, Tebligat Kanunu 11/2 ve 17. maddeleri uyarınca avukat tarafından takip edilen işlerde, avukatın bürosunda yapılacak tebligatların, resmî çalışma gün ve saatleri içinde doğrudan avukata ya da daimi çalışanına yapılması gerekirken hafta sonu güvenlik görevlisine yapılan tebligatın usulsüz olduğunun tespiti ile sanığın temyizinin süresinde olduğunun kabulüyle, mahkemenin 26.04.2019 tarihli ek kararının kaldırılarak yapılan temyiz incelemesinde;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre çocuğunu örgüte müzahir eğitim kurumuna göndermesinin atılı suç yönünden delil veya örgütsel bir eylem olarak değerlendirilemeyeceği belirlenerek yapılan incelemede;
Sanık hakkında temel ceza asgari hadden belirlenmesine rağmen gerekçeli

kararda “cezanın alt sınırından uzaklaşılarak belirlenmesine” ibaresine yer verilerek kısa karar ile gerekçe arasında çelişki oluşturulması hükmün esasını oluşturan kısa kararın sanık lehine asgari hadden kurulması ve aleyhe temyiz bulunmaması karşısında sonuca etkili görülmemiştir.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanığın temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddine, ancak;
Örgüt mensubu olduğu kabul edilen sanık hakkında verilen hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilirken uygulama maddesi olarak doğrudan ve yalnızca TCK’nın 58/9 maddesinin gösterilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde 58/6 maddesinin yazılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun CMK’nın 303/1-c. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan hükmün altıncı fıkrasındaki “5237 Sayılı TCK’nın 58/9 maddesi delaletiyle ile 58/6 maddesi” ibaresinin çıkarılarak yerine “5237 Sayılı TCK’nın 58/9 maddesi” ibaresinin yazılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın İzmir 14. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.