Yargıtay Kararı 16. Ceza Dairesi 2018/4717 E. 2018/5145 K. 13.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/4717
KARAR NO : 2018/5145
KARAR TARİHİ : 13.12.2018

Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet hükmüne yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi

Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Suç tarihinin temadinin kesildiği yakalanma tarihi olan “18/07/2017” tarihi yerine istinaf mahkemesince 15.03.2017 olarak kabul edilip gerekçeli karar başlığında “15/03/2017 ve öncesi” olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilebilir yazım hatası kabul edilmiş olup; Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı iptal kararının TCK’nın 53. maddesinin uygulanması yönünden infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yerel mahkemenin, ByLock delilinin hukuka uygunluğu ile ilgili olarak esas itibariyle ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı kararında açıklanan gerekçeleri de benimsemiş olması karşısında gerekçede ayrıca Yargıtay uygulamalarına yanlış anlam yüklenerek; “…CMK’nun 134. maddesinde düzenlenen “sanığa ait bilgisayar vs. dijital materyaller üzerinde inceleme yapılması” mahiyetinde de değildir. Zira üzerinde inceleme yapılan ve bilgi elde edilen bilgisayar vs. dijital materyeller (örneğin ana sörvır. gibi) sanığa ait değildir. Bylock programına dair veri ve bilgiler suç tarihinden sonra MİT veya EGM tarafından bu programın kullanılmasına dair çözümlenen ve analiz edilerek toplanan teknik veri ve bilgiler olup, suç işlenmezden önceki safhayı kapsayan “suçu önleme amaçlı iletişimin dinlemesi ve kayda alınması tedbiri” mahiyetinde de değildir.” denilmek suretiyle hukuki dayanaktan yoksun gerekçeye iştirak edilmemiş ise de, bu kabul sonuca etkili görülmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık ve müdafiinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1 maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA, 13.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.