Yargıtay Kararı 16. Ceza Dairesi 2018/4078 E. 2019/7872 K. 13.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/4078
KARAR NO : 2019/7872
KARAR TARİHİ : 13.12.2019

TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11.10.2018 tarih ve 2018/81741 sayılı tebliğnamesinde ve ekindeki Adalet Bakanlığının 02.10.2018 tarih ve 94660652-105-09-11660-2018-Kyb sayılı “Kanun yararına bozma yoluna gidildiği” konulu yazısında;
“Silahlı terör örgütü (FETÖ/PDY) kurma veya yönetme suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Aydın Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 17/05/2018 tarihli ve 2018/12296 soruşturma, 2018/3522 esas, 2018/630 sayılı iddianamenin iadesine dair Aydın 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/05/2018 tarihli ve 2018/195 iddianame değerlendirme sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/06/2018 tarihli ve 2018/1408 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesince, şüphelinin FETÖ/PDY örgüt üyeliği suçundan evvelce İzmir 17. Ağır Ceza Mahkemesince yargılanıp mahkûmiyetine karar verildiği, iddianame anlatımına göre her iki dosyada şüpheli hakkındaki delillerin aynı olduğu, bu dosyada sadece mahrem ağabeylik iddiasının bulunduğu, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre terör örgütlerinde örgütün il sorumlusu yada birden fazla ilçeden sorumlu kişilerin yönetici olabileceği, diğer örgüt mensuplarının üye konumunda olduğu, asker-polis şahıslarla ilgilenen örgüt üyesi konumunda olan şüphelinin ne şekilde hangi somut deliller nedeniyle örgüt yöneticisi konumunda olduğunun izah edilmediği ve hangi deliller ile örgüt yöneticisi sonucuna ulaşıldığının gösterilmediği gerekçeleri ile iddianamenin iadesine karar verildiği ve itirazın reddedildiği anlaşılmış ise de,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170. maddesinde, iddianamede bulunması gereken hususların neler olacağının gösterildiği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, 5271 sayılı Kanun’un 170/2. maddesinde yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukukî nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği nazara alındığında, somut olayda evvelce hakkında FETÖ/PDY örgüt üyeliği suçundan mahkûmiyetine karar verilen şüphelinin, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün askeriyeye öğrenci yerleştiren mahrem imamlarının tespitine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında askeriyeye öğrenci yetiştiren mahrem yapı içerisinde yer aldığının belirlendiği, örgüt evlerinde ev ağabeyliği yaptığı, mahrem ağabey olduğu, askeri liselere öğrenci yetiştirip gönderdiği, bu doğrultuda mahiyetinde bulunan örgüt üyesi öğrencileri örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ile mahremiyetinin korunması bakımından talimat verip yönlendirdiğinden bahisle emir ve talimat veren/yönetici konumunda bulunduğu ve bu şekilde şüphelinin atılı suçu işlediği hususunda kamu davasını açmaya elverişli yeterli delile ulaşıldığının görülmesi üzerine 5271 sayılı Kanun’un 170/2. maddesi uyarınca iddianame tanzim edildiği ve hukukî nitelendirme nedeniyle iddianamenin iadesine karar verilemeyeceği de gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Denilmek suretiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi gereğince Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.06.2018 tarih ve 2018/1408 D. İş sayılı anılan kararın bozulması talep olunmuştur.
I-OLAY:
Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma sonucunda sanık … hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü kurma ve yönetme suçundan TCK 314/1, 3713 sayılı kanunun 5/1 maddesi gereğince cezalandırılması için kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda İzmir 17. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/617 Esas sayılı kararıyla FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkumiyetine karar verilmiştir.
Yargılama süreci devam ederken mahrem imam olduğuna dair delillerin ortaya çıkması üzerine, tekrar soruşturma yapılarak bu kez örgüt yöneticiliği suçundan cezalandırılması için Aydın 3. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açılmıştır. Aydın 3. Ağır ceza Mahkemesi 25.05.2018 tarih ve 2018/195 sayılı iddianamenin değerlendirilmesi kararıyla sanığın örgüt üyeliği suçundan mahkum olduğu, sonradan ortaya çıkan delillerin örgüt yönetici olduğunu göstermeye yeterli olmadığı bu nedenle mükerrer yargılanma yasağına aykırı olarak düzenlenen iddianamenin iadesine karar vermiştir.
Bu karara karşı yapılan itiraz Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.06.2018 tarih 2018/1408 değişik iş sayılı kararla reddedilerek kesinleşmiştir.
II-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Uyuşmazlık kapsamı, daha önce hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeliğinden kamu davası açılıp yapılan yargılama sonucunda mahkumiyetine karar verilen kişi hakkında daha sonra elde edilen ek delillerle şüphelinin örgüt yöneticisi olduğu iddiasıyla 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu 170/2. maddesinde soruşturma evresi sonucunda toplanan delillerin terör örgütü yöneticiliği suçunun işlendiği konusunda yeterli şüphe olduğu düşüncesiyle kamu davasının açılmasının zorunlu olup olmadığı, 170/3. maddesinde iddianamede hangi hususların gösterileceği, aynı kanunun 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceği, bu kapsamda silahlı terör örgütü yöneticiliğinden dosyadaki deliller itibariyle sanık hakkında kamu davası açılıp açılmayacağı ve iddianame iadesinin usul ve yasaya uygun olup olmadığına ilişkindir.
III-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Ceza muhakemesinin amacı maddi gerçeğin araştırılıp bulunmasıdır. Ancak bu yapılırken insan onuru, lekelenmeme hakkı gibi hukukun ve ceza muhakemesi hukukunun temel ilkeleri daima göz önünde bulundurulacaktır. Maddi gerçek, her ne pahasına olursa olsun araştırılıp bulunmalıdır diye bir ilke hiçbir hukuk Devletinde yoktur. Bu nedenle, ceza muhakemesinin amacı insan hakları ihlallerine yol açmadan maddi gerçeğin araştırılıp bulunması, adaletin gerçekleştirilmesi ve hukuki barışın sağlanmasıdır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunumuzdaki düzenlemelere baktığımızda Kanunun; 170/2 maddesine göre; “soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği konusunda yeterli şüphe oluşturuyorsa, Cumhuriyet savcısı bir iddianame düzenlenir” 170/3 maddesinde iddianamede gösterilmesi ve bulunması gereken unsurları sayılmıştır. Aynı kanunun 174/1. maddesinde iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceği belirtildiği, 170/2. maddesine göre soruşturma evresi sonucunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa Cumhuriyet savcısı bir iddianame düzenleyerek kamu davası açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, hukuki nitelendirme nedeniyle iddianamenin iade edilemeyeceği, (CMK 174/2 m.) iade tarihindeki yürürlükte bulunan mevzuata göre, iddianamede bulunması zorunlu unsurlara aykırı düzenlenen veya suçun subutuna mutlak etki edecek bir delil toplanmadan açılan davalarda iddianamenin iadesinin söz konusu olabileceği, daha önce yargılanan sanığın aynı suçlama nedeniyle tekrar dava açılması halinde “non bis in idem” kuralı gereğince CMK 223/7. maddesi gereğince davanın reddine karar verilme imkanı bulunmasına göre suç vasfına dayalı olarak iddianamenin iadesi yasaya uygun görülmemiştir.
IV-SONUÇ VE KARAR:
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebinin kabulüne,
2-Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.06.2018 tarihli ve 2018/1408 D. İş sayılı kararın Ceza Muhakemesi Kanununun 309/3. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın CMK 309/4-a maddesi gereğince mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.